Gündem

Ertuğrul Özkök: Yeterince arka çıkamadığım gazetecilere, 'Geçecek bütün bunlar' morali verebilseydim...

"Silivri’ye gidip oradaki arkadaşlarımı ziyaret edebilseydim"

11 Ağustos 2017 05:15

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 'FETÖ' soruşturmaları kapsamında cezaevlerinde tutuklu bulunan gazeteciler için "Yeterince arka çıkamadığım, destek veremediğim bu meslektaşlarıma, hiç olmazsa 'Geçecek bir gün bütün bunlar' diye moral verebilseydim..." ifadesini kullandı.

Hürriyet'te Ertuğrul Özkök'ün "İşte o pazarcı teyze ile ilgili iç inceleme raporu" başlığıyla  yayımlanan (11 Ağustos 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle:

İçerdeki arkadaşlar siz mutabık mısınız bu sözle

Ah...

Keşke izin verselerdi ve Silivri’ye gidip oradaki arkadaşlarımı ziyaret edebilseydim.

*

Enis Berberoğlu’nu, Kadri Gürsel’i...

Nazlı Ilıcak’ı, Ali Bulaç’ı, Şahin Alpay’ı, Ahmet Turan Alkan’ı...

Yüz yüze gelmeden çok mücadele ettiğim, yüz yüze gelip az sohbet ettiğim Mümtazer Türköne’yi...

Yeterince arka çıkamadığım, destek veremediğim bu meslektaşlarıma, hiç olmazsa “Geçecek bir gün bütün bunlar” diye moral verebilseydim...

*

Sonra da Cumhuriyet’teki arkadaşların hepsinin bulunduğu tarafa geçip onlara şu soruyu sorabilseydim:

“Siz içerideki Cumhuriyetçi arkadaşlar, dışardaki Cumhuriyetçi arkadaşların söylediği ile gerçekten mutabık mısınız...”

Çok isterdim bu soruyu sormayı...

Çünkü Cumhuriyet yetkilileri, ilgiyle okuduğum ve her dönemde mücadeleciliğini imrenerek izlediğim Nuray Mert’i, “Gazeteyle görüş ayrılıkları yüzünden işten çıkardığını” tebliğ ederken, bir de şunu söylemişler:

“İçerdeki arkadaşlar da bizimle aynı fikirde...”

Merak ettim...

Sırf düşünceleri yüzünden haksız bir şekilde içeri alınmış insanlar, sırf kendi düşüncelerine uymuyor diye işinden çıkarılan biri hakkında acaba ne düşünür...

*

Acaba içeridekiler ne hisseder... Çünkü, dışarıdaki biri olarak ben kendimi iyi hissetmedim...

Keşke

- Cumhuriyet’teki işine son verildikten sonra Nuray Mert, “Adımın Akif Beki ile birlikte anılmasını istemiyorum” demiş...

“Sevgili arkadaşım” diyeceğim ama korktum, adının benimle de anılmasını isteyip istemeyeceğini bilemediğim için sadece şunu soracağım, o düşünceni şöyle dile getirmen en azından daha zarif olmaz mıydı:

“Benim durumum onunkinden farklı. O nedenle ikisini aynı kefeye koymayın...”