Gündem

Eşcinsel imam: Kuran'da eşcinselliğe referans yoktur; Hz. Muhammed yaşasaydı insan haklarını savunurdu

“Ne yüce Allah, ne peygamber efendimiz iki erkeğin cinsel yönelimini lanetlememiştir”

26 Mart 2016 19:01

Fransa’da yaşayan eşcinsel imam Dr. Ludovic-Mohamed Zahed, Kuran-ı Kerim’de eşcinselliğe dair direkt bir referans olmadığını söylerken “Hz. Muhammed bugün yaşasaydı insan haklarını savunanların başında gelirdi” dedi.

Zahed, “Ne yüce Allah ne de Peygamber efendimiz, iki erkek arasındaki münasebeti ya da farklı cinsel yönelimleri lanetlememiştir” ifadelerini kullandı.

Gzone’dan Murat Renay’ın sorularını cevaplayan Zahed’in açıklamaları şöyle:

-Bize biraz kendinizden ve ailenizden bahseder misiniz? Onlara açılmanız nasıl bir süreçte gerçekleşti?

Ben Cezayir’de doğdum. Fransa’da yaşıyorum ve 38 yaşındayım. Ben geniş anlamda bir imamım. Bunun açıklaması şu; günümüzün gerekliliklerine istinaden, artık dini geleneklerimize göre bizi temsil edebilecek herkesi, cinsel yönelimine, cinsiyetine, cinsel veya etnik kimliğine bakmadan kutsal ruhun çatısı altında birleştirmek gerekiyor. Ben de bunu yapıyorum.

Cezayir’deki ailem müslüman ve muhafazakardır ancak öte yandan liberal insanlardır. Mesela babam Ramazan ayında oruç tutmaz. Anne ve babam bana İslam’ın dogma ve kurallardan oluşan bikurankuranr din değil aslında ne kadar ruhani olduğunu öğretti.

Cezayir’e  ilk taşındığımızda 1 yaşındaydım. O günden bugüne Cezayir ve Fransa arasında gidip geldik. 1991’de başlayan iç savaş sonrasında Cezayir’i 1997 yılında temelli terk ettik.

Kitabım “Le Coran et la Chair (Kuir Müslüman Evlilik)”’de çocukken bir hayli utangaç ve feminen bir çocuk olduğumdan bahsettim. Babamın çocukluğumda bana “sulu göz” veya “civciv” gibi yakıştırmaları ve zalimce yaklaşımları da olmuştu.

Babam bana mutlak maskülenliğin iyi bir şey olmadığını söylerdi. O bu konuda dedeme göre daha anlayışlıydı. Dedemin bana fiziksel şiddet uygulamaya kalktığı bile olmuştu. Bu yüzden 21 yaşında aileme açılmaya karar verdim.

-İmam olma maceranız  ve İslamiyet’le daha profesyonel olarak ilgilenmeniz nasıl oldu?

Beş yıl önce, Fransa’nın Eşcinsel Müslümanları -Homosexual Muslims of France (HM2F)- isimli topluluğu kurdum. Çünkü ne eşcinselliğimi ne de müslümanlığımı reddetmek istemiyordum. İkisini birden reddetmeden yaşayabileceğimi anlayınca huzur buldum.

1990 yılında Selefi Kardeşliği Cezayir’de çok önemliydi. Ben ergen bir gençken, İslam’dan büyülenmiştim ve camilerdeki Genç Selefi Kardeşliği’ne katılmıştım. Bu sayede de bir “selefi” oldum.

O zamanlar sadece “İslam” vardı. Kuran-ı Kerim’i kalpten okuyabilmek için Arapça öğrendim. Ne yazık ki, İslamiyetin o muhteşem güzellikteki felsefesi, dini maneviyat duygularından uzaklaştırılan bir ideoloji tarafından kirletildi.

-Bir açıklamanızda “Hz.Muhammed (S.A.V) bugün yaşasa her türlü ayrımcılığa karşı olurdu” demişsiniz. Bu sözlerinizi açıklar mısınız?

Ben bugün barıştan ilham alan dini inancımı, faşist veya politik bir düşüncenin tezahürü gibi gösteren her şeye karşıyım. Hz. Muhammed (S.A.V) döneminin ataerkil elit toplumuna devrim niteliğinde bir sosyal model önermişti. O yüzden bugün yaşasaydı insan haklarını savunanların en başında gelirdi diye düşünüyorum.

-İslam ve Kuran-ı Kerim’e göre eşcinseller “kabul edilemez” midir? Neden?

İnsanlar hep, şu anda Suriye ve Irak’ın bulunduğu Mezopotamya topraklarındaki Sodom ve Gomorra’yı örnek gösterirler. Tarih bilimci Herodot’a göre oradaki insanlar Aşk Tanrıçası ve Savaş Tanrısı’na tapmışlardır. Ki bu da onların dinine ait çok vahşi bir temsildir. Meyveler, sebzeler, bolluk ve bereket karşılığında bu tanrılara erkek ve kız çocuklarını öneren bir halktır bu.

O zamanlarda rahipler insanların kimliklerini kullanmaktaki güçlerini sergilemişlerdir. Sodom ve Gomorra’nın gerçek insanları eşcinseller değillerdir. Erkek, kadın ve çocuklar kendilerini bu Tanrılara feda etmişlerdir.

 

Kuran-ı Kerim’de çok önemli bir ayet vardır. Allah, Sodom ve Gomorra’nın insanlarına meleklerin ağzından seslenir. Kuran-ı Kerim’de eşcinselliğe dair direkt bir referans yoktur. Erkeklere, kadınlara ve çocuklara bi ideoloji namına yapılan tecavüzlerden bahseder. Bugün cani ve faşist bazı Müslüman liderler de bunun aynısını yapmakta; erkek, kadın ve çocuklara bir ideolojiyi öne sürerek tecavüz etmektedirler. Gerçek sapkın onlardır, eşcinseller değildir.

İslami alimlerin beyanlarına rağmen, İslam’ın eşcinselliğe bakışı bir hayli karmaşıktır. Bazı müslümanlar Allah’ın evliliğin bir erkek ve bir kadın arasında olmasını açıkça belirttiğini söylese de ne yüce Allah ne de Peygamber efendimiz, iki erkek arasındaki münasebeti ya da farklı cinsel yönelimleri lanetlememiştir.

Bazı İslam alimleri Kuran-ı Kerim’deki Nisa Suresi ve orada anlatılan Lut Kavmi hikayesi yüzünden eşcinselliği yasaklamış olsa da bu alimler, yanlış yorumlanan ve azınlıklar tarafından benimsenen bir yorum üzerinden bu hatalı hükmü vermektedirler.

Kuran-ı Kerim ve hadislerin eşcinsellik üzerinde durduğu zemin ise çoğu müslümanın algılayabildiğinden daha karmaşıktır. Peygamber efendimizin ümmetinde “Mukhannathun’ isimli sahabeleri de vardı. Günümüz bakışıyla, trans kadınlar olarak adlandırabileceğimiz bu kişiler, kimi kaynaklarda bizlere “hadımlar”, “hermafroditler” ya da “feminen erkekler” şeklinde yorum katılarak aktarılmıştır. Peygamber efendimizin, bazı ümmet üyeleri tarafından hiç sevilmeyen bu Mukhannathun’ların linç edilerek öldürülmelerine mani olduğu biliniyor.

Peygamberimiz onlara sadece anlayış göstermekle kalmamış kendi evinde onlardan birine iş imkanı da sağlamıştır. Peygamber efendimiz öldükten sonra bile bazı Mukhannathun’lar Medine hayatı ve kültüründe önemli rol oynamışlardır. Halen de Müslüman ülkelerde varlık göstermektedirler.

-Paris’teki Camii’nizde hangi azınlık gruplara neden destek veriyorsunuz?

Herkese kapımız açık. Yahudi ve ateist bireyler bile İslam’daki insan haklarına dair reform toplantılarımıza katıldılar.

-Siz ve partneriniz Fransa’nın evlenen ilk müslüman eşcinsel çifti oldunuz. Nasıl tanıştınız ve evlenmeye karar verdiniz?

Partnerimle beş yıl önce Güney Afrika’da Uluslararası Kuir Müslüman Konferansımla ilgili bir sunum yapmaya gittiğimde tanıştım.

Arap ve Müslüman toplumlardaki homofobi yüzünden çok büyük bir depresyon geçirmekte olduğundan ne yazık ki kendisiyle geçtiğimiz yıl boşandık.

 

-İslam’ın LGBTİ’lere yaklaşımı konusunda yaymaya çalıştığınız pozitif mesajlar yüzünden ne gibi tepkiler alıyorsunuz? Ölüm tehditleri, takdir edilme?

Çok tepki alıyorum ancak çoğu bizleri cesaretlendirmeye çalışan insanların bize teşekkürleri ve takdirleri oluyor. İnsanlar, müslüman olsun ya da olmasın, Arap-Müslüman ruhsal geleneklerinin farklı bir temsilini görmekten çok mutlular.

-IŞİD hakkında ve IŞİD’in eşcinsel infazları hakkında fikirleriniz nedir?

Aynen, tek tanırılı dinlerle hiç alakası olmayan ekstrem ateistlerden oluşan Naziler gibi DAEŞ de saf faşizmdir. Bütün toplumlar için hem ekonomik hem de sosyal uzantıları olan ortak bir tehdittir ve ne Arap kültürü ne de İslam’la hiçbir alakası yoktur.

Bazı insanlar İslam’ı kullanarak faşist ideolojilerini diğer insanlara empoze etmeye çalışıyor, aynen Nazilerin diğer insanların kimliklerini silmeye çalışması gibi. Ne yazık ki bu bazı toplumlarda ve dinlerde tekrar eden bir durum.

Mutluluğun ve iyiliğin sahte yüzünü göstermeye çalışan insanlar sadece kendilerini düşünüyor. Sadece kendi korku ve fobilerine odaklılar. Bu yüzden de, tercihen bir din veya bir etnik kimlik üzerinden bir günah keçisi bulmaya çalışıyorlar ve bunlardan örnekler yaratıyorlar. İslam toplumu şu an kayıp durumda. Asıl sorun da bu. Belki bir gün bunu çözmenin bir yolunu buluruz, inşallah.

-İslamfobi şu anda Avrupa’daki en büyük sorunlardan biri. Avrupa toplumu bunun üstesinden nasıl gelecek sizce?

Hiçbir faşizme yer vermeden, Arap-Müslüman kökenli olanları aralarına alırlarsa, bizim hepimizin faşist aşırı sağcılar olmadığını ve bu terörün İslam’la alakası olmadığını anlayacaklardır ve ortada böyle bir sorun kalmayacaktır.

-Savunduğunuz fikirlerle alakalı gelecek hedefleriniz nedir ve çalışmalarınız neler olacak?

İslamiyet’i ergenlik çağımın bitişinden sonra 7 yıl boyunca terk etmiştim. Budizm üzerinden ruhani düşüncelerime dönmüştüm ve orada anladım ki herhangi bir dini gelenek bile faşist ajanda yürütülerek kullanılabilir. Bu sayede kendi dinime, onu kendi anladığım ve yorumladığım şekilde yaşamak üzere, birleştirici bir anlayışla geri döndüm. Ruhani düşünceleri insanları birleştiren ve özgürleştiren bir araç olarak kullanmak ve insanları dogmalardan, içi boş inançlardan uzaklaştırmak istiyorum.

Hiç kimsenin sizin cinsel yöneliminizi veya cinsel kimliğinizi özgürce ve onurla yaşamanızı engellemeye hakkı yok. Amacım, insanları dogmaların veya kaderci yaklaşımların yakıştırdıklarından uzaklaştırıp onlara yardımcı olabilmek.


Gzone dergisinin son sayısına ulaşmak için tıklayın.