Gündem

Bayım; okulda yaptıklarınız kâbusum oldu, yıllarca terapiye gittim: Robert Kolej, Galatarasay ve İstanbul Erkek Lisesi'nden kadınlar okuldaki 'ergen zorbalığı ve tacizi' paylaştı

14 Mayıs 2020 14:00

Taciz ya da cinsel saldırıların ifşası konusunda dünya çapında bir harekete dönüşen ''Me Too'' (Ben de) her yaştan kadının güçlenmesinin de önünü açtı. 

Evde, okulda, işyerinde yaşanan taciz ve cinsel saldırılar yıllar sonra bile zihin/duygu aşımına uğramadan maruz bırakılanlar tarafından dile getiriliyor. 

Deniz Dülgeroğlu’nun paylaşımları akran-ergen taciz ve zorbalığı gibi çok da konuşulmayan bir konuyu sosyal medyanın gündemine taşıdı. Dülgeroğlu, lise döneminde yaşadığı akran-ergen zorbalığını 17 yıl sonra dile getiren bir isim. Merdiven Altı Terapi Podcast yayınında orta öğrenim döneminde yaşadıklarını anlattı. 

Deniz Dülgeroğlu'nun anlattıkları başka öğrencileri de cesaretlendirdi. 

Robert Kolej mezunu Dülgeroğlu’nun 17 yıl sonra dile gelmesini tetikleyen şey Korona günlerinde mezun arkadaşlarından oluşan Whatsapp grubunda paylaşılan fotoğraflar. 

Deniz Dülgeroğlu o diyaloğu şöyle anlattı:

Korona zamanında bir Whatsapp grubu kuruldu... Okul zamanından bazı fotoğraflar paylaşılmaya başlandı. Fotoğraflardan bazıları 'Köşe' oyunundandı. Bir tür 'altta kalanın canı çıksın' oyunu. Uzaktan saçma hatta komik görünen bir sahne. Ama ben, bazı tatsız hatıraları olan biri olarak itiraz ettim. Dedim ki 'arkadaşlar bu olay bence komik değil. İçinde bulliying (zorbalık), hatta biraz cinsel taciz vardı' dedim. İtiraz ettiler. ' O zaman çocuktuk ve gayet komik bir şeydi' diye. ‘Ergen bir kızın 20 erkek tarafından duvara dayanması gerçekten komik mi?' dedim. Ben 'Köşe' olayında yaşadığım travmaları atlatmak için bayağı bir çaba sarf ettim. Bunu söylemek benim için çok kolay değil ama paylaştım. Ama yine ısrar ettiler bunun komik ve iyi niyetli bir şey olduğunu söylediler.

'Böyle düşünüyorsanız bir şey söyleme ihtiyacı duyuyorum' dedim. Yıllardır herkesten sakladığım çünkü bana utanç hissettiren bir olayı o grupta herkesle paylaştım. Ortaokuldayken, 12-13 yaşındayken bir gün öğlen sınıfa girdim. Muhtemelen kantine gitmek için sınıftan cüzdanımı alacaktım. Sınıfta sadece erkekler vardı. Anırarak gülüyorlardı. Toksik maskülenite dediğimiz enerji var. Sınıfta hiç yetişkin ve kız olmadığı için başıma bir şey geleceğini tahmin ettim. O yüzden tedirgin bir şekilde aceleyle çantama eğildim. Tam cüzdanımı alırken arkamda sert bir şey hissettim. Erkeklerden biri arkama geçmiş penisini bana dayıyordu. Sınıftaki erkekler gülüyorlardı, 'Bastır bastır' diye... O yaşlarda kendimi savunmayı henüz bilmediğim için ben neredeyse uykulu bir ses tonuyla ‘ya ne yapıyorsun’ falan gibi bir tepki verebildim. Sanki olay çok da korkunç değilmiş gibi davranmaya çalıştım. Çünkü korkunç bir şey yaşadığımın farkında olmam demek aynı zamanda onlara kızmam,  bağırmam, kendimi savunacak bir tepki göstermem demekti. Ama öyle bir şey yaparsam bana daha da fazlasını yapacaklarını biliyordum. Bu olaydan sonra hiçbir şey olmamış gibi sınıftan çıktım. Ve gidip kendimi kalabalığın içine attım. Çok uzun zaman yalnız kalmaya korktum. Kâbuslar gördüm. O çocuklarla sınıfta, koridorda, derslerde karşılaşmaya devam ettim. Ben bu korku ile yaşarken onlar hep gülmeye devam ettiler. Yıllarca terapiye gittim kendimle yüzleşme cesaretine sahip olduğum için başıma geleni bu taciz olayını anlattım."

Deniz Dülgeroğlu'nun anlattıkları akran ve ergen zorbalığının tipik bir örneği. 

Ergen Psikoloğu Zeynep Koçak zorbalığı şöyle açıklıyor: 

"Zorbalık (kaba güç), okul, aile, iş yeri gibi sosyal yaşamın birçok alanında gördüğümüz bir davranış. Zorbalık kavramı, farklı tanımları olmakla beraber, en basit şekliyle şöyle açıklanabilir: Kişinin, bir diğerini, kasıtlı ve sistematik bir biçimde incitmesi. Bir davranışın zorbalık olarak kabul görmesi için, zarar verici nitelikte olması, kasten yapılması, belirli bir süre zarfında birden fazla tekrarlanmış olması ve mağdur olan kişiyle zorba arasında bir güç dengesizliğinin olması gerekir."

Ergenliğe yeni girmiş gençler arasında yaygın bir davranış olduğunu belirten Koçak okullarda yaygın olarak üç tip zorbalığın olduğunu söylüyor: 

1- Fiziksel (Örneğin; itme, tekmeleme, vurma, eşyaya zarar verme ve cinsel istismar)

2- Sözel (Ad takma, dalga geçme, söylenti çıkarma, tehdit etme)

3- Sosyal (Ayrımcılık ve dışlama)

Zeynep Koçak bu üç tip zorbalık biçimine sanal zorbalığı da ekliyor.

Ergenlikte bağımsızlaşma, bireyselleşme ihtiyacının öne çıktığını ifade eden Zeynep Koçak ergenlik dönemini şöyle anlatıyor:

"Ergenliğe geçiş gençler için oldukça zorlayıcı olabiliyor. Anne-baba ile olan dışa kapalı ve korunaklı ilişkinin yerini bağımsızlaşmanın, bireyselleşmenin aldığı bu dönemde gruba katılma ve grup içinde aidiyet kazanma ihtiyacı öne çıkıyor. Arkadaş grupları, türü ne olursa olsun, hassas ve kırılgan olan ergene güven ve aidiyet duygusu veriyor. Ancak arkadaş gruplarının yapıcı olduğu kadar yıkıcı bir etkisi de olabiliyor. Farklılığın ve yabancılığın tehdit edici olduğu ergenlik yıllarında, gençler birbirlerine karşı oldukça sert ve acımasız davranabiliyor. Ergenliğe girilmesiyle, hızlı bedensel, duygusal ve biyolojik değişimler yaşayan ergen için cinsellik de ilgilerinin merkezi haline geliyor."

"Zorbalığın bir türü olan cinsel istismarın okullarda sıklıkla karşılaşılan bir sorun olduğunu” ifade eden ergen psikoloğu Koçak, bu konuda şu noktalara dikkati çekiyor: 

"Zorbalığa maruz kalan çocuk ve gençler iyi, güvenli ve rahat hissetmedikleri deneyimleri rahatlıkla söze dökemeyebiliyor. Hem yoğun utanç ve suçluluk duygusu hem de yeterli sözel beceriye sahip olmamaları bu durumu kendi içlerinde yaşamalarına neden oluyor. Aynı zamanda, ‘ispiyoncu’ gibi ifadelerle etiketlendirilmekten de korktukları için de yetişkinlerden ya da rehberlik servisinden yardım istemeyebiliyorlar. Zorbalığın gözden kaçmasının bir nedeni de cinsel oyunlar ve flört ile karıştırılması. Bu noktada, okullara verilen koruyucu-önleyici nitelikteki kapsamlı ve hak temelli cinsel eğitimlerin ve iyi işleyen bir rehberlik hizmetinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hem aileler hem de eğitimciler ve rehberlik gençlere, kendilerini iyi ve rahat hissetmedikleri durumları güvenli buldukları bir yetişkinle paylaşmalarının önemli ve gerekli olduğunu anlatmalılar. ‘Özel alan, beden ve sınırlar’, ‘onay kavramı’, ‘akranlar arası şiddet’ konusunda gençlerin bilgilendirilmesi son derece önemli."

Zeynep Koçak’ın yaygın bir durum olduğunu belirttiği ergen zorbalığı çok konuşulan bir konu değil. Deniz Dülgeroğlu'nun cesaretli çıkışıyla başka okul mezunlarından kişilerin de paylaşımları aslında bir suskunluğa isyanı da gösteriyor.

Galatasaray ve İstanbul Erkek’ten paylaşımlar

Dülgeroğlu'nun Twitter paylaşımları arasında Galatasaray Lisesi mezunu olduğunu başka bir kişinin yazdıkları da vardı.

O paylaşımda da şu cümleler yer aldı: 

"... Öyle bir ortam düşünün ki ağza alınmayacak seksist küfürlerle dolu şarkılara eşlik etmeyenin 'ezik' olarak görüldüğü, alt veya üst döneminden çıkan bir kıza küfür edilip şarkılar bestelendiği, devredeki kızların ne kadar çirkin olduğunun günbegün suratınıza söylendiği... Özellikle kızlar olarak lisenin bizden götürdüğü özgüveni neredeyse 10 yılda iş hayatına girince ancak toparlayabildik."

İstanbul Erkek Lisesi mezuna başka bir kadın da Twitter hesabından Dülgeroğlu'nun söylediklerinden cesaret bulduğunu belirterek şöyle yazdı:

"... Çokça tepki göreceğimi bilsem de cesaretiniz bana da bulaştı ve benim de anlatmak istediklerim var. Rahatsız olanlar olacak elbet ki zaten rahatsız olsunlar diye bunları yazıyorum. Belki bir şeyler değişir. Öncelikle benim ve arkadaşlarımın ve sayısını bilmediğim birçok kişinin daha aynı kişi tarafından istismar edildiğini biliyorum. "

T24’ün ulaştığı kişi, söz konusu paylaşımının temel amacının bunun toplumsal alanın hemen her yerinde karşılaşılan bir durum olduğunu göstermek, 'küçük tacizler’ olarak ‘normal’ karşılandığını fark ettirmek, 7 yıl sonra bu durumu dile getirerek 'kolektif suç'a dikkati çekmek olduğunu söyledi.

Bu paylaşımın ardından İstanbul Erkek Lisesi Mezunları Derneği resmi Twitter hesabından açıklama yaptı. 

Açıklamada "Bu konunun önemine ve hassasiyetine uygun bir biçimde ilgili uzmanlara danışarak gerekli reaksiyonu göstermek ve ileride de karşılaşılabilecek benzeri durumları da öngörerek tüzüğümüzün sınırları çerçevesinde sürdürülebilir bir mekanizmayı oluşturmak için çalışıyoruz. Sizlerden aldığımız destekle, atacağımız adımları en kısa zamanda duyuracağız. İhtiyaç duyan tüm kardeşlerimize destek vereceğimizden emin olarak sizlerden sabırlı ve anlayışlı olmanızı istirham ediyoruz" denildi. 

Akran-ergen zorbalığı ya da hiyerarşik ilişkiler karşısında kendisini savunmasız hisseden genç kadınların okullarda yaşadıkları tacizler derin yaralar açabiliyor. Atlatılması yıllar alabiliyor.

Genç kadınların bu dile getirişleri okullardaki yerleşik ve kabul gören düzeni şimdiden değiştirmeye başladı. Zira T24’ün görüştüğü kadınlar eski mezunlar olarak bir araya gelmeye başladıklarını ve bu konuların artık örtbas edilmemesi için çaba göstermeyi amaçladıklarını söyledi.

Taciz ve cinsel saldırı nedir?

Taciz: Sözle, gözle, vücut diliyle, posta veya elektronik haberleşme araçlarıyla gerçekleştirilen,
cinsel olarak rahatsız eden davranışların tamamı cinsel tacizdir. Laf atmak, istenmediği
halde cinsel içerikli konuşmalar yapmak, öpücük atmak, cinselliği çağrıştıracak eşyalar
göndermek vb davranışlar, cinsel tacizdir

Cinsel Saldırı: Rızası olmaksızın elleme, dokunma, sarılma gibi vücut dokunulmazlığını ihlal eden
davranışların tamamı cinsel saldırıdır.