Ertuğrul Özkök, "Küçük güzel şeyler" başlığı altında yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazılarında bugün, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan seçimleri sonrasında T24 yazarı Mehmet M. Yılmaz'ın kaleme aldığı "Adam kazandı!" başlıklı yazısına itiraz ettiğini belirterek, "O akşamüzeri bir arkadaşımızın evinde biraraya geldik. Tabii seçim sonuçlarından dolayı herkeste bir şaşkınlık vardı.
Ve çoğu Mehmet’in 'biz halkı tanımıyormuşuz' cümlesiyle aynı fikirdeydi. "Mehmet bu söylediğine hiç katılmıyorum" dedim. Çünkü 'halkı tanmıyorsunuz' suçlaması bu ülkenin sağcı politikacılarının sık sık söylediği bir şeydir. Bunda bir aşağılama tonu vardır ve bizlerin 'Nişantaşılı, Cihangirli küçük bir azınlık olduğumuz' duygusunu verir. Ama bu sözü ilk defa kendi aramızdan birinin de kabullendiğine tanık oluyordum" ifadelerini kullandı.
Özkök'ün "Mehmet Yılmaz'a itirazım var: Biz hangi halkı tanımıyoruz" başlıklı yazısı şöyle:
Mehmet Yılmaz'a itirazım var: Biz hangi halkı tanımıyoruz?
Seçimin ertesi sabah aklıma şu soru takıldı:
“Acaba Ege federal bir eyalet olsaydı resmi çiçeği ne olurdu?”
Hani “İzmir’in dağlarında açan o çiçek…”
Nereden geldi derseniz, 2 Mayıs günü New York Times gazetesinde okuduğum bir yazıdan dolayı.
İzmir eyalet olsaydı, resmi çiçeği ne olurdu?
Amerika Birleşik Devletleri’nin California eyaletinin kanunla kabul edilmiş bir resmi çiçeği varmış:
Latince adı “Escholzia Californica” olan çiçek.
Türkçesiyle “Kalifornia gelinciği…”
California eyaletinin kanunla kabul edilmiş ikinci resmi sembolüymüş ve 1890 yılında eyalet parlamentosu tarafından kanunlaştırılmış.
Pazartesi sabahı en çok konuşulan yazı neydi?
Tam bunu düşünürken Mehmet Yılmaz’ın aynı saatlerde yayımlanan yazısı düştü önüme.
Pazartesi günü çevremde en çok konuşulan konu bu yazıydı.
Yazının başlığı şuydu:
“Adam kazandı…”
Tabii asıl konu, başlık değil altındaki bir cümleydi.
Mehmet Yılmaz, “Biz halkımızı tanımıyormuşuz” diyordu.
Ve bir süre yazı yazmayacağını açıklıyordu.
Akşamüzeri Mehmet'i görünce şunu sordum
O akşamüzeri bir arkadaşımızın evinde bir araya geldik.
Tabii seçim sonuçlarından dolayı herkeste bir şaşkınlık vardı.
Ve çoğu Mehmet’in “Biz halkı tanımıyormuşuz” cümlesiyle aynı fikirdeydi.
“Mehmet bu söylediğine hiç katılmıyorum” dedim.
Çünkü “halkı tanımıyorsunuz” suçlaması bu ülkenin sağcı politikacılarının sık sık söylediği bir şeydir.
Bunda bir aşağılama tonu vardır ve bizlerin “Nişantaşılı, Cihangirli küçük bir azınlık olduğumuz” duygusunu verir.
Ama bu sözü ilk defa kendi aramızdan birinin de kabullendiğine tanık oluyordum.
Demek ki Mehmet de “bu ülkede bir azınlık mensubu” olduğu duygusuna gelmiş.
Bugüne kadar oy verdiğim hiçbir parti niye iktidara gelmedi?
Bense bu düşünceyi hiçbir zaman kabullenmedim.
Ve hep şunu söyledim:
"Bugüne kadar oy verdiğim hiçbir parti iktidara gelemedi."
Bu defa da aynı şey oldu.
Muhtemelen böyle de öleceğim.
Ama bu pazartesi Mehmet’e vereceğim cevap hazırdı.
Biz hangi mahallede doğduk; sarayda mı, külliyelerde mi?
“Söyler misin” dedim… Sen nerede doğdun? Malatya’da… Ben İzmir’in Kahramanlar Mahallesi’nde. Yani İstanbul’un Kasımpaşası neyse, İzmir’in orası. Adnan Menderes hayranı bir matbaa işçisinin oğluyum. Yani ikimiz de Boğaz’ın bir yalısında doğmadık. Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi Cumhuriyet’in sağladığı bedava eğitim sistemi ile devlet okullarında okuduk.
Söyler misin Mehmet biz hangi halkı tanımıyoruz
Ama asıl sorum şuydu: “Biz bu seçimde hangi halkı tanımıyorduk?” “Alnı secdeye geldiği iddia edilen” ve yüzde 35 oy alan AKP’ye oy veren halkı mı... Yüzde 10 alan milliyetçi MHP’ye oy veren halkı mı… Yüzde 10 alan “Yeşil oy Parti'ye oy veren Kürtleri mi…" Yüzde 10 alan İyi Parti’ye oy veren sağ eğilimli milliyetçileri mi… Yoksa yüzde 5 oy alan Sinan Oğan’a tepki oylarını verenleri mi… Yani Türkiye’de tanımamamız gereken, aynı özelliklere sahip monolitik bir halk mı var da biz tanımıyoruz…
|
Peki Erdoğan'ın yüzde 49'u, ona oy vermeyen yüzde 51'i tanıyor mu?
İkincisi …
Bu seçim sonucu ortada…
Tanımadığımızı söylediğimiz “o halk”, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy verenlerin oranı yüzde 49…
Demek ki ona oy vermeyen bir de yüzde 51 var.
Bu durumda kim kimi tanıyamıyor?
Yüzde 49 yüzde 51’i mi…
Yüzde 51 yüzde 49’u mu…
Arkadaşım iyi de tanıyor olsaydık ne yapacaktık?
Ve geliyorum asıl soruya…
Bu ülkede oy veren herkes herkesi tanımak zorunda mı?..
Ve daha da önemlisi Sevgili Mehmet…
Diyelim ki tanımıyoruz.
Tanısak ne yapacaktın?
Hangi partiye oy verecektin….
Biz dediğin insanlar hiç de öyle azınlık değil
Azınlık psikolojisine gelince…
Şunu da unutma.
Bu seçimde AKP’nin aldığı oy yüzde 35…
Muhtemelen senin oy verdiğin parti CHP’ninki de yüzde 26…
Yani bu ülkede her 3 seçmenden biri AKP’li ise…
Her 4 seçmenden biri de CHP’li…
Her 10 kişiden biri MHP’li, her 10 kişiden biri İyi Partili, her 10 kişiden biri de Emek ve Özgürlük İttifakı'na oy veriyor.
Yani ne kimse öyle ezici bir çoğunluk…
Ne de kimse öyle azınlık…
Bu sosyolojik tablo kimseye çoğunluk kibri vermez
Sanma ki bu sadece Türkiye’de böyle…
Amerika’da Manhattan’da yaşayan, New York Times okuyan ve Demokrat Parti'ye oy veren bir insan, Nebraska’da yaşayan ve Trump’a oy veren bir Amerikalı'yı senin dediğin manada tanıyor mu yani?..
Tanısa ne olacak?
Ona oy mu verecek?
Bence böyle duygusal tavırlarda iki şeyi birbirine karıştırmamak lazım.
Siyasal açıdan baktığında, bu garabet başkanlık sistemi ne yazık ki yüzde 50 artı bir oy verene kontrolü olmayan çok keyfi bir iktidar veriyor.
Ama emin ol sosyolojik açıdan baktığında bu ülkede kimsenin kimseye çoğunluk kibri ile bakmasını destekleyecek bir durum yok.
Başa döneyim, İzmir'in resmi çiçeği nedir?
Neyse başa döneyim.
Türkiye’de eyalet sistemi olsaydı…
Ege bir eyalet olsaydı…
Resmi çiçeği acaba ne olurdu?
İzmir’de doğmuş, çocukluğunu orada yaşamış ve muhtemelen oraya gömülecek bir insan olarak benim tercihim papatya olurdu…
Bir Japon ömrünün geri kalanını hesaplarken “Acaba kaç Sakura mevsimim kaldı” der.
Yani kiraz ağacı çiçeklerinin açılma zamanı…
Bense bir İzmirli olarak duygusal takvimimi hep şöyle ayarlarım:
“Acaba kaç papatya mevsimim kaldı…”
Çünkü İzmir’imin dağlarında açan çiçek odur.
Trabzon'un resmi çiçeği ne olurdu?
Ya Kayseri’nin, Trabzon’un, Diyarbakır’ı resmi çiçeği ne olurdu?
Hiç şüphesiz farklı çiçekler.
İzmir’de Kemal Kılıçdaroğlu’na yüzde 63 oy çıktı…
Trabzon’da ise Tayyip Erdoğan’a yüzde 65…
Durum öyleyse niye İzmir Türkiye’nin en çok iç göç alan şehirlerinden biri…
Niye insanlar İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi geçen pazar daha çok Kılıçdaroğu’na oy veren şehirlere göç ediyor?
Tamam biz halkı tanımıyoruz…
Ama galiba tanımadığımız halk bizleri daha fazla tanımak istiyor…
Yani diyeceğim sevgili Mehmet…
Böyle duygusal tepki verme…
Sen yazmaya devam et…
Yüzde 35'e düşen AKP, halkı ne kadar tanıyor?
Senin seslendiğin insanların sayısı hiç de öyle sandığın kadar az değil. Çünkü sadece Erdoğan’a oy veren insanlar değil… Üstelik büyük şehirlerde sayıları daha fazla ve giderek de artıyor. Eminim oyları yüzde 35’e düşen AKP’de de “Biz halkı tanımıyoruz” diyenler artacaktır.
|