Gündem

ESP İstanbul İl Başkanı Çiçek Otlu: Toplum kimin terörist kimin terör yanlısı olduğunu biliyor

Halitağa Caddesi'nde kurulan taziye çadırında konuşan Otlu, Kürdistan'da ve Türkiye'de devrimi kazanacaklarını söyledi

24 Temmuz 2015 02:40

Suruç katliamında hayatını kaybedenler için kurulan taziye çadırlarında kadınların demokrasi ve barış nöbeti devam ediyor. Barış İçin Kadın Girişimi'nin öncülüğünde dün Kadıköy Eminönü İskelesi önünde düzenlenen eyleminde kadın örgütlerinin onlarca üyesi barış çağrısı yapmak için bir araya geldi. Suruç katliamında hayatını kaybedenlerin anısını yaşatmak için Kadıköy Halitağa Caddesi üzerinde kurulan taziye çadırına doğru yürüyen kadınlar burada sessiz eylem yaptı. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) İstanbul İl Başkanı Çiçek Otlu, yaptığı konuşmasında barışı yeniden inşa edeceklerini söyledi. 
 

‘Batıya bir mesaj verdiler’



Çiçek Otlu: Barışı nasıl inşa ettiğimiz gözüküyor. Rojava'da Gezi'de gözüktü. Bu AKP'nin gençleri nasıl katlettiğini gördük Gezi'de. Ali İsmail Korkmaz’ı, Berkin ElvanAhmet Atakan'ları bu yüzden çok şaşırmadık yani. Ama çok kalleşçe geldi bu sefer bize. Ama bütün bu katliamlara rağmen 20 Haziran'da da gördük yaklaşık 350 kişi katledildi Kobanê'de. Bir mesaj verdiler Batı'ya bu mesajla " Biz Türklerle Kürtlerin buluşmasını istemiyoruz" dediler. Bizim Suruç'ta kaybettiğimiz gençlerin hayat hikâyelerine bakılırsa Arap’ı da var Çerkez’i de var Laz’ı da var Kürt’ü de var Türk’ü de var. Yani her çeşitten her milliyetten insan vardı barış için gittiler. Orada katledilen gençlerimiz gösteriyor kimlikleriyle barışı kimin kazanacağını. Ya çok zor olacak kolay olmayacağını biliyoruz çok büyük bedeller ödenecek. Zaferi de bir bedelle kazanıyorsan barış ta bedelle olacağını öğrendik bu ülkede. 
 

‘Toplum kimin terörist kimin terör yanlısı olduğunu biliyor’



Çiçek Otlu: Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıklamaları çift taraflı ateşkesin kesildiğini gösteriyor. AKP 7 Haziran seçimlerinde bir yenilgi aldı ve Rojava'da askeri bir yenilgi aldı ve bütün bu yenilgilerin karşısında AKP hükümeti erken seçime savaş politikasıyla girmek istiyor. İmrali'da Abdullah Öcalan'ı tecrit ediyor, Kobanê'de Amed'de bombalar patlatıyor ve şimdi de Suruç'ta patlattı. Batı'da da suikastlara girişmeyeceğinin ve Cem Evleri'nde bomba patlatmayacağının hiçbir garantisi yok. Kendine düşman olarak ilan ettiği Kürtleri, Alevileri ve Gezi'nin çocuklarını ve kadınları yok etme planı var. Bu yok etme planında ve Bülent Arınç'ın yaptığı açıklamada da görüyoruz ki aslında ortağı IŞİD'in yaptıklarının terör değil de aslında bizim yaptıklarımızın terör olduğunu göstererek kendine zaman kazanmaya çalışıyor. Ama şu anda toplum kimin terörist olduğunu kimin terör yanlısı olduğunu görüyor. Hiç kimseyi ikna edemeyeceğini biz biliyoruz. 

 

‘Dünyanın en büyük barış yürüyüşlerinden birisini gerçekleştireceğiz’



Çiçek Otlu: Biz Pazar günü gerçekleşecek olan barış yürüyüşünde tek bir şey isteyeceğiz. Barışı inşa etmeyi savunuyoruz diyeceğiz. Suruç'ta katledilen gençlerimizin fotoğraflarını taşıyacağız. Trabzon bayrağıyla gelmiş Çerkez bayrağıyla gelmiş arkadaşlarımızı simgeleştireceğiz. Tek slogan atılacak. Sessizce yürüyeceğiz ve tek bir şey söyleyeceğiz. Barış diyeceğiz. Gezi'den sonra herhalde en büyük kitlesel buluşma sağlanacak. Bayraklar olmayacak lolipop taşıyacağız. Sanırım dünyanın en büyük barış yürüyüşlerinden birisini gerçekleştireceğiz. Bütün halkların orada olacağına inanıyoruz. 

 

Suruç Katliamı soruşturmasına gizlilik kararı getirildi



32 kişinin hayatını kaybettiği Suruç katliamının ardından savcılık tarafından bir soruçturma başlatıldı. Dün Şanlıurfa 2. Sulh Ceza Hakimliği soruşturmaya kısıtlama getirildiğini yaptığı bir resmi açıklamayla duyurdu. İstanbul Barosu avukatlarından ve aynı zamanda Ezilenlerin Hukuk Bürosu üyesi Avukat Sezin Uçar, dosyaya getirilen gizlilik kararının kamuoyundan gerçeklerin saklanmak istendiğine işaret etti. 
 

‘Hükümetin yaptığı açıklamalar kendi sorumluluklarını bertaraf etmek için yapmış olduğu açıklamalardır’



Sezin Uçar: Bu katliam AKP hükümetinin IŞİD'le olan ilişkisini gün yüzüne çıkartmıştır. Oraya giden gençlerin çantaları didik didik aranırken böyle bir güvenlik zafiyeti ortaya çıkmış. Münferit bir olay değildir. Çok stratejik ve planlı yapılmış bir olay olduğunu düşünüyoruz. SGF gençliğinin de planlı bir şekilde seçilmiş olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bir gün öncesinde orada çok daha büyük bir kitlesel eylem vardı. Ama SGFD’nin yapmış olduğu kampanya Kobanê'yi birlikte savunduk birlikte inşaa edeceği çalışması. Rojava devrimi bakımından Türkiye'nin batısından bir tek olabilmek anlamı var. Esasen bu katliamı gerçekleştiren kişiler de bunu amaçlıyor. Rojava Devrimi'ni yalnızlaştırmak isteniyor. Oradaki devrimin kazanımları Türkiye soluna mal edilmesin isteniyor. Halkların barış içinde birlikte yaşamasına özgür iradesi hedef alınan bir saldırı. Hükümet yetkililerinin açıklamaları da bunu gösteriyor. Hem Davutoğlu hem de Arınç'ın yapmış olduğu açıklama neredeyse SGFD, ESP'lileri ve HDP'lileri suçlayan açıklamalarda bulundular. Neredeyse diyorum ama açık açık belirttiler de aslında. Kendi sorumluluklarını bertaraf etmek için yapmış oldukları açıklamalardır. 

 

‘Biz mağdur olmuş olmamıza rağmen fail gibi gösterilmek isteniyoruz’



Sezin Uçar: Suruç'taki meslektaşlarımız soruşturma aşamasını takip ediyor ama dosyaya gizlilik kararı verildi. Dün sosyal medya platformu Twitter bloke edildi. Yayın yasağı kararı verildi. Esas olarak kamuoyundan gizlenmek isteniyor. Bugün bir tane bile IŞİD'li göz altında değil ama SGFD üyeleri çeşitli nedenlerle sürekli orada gözaltına alınıyor. Biz mağdur olmuş olmamıza rağmen fail gibi gösterilmek isteniyoruz. Dosyadaki gizlilik kararı çok önemli yani bizden gizlenecek bir şey yok başkalarından gizlenebilir dosya kamuoyu güvenliği açısından vesaire ama biz katılan yani şikâyetçi müşteki olanız. Bizden dosyanın gizlenecek bir tarafı yok. Dosyayı görmek istiyoruz, taleplerimiz var, delillerin karartılmamasını istiyoruz, bir an evvel kamera görüntülerinin toplanmasını istiyoruz. Ama bizim bunlara erişmemiz engelleniyor. Dosyaya müdahil olmamız engelleniyor. Bu açık bir şekilde gerçekleri gizlemekten başka bir anlam ifade etmiyor. Olaydan doğrudan sorumlu olan kişiler o bölgede istihbarattan sorumlu olan kişi, emniyet müdürü, kaymakam, vali ve iç işleri bakanlığı bunlarla da ilgili hukuki süreci başlatacağız.