Dünya
Deutsche Welle

‘Erdoğan’ın stratejisini tahmin etmek zor’

Türkiye’ye ilişkin gelişmeleri ve seçim öncesi durumu değerlendiren Yeşiller Partisi milletvekili Manuel Sarrazin, Erdoğan’ın seçimler sonrasında izleyeceği stratejiyi şimdiden tahmin etmenin zor olduğu görüşünde.

29 Ekim 2015 20:20


DW: AB Komisyonu ile Türkiye arasında mülteci sorununun çözümüne yönelik bir eylem planı üzerinde müzakareler sürüyor. AB son günlerde Türk hükümetine yönelik sert eleştirilerden kaçınıyor. Hatta AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Ankara’daki insan hakları ihlalleri konusunda konuşacak bir dönemde olmadıklarını söyledi. AB’nin bu tutumu, Türk hükümetine ve özellikle de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik bir seçim yardımı olarak eleştiriliyor. Siz bu eleştiriye katılıyor musunuz?

Sarrazin: Ben AB’nin farkında olmadan seçim yardımı yapmış olmamak için çok dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum. Hatta yapılan açıklamalar ve ziyaretlerle bu ince çizginin aşıldığı kanısındayım. Elbette Türkiye’de insan hakları ve diğer sorunlara ilişkin eleştirilerden bağımsız olarak Türkiye’deki sığınmacıların durumu hakkında konuşulabilmesinin mümkün olduğuna inanıyorum. Ancak AB’nin Türkiye’deki insan hakları ve demokrasiye ilişkin siyasi gündeminden vazgeçmemesi gerektiği de son derece açık.

DW: Yeşiller Partisi Türkiye’nin AB üyeliğine şimdiye kadar hep destek verdi. Ancak mülteci sorununun çözümü için Türkiye ile işbirliğini partiniz eleştiriyor. Yeşiller Partisi neden Türkiye’ye kuşkuyla yaklaşan bir tutum izlemeye başladı?

Sarrazin: Biz Yeşiller olarak Türkiye’nin AB üyeliği konusuna iki farklı açıdan yaklaştık; bir yandan Türkiye’deki durumu ve diğer yandan da gelişme imkânlarını gündeme getirdik. Yeşillerin prensip olarak artık Türkiye’ye kuşkuyla yaklaştığını düşünmüyorum ama Türkiye’deki durum da pek iyimser olmaya müsait değil.

DW: Peki, seçimler öncesinde ülkedeki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sarrazin: İç siyasette tırnak içinde sadece istikrarsız değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan açısından büyük önem taşıyan bir durum söz konusu. Erdoğan’ın ülkenin hangi yöne gideceğine karar vermesi gerekiyor; Türkiye’nin çoğulcu ve demokratik bir yönde gelişerek, AB ile yakın bir ortaklık arayışı içinde mi olmasını istiyor, yoksa AB’nin değerlerine pek de uymayan bir devlet modeli mi istiyor.

DW: Son kamuoyu yoklamalarına göre, 1 Kasım seçimleri sonrasında alınacak sonuçların, 7 Haziran seçimlerinden pek farklı olmayacağı tahmin ediliyor. Bu çerçevede Türkiye’deki seçim sonuçlarından beklentiniz nedir?

Sarrazin: Kürtlerle yaşanan anlaşmazlığın kalıcı bir şekilde giderilmesi ve mutlak çoğunluğu elde etmeden, diğer siyasi partilerle uzlaşmaya ve işbirliğine hazır olan, icraatlarını yürütebilecek bir hükümetin kurulması için çaba gösterilmesini diliyorum. Sayın Erdoğan’ın üzerinde uzun zamandır durduğu, devletin yeniden şekillendirilmesi için mutlak çoğunluğu elde etme meselesi de belki artık gündemden düşer. Ancak diğer yandan seçimlerin nasıl sonuçlanacağını bilmiyoruz. Bu nedenle seçim sonuçlarından bağımsız olarak, sözünü ettiğim konuların Ankara’nın gündeminde olacağını ümit ediyorum. Ama bunlar gerçekleşecek mi, elbette bilemiyorum. Çünkü bence Erdoğan’ın izleyeceği stratejiyi önceden tahmin etmek oldukça zor, şu sıralar Türk hükümetinin veya Cumhurbaşkanının tutumunu önceden kestirmek pek mümkün değil. Bu da işbirliğindeki en büyük sorunlardan birini oluşturuyor.

Manuel Sarrazin aynı zamanda Alman Meclisi Yeşiller Grubu Avrupa Politikaları sözcülüğü görevini yürütüyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle