07 Mart 2025 00:00
Güncelleme: 07 Mart 2025 06:23
İzmirli olduğum için söylemiyorum.
Şurası kesin.
Hep Kürtler üzerine konuşuyoruz ama bu ülkede artık coğrafi işaretlemesi belirgin bir “İzmir sosyolojisi” de var.
Mesela her yıl bisikletlerinin üzerinde gördüğümüz ve artık dünyaca da tanınan “İzmir’in Süslü Kadınları” hareketi.
Ve bu sosyolojinin ciddi bir araştırması 27-30 Ocak 2025 tarihleri arasında yapıldı.
“Bayetav Akademik Çalışmalar Grubu” tarafından yapılan araştırmanın sonuçları “İzmir Baramometresi” adı altında geçen ay yayınlandı.
Bu araştırmayı satır satır okudum ve size oradan bir İzmirli portresi çıkardım.
İzmir artık bütün Türkiye’nin merceği altında bir şehir olduğu için bu profil sanıyorum herkesin ilgisini çekecektir.
Kimdir bu 23 yıldır “Erdoğan’a meydan okuyan, teslim olmayan şehir…”
Önce “İzmirlinin kimliğinden” başlayayım.
İzmirli kişiliğini nasıl tarif ediyor?
Araştırmada şu soru sorulmuş ve beni hiç şaşırtmayan sonuçlar gelmiş…
“Kendinizi en yakın hissettiğiniz kimlik nedir?” sorusuna verilen cevaplar şöyle:
(*) YÜZDE 56.5. “Atatürkçüyüm.”
(*) YÜZDE 15.6. “ Milliyetçiyim”
(*) YÜZDE 12.5. “Dindar/Muhafazakârım”
(*) YÜZDE 6.2. “Sosyal demokratım”
(*) YÜZDE 4.8. “Solcuyum”
(*) YÜZDE. 2.7. “Demokratım”
(*) YÜZDE. 1.2 “Çevreci”
(*) YÜZDE. 0.7. “Feminist”
Dikkat edin bu portre içinde “dindar ve muhafazakâr” var ama “İslamcı” yok.
Varsa da kendini “dindar/muhafazakâr” kamuflajı içinde saklıyor.
Bir de “Size en uzak kimlik hangisi?” sorusu sorulmuş.
Cevaplar şöyle:
(*) YÜZDE 30.9. “Dindar/Muhafazakâr”
(*) YÜZDE 22.3. “Feminist”
(*) YÜZDE. 17.8 “Solcu”
İzmir’de çocukluğumdan beri cuma ve bayram namazlarında “Hisar Camii”nin avlusu sokaklara kadar taşar.
Yani dindardır ama “Beş vakit namaz Müslümanlığı değildir” bu.
İzmirlilerin övündüğü özelliklerinden birisi, “bir arada yaşama kültürü.”
(*) HALKIN YÜZDE 61’i “İzmir’de farklı dini inançlar/mezheplere sahip bireyler ayrımcılığa uğramaz” düşüncesinde.
Ancak “farklı etnik bireyler” söz konusu olduğunda bu oran düşüyor.
İzmirlinin yüzde 43’ü “Bu şehirde farklı etnik kökenden bireyler eşit muamele görür” görüşünde.
Yüzde 35.6’sı ise böyle düşünmüyor.
Hatta “Mülteciler farklı muamele görmez” diye düşünenlerin oranı bile etnik farklılıktan yüksek.
İzmirlinin yüzde 45’i “bu şehirde mültecilerin eşit muamele gördüğüne” inanıyor.
Gelelim İzmir’in en büyük fark yaratan özelliğine…
Kadın ve şehir konusuna.
Tabii ki İzmir, her yıl “Süslü Kadınlar Bisiklet Günü” fotoğraflarında gördüğümüz rengarenk kadınlardan ibaret değil.
Ama İzmir birçok gösterge bakımından kadın dostu bir şehir.
Mesela halkın yüzde 60’ı “İzmir’de kadınların kamusal hayata katılım bakımından eşit fırsatlara sahip olduğunu” düşünüyor.
Böyle düşünmeyenlerin oranı yüzde 21.5.
Ancak bu soru sadece kadınlara sorulduğunda yüzde biraz düşüyor.
Çünkü kadınların yüzde 51.7’si toplumsal hayata eşit katılabildiğini düşünüyor.
Ancak bu da yüksek bir oran denilebilir.
Bir de şu.
Kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe, “eşit katılıma inanan” sayısı çarpan şeklinde yükseliyor.
Lise altı eğitim almış kadınların yüzde 48.5’u eşit fırsata inanırken, lise mezunlarının yüzde 62.2’si, üniversite mezunlarının ise yüzde 73’ü eşit fırsata sahip olduğunu söylüyor.
Tabii ki İzmir bir mübadele, Balkan ve Girit göçmeni şehri.
Bulgaristan mezunu bir ailenin çocuğu olarak beni en çok ilgilendiren sonuçlardan biri de Balkan, Girit, Makedonya göçmenlerinin ve mübadillerin duygularıydı.
Burada ilginç bir durum var.
İzmir’in yerli ve Anadolu kökenli Türklerinin yüzde 64.2’si “Ben bu şehirde eşit muamele görüyorum” diye düşünürken, Balkan, Girit, Makedonya göçmenleri ve mübadillerin yüzde 53.6’sı bu eşit muamele duygusuna sahip.
Kendi adıma konuşayım.
Balkan göçmeni bir aile çocuğu olarak hayatım boyunca İzmir’de herhangi eşitsiz bir davranış ve muamele ile karşılaşmadım.
İzmirlinin kafasında son üç ay içinde çok önemli ve anlamlı bir gelişme oldu.
Soru şuydu:
“Türkiye’nin son üç aydaki en önemli gündemi nelerdir?”
Dikkat: Soru açık uçlu soruldu.
1. Ekonomi: Yüzde 44.5
2. Hukuk ve adalet: Yüzde 11.9
3. Otel yangını: Yüzde 8.2
4. Siyaset: Yüzde.7.5
5. Kadına ve çocuğa şiddet: Yüzde 5.8
Bence bu iktidar açısından son derece uyarıcı bir işaret. Çünkü ilk defa bir araştırmada “yargı ve adalet sorununu” böyle ikinci sırada görüyorum.
Yargı sorununun yavaş yavaş Türkiye’nin öteki bölgelerinde de üst sıralara tırmanmaya başladığı görüyoruz daha da göreceğiz.
Bunu en fazla yargı mensupları düşünmeli.
Her önüne geleni gözaltına alma, tutuklama, ağır cezalara çarptırma, yargıyı yoluyla bazı siyasilerin yolunun kesilmeye çalışılması, büyük bir tepkiye dönüşmeye başladı.
Beni şaşırtan bir sonuç da Devlet Bahçeli’nin Öcalan’a silahları bırakma çağrısı hakkındaki düşünceler.
İzmir’in yüzde 52.1’i bu çağrıyı olumsuz buluyor.
Olumlu bulanların yüzdesi sadece 26.4.
Yüzde 9.9 “Ortadayım” diyor. Yüzde 11.6’sının ise fikri yok.
İzmirlilerin ekonomiyi bakışlarındaki ruh halleri ilginç…
Ekonomiyle ilgili duyguları için 1’den 10’a puan vermeleri istenmiş.
Sonuç şöyle:
(*) YÜZDE 54 “Yüksek düzeyde stresliyim” diyor. Stres derecesi 10 üzerinden 6.4
(*) YÜZDE 51.2 “Yüksek düzeyde kaygılıyım” diyor. Kaygı derecesi 10 üzerinden 6.2
(*) YÜZDE 44.5. “Yüksek düzeyde öfkeliyim” diyor. Öfke derecesi 10 üzerinden 5.9
Ancak öteki bazı göstergelere geçildiğinde bu düzeyler düşüyor.
(*) YÜZDE 28.3 “Yüksek düzeyde çaresiz ve güçsüz hissediyorum” diyor. Çaresizlik ve güçsüzlük duygum çok az diyenler yüzde 49.8Çaresizlik derecesi 10 üzerinden 4.7.
İzmir’i hep mutlu bir şehir olarak düşünürüz.
Ancak konu ekonomi olunca; durdum farklı.
İzmir tam ortadan ikiye bölünmüş durumda.
(*) UMUT: Yüzde 23 “Orta derecede umutluyum”, Yüzde 27.4 “Çok umutluyum” diyor.
Buna karşılık yüzde 49.1 “Umudum çok az” diyerek anlatıyor kendini.
İzmir’in umut düzeyi 10 üzerinden 4.6
(*) MUTLULUK: Yüzde 25.3 “Çok mutluyum”, Yüzde 26.3 “Orta derecede mutluyum” derken;
Yüzde 48.4 “Çok az mutluyum” diyor.
İzmir’in “Mutluluk” derecesi 10 üzerinden 4.5.
Bu umutsuzluk ve mutsuzluğu somut durumlara sokarsak;
(*) YÜZDE 64: “Yılda bir hafta tatile param yetmiyor.”
(*) YÜZDE 62: “Eskimiş mobilyalarımı değiştiremiyorum.”
(*) YÜZDE 58: “Otomobil sahibi olamıyorum.”
(*) YÜZDE 52: “İki günde bir et, tavuk veya balık yiyemiyorum” diyor.
Beni en çok şaşırtan ve düşündüren şey, şu sorunun cevabı oldu:
“Geçtiğimiz yıl içinde aldığınız yiyeceğin yetmediği ve yeni yiyecek alacak paranızın olmadığı durum yaşadınız mı?”
Sıkı dunun İzmirlinin cevapları:
(*) YÜZDE 23.2: Evet sık sık yaşadım.
(*) YÜZDE 26.2: Evet bazen yaşadık.
(*) YÜZDE 50.6: Hiçbir zaman yaşamadık.
İzmirli sorumluluğu direkt devleti yönetenlere yüklüyor.
(*) YÜZDE 70. Toplumdaki adaletsizlik
(*) YÜZDE 69 Başarısız devlet yönetimi
(*) YÜZDE. 48 Aile
(*) YÜZDE 26 Bireyin kendisi
İzmir’de AKP ve CHP’ye oy verenler sorumluluğu farklı yerlere atıyor.
(*) DEVLETİN SORDUMLULUĞU: CHP’lilerin yüzde 82’si “Sorumlu yanlış devlet yönetimidir” derken, AKP’lilerin sadece yüzde 41’i hatayı devlette buluyor.
(*) ADALETSİZLİK DİYENLER: CHP’lilerin yüzde 82.9’u suçu “toplumdaki adaletsizliğe” bağlarken, AKP’lilerin yüzde 56.8’i böyle diyor.
Gelelim İzmirlilerin şehirleri hakkındaki düşüncelerine…
İzmirlinin kamu hizmetleri bakımından memnun olduğu 3 alan şunlar:
(*) TOPLU TAŞIMA: Yüzde 42 toplu taşımamadan memnun olduğunu söylüyor. Ancak olmayanlar da yüksek: Yüzde 37.
Memnuniyet derecesi 5 üzerinden 3.
(*) GÜVENLİK: “Kamusal alanda kendimi güvende hissediyorum” diyenlerin oranı yüzde 40.5. Hissetmeyenler ise yüzde 31.2. Memnuniyet derecesi 5 üzerinden 3.
(*) KÜLTÜR VE SANAT: “Kültürel ve sanatsal faaliyetleri yeterli ve zengin bulanların oranı yüzde 40.8. Bulmayanlar yüzde 35.
Memnuniyet derecesi 5 üzerinden 3.1.
En büyük şikayetlerden biri “Devlet okullarındaki eğitimin kalitesi”.
İzmirlilerin ancak yüzde 26’sı “Bu şehirde devlet okullarında nitelikli eğitim veriliyor” diyor.
Yüzde 45.5 “Eğitim kalitesiz” görüşünde.
İzmirli gencin kararsız olduğu konulardan biri “Mesleki kariyeri geliştirme imkânı…”.
Yüzde 37.3 “Geliştirme imkanım var” derken, yüzde 38.2 “Yok” diyor.
Ekonomik fırsat ve iş imkanlarını yeterli bulanların oranı da düşük.
Sadece yüzde 30.3 bunu yeterli buluyor.
İzmirlinin yarısı (yüzde 49) şehirdeki ekonomik fırsat ve imkanın yetersiz olduğu düşüncesinde.
Evet “Kimdir bu İzmirli?” diye sorarsanız, “Robot Portresi”… İşte böyle bir insan.
© Tüm hakları saklıdır.