Politika

Erkan Baş'tan 'öz eleştiri': Gezi örgütlü olsaydı Türkiye AKP tarafından yönetilmiyor olurdu

"Şu anda herhangi bir siyasi partiyle merkezi düzeyde resmi bir görüşmemiz yok"

10 Aralık 2018 11:22

TİP Genel Başkanı Erkan Baş 2013'teki Gezi eylemlerine ilişkin olarak "öz eleştiri" verdi. Baş, "Gezi yeterince örgütlü olsaydı bugün Türkiye AKP tarafından yönetilmiyor olurdu" dedi.

Artı Gerçek’ten Rıfat Doğan, Meclis’te faaliyetlerini sürdüren TİP Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, partilerinin ana bakış açısı ve görevinin, AKP-MHP ittifakını geriletmek olacağını ve HDP’nin seçimden başarıyla çıkması için uygun bir tavır alacaklarını belirtti.

HDP ile kurulan ittifakın dağılması konusunda bunun bir ayrılık veya katılma olarak görülmemesi gerektiğini ifade eden Baş, HDP ile seçimlerden önce kurdukları ilişkiyi halen sürdürdüklerini vurguladı.

TKP eski üyesi emekli asker Murat Papuç’un kendisiyle birlikte başka isimleri Gezi Parkı eylemlerini uluslararası yapılarla ilişkilendirerek emniyete ihbar etmesi konusunda “Bir insan açısından alçalmanın en dibi itirafçılıktır, ihbarcılıktır dolaysıyla bunun üzerine çok konuşmaya gerek yok.”  dedi.

ArtıGerçek’in Erkan Baş ile söyleşisinin öne çıkan kısımları şöyle:

'TİP 24-25 ilde örgütlü'

-TİP, geçtiğimiz 21 Ekim’de Bostancı Kültür Merkezi’nde yaptığı etkinlikle kuruluşunu resmen ilan etti. Çalışmalarınız hakkında kısaca bilgi alarak başlayalım.

Erkan Baş: TİP’in kuruluşu Türkiye’deki klasik parti kuruluşları gibi İçişleri Bakanlığı’na bir dilekçe vermekten ibaret olmadı. Geçen Mart ayında yapılan bir çağrı ve ardından çeşitli il ve ilçelerde oluşan “Kurucu Meclisler” üzerinden süren çalışmalar nedeniyle resmen kuruluşu ilan ettiğimiz anda zaten inşa 24-25 ilde örgütlerimiz oluşmuş durumda. Bunların resmileşmesi ve ilçe örgütlerinin kurulmasıyla ilgili işlemler devam ediyor. TİP, sosyalizmi hedefiyle ve bugün kendisini açıkça işçi sınıfının çıkarlarını savunan ve esas olanın işçi sınıfının örgütlü mücadelesi olduğunu savunan bir parti. Türkiye’de bütün sorunların çözümü için öncelikle işçilerin, alın teriyle yaşayan insanların siyasal alana etkin bir biçimde müdahale etmesi gerektiğini söylüyoruz, ülkemizde böyle bir boşluk var. Şu aşamada doldurduk diyemeyiz ama doldurabilecek bir potansiyelimiz olduğunu görmüş olduk. 

-Sizin HDP'den aday olmanız ve ayrılıp TİP’e katılmanızda kamuoyunda gündem olmuştu

Bunun ayrılık ve katılma diye tanımlanması yanlış. 24 Haziran baskın seçimleri öncesi, HDP’li arkadaşlarımızın önerisiyle TİP HDP ile ittifak yapma kararı almıştı. Dolaysıyla bizim HDP’den adaylığımız, nedenlerini çokça sıraladığımız için tekrar etmeyeyim, o dönem TİP’in merkez organı olan Kurucu Meclis’in ve HDP’nin merkez organlarının kararıyla gerçekleşti, sürecin her aşamasında zaten TİP’li idik ve TİP üyeleri olarak “HDP listelerinden aday olduk” demek lazım. 

HDP ile bir dostluk dayanışma özellikle iktidarın Kürt halkına dönük saldırıları karşısında görevlerimizi yerine getirmek konusunda herhangi bir çekincemiz yok. Ama TİP adlı adınca kendisini sosyalist olarak ifade eden sosyalist devrim iddiası taşıyan ve işçi sınıfı merkezli, bu siyaset anlayışını benimseyen bir parti. HDP de içinde farklı görüşler taşıyan çokça kişi ve siyasal grubun olduğu, programında belirttiği gibi radikal demokrasiyi benimsemiş parti. Biz  HDP’yi özellikle Kürt halkına dönük devletin çok boyutlu saldırılarına karşı, iktidarın ve devletin bu kapsamdaki saldırılarına karşı birlikte yan yana mücadele etme görevlerimiz olan dost bir parti olarak görüyoruz. O açıdan ilişkilerimiz de seçim öncesi, seçim sırasında olduğu gibi şimdi de devam ediyor. Birlikte mücadele etmenin dostluk ve dayanışma bağlarımızı güçlendirdiğini de söyleyebilirim.  

Temel bakış açısı, AKP-MHP ittifakının geriletilmesi

-Türkiye ittifakları konuşuyor. Sizin adaylar konusu başta olmak üzere görüşme yaptığınız partiler var mı? Hangi adayları destekleyeceksiniz?

Şu anda herhangi bir siyasi partiyle merkezi düzeyde resmi bir görüşmemiz olmadı. Bunu açıklıkla ifade edebilirim. Seçime sokulmadığımız doğru. Ama seçime fiilen giremiyor olmak seçim döneminde siyaset dışı olmak anlamına gelmiyor. Türkiye’de geniş emekçi halk yığınlarının gündemine giren her konuda taraf olmaya, tavır almaya çalışıyoruz. Dolayısıyla seçimlerde de böyle olacak. Bizim açımızdan bir çekince yok ama biraz tablonun netleşmesi gerekiyor. Şu aşamada çeşitli il ve ilçelerde halkın mümkün olan en geniş kesimlerini yan yana getirip bir seçim tavrı oluşturmaya dönük çeşitli girişimlerin içindeyiz. Seçimlere ilişkin temel yaklaşımlarımızdan biri de şu: AKP’nin ya da MHP ile girecekleri için Cumhur İttifakı demek doğru olur, bu halk düşmanı ittifakın mümkün olan her alanda bunun her düzlemde geriletilmesi, mevzilerinden sökülüp atılması TİP’in bu seçimlerdeki öncelikli bakış açısı ve görevi olarak ifade edilebilir. 

Kayyım tehdidine karşı HDP ‘nin seçimi kazanması çok önemli

-AKP’nin HDP’ye dönük kayyım tehdidi var. Benim istediği adaylar olmazsa kayyım atarım diyor. Bu kayyım tehdidini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şu aşamada partinin kurullarında yapılan bir ön değerlendirme olarak şunu söyleyebilirim: Parti olarak kayyım atanan bölgelerde HDP’nin seçimi kazanması, kayyımların yenilmesi son derece önemli. Buna uygun bir tavır alacağız çünkü halkın iradesiyle seçilmiş insanların tamamen hukuk dışı, tamamen keyfi ve iktidarın tercihlerine bağlı olarak görevlerinden alınması oraya devletin memurlarının atanmasını kabul etmiyoruz. Bunun karşısında verilecek bir mücadelede üzerimize düşen görevleri yapmak konusunda bir kararlılığımız var. 

-Osman Kavala soruşturmasında TKP’li bir emekli askerin size de emniyete ihbar ettiği ifadeleri ortaya çıktı. Gezi’yi uluslararası yapılarla ilişkilendirmiş. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Bir insan açısından alçalmanın en dibi itirafçılıktır, ihbarcılıktır dolaysıyla bunun üzerine çok konuşmaya gerek yok. İtirafçı ve ihbarcı olan insan artık yok hükmündedir, onu çok önemsemiyorum. Diğer kısmında ise biz Gezi Direnişi veya Haziran İsyanının bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz ve bunu hiçbir zaman hiçbir yerde saklamadık. Gezi Direnişinde gözaltına alınıp yargılandım, mahkemelerde verdiğimiz ifadeler de sabit. Gezi direnişinin herhangi bir anını hayatımızın başka bir anına değişmeyiz, çok kıymetlidir. Dolayosıyla meselenin siyasi ve toplumsal sorumluluğunu üstlenmek bizim için ancak bir gurur vesilesi olur. 

Söyleşi tamamı için tıklayın: 'Gezi örgütlü olsaydı Türkiye AKP tarafından yönetilmiyor olurdu'