27 Eylül 2022 14:38
Ertuğrul Özkök, eşinin adına gönderme yapan "Tansu'ya Mektuplar" başlığı altında yazdığı ve "newsletter" olarak paylaştığı yazılarında bugün, Nr1 FM’in “Yılın Video Müzik Ödülleri” töreninde Aleyna Tilki ve Orhan Gencebay'ın fotoğrafını paylaştığı için sosyal medyada lince maruz kalmasına değindi. Özkök, "Bu ülkede günlük rızkını sadece kutuplaşmadan, sadece nefret ticaretinden çıkaran epey insan var. Sessiz çoğunluğun duygu dünyası ise bu trol vuvuzelası içinde daha da sessizleşiyor." düşüncesini dile getirdi.
Özkök'ün "Dün akşam bu fotoğraf yüzünden yemediği hakaret kalmadı" başlıklı yazısı şöyle:
Dün akşam bu fotoğraf yüzünden yemediği hakaret kalmadı
Geçen cuma “sonbahar ekinoksuydu…”
Benim için “kış dönemi gazetecilik çalışmalarımın” başlama günü.
Sezonu dün akşam iki güzel davetle açtım.
Önce ikinciden başlayayım, çünkü o davetten Instagram’da paylaştığım bir fotoğraf nedeniyle yemediğim hakaret kalmadı.
Evet dün akşam Nr1 FM’in “Yılın Video Müzik Ödülleri” töreni vardı.
Artık çoğunlukla muhafazakâr yeni zenginlerin eline geçen Kuruçeşme’deki “oligark” eğlence mekânında yapılan tören çok renkliydi.
Ben biraz geç gittim.
Ve daha yerime oturmadan beni çok sevindiren bir anı yaşadım.
Ödül alanlardan biri de Aleyna Tilki’ydi.
Ve gecenin en büyük sürprizi işte o an yaşandı.
Çünkü ödülü Orhan Gencebay verdi.
Sahne şöyleydi.
Ödül alan, bu günlerde iktidarın sahnelerden, festivallerden yasakladığı gencecik bir sanatçı.
Aleyna Tilki…
Henüz 22 yaşında ama küresel bir sanatçı…
Hem müziğini, hem kariyerini yönetmede çok başarılı.
Ve daha hayatının başında devletin gadrine uğramış, sahnelerden, konser alanlarından uzaklaştırılmış.
Ödül almaya, kendine hâlâ "yeni Türkiye' diyebilen trollerin ve kasaba ahlakçılarının” gıcık olduğu kıyafetiyle gelmiş.
Helal olsun dedim.
Ona ödülünü veren ise Orhan Gencebay…
78 yaşında…
Yetmişli yılların sonundan itibaren, devletin gadrine uğramış bir başka sanatçı.
Devletin radyoları, televizyonu yıllarca ona kapalı tutulmuş. Ülkenin sol geçinen, sağ geçinen güya “münevverleri” de onu kafalarından silmiş.
Hayatında hiç konsere çıkmamış.
Ama milletin kasetlerinde, milletin filmlerinde muazzam kalabalıkları toplamış bir sanatçı…
O da sahnede, o bildiğimiz takım elbisesi ve sembolleşmiş siyah beyaz kravatı ile…
Aralarında 50 yıl fark var…
Bugün iktidarın “eski Türkiye” dediği Türkiye onu yasaklamış.
Ama kendi kendine “yeni Türkiye” deyip hâlâ bununla övünenler de Aleyna Tilki’ye düşman…
Daha kariyerinin başındaki gencecik bir sanatçı ‘kasaba ahlakçılarının’ hedefinde.
Yani benim şu devletim 50 yıldır sevmediği sanatçıya yapmadığı zulmü bırakmamış ve bırakmamaya da devam ediyor.
Hem de bugün daha da beteri ile devam ediyor.
Ama bakın dün gece o sahnede bu iki yasaklı nesil bir arada.
Orhan Gencebay muhaliflerin gözünde iktidar yanlısı.
Aleyna Tilki iktidarın gözünde düşman.
İkisi de kutuplaşmadan nasibini almış iki sanatçı.
İki tarafta da "kutuplaşma bezirgânları” ve “troller” onların üstünden vesayet savaşı yapıyor.
Ama dün gece sahnede Aleyna Tilki “Bu ödülü Orhan Gencebay gibi bir sanatçının elinden aldığım için gurur duyuyorum” diyor.
Annesi kenarda kızını gururla seyrediyor.
Orhan Gencebay “Bu ödülü Aleyna Tilki’ye ben verdiğim için mutluyum” diyor.
Onun da sevgili eşi kenarda gururla izliyor.
Evet işte bu sahne beni çok mutlu etti.
Instagram’dan bunu paylaştım.
Ve beklediğim oldu.
Kutuplaşma bezirgânları ile trolleri bana her zamanki gibi etmedikleri hakareti bırakmadılar.
En terbiyelisi “Saçmalama” dedi.
Bazıları benim için “Moruk” dedi.
Dedim ya hiç şaşırmadım.
Çünkü bu ülkede günlük rızkını sadece kutuplaşmadan, sadece nefret ticaretinden çıkaran epey insan var.
Sessiz çoğunluğun duygu dünyası ise bu trol vuvuzellası içinde daha da sessizleşiyor.
Bense törenden ayrılırken Orhan Gencebay ve eşi Sevim Emre’ye teşekkür ettim.
Aleyna ise…
Zaten ilk şarkısından beri onun hayranıyım.
O kız kalıcı bir sanatçı olacak dedim, şimdiden oldu.
Gelelim gece ilk gittiğim yere.
Saran Grubu bu yıl EuroLeage yayın haklarını aldı ve dün akşam bunun için bir lansman yaptı.
Türkiye basket dünyasının önde gelen isimlerinin çoğu Soho House’un terasındaki davetteydi.
Saran Grubu'nun Başkanı Sadettin Saran’la bol bol sohbet ettik.
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç’la da uzun uzun konuştuk. Beni Fenerbahçe basketbol takımının yeni koçu Dimitris Itoudis ile tanıştırdı.
Çok sempatik bir insan…
Önümüzdeki günlerden birinde yemek yiyeceğiz. Beni takımla deplasman maçlarına götürmeye söz verdi.
Yeni baş antrenörümüz unuttuğumuz bir şey hatırlattı.
“Ben bir yıl boyunca Bandırma’da yaşadım. 2013/2014 sezonu Banvit takımının baş antrenörüydüm. O sezon Türkiye Basketbol tarihinde art arda maç kazanma rekorunu kırdık. CSKA bunun üzerine gelip benimle kontrat yaptı…”
Bu arada Ali Başkan, koça benimle ilgili şu uyarıda bulundu:
“Sıkı bir Fenerbahçelidir ama konuşurken dikkat et. Bir Moskova dönüşü havalimanında ona ‘Önce Fenerbançeli misin yoksa gazeteci mi diye sordum. Bana ‘Gazeteciyim’ dedi…”
Ama Ali başkanın bilmediği bir şey var.
Çocukluğumda ve gençliğimde en çok Fenerbahçe için ağladım…
En çok da Fenerbahçe için sevindim.
Efes Basket takımı koçu Ergin Ataman da oradaydı.
Bazı Fenerbahçeli dostlarımın eleştirdiği bir tarafım var.
Fatih Terim’in UEFA, Ergin Hoca’nın EuroLeage şampiyonluğu beni çok sevindirdi.
Ergin Hocayla da epey sohbet ettik.
“Millî Takım’da şanssızlık oldu" dedi.
Gecenin spor dünyasından çok önemli iki misafiri daha vardı.
Eurolege Basketol Başkanı Dejan Bodiroga ve EuroLeage Basketbol CEO’su Marshall Glickman…
Gecede Saran’ın Medya Grup CEO’su Kenan Saran’la da sohbet ettim.
Euroleage ve “7 Days EuroCup” maçlarının yayın hakları üç yıl boyunca SSport ve SSport Plus’ta yayınlanacak.
Böyle bir gecede elbette pandemi sırasında bile Avrupa basketboluna verdiği sponsorluk desteğini çekmeyen Türk Hava Yolları'nı da anmadan geçemeyeceğim.
Avrupa basketbolu Türkiye’nin bu gurur markasına çok şey borçlu.
Haftamın en az 5 gecesi sporla geçiyor.
Futbol, basketbol ve F1 fanatiğiyim.
Benim gözümde SSport Türkiye’nin spor Netflix’idir.
O nedenle bu yıl Premier Leage maçlarının yayın hakkını DigiTürk’e kaptırmasına üzüldüm.
Üzülmemin nedeni de şu.
Ne yazık ki DigiTürk bu olağanüstü ürünü futbol severlere iyi sunamıyor.
Artık hangi gün hangi Premier Leage maçı var onu bulmakta zorlanıyorum.
Oysa SSport bunu çok güzel yapıyordu.
DigiTürk yönetimi bu sözlerimi bir spor ve Digitürk dostunun gözlemleri olarak görürse sevinirim.
Evet dün gece açtığım yeni gazetecilik sezonumdan izlenimlerim bunlar.
© Tüm hakları saklıdır.