Ergenekon davasından yargılanan Dursun Çiçek, Sedat Özüer, Hıfzı Çubuklu, Veli Küçük’ün avukat kızları İram Çiçek, Elif Özüer, Nazlı Çubuklu, Zeynep Küçük yaşadıklarını anlattı. Zeynep Küçük, duruşmalarda babalarıyla aralarına set çekildiğini söyleyerek, "Sanıkların önce aileleriyle aralarına barikat çektiler, sonra avukatlarıyla. Ben soykırım mahkemesinde çalıştım, orası buradan iyi" dedi.
Dördü de asker kızı. Dördü de avukat. Dördünün de haftada en az dört günü Silivri’de geçiyor. Zira dördünün de babası Ergenekon Davası’ndan yargılanıyor. Dördü de babasını anlatırken, “biz” diye konuşuyor. Nazlı Çubuklu ruh hallerini “Onlar içeride, biz dışarıda tutukluyuz” şeklinde özetliyor. Zeynep Küçük ise “Duruşma bitiyor. Onlar kendi hücrelerine gidiyor, biz kendi hücremize” diye tamamlıyor.
Hürriyet Pazar'da Şehriban Oğhan imzasıyla yayımlanan röportaj şöyle;
ZEYNEP KÜÇÜK: Bir sabah polis baskınıyla uyandım. Benim de evimi polis bastı. İMKB’de çalışıyordum o zaman. O gün işe gitmedim. Bir daha da gitmedim. Hem çalışıp hem bu davayı götürmek imkânsızdı. İnsanın babası söz konusuysa birine emanet edemiyorsunuz. Babamın tutukluluğuyla iddianamenin yayınlanması arasında altı ay vardı. O altı ayı ceza hukuku çalışarak geçirdim. İddianame elime geldiğinde hazırdım. Dört buçuk yıldır buralardayım.
NAZLI ÇUBUKLU: Türkiye’ye Ocak 2011’de döndüm, avukatlığa başladım. Haziranda ifadeye çağrıldık. Ağustosta da tutuklandık ve kendimi bu davanın içinde buldum. Avantajım; yüksek lisansımı ceza hukuku üzerine yapmam. Davanın mesleğime katkısı çok oldu tabii. Normalden daha çok araştırdım çünkü söz konusu kişi babam.
ELİF ÖZÜER: 2010’un sonunda ruhsatımı aldım, altı ay sonra da bunlarla karşılaştım. Kıbrıs’ta görevli babam “Hemen teslim olmam lazım” dedi. Annem ilk bulduğu eve yerleştirdi bizi. Yıllık iznimi aldım, o bir ay sürekli Maltepe Cezaevi’ndeydim. Fiili olarak savunmasını yapmıyorum babamın, ona manevi destek vermeye çalışıyorum. Bazen fotokopi çekiyorum, bazen flash belleğe bir dosya yüklemekle uğraşıyorum. Babamın ayak işlerini yapan avukatıyım anlayacağınız.
İREM ÇİÇEK: Babamın tutuklanması mezuniyetime denk geldi. Ceza hukukunu bu davayla öğrendim. Ama sadece bizim öğrenmemiz yetmiyor. Adeta saksı çiçeği gibiyiz. Bu mücadelemizin sonuçsuz kalması canımızı acıtıyor. En son uygulamaya bakın: CMK’ya göre avukatların müvekkilleriyle görüşmesi hiçbir şekilde engellenemez ama görüşmemiz bir marangoz darbesiyle araya bariyerler çekilerek engellendi. Artık onlara dokunamıyoruz bile.
NAZLI ÇUBUKLU: Sanıkların önce aileleriyle aralarına barikat çektiler, sonra avukatlarıyla. Ben soykırım mahkemesinde çalıştım, orası buradan iyi.
Bize de cezaevi yolu göründü
ZEYNEP KÜÇÜK: Hakkımda şu anda, ertelemesiz, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması da uygulanmayacak şekilde, hüküm tesis edildi: 1 yıl 15 gün hapis cezasıyla cezalandırıldım. Yargıtay onarsa cezaevine gireceğim. Meğer hakaret etmişim.
İREM ÇİÇEK: Zeynep tek değil. Hakkında suç duyurusunda bulunulmuş 17 avukat var. Biri de benim. “Engizisyon mahkemesine döndünüz” dediğim için...
Mevcut müvekkilleri de kaybettik
ZEYNEP KÜÇÜK: Ergenekon’a bulaşmış olmak korkunç bir şey. Hele Veli Küçük’ün kızı olmak... Onun için avukat olarak müvekkil sayısındaki artışı geçin, mevcut müvekkiller gitti. Veli Küçük’ün kızı olduğumu bilenler bana iş verirken iki kere düşünüyor. Zaten bütün avukatlık enerjimi, zamanımı buraya harcıyorum. Babamın emekli maaşı var.
İREM ÇİÇEK: Tüm düzenini buraya göre kuruyorsun. Geçen yıl Ankara’daydım. Baktım olmayacak; İstanbul’a taşındım. Avukat tutsanız para yetiştiremezsiniz. Allah’tan avukat olmuşuz.
NAZLI ÇUBUKLU: Bizimkiler şanslı. Bu işi gelir beklentisi olmadan yapıyoruz. Ayda en az üç hafta duruşma var. Hiçbir avukat böyle uğraşamaz.
ZEYNEP KÜÇÜK: Ben yapmasam babamı savunacak avukat bulamazdık. Normal bir avukatın bu işi yapması mümkün değil. Bir buçuk yıl duruşmaları açan tek avukattım. Tüm sanıkların avukatıymış gibi bir misyon üstleniyorsunuz tabii. Onun evrakını getir, fotokopisini çek, ailesine telefon et, duruşma gününü söyle...
İREM ÇİÇEK: İstanbul’daysan her gün iki saat yol kat etmen lazım. Görevdeki tutukluların maaşından hâlâ üçte bir oranında kesinti yapılıyor. Subay aileleri genelde tek maaşlı. Eşler çalışmıyor. Çocukları küçük olanlar var. Yetişmeniz mümkün değil.
İçgüveysi alacağız
Zeynep Küçük eşinden ayrı, 11 yaşında kızı var. Her üçü de bekâr İrem Çiçek, Nazlı Çubuklu ve Elif Özüer’e evlilik planlarını soruyorum. Çubuklu espriyi patlatıyor: “Biz içgüveyisi alacağız artık; babalardan bu kadar ayrı kaldıktan sonra...” Dört kadının sosyal hayatları ise şöyle:
NAZLI ÇUBUKLU: Babam kendimizi sadece ona yönlendirmemizden memnun değil. İstiyor ki kendi hayatımız da sürsün. Bazen hafta sonu bir yerlere gidiyorum ama o zamanda hep yanlış bir şey yapmışım hissi duyuyorum...
ZEYNEP KÜÇÜK: Kendimi iyi hissetmek veya onun sevdiği bir şeyi yemek bile bende suçluluk duygusu yaratıyor. Sevdiği bir kebapçı vardı mesela. Bu süreçte hiç gitmedim. Annemle evleri birleştirdik. Babamın yaşı itibarıyle ciddi sağlık sorunları var. Silivri merkezli bir çember çizdim. Bu da bende sanki psikolojik bir alan oluşturdu. Bu çemberin dışına çıktığımda huzursuz oluyorum. Acil bir durum olacak, babam aniden rahatsızlanacak ve sanki yetişemeyeceğim gibi.
ELİF ÖZÜER: Babam ilk tutuklandığında bir ay boyunca evin dışında yemek yemedim, arkadaşlarımı da hep eve çağırdım. Bu psikolojiden çıkmamı yine babam sağladı. Birlikte gülüyorsunuz ama içiniz tutuklu. Cumartesileri ziyarete gidiyorum. Keyifli üç-dört saat geçiriyoruz, o zaman kendimi ödüllendiriyorum. Yeni evi çok merak ediyor. Bana krokisini çizdirdi. Fotoğraflarını çekip gösteriyorum. O tahliye edilince birlikte tatile gideceğiz inşallah.
İREM ÇİÇEK: Benim babam da “Kendi hayatına devam et” diyor. Kardeşimle bunu kısmen yapabiliyoruz ama annem ne tatile gidiyor, ne izne çıkıyor. Kendini işe vermiş durumda. Emekli olup rahat etme hayalleri de suya düştü.
En çok neyi özlüyorlar
ZEYNEP KÜÇÜK: Akşam üzerleri babam kızımın elinden tutar markete götürürdü. Ben de balkondan izlerdim onları. El ele tutuşup markete gittikleri o tablo gözümün önünden gitmiyor.
NAZLI ÇUBUKLU: Babam her sabah beni öper, işe öyle giderdi. Bunu özlüyorum. Ama birkaç yıldır iş yoğunluğundan hafta sonları görüşemiyorduk. Şimdi her hafta sonu yanındayım. O bakımdan da memnunum aslında.
ELİF ÖZÜER: Ben İstanbul’da yaşadığımdan babamların evi tatil yeriydi benim için. Sabah müzik sesiyle uyandırıp “Hadi kahvaltıya!” demesini özlüyorum.
İREM ÇİÇEK: Haftanın üç günü babam kesin rüyama giriyor. Ya tahliye ediliyor, ya duruşmada olay çıkıyor.
Veda anlarında tarafsız değiliz
ZEYNEP KÜÇÜK: Aile bireyi olmanın ötesinde hepimiz hukukçuyuz. Profesyonellik ister istemez devreye giriyor.
İREM ÇİÇEK: Bunun aksini iddia eden hiçbir hâkim ve savcı da olmadı bugüne kadar. Nerede tarafsız değiliz. Duruşma biter, babamıza sarıldığımız on dakika hiçbir şeyi görmeyiz.
ZEYNEP KÜÇÜK: Sonra onlar kendi hücrelerine gider, biz kendi hücremize. Veda anlarında sarılıp öpüşüyorduk. Şimdi onu da yapamıyoruz.
NAZLI ÇUBUKLU: Kimi savunursanız savunun. Cübbeyi çıkardığınızda yine bütünleşirsiniz babanız, anneniz, arkadaşınız, kardeşinizle. Ben okulumu bitirdiğimde babam hakkında ne iddia vardı, ne tutuklama. Tutuklandığında “Görüyor musun adam biliyormuş yaptığını da çocuğunu avukat yapmış” diyenler bile çıktı. O kadar başımız dik ki, kafamızı öne eğdirecek en ufak bir şey yok. Babam hep der ki; sabır ikinci akıldır. Burada sabretmeyi öğrendik. Bu dava ister 10 yıl, ister 20 yıl sürsün, sonsuz gücümüz var.
ELİF ÖZÜER: Hukuk sistemine hâlâ inancım var. Mahkemede de, toplum nezdinde de suçsuzluklarının kanıtlanacağını düşünüyorum.
ZEYNEP KÜÇÜK (43) İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 20 yıllık avukat. Bunun 11 yılını İMKB’de geçirdi. Aslında sermaye piyasası hukuku uzmanı ama Ergenekon Davası’yla ceza hukukunda uzmanlaştı. Dört buçuk yıldır, 1. Ergenekon Davası’nın bir numaralı sanığı olarak tutuklu yargılanan babası, emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün avukatlığını yapıyor. Tek çocuk, 11 yaşında bir kızı var.
ELİF ÖZÜER (25) Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2009 mezunu. Avukatlık ruhsatını aldıktan altı ay sonra, o sırada Kıbrıs’ta görevli babası Albay Sedat Özüer için internet andıcı davası kapsamında yakalama kararı çıkıyor. O da, Türkiye’ye döner dönmez tutuklanan babası için, 11 aydır Silivri’yi arşınlıyor. Kendisinden küçük iki kardeşi var. Annesi emekli öğretmen.
NAZLI ÇUBUKLU (28) Fransa’da başladığı hukuk eğitimini Çankaya Üniversitesi’nde bitirdi. BM Ruanda Soykırım Suçları Mahkemesi’nde çalıştı. Türkiye’ye dönüşünden sekiz ay sonra, babası, Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu tutuklandı. 11 aydır onun avukatı. Ankara Üniversitesi’nde ceza hukuku yüksek lisansı yapıyor.
İREM ÇİÇEK (26) O da Başkent Üniversitesi mezunu. Elif Özüer ile sıra arkadaşı. Uzmanlığı ticaret hukuku, yüksek lisans için ABD’ye gidecekken babası Albay Dursun Çiçek’in tutuklanmasıyla kalıp yüksek lisansını Ankara Üniversitesi’nde tamamlıyor. İki yıldır tutuklu babasının mücadelesini ‘Kışladan Hasdal’a adlı bir kitapta topladı.