Gündem

Eski Türk Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Barutçu: ABD, İsrail'in de güvenliğini sağlayacak 'yapay bir Kürt devleti' kurulması için çalışmaktadır

"Stratejik göç mühendisliği tehlikesi, ABD'nin ve Batılı güçlerin ta 100 yıl öncesinden bölgede hayata geçirmeyi tasarladıkları, 'Birleşik Kürdistan' projesinin bir parçasıdır"

23 Ağustos 2021 10:52

Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu, bugünkü yazısında, eski Türk Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Efendi Barutçu’nun Suriyelilerin ardından Türkiye’ye başlayan Afgan göçüyle ilgili görüşlerini ifade ettiği yazısına yer verdi.

“Sığınmacıların tesadüfî olmadığı göçlerin tamamen 'stratejik göç mühendisliği' çerçevesinde geliştiği ve safha safha uygulandığı konunun uzmanlarınca defaatle ifade edildi. Bu tehlike, ABD'nin ve Batılı güçlerin ta 100 yıl öncesinden bölgede hayata geçirmeyi tasarladıkları, terkibi itibariyle yapay olduğu bilinen 'Birleşik Kürdistan' projesinin bir parçasıdır” görüşünü savunan Barutçu, “ABD, İsrail'in de güvenliğini sağlayacak 'yapay bir Kürt devleti' kurulması için çalışmaktadır” dedi.

Uğuroğlu’nun köşesinde yer verdiği Barutçu'nun açıklamaları şöyle:

"Suriyeli sığınmacı nüfus bazı vilayetlerde Türkiye'nin demografik yapısını süratle tehdit etmektedir. Şimdi de Afganistanlı sığınmacılar… Sığınmacıların tesadüfî olmadığı göçlerin tamamen 'stratejik göç mühendisliği' çerçevesinde geliştiği ve safha safha uygulandığı konunun uzmanlarınca defaatle ifade edildi. Bu tehlike, ABD'nin ve Batılı güçlerin ta 100 yıl öncesinden bölgede hayata geçirmeyi tasarladıkları, terkibi itibariyle yapay olduğu bilinen 'Birleşik Kürdistan' projesinin bir parçasıdır.

ABD, İsrail'in de güvenliğini sağlayacak 'yapay bir Kürt devleti' kurulması için çalışmaktadır.

Bugünlere nasıl geldik?

ABD ve müttefikleri, 1. ve 2. Körfez Harekâtından sonra Irak'ın kuzeyinde, Türkmenlerin yaşadığı Musul-Kerkük bölgelerini de özellikle içine alan özerk bir Kürt bölgesi kurdular. Bölücü terör 1980'lerden sonra Türkiye'de de aynı yola başvurarak, sözde özerk bölgeler oluşturmaya çalışmıştır. 57. hükümet döneminde bölücü başı Öcalan'ın idamıyla ilgili tereddütler üzerine MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin 'Hükümet ortaklarımız idam cezasının kaldırılması doğrultusunda oy kullanırlarsa, bunu hükümeti bozma sebebi saymayacağız' şeklindeki beyanatı idamın kaldırılmasına yeşil ışık yakmaktı.

PKK terör örgütü, Öcalan'ın ipten kurtulmasıyla rahat bir nefes almıştı. Türkiye'nin varlığını, toprak bütünlüğünü dinamitlemek olacağını belirttiğimizde de iktidar cenahından şöyle bir cevap alıyorduk:

'Büyük fotoğrafı görmek lazım.'

Sonunda 'büyük oyunun büyük fotoğrafı' neydi:

- Türkiye'nin güneyi ve doğusunda bir özerk bölge ilan edilecek

- Ana dilde eğitim imkânı sağlanacak,

- Irak'ın kuzeyindeki özerk bölge Suriye'nin kuzeyinde oluşturulacak,

- PYD-PKK özerk bölgesiyle, bu bölgeler birleştirilecek,

- Bu üç bölge Türkiye'ye federasyon olarak bağlanacak,

- Böylece de Türkiye, büyük fotoğrafa kavuşmuş olacak…

Oslo görüşmeleri, Habur rezaleti, açılım süreci ve çözüm süreci, Dolmabahçe Mutabakatı... Hendek Savaşları, tahrip edilen şehirler, yüzlerce vatan evladının şehadetleri, bir süre sonra da 15 Temmuz 2016 Darbe Teşebbüsü ile bir büyük felaketin eşiğinden dönüşümüz…

AK Parti daha önce iktidarı paylaştığı kesimler ve gruplarla arka arkaya kanlı bıçaklı oluyordu. Sayın Cumhurbaşkanının imdadına MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli yetişecek ve 11 Ekim 2016 tarihinde Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada özetle:

- Sayın Cumhurbaşkanının fiili Başkanlık zorlamasından vazgeçmesi, bu olmayacaksa fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesi için anayasa değişiklik teklifi beklediklerini ilan edecekti.

Sonrası hepinizin malumudur…"