Medya

Ertuğrul Özkök'ten Yiğit Bulut'a: Jöleli danışman sallıyor da sallıyor

"Eee unvan böyle oturaklı ise sırtını da Külliye’ye dayadıysa atış serbest tabii"

03 Kasım 2016 11:42

Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut'un Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'a yönelik "Avrupa’da basın özgürlüğü mü var Martin Schulz. Çok mu özgür basın? O zaman sen bana herhangi bir Avrupa Birliği ülkesinde son 50 yılda papaz okullarında taciz edilen erkek çocuklarla ilgili bir yazı dizisi yayınlat" sözlerini "Jöleli danışman sallıyor da sallıyor." dedi. "Adında bir afra bir tafra, bir "Şu karşıki dağları ben yarattım" edası ki,  adam, 'Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı', 'Başkan' kelimesinin yarısı yani" diyen Özkök "eee unvan böyle oturaklı ise sırtını da Külliye’ye dayadıysa atış serbest tabii" diye yazdı.

Ertuğrul Özkök'ün Jöleli başdanışmanın devlet televizyonunda söyledi... başlığıyla yayımlanan yazısından ilgili kısım şöyle:

 

Eee unvan böyle oturaklı ise sırtını da Külliye’ye dayadıysa atış serbest tabii.

Adında bir afra bir tafra, bir "Şu karşıki dağları ben yarattım" edası ki...

Bir de posbıyık bırakmış, yaklaş ki yanına yaklaşabilesin...

***

Adam, “Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı”...

“Başkan” kelimesinin yarısı yani...

Eee unvan böyle oturaklı ise sırtını da Külliye’ye dayadıysa atış serbest tabii.

***

Yiğit (Bulut) arkadaş, sallıyor da sallıyor...

Parmağının ucuyla salladığı kişi de Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz...

“Avrupa’da basın özgürlüğü mü var Martin Schulz. Çok mu özgür basın? O zaman sen bana herhangi bir Avrupa Birliği ülkesinde son 50 yılda papaz okullarında taciz edilen erkek çocuklarla ilgili bir yazı dizisi yayınlat. Vatikan’a kadar uzanan o zinciri bana bir deşifre et bakalım.”

***

O böyle büyük sallayınca, yanına aldığı adam da boş durur mu, o daha da beterini yapıyor:

“Eee tabii yayınlarlarsa onun ismi de çıkabilir.”

İyi mi adama “Sen de çocuk tecavüzcüsüsün” demeye getiriyorlar.

***

Bu adamlara söyleyecek lafım yok...

Devletin televizyonunun başında oturan yetkiliye sesleniyorum.

Kardeşim siz bunları duyuyor, görüyor ve öyle duruyor musunuz...

***

Başından sonuna her kelimesi yalan ve iftira dolu bu gevezelikler hiç mi dokunmuyor size...

 

TRT Genel Müdürü kardeşim açacaksın Google'a bakacaksın

 

Sayın Genel Müdür...

Şimdi bu jöleli başdanışmanla, jölesiz kolcusu karşılıklı sallıyor ya...

Alacaksın bu ikisini karşına, açacaksın Google’ı önlerine ve sadece şunu yazacaksın:

- “Child molest and Catholic Church...” Yani “Çocuk tacizi ve Katolik Kilisesi...”

- Önüne ilk 67 saniyede 29 bin sayfa açılacak.

- İlk madde “Vikipedia”.

- Biraz aşağı ineceksin orada “Media Coverage” yani “Medyadaki kilise tacizleri haberleri” bölümü var.

- 2002 yılında, yani kilisede çocuk tacizi ve tecavüzü olayları patladığı yıl, ilk 100 günde sadece New York Times gazetesinde bu konuda 225 yazı ve yorum çıkmış.

- Bu olay 26 gün birinci sayfadan işlenmiş.

- Boston Globe gazetesi kilisedeki taciz olaylarını gündeme taşıdığı için Pulitzer Ödülü kazanmış ve bu konu filme çekilmiş, o da Oscar kazanmış. Şimdi onlar sana diyecek ki, “Ama bu Amerikan gazetesi...”

Gideceksin İngiliz, Alman, Fransız, Finlandiya gazetelerine...

Orada da on binlerce sayfa bulacaksın...

Ve sonunda ona diyeceksin ki...

“Arkadaş bırak bu palavrayı, orası Türkiye değil, her şeyi yazarlar...”

- O adamlara lafım yok.

Ama TRT Genel Müdürü’ne var.

Çünkü bu devlet televizyonunu seyreden insanlara “Bunlara hangi palavrayı sıksan yutarlar” muamelesi yapıyorlar. Ve bunu arkalarına aldıkları “CumhurbaşkanlığıKülliyesi” ve “Devlet televizyonu” adına yapıyorlar. İşte orada itirazım var.