Medya

Ertuğrul Özkök: Ey dolduruş lobisi, gazan mübarek olsun

"Hepsi kazmayı küreği ele alıp Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, AKP’ye verdiler gazı..."

03 Şubat 2017 11:35

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, İsmet İnönü'nün "Büyüklerle yatağa girerken iki defa düşünmek lazım" sözünü hatırlatarak "Almanya’yla meselemiz büyük. Tornado uçaklarının topladığı YPG görüntülerini bize vermiyor. İran pusuda. Sanma ki Irak’la meselen halledildi. Ve sen burada babalanmaya başladığın sırada, Arap ülkelerinin çoğu sessiz pusuya yatmış, sayenizde yine “İslam’ın aslanı” olmaya hazırlanan yalnız ve hüzünlü ülkemi, “Bravo kapitano” diye alkışlamaya hazırlanıyordu. Tebrik ederim, hepinizi kutlarım. Türkiye’nin en güçlü dolduruş lobisini oluşturup, ülkemize savaşmak için bir cephe daha açtırdınız. Gazanız mübarek olsun" dedi.

Ertuğrul Özkök'ün "Dolduruşa getirmek deyince al laiki vur muhafazakârına" başlığıyla yayımlanan (3 Şubat 2017) yazısı şöyle:

Başardılar...

AKP sözcüsüne açıklama yaptırıp, Trump’ı “ırkçılık”la suçlattılar...

Laik yazarı ile muhafazakârı, milliyetçisiyle Cumhuriyetçisi...

Hepsi el ele verdiler... 

Hepsi kazmayı küreği ele alıp Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, AKP’ye verdiler gazı...

“Vayy Müslümanlara bu yapılıyor da, sizin gıkınız çıkmıyor” diye diye AKP’yi dolduruşa getirip, o çok ağır açıklamayı yaptırdılar...

Mutlu musunuz şimdi...

Bir büyük ülkeyle daha maraza çıkacak diye yaptığınızla övünüyor, “Vayy bee ne güçlü lobiymişiz” diye göğsünüzü yumrukluyor musunuz?

Bak kardeşim...

Önceki gün, yani 1 Şubat 2017 günü itibariyle manzara-i umumiyemiz neydi sana bir anlatayım...

Sonra içinde ülke sevgisi varsa bir kere daha düşün...

Ey dolduruş lobisi gazan mübarek olsun

1 Şubat 2017 günü vaziyetimiz şöyleydi:

Suriye’de YPG’ye zırhlı araç verilmişti... Tank bile verildiği dedikodusu ayyuka çıkmıştı.

Suriye’deki birliğimiz, El Bab kapısında, ÖSO denilen adamlar tek tek toz olmuş, benim aslanım, benim yiğidim, tek başına destan yazmaya çalışıyordu.

Yunanistan’la durup dururken ikinci Kardak savaşına girişmiştik.

Rusya mı...
Sakın ha...

Unutma rahmetli İnönü’nün sözünü...
Büyüklerle yatağa girerken iki defa düşünmek lazım...

Almanya’yla meselemiz büyük...
Tornado uçaklarının topladığı YPG görüntülerini bize vermiyor...

İran pusuda... Sanma ki Irak’la meselen halledildi...

Ve sen burada babalanmaya başladığın sırada, Arap ülkelerinin çoğu sessiz pusuya yatmış, sayenizde yine “İslam’ın aslanı” olmaya hazırlanan yalnız ve hüzünlü ülkemi, “Bravo kapitano” diye alkışlamaya hazırlanıyordu.

Tebrik ederim, hepinizi kutlarım...

Türkiye’nin en güçlü dolduruş lobisini oluşturup, ülkemize savaşmak için bir cephe daha açtırdınız...

Gazanız mübarek olsun...

Umarım

Umarım Cumhurbaşkanı da bu dolduruş ittifakına uyup Trump’la savaşa girmez.
Umarım hükümet, Başbakan, Dışişleri Bakanı da gaza gelip “Ya bismillah” deyip dalmaz sille tokat Amerika’ya...
Umarım Mısır’la aramızı düzeltirken, Amerika ile açık bir harbe girmeyiz.

Büyük bir ressam eşini ve sevgilisini hangi gözle görür

Önceki akşam, Macar asıllı ünlü ressam Victor Vasarely’nin sergisinin açılışındaydım.

Optik sanatın en büyüğü, ilk döneminden sonuna kadar karşınızda...

Turizmin dibe düştüğü, sanatçıların tek tek konserlerini iptal ettiği bir günde böyle uluslararası bir sergi...

Arkas Holding finansal kaynağını, lojistiğini, girişimini yapmış.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) ev sahipliği yapıyor. 
Anadolu Ajansı, global iletişim ortağı olmuş... 

Harika bir imece olmuş....

Victor Vasarely, eşinin ve uzun yıllar sevgilisi olan galeri sahibi bir kadının da resimlerini yapmış.

Sergide o tabloları da gördüm...

Bir erkek eşini ve sevgilisini nasıl bir gözle görür...

Vasarely böyle görüyor...

Acaba hangisini hangi duyguyla ve tutkuyla çizdi...

Psikologlara güzel bir konu olabilir.


ISMARLAMA ELBİSE İLE İLGİLİ İLK İZLENİMLERİM
BEN hazır elbiseciyim...

50 bedeni giydim mi tak oturur...

İlk defa Kiton’un bir ustası bana hazırlama diktiğinde çok sevmiştim...

Ama hazır giyime ihanet etmedim.

Son zamanlarda kruvaze takıma ilgim arttı. Ne yazık ki ısmarlamada yeterince çeşit bulamıyorum.

O nedenle gidip Milimetrik’in usta terzisine bir kruvaze diktirdim.

İlk defa önceki akşam giydim.

Netice:

Etraftan gelen izlenimler “10 points...”

Herkes çok beğendi...

Ama ben bir şeyi beğenmedim...

Bel çevremdeki hafif kalınlaşma...

Usta terzim onu harika bir şekilde örtmüştü, ama içindeki ben var ya...

O fark etti.

Neyse diyetteydim...

Son 1 kilo kaldı...

Türkiye'nin yükselen 10 yazarını hiç okumamışım

Hürriyet’in bugün bütün okurlarına verdiği KitapSanat dergisini büyük bir merakla okumaya başladım ve daha kapağında kendimden utandım.

Türkiye’nin önde gelen edebiyatçılarından oluşan jüri, Türkiye’nin geleceği olacak 10 yazarını seçmiş...

Ben ki fena okumayan adamım...

Hiçbirini okumamışım...

Ama içeride hayranı olduğum Thomas Mann’ın “Aldanan Kadın” adlı novellası ile ilgili bir yazı var ki büyük ilgiyle okudum.

Selim İleri keşke o harika dedikoduculuğa dönse

Çok  yakınlarım bilir, ben, Selim İleri’nin 1970’li yıllarda Dünya gazetesinde yönettiği sanat sayfasını ve yazdığı yazıları çok severdim. 

Gazetecilik anlayışımda epey etkisi olmuştur.

Hürriyet KitapSanat dergisinde onun yazısını görünce de çok sevindim.

Ama keşke o yıllardaki ısırgan, tırmalayıcı, hafif dedikoducu Selim İleri’ye