Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK), BM Güvenlik Konseyi'ne "Afganistan Raporu"na ilişkin olarak bir mektup yazdı. EŞİK'ten yazılan mektupta, "Taliban, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) dahil olmak üzere uluslararası anlaşma yükümlülüklerine uymak zorundadır. Ancak Taliban'ın kadınların insan haklarına uyması ve saygı göstermesi "iyi niyetle” atmaları beklenen adımlara bırakılamaz" denildi.
EŞİK, Özel Raportör Feridun Sinirlioğlu'nun BM Güvenlik Konseyi’ne sunulmak üzere hazırladığı Afganistan Raporu'nun Taliban’ın cinsiyete dayalı apartheid (ayrım) rejimini görmezden geldiği gerekçesiyle Konsey'e mektup yazdı. EŞİK'ten konuya ilişkin olarak yapılan açıklama şu şekilde:
"15 Ağustos 2021’de Afganistan’da iktidarını ilan eden Taliban rejimi iki yıl içinde ülkeyi kadınlar ve kız çocukları için yeniden bir hapishaneye çevirdi. Kadınlar eğitimden, sağlığa, çalışmadan seyahate kadar en temel haklarından mahrum edildiler.
25 Nisan 2023’te Feridun Sinirlioğlu BM Genel Sekreteri Guterres tarafından Afganistan’da yaşanmakta olan zorluklara yönelik tavsiyeler sunan bağımsız bir rapor hazırlamak üzere Özel Koordinatör olarak atanmıştı. EŞİK olarak kendisine yazdığımız mektupta, Taliban yönetiminin kadınları ve kız çocuklarını en temel insan haklarından mahrum bıraktığını, gelinen noktada bu ayrımcılık ve zulmün cinsiyete dayalı bir ayrım (gender apartheid) rejimi olduğunu belirtmiş, BM üyesi devletleri Taliban’a doğrudan ya da dolaylı yardımları yasaklayan kararlar almaya çağırmasını istemiştik.
Aynı süreçte, küresel kadın hareketi tarafından başlatılmış olan, Taliban yönetiminin kadın ve kız çocuklarına yönelik uygulamalarını cinsiyete dayalı apartheid ve uluslararası bir suç olarak tanınmasını isteyen kampanya kapsamında 26 Eylül 2023 günü BM Güvenlik Konseyi’nde özel oturum yapılmıştı. Oturuma katılan uzmanlar ve aktivistler, 'Afganistanlı kadınların ve kız çocuklarının cinsiyete dayalı apartheid rejimine direnmeye çalıştıklarını' dile getirerek BM Genel Kurulu’nda özel bir oturum düzenlenmesini talep etmişlerdi.
Bütün bunlara rağmen, Feridun Sinirlioğlu ve ekibinin hazırladığı ve BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan rapor gender apartheid kavramına atıfta bile bulunmadığı gibi, Afganistan yönetimini, “fiili otoriteler” şeklinde, Taliban ile doğrudan ilişkisini kurmadan kullanmakta ısrar ederek, korkunç hak ihlallerinden Taliban’ın sorumlu olduğu gerçeğinin üstünü örtmektedir. Raporda Taliban yönetimiyle nasıl ilişki kurulacağına ilişkin önerilen 'uluslararası angajman modeli' (engagement architecture), Taliban'ın var olan hukuk dışı yönetimini meşrulaştırma riski taşımaktadır. Rapor, kadınlar ve kız çocuklarının, 'iyi niyet önlemleri' olarak adlandırılan soyut temennilere ve Taliban’ın insafına teslim edilmesine ve en temel haklarının 'önemli siyasi, insani, güvenlik ve ekonomik konulu' tartışmalarda ikincil planda kalmasına zemin hazırlamaktadır."
"Taliban yönetimi kadınları ve kız çocuklarını tecrit ediyor"
EŞİK'ten BM Güvenlik Konseyi’ne gönderilen mektup şöyle:
"BM Güvenlik Konseyi, 28 Kasım 2023 günü düzenlenen kapalı bir oturumda, 2679 Sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararı (2023) Kapsamında Afganistan Konusunda Özel Koordinatör olarak atanmış olan Feridun Sinirlioğlu tarafından sunulan nihai raporu görüştü.
Ağustos 2021’den bu yana Afganistan’da gittikçe kötüleşen durumu aktif olarak izliyoruz. Taliban’ın iktidara gelmesi sonrasında en temel insan hakları ihlal edilmekte olan Afganistanlı kadın ve kız çocuklarıyla dayanışmak amacıyla uluslararası toplantılar ve sosyal medya kampanyaları düzenledik. 15 Ağustos 2023’te Sinirlioğlu’na bir mektup ilettik. Mektubumuzda belirttiğimiz üzere:
Kadınlar ve LGBTİ+lar sırf var olmaları ve cinsiyet kimlikleri nedeniyle özel olarak hedef alınmakta, insanlık dışı muamele ve işkenceye maruz kalmaktadırlar… BM, 'kadınların barışın inşası süreçlerine eşit katılımlarını' kalıcı barışın tesisi için temel bir ilke olarak teşvik ederken, Taliban yönetimi kadınları ve kız çocuklarını tecrit ediyor, onları - yaşam, eğitim ve çalışma hakları ile seyahat özgürlükleri gibi - en temel haklarından sistematik olarak mahrum bırakarak kamusal hayattan neredeyse tümüyle silmeye çalışıyor. Cinsiyet temelli bu zulüm, vardığı bu noktada artık cinsiyete dayalı bir ayrım rejimidir (gender apartheid).
Gerek mektubumuzda gerekse Sinirlioğlu ve ekibinin Afganistanlı sivil toplum ile düzenledikleri sanal istişare toplantısında, Özel Koordinatör’den, cinsiyete dayalı apartheid suçunun uluslararası hukukta tanınması için küresel kadın hareketinin sürmekte olan kampanyasına raporunda yer vermesini, bu konuya eğilmesini istemiştik. Apartheid kavramının tarihte ilk olarak temellendirildiği Güney Afrika Cumhuriyeti'nde uygulanan ırkçı apartheid karşısında gösterilmiş olan uluslararası mücadeleyi hatırlatarak, Özel Koordinatörü ve BM Üye Devletlerini Taliban rejiminin sürdürülmesine doğrudan veya dolaylı olarak katkıda bulunacak her türlü yardımı yasaklamaya çağırmıştık. Bahsi geçen istişare toplantısında, Afganistanlı başka katılımcılar da Taliban rejimine yönelik olarak cinsiyete dayalı apartheid kavramını kullanmışlardır.
Beklentilerimizin aksine, Sinirlioğlu’nun henüz kamuoyuyla paylaşılmamış olan nihai raporu, cinsiyete dayalı apartheid' ı sonlandırmak için yürütülen bu kampanyadan bahsetmediği gibi – raporda kapsanmasına dair özel talepler olmasına rağmen – kavramın kendisine dahi herhangi bir atıfta bulunmamaktadır.
"Rapor, insan hakları ihlalinden Taliban’ın sorumlu olduğu gerçeğinin üstünü örtmüş oluyor"
Sinirlioğlu'nun raporu, "Kız çocuklarının orta ve yüksek öğrenimine ve kadınların çalışma hakkına yönelik kısıtlayıcı yasakların ve diğer kısıtlamaların, BM Şartı'nda veya uluslararası hukukta yer alan temel değerlerle tutarlı olmamalarının yanı sıra, Afganistan'ın siyasi ve ekonomik istikrarı için de yararlı olmadığını" belirtiyor. Ancak, Taliban yönetiminin bel kemiği olan cinsiyete dayalı apartheid rejiminin sistematik niteliğini görmezden geliyor. Ayrıca, Taliban'dan baştan sona "fiili otoriteler" (DFA) olarak bahseden rapor, cinsiyete dayalı apartheid ve diğer birçok korkunç insan hakları ihlalinden Taliban’ın sorumlu olduğu gerçeğinin üstünü örtmüş oluyor.
Rapor, 'Afganistan Devleti'nin yönetim otoritesi olarak tanınmayı istedi. Bunun gerçekleşmesi, uluslararası sözleşmelerdeki yükümlülüklerini ve taahhütlerini kabul etmeleri ve bunlara politika, mevzuat ve uygulama yoluyla uymak için iyi niyet önlemleri almaları anlamına gelir' diyor. Elbette Taliban, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) dahil olmak üzere uluslararası anlaşma yükümlülüklerine uymak zorundadır. Ancak Taliban'ın kadınların insan haklarına uyması ve saygı göstermesi 'iyi niyetle' atmaları beklenen adımlara bırakılamaz.
"Raporun tavsiyeleri, meşruiyet ve kaynak arayışında olan Taliban'ı daha da cesaretlendirecektir"
'Siyasi, insani ve kalkınma faaliyetlerine rehberlik etmek ve tutarlılıklarını artırmak için ileriye dönük bir yol ve angajman modeli (engagement architecture) önerileri(nin)... Afganistanlı ve uluslararası paydaşların önceliklerinin daha etkili bir şekilde müzakere edilmesini ve uygulanmasını sağlayacak' olması, haklarını sözde destekler görünerek kadınları ve kız çocuklarını geride bırakamaz.
Afganistan’daki derin insani krizin farkında olmakla beraber kadın haklarının 'önemli güvenlik, bölgesel ve siyasi konulara' dair tartışmalarda ikinci plana atılmasını kabul etmiyoruz. Endişemiz odur ki, raporun tavsiyeleri ve önerilen 'angajman modeli', tanınma, meşruiyet ve kaynak arayışında olan Taliban'ı daha da cesaretlendirecektir. Uluslararası toplumun, özellikle de BM Güvenlik Konseyi'nin herhangi bir angajmanı, kadınların ve kız çocuklarının temel insan haklarını tam olarak ve kayıtsız şartsız güvence altına alacak şekilde yapılmalıdır.
En ağır yükleri Afgan kadınları da dahil olmak üzere Küresel Güney'deki yoksul kadınlar tarafından taşınan çeşitli gerici hareketler ve hükümetler, yükselen militarizm, savaşlar ve birbiriyle bağlantılı krizlerle dolu çalkantılı bir dönemden geçiyoruz. Kadın haklarının 'uluslararası güvenlik' tartışmalarında arka planda kalmaması konusunda kararlı olmalıyız. Hiçbir dinin, hiçbir kültürün ve hiçbir siyasi ideolojinin, kadınların erkeklere itaatini, toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık veya şiddeti haklı çıkarmasına izin verilmemelidir.
BM Güvenlik Konseyi’ni, Taliban’ın cinsiyete dayalı apartheid politikalarına derhal son vermesi için güçlü bir çağrı yayınlamaya; kadınlar dahil herkesin temel insan hakları ve demokratik bir rejimin inşası için net ve kalıcı adımlar atıncaya dek BM üyesi devletleri Taliban’a doğrudan ya da dolaylı yardımları yasaklayan kararlar almaya çağırmaya davet ediyoruz."
Rapor, 28 Kasım 2023 tarihinde BM Güvenlik Konseyi'nin kapalı oturumunda tartışılmış ancak henüz kamuoyuna açıklanmamıştır.