Afganistan'da Taliban'ın iktidarda olduğu dönem siyasi kariyer yapan Mavlavi Muhammed Kasım Halimi, rejimin devrilmesinden sonra taraf değiştirerek yeni Afgan hükümeti için çalışmaya başladı. DW'ye konuşan Halimi'nin ofisinde sıkı güvenlik önlemleri alınıyor. Kapısında duran polis, Halimi'yi eski arkadaşlarına karşı korumakla görevli.
Geçmişini saklamayan eski Taliban üyesi, ABD'de 11 Eylül 2001'deki saldırılar öncesine kadar Taliban yönetiminden memnun olduğunu belirtiyor. Halimi, "Afganlardan oluşan bir yönetimimiz vardı. Kimse bize ülkemizi nasıl yönetmemiz gerektiğini emretmiyordu. O yönetimle mutluydum" diyor.
Taliban son yıllarda, Halimi'nin de 2005 yılından bu yana üyesi olduğu Afganistan Ulema Şurası'ndan birçok ismi öldürdü ya da yaraladı. Şura üyesi Halimi, 1990'lı yıllarda Mısır'daki El Ezher Üniversitesi Şeriat Fakültesi'nde İslam hukuku öğrenimi gördü.
"Afganistan'ın Taliban'a ihtiyacı vardı"
1998 yılında Mısır'dan Taliban rejimindeki Afganistan'a geri döndüğünde Dışişleri Bakanlığı'nda kariyer yaptığını ve Protokol Şefliği'ne yükseldiğini anlatan Halimi, "Taliban'a destek verdiğimi inkar etmiyorum. Dışişleri Bakanlığı'nda çok güzel bir dönem geçirdim. En iyi dönemimdi. O dönem Afganistan'ın Taliban'a ihtiyacı vardı" diyor.
Halimi'nin bahsettiği dönem ülkeyi işgal eden eski Sovyetler Birliği'nin askerlerini geri çektiği 1989 yılı. Sovyet işgaline karşı mücadele eden, ABD ve Suudi Arabistan tarafından silahlandırılan Mücahitler, 1989 yılında iktidarın dağılımı konusunda anlaşamamıştı. Kanlı bir iç savaşa sürüklenen ülkede 1996 yılında Taliban'ın gelmesine kadar çatışmalar devam etti.
Mücahitlerin arasındaki savaşı sonlandıran Taliban lideri Molla Muhammed Ömer, ülkenin başına geçmişti. Molla Ömer ile birlikte Afganistan'da kamuya açık idam ve kırbaç cezaları gündelik hayatın parçası oldu. Kadınlar gündelik yaşamdan soyutlanırken, kız çocukları okula gönderilemedi. Müzik ve filmlere yasak getirildi. Mavlavi Halimi, Molla Ömer'e dair bugün de aynı görüşte olduğunu belirtiyor:
"Molla Ömer güçlü bir adamdı. Hayır dediğinde, hayır demekti. Evet dediğinde, evet demekti. Bugün, eskiden olandan farklı bir şey söyleyemeyeceğim: Günümüzde Afganistan'ın tıpkı Karzai ve Gani'ye olduğu gibi o dönem de Molla Ömer'e ihtiyacı vardı."
Mavlavi Halimi, Molla Ömer'e dair konuşurken El Kaide'nin eski lideri Usame Bin Ladin ile arasındaki tehlikeli ittifaka değinmiyor. Usame Bin Ladin, Sovyet birliklerine karşı savaşmak için Afganistan'a gitmişti. Ardından Batılı devletlere savaş açtı. Afganistan‘ın o dönem Ladin’in eğitim kampları kurmasına eski bağlılıklarından dolayı izin verdiği ve 11 Eylül 2001'deki saldırılar sonrası da misafirperverliğini sürdürdüğü belirtiliyor.
Düşüşün ardından taraf değiştirdi
ABD'nin Afganistan'ı işgali sonrası Taliban rejimi düşünce, Halimi Amerikalılar tarafından 2002 Ocak ayından 2003 Ocak ayına kadar Bagram Üssü‘nde tutuldu. Serbest bırakıldıktan sonra birçok Afgan Taliban üyesi gibi o da Pakistan'a gitti. Pakistan'daki Taliban ülkede hala büyük bir etkiye sahip. Halimi, Pakistan'ın Taliban üzerindeki etkisini endişeyle izlediğini belirterek "Hala Taliban ile arkadaşça ilişkilerim var. Eski arkadaşlarımdan bahsediyorum, siyasi irtibatlarımdan değil. Eski arkadaşlarım beni, ben de onları tanıyorum. Bu nedenle Taliban’ın bugün artık olacaklara tek başlarına karar veremeyeceğini söyleyebilirim” şeklinde konuşuyor.
Halimi, Pakistan'da çok kısa bir dönem kaldı. Taliban'ın diğer önemli isimleri gibi o da memleketine dönerek taraf değiştirdi ve yönetim saflarına katıldı. Hamid Karzai döneminde adalet ve maliye birimlerinde, eğitim bakanlığında ve Taliban ile müzakere yapan Yüksek Barış Şurası'nda görev aldı. 2005 yılında da maaşları devlet tarafından ödenen 3 bin üyeli Ulema Şurası‘na katıldı. Molla ve imamlar Afganistan'ın toplumsal yaşamında önemli bir rol oynuyor.
İslam Emirliği
Ulema Şurası ülkenin en büyük dini otoritesi konumunda ve devlet başkanına dini konularda danışmanlık sunuyor. Şura'nın 2012 yılındaki bir fetvası uluslararası alanda büyük tepkiye yol açmıştı. Şura, okul, üniversite ve ulaşım araçları dahil kamusal hayatta cinsiyet ayrımına yönelik bir fetva yayınlamıştı. Kadınların yalnız seyahat etmeleri yasaklanmış, erkekleri otorite olarak görmeleri gerektiği belirtilmişti.
Halimi, halihazırda Şura'nın sözcüsü. Taliban'ın hangi amaç için savaştığını ve neden Afgan sivilleri öldürdüğünü bilmiyor. O, diyalog çağrısı yapıyor:
"Molla Ömer ölene kadar amaçlarının bir İslam Emirliği olduğunu söyleyebilirim. Ancak ölümünden bu yana Taliban içinde çok fazla sorun var. Yönetim bölünmüş durumda. Bu nedenle, bir İslam Emirliği kurmak istiyorlarsa bu konuda birileriyle konuşmaları lazım. Çünkü İslam Emirliği öylece kurulacak bir şey değil. Ulema Şurası ve yönetim pazarlık yapmaya hazır. Ülkemizdeki İslam hukukuyla, yönetim şekliyle ilgili bir sorunları varsa, bizimle konuşsunlar o zaman. Her şeye dair konuşabiliriz."
Dışarıdan desteklenen terör
Afganistan yönetimi içindeki uzlaşmazlıklar ve yolsuzluk ülkede güvenlik anlamında önemli kırılmalara yol açıyor. Halimi bu konuda yorum yapmak istemiyor. Bu konunun makamını aştığını belirten Halimi, bu konuda Afganistan'da faaliyet göstermeye başlayan IŞİD'i gösteriyor. Halimi IŞİD üyelerini terörist olarak kabul ediyor.
Taliban için terörist kelimesini kullanmayan Halimi, "Tüm dünyada teröristler kendilerine emir verenler için savaşıyorlar. Bu Afganistan'da da oluyor. Afgan yönetimine karşı mücadele etmek için ülkemizdeki teröristler ve Taliban'ımıza destek veren ülkeler, gruplar ve komşular var. Taliban'ın kendi hedefleri için değil başkalarının hedefleri için savaştığını düşünüyorum" diyor.
ABD ve Pakistan'ın yanı sıra Hindistan, İran, Suudi Arabistan, Rusya ve Çin'in de Afganistan üzerinde stratejik hedefleri bulunuyor. Uzun süre manşetlerde, Rusya'nın Taliban'a silah tedarik ettiği iddiaları yer aldı.
Afganistan için en uygun yönetim şeklinin İslam Cumhuriyeti olduğunu belirten Halimi, "Bu, İslam dünyasının dışındakilerle ilişkileri keseceğimiz anlamına gelmiyor. İslam dünyası ve olmayanlarla birlikte dünya ile irtibat haline olmalıyız. Dünyanın geri kalanıyla, tıpkı dünya ile işbirliği içinde olan Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Katar gibi yeni hayat kurmalıyız" diyor.
Sandra Petersmann
©Deutsche Welle Türkçe