Gündem

Eski AA Müdürü: Vice News ekibinin tutuklanmasının basın özgürlüğü değil, terör meselesi olduğu anlatılamıyor

'Türkiye'nin bunu var gücüyle dünyaya duyurması gerekir'

02 Eylül 2015 14:42

ABD merkezli haber sitesi VICE News'ün 3 çalışanının, “silahlı örgüte yardım” iddiasıyla Diyarbakır’da tutuklanmasına ilişkin olarak, Anadolu Ajansı eski Genel Müdürü ve Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, "Kaç zamandır Türkiye'de yabancı basın mensubu tutuklanmazdı. Bu kişiler, önce IŞİD adına eylem ve faaliyette bulunmak suçundan tutuklandı dendi. Sonra PKK'nın şehirlerde yaptığı eylemlerle ilgisi olduğu için tutuklandığı öğrenildi. Bu gerçekse, Türkiye'nin bunu var gücüyle dünyaya duyurması gerekir. Sağlıklı bir bilgilendirmeyle aslında meselenin basın özgürlüğü değil, terör meselesi olduğu anlatılamıyor" dedi.

Öztürk’ün Yeni Şafak gazetesinin bugünkü ( 2 Eylül 2015) nüshasında yayımlanan, “Medyada algı ve olgu çatışması” başlıklı yazı şöyle:

Bir büyük kuruluşun sucuk üretim merkezinde, sağlığa zararlı gıdaların sucuğun içine konduğu tespit edilince kurum kapatılmış. İçinde at ve eşek eti olan sucuk, salam ürünlerinin ismi “sağlığa zararlı” diye Tarım Bakanlığı tarafından tüketiciye ilan edilmiş. Bu zararlı üründen önceden çok miktarda alan bir market, bu ürünü satmaya devam etmiş. Sorunlunca “bunlar hep algı operasyonu, sucukta bir şey yok” diyerek kendini savunmuş.

 

Gerçekler ve yalanlar



20 yıllık meslek hayatımda hiç bu kadar algı operasyonu görmedim. Aynı şekilde, eşek eti satanların buna karşılık direndiğini de hiç görmedim. Algı ile olgunun birbirine karıştığı akıl almaz gündemler yaşıyoruz. 'Algı ve olgu' dendiğine bakmayın, Türkçesi 'gerçek ve yalan' demektir.

Eskiden gerçekleri saklar, yalanları sürerlerdi piyasaya. Şimdi öyle değil, gerçekleri öylesine şekil değiştiriyorlar, öylesine dönüştürüyorlar ki, yediğin şey eşek eti mi, dana eti mi anacak laboratuvar ortamında anlayabiliyorsun.
Bu sahtekarlık artık bir uzmanlık alanı oldu. Algı oluşturmak, algıyı değiştirmek, algıyı yönlendirmek Batı üniversitelerinde ders olarak okutuluyor. Bu konu üzerinde dünyanın en yetkin isimleri kitaplar, araştırmalar yayınlıyor, üniversiteler kürsüler açıyor.

Dijital teknoloji, algı oluşumu için ihtiyaç duyulan görsel malzemelerin en iyisini üretmek için yeni sistemler buluyor. Yeni iletişim alanları, yeni iletişim araçları, konvansiyonel medya araçlarına ihtiyaç duyulmayacak kadar gelişti. Algı oluşturmak isteyen terör örgütlerinin, bu konuda devletlerden daha ileri boyutta olduğu artık tartışılmaz.

 

PKK ve medya ilişkisi



Medya ve terör ilişkisi geleneksel algı kitaplarında bile olmayan yeni boyutlara ulaştı. Bu konuyu yeniden yorumlamak ve yeniden yazmak gerekiyor. IŞİD ve PKK, silahlı savaşlarından daha fazla enerjiyi ve parayı iletişime harcıyor neredeyse. İkisinin de uluslararası medyada etki gücü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin etki gücünden daha fazla. Legal yayılar, ulusal yayınlar, uluslararası medya ile kurdukları şaşırtıcı ilişkiler, bugün en az silahlı saldırıları kadar zarar veriyor bize.
Düşünsenize, İngilizlerin “saygın” gazetesi The Independet, “İrlandalı” diye ünlenen kişinin kavgasını, Erdoğan'ın PKK ve Kürtlerle olan kavgasının meydana getirdiği öfkeye bağlıyor. O derece gözü kara bir destek var PKK'ya. BBC'nin “güzel PKK kadın militanlarının” fotoğraflarıyla süslediği röportajı hepiniz duydunuz. Şimdi o “güzel kızlar” insan öldürürken haber olmaz, ancak onları öldüren devlet lanetli haberlerin konusu olur. Tüm bunları okurken, terör ve iletişim sorunun, uluslararası siyasetle ilişkisini unutmamak lazım.

 

İpek medya grubuna operasyon



Şimdi Cemaat'e çok yakın, Koza-İpek Holding için yürütülen soruşturma nedeniyle bir tartışma başladı. Gerçi düğme de, basılacak tarih de önceden cemaat tarafından duyuruldu ama yine de devlet tüm holding kurumlarına yönelik operasyon başlattı.
Duruma bakalım:
Algı: “AK Parti medyaya el koydu, medyayı susturma operasyonu başlattı, özgür basın susturuluyor”.
Olgu: Savcılık, “devleti ele geçirmek isteyen, silahsız terör örgütü” diye soruşturma açtı. Bu soruşturma kapsamında örgüte, yardım ettiği ve kara para aklandığı iddiasıyla bir holdinge legal ve hukuki soruşturma yapıyor. Soruşturma holdingin sadece medya organlarını değil, 23 şirketini kapsıyor.
Algı: “Türkiye'de medya AK Parti'nin ve Erdoğan'ın kontrolünde, geri kalan az sayıdaki muhalif medya da bu operasyonla susturulacak, köşe yazarları hapse atılacak.”
Olgu: AK Parti iktidarda 13 yıl kaldı. Bu kadar geçen süreye rağmen, Türkiye'de yazılı basının yüzde 65'i hükümet muhalifi, yüzde 35'i hükümet taraftarıdır. Aslında hükümeti destekleyen medya azınlıktadır. Hükümet medyayı ele geçirmek isteseydi en güçlü olduğu zamanlarda bunu yapardı, iktidardan ayrıldığı zaman değil.

 

Diyarbakır'daki ilginç medya tutuklaması



Tam bu esnada, Diyarbakır'da BBC adına da çalışan VICE News muhabirlerinin tutuklaması oldukça ilginç. Kaç zamandır Türkiye'de yabancı basın mensubu tutuklanmazdı. Bu kişiler, önce IŞİD adına eylem ve faaliyette bulunmak suçundan tutuklandı dendi. Sonra PKK'nın şehirlerde yaptığı eylemlerle ilgisi olduğu için tutuklandığı öğrenildi. Bu gerçekse, Türkiye'nin bunu var gücüyle dünyaya duyurması gerekir. Ancak o sesi vermiyor henüz. Tabii tüm Avrupa medyası Türkiye aleyhine büyük kampanya başlattı dünden itibaren. Şimdi araya İpek Medya Grubu'nu da alarak kampanyaya devam edecekler.

Tüm bunlar olurken, “yahu eşek etini dana etine karıştırmış satıyorlar, sağlığa zararlı” diyen Tarım Bakanlığı'nın sesi duyulmuyor. Sağlıklı bir bilgilendirmeyle aslında meselenin basın özgürlüğü değil, terör meselesi olduğu anlatılamıyor. O zaman eşek etli sucuk satan marketçi de çıkıp “bunlar hep algı operasyonu” der tabii.