Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı ve Sözcü yazarı Yekta Güngör Özden, Hürriyet'te 3 Ocak 2018'deki köşe yazısında, "Türkiye’deki bütün kötülüklerin 27 Mayıs darbesiyle başladığını kim bilir kaç kere yazdım" ifadesini kullanan Ertuğrul Özkök'e yönelik olarak, "Sayfa dolduran değişik konulu ve resimli yazılarıyla bilinen bir yazar 'Türkiye'deki bütün kötülüklerin 27 Mayıs darbesiyle başladığını kim bilir kaç kere yazdım' diyor. 'Yayın'la 'yayım'ı ayıramayan bu yazarın ibretlik açıklaması ne durumlara düşüldüğünün örneklerinden biridir" yorumunda bulundu.
Özden'n Sözcü'deki yazısı şöyle:
Baharın, sonbaharın ve kışın güzelliklerinin değil, toplumsal yaşamın günümüzdeki görünümünü amaçlıyorum. Özellikle siyasal yaşamın içaçıcı olmayan durumunu. Afrin yürüyüşüyle dış ilişkilerde yaşanan olumsuzluklar, iktidarın kanun hükmünde kararname uygulamaları ve muhalefete muhalefet ederken iktidar olmayı unutma eylemleri, iktidar başı Bay RTE'ın yadırganan konuşmalarıyla tırmanmaktadır. Düşünce özgürlüğünü tümüyle güvencesiz bırakan yaklaşımlardan sonra demokratik kitle örgütlerinin adlarındaki -kuruluş yasalarıyla özgünleşmiştir- “Türk ve Türkiye” sözcüklerini çıkarma tehdidi toplumsal ufkumuzdaki bulutların giderek karardığını göstermektedir. Tek adam düzenine destek veren, önceki söylediklerinin tümünün tersiyle RTE'ın peşine takılan MHP'nin ilginç tutumu ibretle izlenmektedir.
Anayasa Mahkemesi kararının dinlenmediği, gazetecilerle öğrencilerin cezaevlerine doldurulduğu günümüzde kimsenin kendisini evinde ya da işlerinde veya sokakta güvencede sayması beklenemez. Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarlarının tutukluluklarının sürmesi, kanun hükmünde kararnamelerle ihraçların sayısı, cezaevlerinin doluluğu yanında işsizliğin ve suçların artışı yurtseverleri düşündürmektedir. Yurttaşlarına kaval çalan çoban edasıyla yaklaşanların, partizanlığı insanlık dışına taşıyanların sorumluluğu büyüktür, ağırdır.
Siyasal iktidarın uydusu ve uşağı durumuna düşen her erkteki yetkili ve sorumluların duyarsız vicdanları, ayarlanmış akıllarıyla yaşanan kötü örnekler artarak birbirine ekleniyor. Konumunun önemli gereği tarafsızlığı unutan, gözardı eden AKP genel başkanının saldırgan konuşmalarıyla bozulan toplumsal barış iyiden iyiye hayal olmak üzeredir. İktidar ve üstünlük tutkusuyla ile yıkılmamak için birbirine tutunmanın örneği AKP ile MHP arasında yaşanmaktadır. MHP'nin milliyetçilik savı da boşlukta kaldı ki dinci ve Atatürk karşıtı AKP'lilerle ortaklığa soyundular.
BUYRUKLA YÖNETİM
Olağanüstü hal gerekçesine uymayan kanun hükmünde kararname içerikleri hukukun iyice gözardı edildiğinin somut kanıtları durumunda. İktidar bu yolla istediklerini hemen ve kolayca uygulama olanağı kazandığı için olağanüstü durumu uzattıkça uzatıyor. 2019 seçimlerine buradan aldığı güç ve hızla girebilir. Bay RTE'ın isteğiyle TEOG kalktı. Yardımcı doçentlik unvanı değişiyor. Bunları gerçekleştiren iktidar Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasını sağlayamıyor, sağlatamıyor. Ama siyasetin ölçüsüz, acımasız, aşağılayıcı, suçlayıcı, bölücü dili üst perdeden toplumu ayrıştırıyor. Bunlar yalnız siyasal terbiye yoksunluğunu değil, kişilik düşüklüğünün de göstergesidir.
Daha birkaç yıl öncesine kadar FETÖ ile sıkı-fıkı olanlar, onunla birlikte fotoğraf çektirenler, ellerini öpüp övgülerini sıralayanlar, şimdi günâh çıkarır gibi tersini söylüyorlar. Tarikatlar cirit atıyor. Siyasete egemen güçler biçiminde giderek etkinlikleri şiddetleniyor. Silahlı teröre karşı olmak yetmiyor. Siyasal teröre de karşı olmak gerekiyor. Bu bağlamda anamuhalefet partisine büyük işler düşüyor. Yeni yapısıyla daha güçlü ve etkin olması bekleniyor. İktidarın teröre karşı tutumunu ulusumuz desteklerken bu durumdan yararlanıp aykırılıkları, yanlılıkları ve kötülükleri unutturma kurnazlığı asla uygun görülemez.
DAHA BAŞKALARI
Dünyanın büyük beğeniyle izlediği ATATÜRK'ü küçümseyip suçlama düşüklüğünü sergileyen aymaz ve sapkınların yaptıklarından cesaret alanlar spor alanına “Yaşa Mustafa Kemal Paşa” yazılı pankartı tribüne sokmadılar ama siyasi rabia söylemleri ve döviz olarak pankartları alınıyor.
Sayfa dolduran değişik konulu ve resimli yazılarıyla bilinen bir yazar “Türkiye'deki bütün kötülüklerin 27 Mayıs darbesiyle başladığını kim bilir kaç kere yazdım” diyor. “Yayın”la “yayım”ı ayıramayan bu yazarın ibretlik açıklaması ne durumlara düşüldüğünün örneklerinden biridir.
Yasamadaki çoğunluğuna güvenip Türk Tabipleri Birliği üzerinden hem bu Birliğin hem de Türkiye Barolar Birliği'nin adındaki “Türk-Türkiye” sözcüklerinin çıkarılmasını öneren Bay RTE çok sakıncalı girişimi ileride birilerinin T.C. vatandaşlığından çıkarılmasına, Türk sayılmamasına kadar uzanır. Böylesine ölçüsüz ve tümüyle partizan duygularla önerileri duymak, tüyler ürpertiyor. Bu diktayı kemikleştiren büyük bir hukuksuzluk olur, kuruluşların meslek onurlarına bağlı üyeleriyle halkın tepkisini çeker.
DÜZELTME
Gazetemizin 5 Şubat 2018 günlü nüshasında yazısını yayımladığımız Türk Dili Okutmanının adı “Meral (Ağabeyoğlu) Akıncı” olacaktır. Düzeltir, kendisinden ve okurlarımızdan özür dileriz.