Spor

Erman Toroğlu'ndan Aziz Yıldırım'a yaylım ateşi: Appiah da demek ki FETÖ'cüydü!

"Yukarıda Allah var, bir gün sana da lazım olacak Aziz Yıldırım"

27 Ağustos 2016 15:02

Sabah yazarı Erman Toroğlu, son dönemde Galatasaray'ı hedef alan ve 'FETÖ'cü olmakla suçlayan, "3 Temmuz şike sürecinin tamamen bir kumpas olduğunu" savunan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ı ağır ifadelerle eleştirdi. Galatasaray'ın uzatma dakikalarında şampiyon olduğu 2005-2006 sezonunu hatırlatan Toroğlu, "Aziz Yıldırım'a göre her şey FETÖ'den. Diyelim ki bu işleri FETÖ yaptı. Peki rakip takımdan bazı futbolcuları bağlayan veya hakemleri bağlayan bir grup, maçı 85-90. dakikaya getirmez, çok evvel bitirir. Öyle 18-19 dakika maç uzayacak ve sen bu kadar sürede gol atamayacaksın sonra 'FETÖ' diyeceksin. O zaman uzatmaların son dakikasında topu kaleye sokamayan Appiah da demek ki FETÖ'cü" ifadelerini kullandı.

"Türkiye'de at oynatarak az bile yapıyorlar. Aynen devam Aziz Yıldırım!" diyen Toroğlu, "Az bile yapıyorsun. Ama şunu unutma yukarıda da Allah var. İyi düşün, sana da lazım olacak bir gün" dedi.

Toroğlu'nun Sabah'ta "Yukarıda Allah var sana da lazım olacak" başlığıyla yayımlanan (27 Ağustos 2016) yazısı şöyle:

FETÖ çıktı, mertlik bozuldu. FETÖ hep arkadan dolanmış, iki puan almaya kalkmış… Futbolda bu son yıllarda 3 puan oldu tabi. FETÖ'nün yaptığı iğrenç işler, yavaş yavaş ortaya çıkıyor… Ama FETÖ bu iğrenç işleri yaparken, başka iğrenç işleri de yapanlar, yaptıkları bu işleri FETÖ'ye itelemeye kalkıyorlar. Yükle FETÖ'ye sallan gitsin hesabı. Bizim işimiz futbol… Çeteymiş, meteymiş bizi ilgilendirmez. Önce bazı şeyleri kabul edeceğiz, sonra konuşup-yazacağız. Bakınız; takriben 60 senedir, bu işin içindeyim… Ufaklıktan beri ve Ankara'da büyüdüm. Futbol işini çok yönleriyle biraz bilirim. Futbolumuz bir türlü temizlenmedi. Yıllarca teşvik de yapıldı şike de… İşte şimdi burada biraz duralım. Teşviği takım olarak yaparsınız. Yani dersiniz ki; "Kardeşim şu maçı kazanın size takım olarak şu kadar teşvik primi." O takım kazanırsa o teşvik primini bölüşürsünüz. Yani bu işi takım olarak yaparsınız. Şikeyi takım olarak yapmazsınız, yapamazsınız... Gidip de bir takımın tamamını ya da teknik direktörünü satın alamazsınız. O takımın içindeki futbolculara ya da teknik direktöre ulaşırsınız. Bu konuda ikinci bir şık daha var ki en etkili şık odur; hakeme ulaşırsınız. Hakem kesin çözümdür. Bazen hakeme ulaşamazsınız, yardımcılarına ulaşırsınız. Bu dolambaçlı çözümdür. Bu yazdıklarım temel kurallar. Şimdi gelelim son 18 yıla… Neden 18 yıl diyorum, çünkü Aziz Yıldırım'ın Türk futboluna başkan olarak adım attığı yıllar. Bu 18 yılda Fenerbahçe ne yapmış rakip takımlar ne yapmış ona bakalım… Şimdi sıralamaya bir bakalım;

Galatasaray 22 kupa almış (9'u lig, 6'sı Türkiye Kupası, 5'i Süper Kupa, 1'i UEFA Kupası, 1'i de UEFA Süper Kupa)

Fenerbahçe 11 kupa almış (6'sı lig, 2 Türkiye, 3 Süper Kupa)

Beşiktaş'ın 10 kupası var. (3'ü lig, 5'i Türkiye Kupası, 2 Süper Kupa)

Trabzon 4 kupaya sahip. (3 Türkiye Kupası, 1 Süper Kupa)

Diğer kulüplere gelince Bursaspor bir lig, Kayserispor, Gençlerbirliği ve Kocaeli birer Türkiye Kupası almış.

 

"Taraftara yazık"

 

18 yıl başkanlık yaptığında da Galatasaray 22 kupa almış, Fenerbahçe 11 kupa almış.Fenerbahçe bu 11 kupayı alırken FETÖ yıllık izne mi çıkmıştı yoksa bayram tatiline mi? Peki bu 18 yılda Fenerbahçe ne harcamış, diğer rakipleri ne harcamışlar. Bunlar için değişik para değerlendirmeleri yapılıyor. Mesela Fenerbahçe'nin 18 yılda 1 milyar 250 milyon dolar harcadığı söyleniyor. Üç aşağı beş yukarı tartışılır. Peki 18 yıla da bakmayalım geçen yıla bakalım. Fenerbahçe transfere 90 milyon Euro harcamış, bu Türk parası 270 milyon TL eder ortalama. Peki karşılığında Fenerbahçe kupa olarak ne almış? Hiçbir şey, maşrapa bile alamamış… Yani Fenerbahçe'nin Aziz Yıldırım başkanlığında kesin olarak sportif bir başarısızlığı var. Sebebi de şu; Fenerbahçe çok büyük bir camia müthiş bir taraftar kitlesi var. Taraftar kitlesi Türkiye'de birinci sırada. Forma diyorsun alıyor, kombine diyorsun alıyor, Avrupa'ya git diyorsun gidiyor. İstediği ne; başarı… Peki bu kadar fedakar taraftara ne yapıyor? Bir kısım taraftarı tribüne sokmuyor, bir kısmına da 'hayvansınız' diyor. Bu kadar fedakar bir seyirci bunu kesinlikle hak etmiyor.

Şimdi tekrar geriye dönelim... Aziz Yıldırım, NTV'de çıktığı son canlı yayınında kendisi ne isterse onları anlattı. Çünkü karşısındaki şahıs bu işleri bilen birisi değil. Öyle sorular sorulur ki taca çıkar ama sordurmaz. Çünkü Yıldırım kendisi aleyhinde yazan ve konuşanları devre dışı bırakmaya çalışır. Demek ki bu şike olayında Aziz Yıldırım'a göre her şey FETÖ'den. Diyelim ki bu işleri FETÖ yaptı. Peki rakip takımdan bazı futbolcuları bağlayan veya hakemleri bağlayan bir grup, maçı 85-90. dakikaya getirmez, çok evvel bitirir. Öyle 18-19 dakika maç uzayacak ve sen bu kadar sürede gol atamayacaksın sonra "FETÖ" diyeceksin. O zaman uzatmaların son dakikasında topu kaleye sokamayan Appiah da demek ki FETÖ'cü. Bakınız bir futbolcuyu maçı satması için alıyorsanız, penaltı pozisyonu yaratır. Öyle bir penaltı yapar ki yüzde yüz ama hakem görmez, biraz geriye dönerseniz bunun örneklerini görürsünüz. Bu sefer o futbolcu öyle bir hareket yapar ki hakem hem penaltı hem kırmızı kart verir iş biter. Bakınız; bunları çok gördük... Futbolu dikkatli izleyenler hangi maçlarda hangi futbolcular olduğunu hatırlarlar. Biz televizyonlarda veya gazetelerde "Bu maç şike" diye yazamayız. Çünkü bu işin hukuki yönü var. Ama öyle anlatır, öyle yazarız ki futboldan hiç anlamayanlar bile anlar. Çünkü kimse aptal değil.

Aziz Yıldırım, Ertuğrul Özkök'le bir sohbet yapıyor... Burada "Ben bunlarla savaşacağım" diyor.. Bir gün sonra "Ben hiç kimseye Fethullah Gülen'e karşı savaşacağım" demedim diyor. Bunu nerede diyor, Fenerbahçe Kulübü'nün resmi sitesinde kendi imzasıyla diyor.24 Ocak 2014'te Candaş Tolga Işık'la bir konuşma yapıyor. Burada Mahmut Uslu da var TFF'den görevli olan hukukçu olan bir iş adamı da. (FETÖ imamı olan ve kaçak Osman Karakuş olduğu iddia ediliyor). Sonra da tapelerde Karakuş için Şekip Mosturoğlu ile Yıldırım konuşuyorlar. Diyorlar ki; "Bu Tahkim Kurulu'nun hali ne olacak." Şekip diyor ki;"Sizin söylediğiniz, telkin ettiğiniz adam da alındı." "Osman Karakuş değil mi" diyor Aziz, Şekip "Evet" diyor. Aynı Şekip devam ediyor, "Tahkim'de 4-3 öndeyiz." Aziz diğer 3'ü kim diyince, Şekip onları da izah ediyor. Aynı Aziz Yıldırım, NTV'deki son programında FETÖ'cüOsman Karakuş'u tanımadığını ama dönemin TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar'ı arayarak Karakuş'u Tahkim'e soktuğunu anlatıyor. Bakınız beyler! Futbol Federasyonları kurulurken, Tahkim, MHK, Disiplin bunların hepsinin pazarlığı yapılır. Herkes kendi adamını sokmak ister. Bütün büyük takımlar için böyledir.

 

"Gülen'le telefonda konuşuyor"

 

12 Şubat 2014 Tarafsız Bölge'de Aziz Yıldırım "Fetullah Gülen'le konuştum" diyor, beni aradı hapisten çıktıktan sonra "Geçmiş olsun" dedi diyor. Kalbinde bana karşı herhangi bir kötülük olmadığını, kendisinin böyle bir şey yapmadığını söylediğini belirtiyor. Aynı Yıldırım, Bursaspor şampiyon olduktan sonra şu beyanatı veriyor; "Ey Fener, Galatasaray biz birlik olalım. Biz birbirimizi yersek bugün Bursaspor çıkar, yarın başkası çıkar. Bu küçükleri başımıza ceza etmeyelim." Kendi açısından haklı. Ama aynı Aziz Yıldırım şimdi ne diyor. "Bursa'yı FETÖ şampiyon yaptı." O zamanki Bursa Başkanı İbrahim Yazıcı benim iyi arkadaşımdı ve bana şunu söyledi: "Erman hocam bu büyükler birbirini yemeseler biz aradan şampiyon olamazdık." Peki o şampiyonluk nasıl geldi. Bir hatırlayın. F.Bahçe Stadı'nda "Şampiyon olduk" diye anons yapılmadı mı? Trabzon'un kalesine fazla gitmeyin bu iş bitti demediler mi? Tribünler sevinmedi mi? Bütün bu organizeyi FETÖ yapsa maçı o dakikaya bırakır mıydı? Bakınız Fenerbahçe'nin giden şampiyonluklarına. Son maçlar, son dakikalar... Beyler! Her şey hikayedir, ilahi adalet diye bir şey vardır.

Şimdi Aziz Yıldırım'a soruyorum; Alex gittikten sonra bu Alex'in imzaları sahte, onu Brezilya maliyesine şikayet edeceğim diyen sen değil miydin? Aradan geçen bu zamanda niye Alex'i şikayet edemedin. Acaba Alex sana sen bunlardan şikayet edersen ben de bunları bunları bunları açıklarım mı dedi acabaaaaaa... Her şeyi olduğu gibi bunu da sen iyi bilirsin. Peki Onur Kayador, yıllar önce Revivo ile ilgili bir yazı yazdı. Hani Fenerbahçe'yi uçuran, her maç gol atan futbolcu. Sonra boşta kalınca Galatasaray'a gitti. Peki işin aslı neydi. Bu yazıyı yazan Onur Kayador'u Fenerbahçe kongre üyeliğinden attın.Sen değil miydin şike sürecinde, "Ben ne yaptıysam Fenerbahçe için yaptım" diyen. Pekala senin teknik direktörün değil miydi, "Bunu herkes yapıyor radar bize niye tutuldu" diyen. Bunların manasını bir açıklayabilir misin? Mesela; "Fenerbahçe Başkanlığı'ndan ayrıldım" dedin sonra bir gün İstanbul'a inmeden Ankara'ya indin, şans bu ya GATA'nın önünden geçiyordun bir an da fenalaştın ve GATA'ya yattın. İki stent takıldı sonra yine Fenerbahçe Başkanı oldun. O zamanki Genel Kurmay Başkanı kimdi acabaaaa?

Şimdi gelelim finale; ey Türk halkı... Askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı'na bağlanması gerekir neden? Aynı Aziz Yıldırım başkan olmadan önce Düzce'de futbol oynuyor. Bu futbolu oynayan futbolcuların sağlık kontrolünden geçmesi gerekir. Lisans çıkması için. Haliyle Aziz Yıldırım turp gibi bir genç. Hem de siyah turp, sert… Gidiyor muayene oluyor, futbol oynuyor. Ama aynı Aziz Yıldırım sıra askerliğe gelince, Türkiye'deki en kutsal şeye, yıllardır binlerce şehit veriyoruz burada. Bir anda İzmir Hava Hastanesi'ne gidiyor, buradan kalça çıkığı raporu alıyor. Ve kutsal göreve gitmiyor. Peki kalça çıkığı ne zaman olur? Yataktan düşünce mi, attan düşünce mi, eşekten düşünce mi, ikinci kattan düşünce mi? Doğumda olur… Bunun için türlü tedavi süreçleri vardır ama futbol oynayamazsınız.

 

Gazi parası da isterler

 

Pekala aynı Aziz Yıldırım, bu kez hapis yatarken 25 bin Euro ödeyerek bedelli askerlik hakkını kullanıyor. Yani Aziz Yıldırım, iki defa askerlik yapmıyor. Bunu da hapisten çıktıktan sonraki kongrede gülerek şöyle anlatıyor, "Hapis yattık ama bu arada askerlikten yırttık." Ama aynı Aziz Yıldırım ve yanındaki bazı yandaşları, "Biz Atatürk'ün askerleriyiz" diyorlar. Atatürk'ün askerleriyiz diyenler eğer zorunlu bir sebepleri yoksa Atatürk'ün giydiği o şerefli Türk ordusu üniformasını giymelidirler. Ben 18 ay askerlik yaptım, yedek subay olarak. Aziz Yıldırım'ın 25 bin Euro verip bedelli askerlik yaptığı dönem, benim iki oğlumdan biri Sarıkamış'ta, biri Isparta'nın hapishane kısmında, gece üçlerde beşlerde eksi 14 derecelerde nöbet tutarak askerlik yaptılar. Ben de o nöbetleri çok tuttum. Ama bunlar Atatürkçüyüz diye hava atıyorlar. Zaten bu ve bunlar gibileri yüzünden Atatürk'e laf ettiriyorlar. Ama bu ve bunlar gibileri öyle şark kurnazları ki kendilerini neredeyse 'Gazi' mertebesine getirecekler. Utanmasalar birkaç evrakla gazi parası isterler devletten. Kaldırımdan düştük diye. Ama bunlar haklılar. Çünkü bunları Türk basınında Hasan Tahsin diye yazan yalakalar var. Onun için de bunlar, Türkiye'de at oynatarak az bile yapıyorlar. Aynen devam Aziz Yıldırım! Az bile yapıyorsun. Ama şunu unutma yukarıda da Allah var.İyi düşün, sana da lazım olacak bir gün.