Gündem

"Eren Bülbül'ün annesini niye sansürlediler?"

Ayşe Bülbül "Oğlum kapının önünde değil, askerde şehit olmak isterdi" demişti

16 Ağustos 2017 16:01

Birgün yazarı Bülent Mumay, Trabzon'un Maçka ilçesinde PKK'lılar tarafından açılan ateş sonucu hayatını kaybeden Eren Bülbül'ün annesi Ayşe Bülbül'ün "Eren’in çatışma bölgesine götürülmesi yüzde 100 değil, binde 1000 ihmaldir. Başbakanımızdan, bakanımızdan, yetkililerden Eren’in oraya neden getirildiğini öğrenmek istiyorum. Oğlum kapının önünde değil, askerde şehit olmak isterdi" ifadesinin kimi gazetelerde yer almadığını vurguladı. 

Mumay, sözlerinin devamında şunları kaydetti:

"Üşenmedim, Erdoğan’ın uçağında kombinesi bulunan gazetelerin tümünü satır satır okudum. Akşam, Güneş, Milliyet, Takvim, Star, Akit ve Yeni Şafak, annenin devlet görevlilerini suçlayan açıklamalarından tek satır girmemiş."

Bülent Mumay'ın "Eren'in annesini niye sansürlediler?" başlığıyla yayımlanan (16 Ağustos 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle:

Ülkedeki gerilimin, kutuplaşmanın, ayrışmanın en tatsız sonuçlarından biri, ortak değerlerimizin azalması. Aynı şeye sevinme, birlikte üzülme gibi kavramlar artık bize çok uzak. Düşünün, futbola en uzak bünyelerin bile üzerinde mutabık olduğu Milli Takım taraftarlığı bile ortak bir değer değil artık. Nasıl olsun ki?

Siyasetin “Topun sahibi benim, keserim” raddesinde işin içine girmesi, tribünlere hareket çeken kaptanların “Rabia” aferini alması, uçakta gazeteciye saldıranların 1 maç bile beklemeden milli takıma çağrılması, “İmparator” denenlerin kebapçı basması… Böyle bir yapı, gerçekten “Milli” bir değer olabilir mi? Olsa olsa “yerli ve milli” olabilir belki…

Ama ulusça nadiren de olsa aynı acının çevresinde kenetlenebiliyoruz. Birbirimizin cenazesini maçlarda yuhalamadan, karşı mahallenin katillerinin sırtını sıvazlamadan… Maçka’da PKK’nın öldürdüğü 15’indeki Eren Bülbül, uzunca bir süreden beri belki de ilk kez ortak vicdanımızı sızlattı.

Katillerine lanet yağdırmak ilk yapılması gereken ve en kolayıydı belki. Peki Eren’in ölümüne yol açan ihmal zincirini, yine ortak vicdanımızla neden sorgulayamıyoruz… Saldırının ertesi günü kahramanlık türküleri yakıp bol kırmızı zeminli sayfalar hazırlayan, diğer gazeteleri “Haberi niye küçük gördünüz?” diye fırçalayan gazeteler, Eren’in annesi Ayşe Bülbül’ün ertesi günkü şu sözlerini sansürlediler:

“Eren’in çatışma bölgesine götürülmesi yüzde 100 değil, binde 1000 ihmaldir. Başbakanımızdan, bakanımızdan, yetkililerden Eren’in oraya neden getirildiğini öğrenmek istiyorum. Oğlum kapının önünde değil, askerde şehit olmak isterdi.”

Üşenmedim, Erdoğan’ın uçağında kombinesi bulunan gazetelerin tümünü satır satır okudum. Akşam, Güneş, Milliyet, Takvim, Star, Akit ve Yeni Şafak, annenin devlet görevlilerini suçlayan açıklamalarından tek satır girmemiş. Ama haksızlık etmeyelim, malum medyanın amiral gemisi Sabah, anneyi manşete çekmişti. İhmale yönelik tepkilerinden değil elbette, Erdoğan’ın “Kanı yerde kalmayacak” sözünden…

*****