Eski SPK Başkanı Prof. Doğan Cansızlar, 17 Aralık’tan sonra özel sektöre yapılan baskıların yabancı yatırımcıları tedirgin ettiğini, kendisini arayan Avrupalı meslektaşlarına cevap vermekte zorlandığını söyledi. SPK’da 14 yöneticinin aynı anda görevden alınmasını ise “Kurum tarihinde böyle bir baskı ve furya hiç olmamıştı” sözleriyle değerlendirdi.
Zaman'da yer alan habere göre, yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra yaşananlara ekonomi bürokrasisinin duayen ismi Doğan Cansızlar’dan tepki geldi. Eski SPK başkanı, meslek hayatı boyunca böyle bir döneme hiç şahit olmadığını söyledi. Özel şirketlere yönelik artan baskıların yabancı yatırımcılarda ciddi tedirginliğe sebep olduğunu ifade etti ve kendisini arayıp “Türkiye neden kendine bunu yapıyor?” diye soran Avrupalı meslektaşlarına cevap vermekte zorlandığını anlattı. Cansızlar, geçmişte bankalarla ilgili çok ağır tecrübeler yaşandığı halde özellikle Bank Asya aleyhinde yürütülen kampanyayı anlamakta zorlandığını vurguladı. “Bankaları dedikodu ve beyanatlar yoluyla zor durumda bırakmak suçtur. Bunu yapanlar hangi mevkide olursa olsun, BDDK ve SPK acil harekete geçip suç duyurusunda bulunmalı. Daha neyi bekliyorlar?” uyarısı yaptı. Aksi tutum sergileyen bürokratların suçlu duruma düşeceğinin ve gelecekte hesaba çekileceğinin altını çizdi. Eski SPK başkanı, kurumda görevli 3 başkan yardımcısı ve 11 daire başkanının görevden alınmasını ise şöyle yorumladı: “Bu insanlar çok ciddi sınav ve eğitimlerden geçerek buralara geliyor. Kolay yetişmiyorlar. Görevden uzaklaştıranlar kurumun hafızasını sildiklerinin farkında mı acaba?”
Hükümet üyeleri ve hükümete yakın medyanın, kanunları hiçe sayarak başta bazı banka ve halka açık şirketlere yönelik başlattığı linç kampanyalarına her kesimden tepki gelmeye devam ediyor. Karalama kampanyaları, devlete yıllarını vermiş bürokratları bile hayrete düşürüyor. Maliye ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) gibi kurumların kritik pozisyonlarında 30 yıla yakın görev yapan eski SPK Başkanı Prof. Dr. Doğan Cansızlar, 17 Aralık’taki yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra yaşananlara tüm meslek hayatı boyunca hiç şahit olmadığını söyledi. Aynı zamanda Atılım Üniversitesi’nde ekonomi, finans ve hukuk alanında dersler vermeye devam eden Prof. Dr. Cansızlar, bu süreçte ekonomiye yön veren kurumların mevzuat, hukuk ve tedbir gibi hiçbir kurala uymadığına dikkat çekti. Cansızlar, “Her şey kuralsız ve hukuka uygun olmayan şekilde.” ifadelerini kullandı. Açık ekonomilerde emir-kumanda ile yönetimin, ekonominin felaketine neden olacağına vurgu yapan Cansızlar, ülkede bağımsız kurul, kurum ve kuruluşun kalmadığını belirtti. Ekonominin baskılarla yönetilemeyeceğinin altını çizen Prof. Cansızlar, Türkiye’nin dış finansmana muhtaç olduğunu, dışarıdan finansman gelmediği sürece büyümeden söz edilemeyeceğini kaydetti. 8 aydan bu yana başta şirketler, piyasa, ekonomi ve kanunlarda yaşanan gelişmelere ilişkin yabancıların tutumuna da değinen eski SPK Başkanı, “Yabancı yatırımcılar tek kelime ile tedirgin. Zaman zaman arıyorlar beni, konuşuyoruz. Avrupa Birliği’nden bazı arkadaşlar arıyorlar, ‘Türkiye niye kendi kendine böyle kötülükler yapıyorlar?’ diyorlar, ‘Ne kadar iyi gidiyordu, ne oluyoruz?’ diyorlar. Ben de cevap vermekte zorlanıyorum.” dedi. Eski SPK Başkanı, geçtiğimiz aylarda internet sitelerinden hedef gösterilen SPK’da görevli 3 başkan yardımcısı ve 11 daire başkanının aynı anda görevden alınmasını ise şöyle yorumladı: “Kurum tarihinde böyle bir görevden alma furyası hiç olmamıştı. Bu insanlar çok ciddi eğitimlerden ve kariyer sınavından geçerek buralara geliyor. Kolay yetişmiyorlar. Bu kişileri görevden uzaklaştıranlar kurumun hafızasını sildiklerinin farkında mı acaba?”
'Piyasaları bozucu beyanat verilmesi suçtur'
Türkiye ekonomisinin en güçlü yanı olan bankacılık sektörünün mimarları arasında gösterilen SPK eski Başkanı Prof. Dr. Doğan Cansızlar, son dönemde halka açık şirketler aleyhinde yürütülen kampanyaları, yabancıların Türkiye ekonomisindeki gelişmelere bakışını ve ekonomiyi derinden etkilemesinden endişe edilen son kanuni düzenlemeleri Zaman’a değerlendirdi. SPK, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Merkez Bankası gibi bağımsız kamu idarelerine verilen görevlerin kanunlarla belirlendiğini belirten Cansızlar, kanunda yazılanın aksi bir tutum sergileyen bürokratların suçlu duruma düşeceğini belirtti. Halka açık şirketler ve bankalarla ilgili mesnetsiz, temelsiz iddialarda bulunarak piyasayı bozmanın bankacılık ve sermaye piyasaları ile ilgili mevzuatta suç olarak yer aldığının altını çizdi. Cansızlar, “Diyelim ki bankacılık kesimiyle ilgili baktığımızda BDDK’ya, a bankası, b bankası, bugün Bank Asya olur, öbür gün başka bir şey olabilir. Bunlarla ilgili tedbir almak yerine eğer siz dedikodu yayarak veya beyanatlar vererek, hangi seviyede olursanız olun, eğer böyle bir şey yapıyorsanız hem Bankacılık Mevzuatı açısından suç işliyorsunuz demektir hem de Sermaye Piyasası Kanunu açısından.” diye ekledi. Prof. Cansızlar, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın Bank Asya ile ilgili son çıkışıyla başlayan süreci ise şöyle değerlendirdi: “Geçenlerde ne dedi Ali Babacan: Ziraat Bankası, Bank Asya’nın alımı için görüşmelere başladı. Başbakan başdanışmanlarından birisi yalanladı, ‘yok öyle bir şey’ dedi. Olaya her yönüyle bakmak lazım. Başbakan Yardımcısı’nın sözü, Başbakanlık’ın yalanlaması, danışmanın yalanlaması, allak bullak oldu her taraf. Bu doğru değil. Piyasaları bozucu şekilde beyanatların verilmesi çok doğru olmaz. Bu suçtur.”
'SPK’da 14 kişinin aynı anda tasfiyesini görmedim'
Prof. Dr. Doğan Cansızlar’ın eskiden başkanlık yaptığı kurum olan SPK’daki 14 yönetici bir gün içinde tasfiye edildi. Bununla ilgili olarak gerek Maliye’deki yöneticiliği, gerekse SPK’daki başkanlığı döneminde böyle bir şeyle karşılaşmadığını belirten Cansızlar, “İdarecilik ve kamu yaşamımda üst düzey epey görevlerde bulundum. Hiç böyle bir şey görmedim ben.” dedi. Görevden alınacakların önce internet ve sosyal medyadan linç edilmesiyle ilgili olarak ise Cansızlar, “Yanlış buluyorum ben. Toptan değiştirmek olmaz. Eğer kişi düzgün çalışıyorsa, işini yapıyorsa devam.” ifadelerini kullandı. Böyle toptancı bir zihniyetin sürekliliği halinde personellerin kategorize olacağı tehlikesine işaret eden Cansızlar, “Belli bir siyasi görüşün müessesesi haline getirirsiniz ki, o zaman objektif çalışma esaslarını kaybedersiniz o kurumun.” dedi.