Gündem

Ertuğrul Özkök: Mazisinde, bugününde saklayacak ayıbı olmayanlar hâlâ rahatlıkla atlet giyer

"Onun halk arasındaki adı 'kolsuz fanila'dır..."

25 Ağustos 2017 12:45

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun atletli fotoğrafı sonrası “Sözde adalet yürüyüşü yapıyor birisi, arada sırada karavanda oturuyor, atletle bir yemek yiyor, bir gazete başlık atmış, 'vatandaş filanca" diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı, “Fanilaya laf edenlere şunu da hatırlatayım: Kolsuz faniladır o... Kol kırılınca, içine saklayacak yeni yoktur...Yani mazisinde, bugününde saklayacak ayıbı olmayanlar hâlâ rahatlıkla giyerler...” ifadeleriyle eleştirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Hürriyet foto-muhabiri Selahattin Sönmez'in kitabında yer alan atletli fotoğrafına ilişkin olarak "O fotoğrafta yapmacıklık toplu iğnenin ucu kadar göremezsiniz. Kızımla yemek yiyorum. O fotoğraf Anadolu’da sıradan bir ailenin fotoğrafıdır. Bir genel başkanın fotoğrafı değildir" demişti. Fotoğraf üzerinden kendisini eleştiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a da "Ben adalet diyorum, o atlet diyor" sözleriyle tepki göstermişti. 

Ertuğrul Özkök’ün “Aile albümünden bir fanila fotoğrafı” başlığıyla yayımlanan bugünkü (25 Ağustos 2017) yazısının ilgili kısmı şöyle:

Bu fotoğraftaki atletli insan, damadı olmakla hep gurur duyduğum Hüdai Oral’dır...

İstiklal madalyası sahibi Hulusi Oral’ın oğludur.

O madalyayı, büyükbabamızın cenazesinde tabutunun önünde ben taşıdım.

Kucağındaki ise çok küçük yaşta kaybettiği ilk oğlu rahmetli Mete Oral’dır...

Kayınpederim Hüdai Oral Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 5 dönem milletvekilliği yapmış bir CHP’lidir...

Türkiye’nin ilk enerji bakanıdır. Anayasa Komisyonu Başkanlığı ve TBMM Başkanvekilliği yapmıştır.

Bize bıraktığı miras üzerine toz konmamış bir siyasi mazi, bir devlet adamlığıdır.

Şimdi “atlet” diyorlar ya...

Onun halk arasındaki adı “kolsuz fanila”dır...

Rahmetli babam da İzmir’in sıcak akşamlarında eve geldiğinde ilk işi, gömleğini çıkarmak ve kolsuz fanilasıyla oturmaktı...

İtalya’da Marcello Mastroianni’nin oynadığı Napoli filmlerinde de, o Akdeniz şehrinin sokaklarında da çok görmüşümdür o beyaz fanilayı...

Latin Amerika favellalarında da vardır...

Halkın “zenciler” ve “beyazlar” diye kutuplaştırılmadığı yıllarda, zenginden fukarasına, Türkiye’nin bütün sıcak akşamlarının halk kıyafetiydi o...

AKP, 2002’de iktidar yoluna çıkarken, mensupları övünerek kendilerine “Biz Türkiye’nin zencileriyiz” diyorlardı...

O kelimeyi, bir mağduriyetin, bir ezilmişliğin en tutkulu ifadesi olarak övüne övüne kullanırlardı...

Sonra köprülerin altından sular aktı...

Oy verenlerinki bitmedi de, acaba oy alanların çok çabuk mu bitti o mağduriyet günleri...

Mağrurluk, kibir haddinden fazla mı hızla sirayet etti o bünyelere, o ruhlara...

Fanilaya laf edenlere şunu da hatırlatayım:

Kolsuz faniladır o...

Kol kırılınca, içine saklayacak yeni yoktur...

Yani mazisinde, bugününde saklayacak ayıbı olmayanlar hâlâ rahatlıkla giyerler...