Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak, "Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP’liler FETÖ diye durmadan haykırırken, itiraf edeyim, 'Bu işi biraz abartıyorlar' diye düşünüyordum" dedi. "Daha da itiraf edeyim, 'Silivri davalarında yapılan hatalar tekrarlanıyor' bile diyordum. O gece yaşadıklarım, gördüklerim, işittiklerim. Önümüze gelen itiraf ve ifadeler. Bu işe karışanlar. Bütün bunları gördükçe anlıyorum ki. Az bile yapıyorlarmış" ifadesini kullanan Özkök, "İnanın dehşet içindeyim. Bu devlet ne hale gelmiş hayretler içindeyim. O nedenle büyük bir endişe ile kendi kendime soruyorum. Bu devleti nasıl onaracağız" diye yazdı.
Ertuğrul Özkök'ün "Katlanacağımız bazı şeyler olabilir ama" başlığıyla yayımlanan (21 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
- "Ama o gece palalılar meydana çıktı" deyip sokağa çıkan insanların başardığı işi küçümsemeyin.
Unutmayın havaya F-16 ve helikopterler hâkimdi
Darbeyi yerde onlar önlediler.
***
- “Ama devleti darmadağın ediyorlar” deyip darbe sonrası yapılanların hepsini yermeyin.
Unutmayın ki devletin içine en makullerimizi bile şaşıracak kadar nüfuz etmiş bir çeteleşme ile karşı karşıyaymışız.
***
- “Ama hiç iyi işaretler gelmiyor” deyip hemen umutsuzluğa kapılmayın.
Unutmayın ki hâlâ dünyanın en berbat darbe girişiminin travmasını ve şaşkınlığını yaşıyoruz.
***
Ben diyorum ki bir süre için katlanacağımız şeyler olabilir.
Ama buradan iyi bir yere gideceğiz...
Sivil anayasanın ilk maddesini yazdık
UNUTMAYIN o gece, tarihimizde ilk defa siyasi partileriyle, medyasıyla, kurumlarıyla bir birlik havası oluştu.
***
Kutuplaşmayı unuttuğumuz ilk geceydi.
***
Unutmayın o gece ilk sivil anayasamızın ilk maddesini yazdık.
“Artık bu ülkede seçimle işbaşına gelenler, ancak seçimle kalacak veya seçimle gidecektir...”
***
Az buz bir şey değil bu...
***
Gerimizde 2 darbe, çeşitli ara rejimler ve bir darbe girişimi bıraktık...
***
Ama sonunda darbeleri tarihe gömmeyi başardık.
***
Gerisi mi...
Eminim akıl hâkim olacak...
İtiraf edeyim "biraz fazla abartıyorlar" diyordum
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’liler FETÖ diye durmadan haykırırken, itiraf edeyim, “Bu işi biraz abartıyorlar” diye düşünüyordum.
Daha da itiraf edeyim, “Silivri davalarında yapılan hatalar tekrarlanıyor” bile diyordum.
O gece yaşadıklarım, gördüklerim, işittiklerim...
Önümüze gelen itiraf ve ifadeler...
Bu işe karışanlar...
Bütün bunları gördükçe anlıyorum ki...
Az bile yapıyorlarmış.
İnanın dehşet içindeyim.
Bu devlet ne hale gelmiş hayretler içindeyim.
O nedenle büyük bir endişe ile kendi kendime soruyorum. Bu devleti nasıl onaracağız...
Listeyi ben çıkaracaktım ki Nuran Yıldız önce davranmış
BU menfur darbe girişiminden sonra bir liste yapmaya hazırlanıyordum.
Ergenekon, Balyoz, şu bu kumpaslarında hayatları kaydırılmış, içeri atılmış, haksızlığa uğramış insanların listesini yapacaktım.
Onlardan bir özür dilensin diye...
Gazeteciler.com yazarı Nuran Yıldız benden önce davranmış. Ondan aktarıyorum:
- “Gülen hocamızı özledik, ülkeye dönsün” ağlamaları sürerken, Genelkurmay İkinci Başkanı İlker Başbuğ basın toplantısında, “dönsün dediğiniz adamın devlete karşı işlediği suçları” sıralamıştı.
Bu yüzden Başbuğ’a, önce Genelkurmay Başkanlığı’nı zehir ettiler. Sonra tutukladılar. Kim özür dileyecek ondan?
- ‘İmamın Ordusu’nu yazan ama daha basılmadan tutuklanan Ahmet Şık’tan kim af dileyecek?
- Dink cinayetinin ardındaki cemaatçi polisleri açık eden araştırmaları yapan Nedim Şener de özür dilenecekler listesinde.
- Emniyet’teki cemaatçi yapılanmayı açık ettiği için başına gelmeyen kalmayan Hanefi Avcı’dan kim özür dileyecek peki?
- Bülent Arınç’a suikast komedisiyle devletin kozmik odalarına girilmesinin soytarılık olduğunu odatv.com’da yazan beni geçtim hadi.
- Yazılarıyla, kitaplarıyla “cemaat” tehlikesini haber veren Soner Yalçın’a “Pardon kardeş” denmeyecek mi?
- Yılmadan, TSK içindeki cemaatçi askerler listesini açıklayan Albay Ahmet Zeki Üçok’a “Kusurumuza bakma” denmeyecek mi?
Hıncal abi sen bizi barıştırırsın
Hıncal Uluç Sabah gazetesindeki köşesinde iki gündür medyanın ve bizim grubumuzun duruşunu öven yazılar yazıyor.
İnanın bana iyi geliyor.
Hıncal Uluç’u çok uzun yıllardan beri tanırım.
Medyamızın çeşitliliğinde, modernleşmesinde, renklenmesinde çok büyük payı vardır.
Ona olan saygımdan dolayı hep “Hıncal Bey” derim.
O da hep kızar, “Hıncal abilikten beyliğe mi tenzili rütbe ettik” der...
Ona ilk defa Hıncal Abi diye sesleniyorum.
Lütfen devam...
Darbe girişimi sonrası güzel bir iklim oluştu.
Bu büyük bir fırsat...
Kendimizi okutacağız diye, barışma umudumuzu üç-beş polemik uğruna harcamayalım.
Ne komplo teorileri uydurmuştuk
meğer çok basitmiş
- Ortam dinlemeleri için ne komplo teorileri kurmuş, neler uydurmuştuk.
Yok Amerika uzaydan dinliyor, yok oradan buradan.
Meğer her komutanlıkta, her devlet dairesinde bir adam küçücük bir mikrofonu sabah koyup akşam mesai bitince alıp gidiyormuş.
- Fuat Avni için neler uydurmuştuk neler...
Meğer Başbakanlık’ta, yazışmaların başında iki-üç adam, sabah mesai ile başlayıp mesai bitince evine gidiyormuş.
Önümüzdeki dönem bir telekulak gerillası görürsek şaşırmayalım
Devletin her kademesine, her hücresine girilmiş.
Her yer dinlenmiş.
Ergenekon ve Silivri davaları sırasında ve öncesinde yapılan dinlemelerde ne Cumhurbaşkanı kalmış, ne özel sektörü, ne sanatçısı, gazetecisi, ne siyasetçisi...
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in makamını 3 yıl boyunca sabahtan akşama kayda almışlar.
Bu demektir ki, bu ülkede yaşayan herkesin telefon konuşmalarından oluşan muazzam bir arşiv bugün bilmediğimiz insanların elinde...
Önümüzdeki dönemde bir “telekulak gerillası” faaliyete geçerse şaşırmayalım.