Politika

Ermeni tasarısına karşı Baykal'dan radikal öneri

05 Mart 2010 02:00

T24 - Her yıl ABD temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi'nde gerçekleştirilen 1915 olaylarının soykırım olarak tanınmasına yönelik oylama (4 mart 2010) yine gerçekleşti. CHP lideri Deniz Baykal Hürriyet gazetesi yazarlarından Eyüp Can'a, ABD'nin Türkiye'yi gerçekten stratejik ortak olarak görüyorsa bu "soykırım" baskısından vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Baykal, tasarının kongre'den geçmesiyle ilgiliyse "Geçerse geçsin. Ne olacak yani canımızı mı alacaklar?" yorumunda bulundu.

Baykal, "ABD, Türkiye'yi gerçekten müttefiki olarak görüyorsa bu tiyatrodan vazgeçilmesi" gerektiğini söylüyor.

Birleşmiş Milletler'in 1948 Soykırım Sözleşmesi'nin yıl itibariyle bir yaptırımı olmadığını belirten Hürriyet gazetesi yazarlarından Eyüp Can'ın, "Ermeni tasarısına karşı Baykal'dan radikal öneri" başlığıyla kaleme aldığı 5 Mart 2010 başlıklı yazısı şöyle:


Ermeni tasarısına karşı Baykal’dan radikal öneri

Her sene bugünlerde bozuk bir plak gibi Ankara-Washington hattında aynı şarkı çalar.

ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, Ermeni tasarısını oylar.

Yanılmıyorsam şimdiye kadar üç kez oylama Türkiye'nin aleyhine sonuçlandı.

Ben bu satırları yazarken tasarı henüz oylanmamıştı.

Yine benzer bir sonuç çıkabilir.

Fakat iş orada bitmiyor.

Esas mesele, tasarının genel kurulda oylanması.

Eğer oylanırsa ABD Kongresi resmen 1915'te yaşananları "soykırım" olarak kabul edecek.

* * *

Mümkün mü?

En azından bu yıl değil.

Çünkü Obama hükümeti Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri normalleştirmeye dönük protokoller için çok uğraş verdi.

Henüz sonuç alınamamış olsa da hiç kimse filmi başa sarmak istemiyor.

Dolayısıyla bu yıl için en kötü senaryo 2007'nin tekrarı. Yani tasarı komitede kabul edilir ama başkanın bastırmasıyla genel kurula gelmez.

Ve biz bozuk plaktan bu şarkıyı tekrar ve tekrar dinlemeye devam ederiz.

* * *

Diyeceksiniz ki "ne yapılabilir?"

Bu soruyu Türkiye-Ermenistan protokollerinin en hararetli biçimde tartışıldığı günlerde Ankara'da CHP Genel Merkezi'nde Erdal Sağlam'la birlikte Deniz Baykal'a sormuştum.

Doğrusu bu ya Deniz Bey o gün beni şaşırtacak derecede radikal bir çıkış yaptı.

Baykal'a göre AK Parti hükümetinin Azerbaycan'ı küstürme pahasına Ermenistan'la protokol imzalaması hem çok tehlikeli hem de Türkiye'nin menfaatlerine aykırı:

"Türkiye her yıl ‘Amerika 1915'e soykırım derse' korkusu yaşıyor. AKP hükümeti Ermenistan'la protokolleri bu korkudan dolayı gündemine aldı. Türkiye'nin artık bu baskı ile politika yapmaktan kurtulması gerekiyor."

* * *

Peki ama nasıl?

Baykal'ın cevabı gayet net:

"Amerika ile bir yandan stratejik ortağız diyeceğiz, diğer yandan her sene ‘soykırım baskısı' yaşayacağız. Böyle ortaklık olmaz. Bu yüzden Türkiye'nin Amerika'ya açık açık ‘Artık bu baskıya boyun eğmiyorum' demesi gerekiyor."

Peki ya soykırım tasarısı kongreden geçerse:

"Geçerse geçsin. Ne olacak yani canımızı mı alacaklar?"

Politik ya da hukuki sonuçları olmaz mı:

"Türkiye'nin korkacak bir şeyi yok. Bu tip politik kararlar bizden çok onlara zarar verir. 1915 yılında Osmanlı döneminde o günün savaş şartlarında bir tehcir yaşanmış. İnsani açıdan elbette üzücü ama bundan dolayı hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni sorumlu tutamaz. Eğer Amerika Türkiye'nin gerçekten müttefiki ise her sene kongrede aynı tiyatroyu oynatmaktan vazgeçsin."

* * *

Baykal'ın "tasarıyı takmıyorum" önerisi ne kadar uygulanabilir bilmiyorum; çünkü görüştüğüm birçok Dışişleri yetkilisi, "Gerçekçi değil, bunu düşünmek bile istemeyiz" dedi.

Neden düşünmeyelim?

Belki de kısırdöngüden çıkmanın yolu en uç fikirleri bile dikkate almaktan geçiyor.

Bir an için diyelim ki komiteden geçti, kongrede onaylandı, hatta Obama, konuşmasında "soykırım" kelimesini kullandı.

Ne olur?

Var mı Türkiye'nin bir senaryosu?

Maalesef yok!

Reagan, ABD Başkanı sıfatıyla "soykırım" kelimesini kullandı ne oldu?

"Türkiye-Amerika ilişkileri çok zedelenirden" öte somut bir cümle kuran yok.

Fransa parlamentosu kabul etti, boykot çağrılarına rağmen ilişkimiz koptu mu?

"Arkasından tazminat davaları, toprak talepleri gelir" diyen de var ama en başta bunu savunanlar hukuki temelden yoksun olduklarını biliyor.

Çünkü Birleşmiş Milletler'in 1948 Soykırım Sözleşmesi geriye doğru işletilemiyor.

* * *

1915'te yaşananların soykırım olduğuna inanmasına rağmen Henri Barkey önceki gün Washington Post'ta ikiyüzlü tavırlarından dolayı tüm tarafları eleştiren çok çarpıcı bir makale yayımladı.

Sadece başlığını okumanız bile yeterli:

"Ermeni soykırım tasarısı neresinden bakarsanız bakın tam bir maskaralık."

1915'te yaşananlar, adına ne dersek diyelim çok büyük bir insanlık dramı.

Ama maalesef fanatikler ve politikacıların elinde çok insani bir acı bile her yıl 4 Mart'ta yeniden sahneye konulan bir maskaralığa dönüşüyor.

Ben şahsen sırf bu maskaralık bitsin diye Baykal'ın radikal önerisini desteklemekten yanayım.