Gündem

Erdoğan: Bu bir veda değil; bir es'tir, moladır

AKP'nin 4. Olağan Büyük Kongresi, Ankara Spor Salonu'nda yapılıyor

30 Eylül 2012 14:36

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son kez başkanlık adayı olduğu kongrenin bir milat olmadığını söyledi. Erdoğan, "Bu bir veda değil, bir estir, duraktır. Yorgunluğun, dinlenmenin molası değil. Bu bir sözün, bir vaadin yerine getirilmesidir. Bu molada yine milletin hizmetinde olacağız. Partim bana ve arkadaşlarıma hangi görevi verirse yerine getirmeye çalışacağız" dedi.

Gençlere Türklerin Anadolu'ya açıldığı 1071 tarihini hatırlatan Erdoğan 2071 yılını yeni hedef olarak gösterdi. Konuşmasında CHP'yi fikren ve ruhen darbelerin destekçisi olarak gösteren Erdoğan, muhalefetin terörü hükümeti yıpratmak için kullandığını ileri sürdü. CHP'ye "Hazırsanız konuşalım" çağrısı yapan Erdoğan, "Milleti aldatmaya hakkınız yok, hakkımız yok. Yapılacak bir şey varsa yapmıyorsak bunun hesabını veririz. Hesap vermekten kaçmayız. Ana muhalefete sesleniyorum, biz hazırız, siz de hazırsanız oturup konuşalım. Samimiyetiniz varsa adımı beraber atalım. Tüm milletim buna şahit olsun" diye konuştu.

AKP'nin 4. Olağan Büyük Kongresi, Ankara Spor Salonu’nda gerçekleştiriliyor.

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte partisinin 4. Olağan Büyük Kongresinin yapıldığı Ankara Spor Salonu'na gelişinde salon dışında kendisini bekleyenlere seslendi. ''Bizim için bu kongre bir milat değil'' diyen Erdoğan, ''Bizim miladımız 14 Ağustos 2001'dir. Yola çıktık, hep beraber ve 16 ayda bu aziz millet, bu sevgili millet AK Parti'yi iktidara taşıdı." diye kouştu.

AKP iktidarının ben merkezli bir iktidar olmadığını kaydeden Erdoğan, ''AK Parti iktidarı, biz merkezli bir iktidardır ve AK Parti iktidarı milletin iktidarıdır. Sizin iktidarınızdır. Huzurlarınızı fazla meşgul etmeyeceğim. Hemen açılışı yapalım diyoruz. Güneşin altında sizler fazla terlemeyin istiyoruz. Sağolun, varolun hepinize gösterdiğiniz ilgi nedeniyle çok teşekkür ediyorum. Sizleri şahsım, eşim ve partim adına en kalbi şükranlarımı sunuyorum'' ifadelerini kullandı.

Genel Başkanlığa son kez aday olan Başbakan Erdoğan, 2.5 saat süren bir konuşma yaptı.

Erdoğan, konuşmasına Sezai Karakoç'un bir şiirini okuyarak başladı. Erdoğan’ın şiiri, birçok partiliyi gözyaşlarına boğdu.

Başbakan'ın konuşması sırasında partililer sık sık "Türkiye seninle gurur duyuyor", "Seninleyiz Recep Tayyip Erdoğan" sloganları attı.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;

"Bize böyle yol arkadaşları nasip ettiği için Rabbime sonsuz hamdediyorum. Bu salonda Türkiye var, salonun dışında Türkiye var. Tüm renkleri, tüm çiçekleri ile bu salonda 75 milyon var.

Bu salonda Ortadoğu, Balkanlar, Avrupa, Asya ve Afrika var. Dünyanın kalbi bu genel kurulda atıyor. İnsanlığın kalbi bu salonda atıyor.

Suriye’nin bütün kahramanlarını saygıyla selamlıyorum. Kudüs’ü hasretle selamlıyorum. Mekke, Medine’yi hürmetle selamlıyorum.

Kadın kollarımız kapı kapı dolaştılar. Onun için onlara özellikle şükranlarımı sunuyorum. Bu hareket en çok gençlerin omuzlarınızda yükseldi. Dava taşını gediğine sizler koydunuz. Umudumuz olan gençler bugün sizleri samimiyetle selamlıyorum.

Sınır karakollarında gözünü değil, gönlünü namlunun ucuna koyarak nöbet bekleyen askerimizi, polisimizi özellikle selamlıyorum.

 

'Kudüs'ü hasretle selamlıyorum'


Bu muhteşem salondan insanlığa bir anıt gibi yükselen Kudüs’ü hasretle selamlıyorum. Sevgililer sevgilisinin şehri Medine’yi kıblemiz Mekke’yi hürmetle selamlıyorum. Avustralya’dan Brezilya’ya Japonya’dan Kanada’ya kadar dost başkentlere, tüm dost halklara Türkiye’nin kardeşlik mesajlarını iletiyorum.

2001’den bu yana Ak Parti teşkilatında yerini almış, genel başkan yardımcılarımızdan bakanlarımıza, milletvekillerimizden il ilçe başkanlarımıza kadar tüm gönüldaşlarımı selamlıyorum. Ahrete intikal etmiş kardeşlerimi rahmetle yad ediyorum. Elbette ki bugün kadın kollarımızı bugün hasreten selamlıyorum.

Onlar yaz demediler, kış demediler ve onlar yeri geldi kapı kapı dolaşmak suretiyle fakiri fukarayı aradılar, buldular. Gençler sizleri unutmak hiç mümkün mü? AK Parti’nin bu teşkilatın alnı ak yüreği ak bahtı ak gençleri bir kez daha sizleri gönülden selamlıyorum.

Daha bu yola çıkarken Arif Nihat Asya’nın şu muhteşem dizeleriyle seslenmiştim.

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan,

Yürüyeceksin; millet yürüyecek arkandan

Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan.

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştansın;

Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın

 
Dava taşını gediğine sizler koydunuz. Genç yaşınıza rağmen binbir başlı kartalı sizler taşıdınız. Sizler Sultan Alparslan’ın Selahattin Eyyubi’nin Sultan Fatih’in Yavuz Selim’in Gazi Mustafa Kemal’in ve onların ordularındaki kahraman neferlerin torunlarısınız. Sizler bu topraklar üzerinden öyle bir çeşmeden besleniyorsunuz ki o çeşmeden Ahmet Yesevi’nin öğütleri akıyor, o çeşmeden Şeyh Edebali’nin Molla Gürani’nin Türkçe’nin sultanı Yunus Emre’nin gönüllerin sultanı Mevlana’nın satırları akıyor.

Gönlünü namlunun ucuna koyarak vatanının nöbetini tutan askerimizi polisimizi özellikle selamlıyorum. Saraybosna’da Kosova’da Somali’de Lübnan’da Afganistan’da Türkiye’nin mertliğinin barışa olan sevdasının neferleri olan Mehmetlerimizi selamlıyorum. Buradan nurlarıyla geleceğimizi aydınlatan tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi Allah’ın selamıyla bereketiyle selamlıyorum. Onlara minnet hissiyatımızı ifade etmekte kelimeler kifayetsiz kalıyor.

Mehmet Akif’in muhteşem dizeleriyle tüm şehitlerimize sesleniyor ve diyorum ki;

“Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek. Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar... Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? "Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.

Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat! Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat... Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber.”

Buradan bir kez daha söz veriyorum. Şehitlerimizin hatırasını asla yere düşürmeyeceğiz. Şehitlerimiz karşısında asla mahçup olmayacağız. Şehitlerimizden aldığımız mirası emaneti namusumuz şerefimiz onurumuz bilecek, vatan için millet için çalışmaya devam edeceğiz.

 
Alparslan'ın sözleri


14 Ağustos 2001’de AKP’yi kurarken uzun soluklu mücadeleyi biliyorduk. AKP’nin mücadelesi adalet, kalkınma mücadelesidir. Bundan yaklaşık 950 yıl önce 26 Ağustos 1071’de Malazgirt Ovası’nda Sultan Alparslan beyaz atının üzerinden ordusuna şöyle seslenmişti:

“Ey kumandanlarım ey askerlerim bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettiği şu saatlerde, kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım, ya şehit olur cennete girerim askerlerim. İşte atımın kuyruğunu bağladım, bir nefer gibi savaşa gireceğim. Üzerimde sultanlığa dair hiçbir alamet yok. Şehit olursam üzerimdeki beyaz elbise kefenim olsun kardeşlerim. Benimle birlikte savaşmakta yada benden ayrılmakta serbestsiniz. Yarabbi sana tevekkül ediyor, azametin karşısında yüzümü yere sürüyor ve senin için harbe giriyorum. Allah’tan başka sultan yoktur emir ve kader onun elindedir.”


'Yolumuz, Fatih'in, Mustafa Kemal'in, Adnan Menderes'in, Erbakan'ın yoludur'


İşte bu adanmışlık ve tevazuuyla savaşa giren Sultan Alparslan yüzlerce yıl sürecek bir medeniyetin kapılarını araladı. Osmangazi’nin ellerinde bir filize, bir fidana, o fidan göklere dal budak salan, toprağın denizi kapsayan, Fırat Dicle’den coşkun Tuna’yı kaplayan büyük bir çınara dönüştü. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet devleti bu çınarın gövdesinde kan dökmeden sevgiyle barışla geleceğe yürüdü. Bu çınarın gölgesinde ayrımcılık yoktur, zulüm yoktur, baskı yoktur, ötekileştirme yoktur. Süleymaniye vardır Selimiye vardır. Mostar Köprüsü vardır Dirina Köprüsü vardır. Kervansaraylar sebinler medreseler vakıflar vardır. Bu çınar kılıcın değil, silahın değil sevginin kardeşliğin kalemin gücüne inanan, bilgisayarın tuşlarına inanan bir medeniyet çınarıdır. Osmangazi’nin Fatih Sultan Mehmet’in Yavuz Sultan Selim’in Gazi Mustafa Kemal’in, merhum Adnan Menderes’in merhum Turgut Özal’ın merhum Necmettin Erbakan’ın yoludur. Yani bizim yolumuz birleştirmenin yoludur.

 

'Şehitlerin hatırası yere düşmeyecek'


Şehitlerimizin hatırasını asla yere düşürmeyeceğiz. Şehitlerimiz karşısında asla mahcup olmayacağız. Onlardan aldığımız emaneti, namusumuz, onurumuz ve şerefimiz bilecek, vatan için, millet için çalışmaya devam edeceğiz.

Bu çınarın altında ayrımcılık, zulüm, baskı ötekileştirme yoktur. Süleymaniye, Selimiye ve Mostar vardır. Medeniyet çınarı budur. Bizim yolumuz sevginin yoludur.

Bizim yolumuz Sultan Alparslan'ın, Melikşah'ın, Kılıçarslan'ın yoludur. Bizim yolumuz Osman Gazi'nin, Fatih Sultan Mehmed'in, Sultan Süleyman'ın, Yavuz Sultan Selim'in yoludur. Bizim yolumuz Gazi Mustafa Kemal'in, merhum Adnan Menderes'in, merhum Turgut Özal'ın, merhum Necmettin Erbakan'ın yoludur.


2023'ten sonra hedef 2071


Cumhuriyetin yüzüncü yılının dışında bir hedefimiz daha var. Hedef 2071 gençler. Rabbim nasip ederse bizler 2023’ü sizler de 2071’i inşa edeceksiniz. Sultan alparslan’ın şehit olurken şu sözler bizim kulağımızda küpedir.

“Daha birkaç gün önce yüksek bir yerden orduma bakıyordum. Ayaklarımın altındaki toprağın titrediğini hissettim. Dünyanın hakimi benim diye kendi kendimle konuştum. Rabbim bana insanların en sefilini gönderdi. Savaşta yenilmiş bir esir, mahkum. Benden güçlü çıktı. Hançeriyle beni devirdi, beni tahtımdan canımdan etti. Evet azamet kibir gurur enaniyet yanıltıcıdır. Yeryüzünde kibirle yürüyenler her zaman kaybetmiştir.”

Diyor ki Şeyh Edebali “İnsanlar vardır şafak vakti doğar, akşam ezanında ölürler. En büyük zafer nefsini yani kendini tanımaktır.”

Diyor ki şeyhedebali “Ey Osman geçmişini iyi bil ki geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki nereye gideceğini unutmayasın”

Salı günü hakkın rahmetine uğurladığımız insanlığın sesi olmuş, anadolu’nun gönül dağı, garibi Neşet Ertaş diyor ki;

“Dost elinden gel olmazsa varılmaz, rızasız bahçenin gülü derilmez, kalpten kalbe bir yol vardır görülmez, gönülden gönüle gider yol gizli gizli”

Şunu bir kez daha ifade ediyorum. 3 Kasım 2002’de yüzde 34 ile parlamentonun üçte ikisini kazandığımız o zafer AK Parti’nin değil milletin zaferidir. 28 Mart 2004’te yüzde 42’yle elde ettiğimiz zafer 75 milyonun zaferidir. 22 Temmuz 2007’de yüzde 47’yle elde ettiğimiz başarı yoksulların gariplerin yeter artık diyenlerin, yeter artık söz de karar da milletindir diyenlerin başarısıdır. 21 Ekim 2007’deki 12 Eylül 2010’daki halk oylamasında AK Parti kadar milletin haykırışıdır. En son 12 Haziran 2011’de kazandığımız zafer dünya üzerindeki tüm mağdurların tüm dostlarımızın zaferidir. Biz sadece bizi seçenlerin iktidarı olmadık, olmayacağız.


'Kimsenin hayat tarzına karışmadık'


10 yıl boyunca hiç kimsenin hayat tarzına karışmadık. 10 yıl boyunca hiçbir dayatmanın, hiçbir baskının arkasında, yanında, tarafında olmadık. Tam tersine herkesin hayat tarzına saygı duyduk. Herkesin hayat tarzını her zaman garanti altına aldık. Her türlü ayrımcılığı reddeden, 75 milyonu kucaklayan bir anlayışla yola çıktı.

Anadolu’da ayağında çarığı olmayan çocukların gözler ışığı gördük.

AK Parti, kuruluş ruhuna tamamen aykırı şekilde otoriterleşen, militarist, vesayetçi rejimi demokrasi ile buluşturan, demokrasi ile kucaklaştıran bir partidir.


'CHP bütün darbelerin içinde oldu'


Bu Ana Muhalefet Partisi var ya, bütün darbelerin ya fiilen içindedir ya fikren içindedir. İçinde olmadığı hiçbir darbe yoktur, hepsinin içindedir.

Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Çoğunluğun azınlığa hükmetmesine karşı çıktık. Azınlığın da çoğunluğa hükmetmesine karşıyız.


'Bu yola kefenimizi giyerek çıktık'


Milletin kutsallarına karşı aleni bir savaş yürütüldü. Bu ülkede camilerin kapılarına kilit vuruldu. Şu andaki CHP ‘Siz de akıbetimizin Adnan Menderes gibi olmasını mı istiyorsunuz?’ dedi. Biz Menderes’le başlayan değerlerle siyaset yapıyoruz.

Biz Menderes ile başlayan, milleti, milletin değerlerini esas alan bu anlayışla siyaset yapıyoruz. Bunun için kendimize 'muhafazakar demokrat' dedik. Kendimizi böyle tanımladık

Biz kefenimizi giyerek bu yola çıktık. Turgut Özal’ın dediği gibi ‘Allah’ın verdiği canı sadece Allah alır’ diyerek yola çıktık. Çetelerden korkmadık, tehditlerden korkmadık.


'Kimse artık işkence yapamaz'


Bu ülkede artık hiçkimse sırtını devlete dayayıp işkence yapamaz. Faili meçhullerin üzerini örtemez. Hakkı, hukuku çiğneyemez. Kur’an öğrenmenin yolunu tekrar açtık. Başörtülü kızlarımızın özgürce eğitim görmesinin önünü açtık.


'Asalaklarla mücadele ediyoruz'


Devletin hücrelerine kadar sirayet etmiş çetelerle mücadele ettik, mücadele ediyoruz. Bütün tehditlere, bütün engellemelere, bütün karanlık senaryolara rağmen bu ülkenin, bu milletin enerjisini tüketen asalaklarla kıyasıya mücadele verdik, bu mücadelemizi sürdürüyoruz.

Gençler siz de bizim gibi demokrasi dışı müdahalelere izin vermeyeceksiniz. Milli iradeyi canınız pahasına koruyacaksınız. AK Parti ile bu ülkede darbeler dönemi kapanmıştır. İnşallah sizlerin demokrasiye sahip çıkmanızla bu ülkede darbeler dönemi geri gelmeyecektir. Şunu herkes görsün ve bilsin. Demokrasiye müdahale eden yada müdahale etme girişimde bulunan herkes er yada geç milletin mahkemelerine çıkacak orada millete hesabını verecektir.


Aşık Veysel sürprizi


Erdoğan, Aşık Veysel’in ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’ türküsünün sözlerini okudu. Erdoğan, konuşmasına kısa bir süre ara verdi. Bu sırada salonda Aşık Veysel’in sesinden bu türkü çalındı


'Terörün piyasası oluştu'


Terörle mücadelede hep yalnız bırakıldık ama bunu bahane yapmadık. Terörün maalesef piyasası oluştu. Kan alınıp kan satılan bir piyasası oluştu. Terör içeriden çetelerden destek alıyor. Terör bitince siyaseti ve rantı bitecekler asla yanımızda olmadılar. İktidar hayali kuran partiler, terör üzerinden hükümeti yıpratmak yoluna girdiler. Ana muhalefet partisi terör örgütünün servis ettiği belgelerle, terör örgütünün diliyle, üslubuyla konuşuyor. Bölücü terör örgütünü, Sosyalist Enternasyonel’de Filistinli direnişçilerle bir görecek zilletin içindeler.


CHP'ye çağrı: Hazırsanız konuşalım


Milleti aldatmaya hakkınız yok, hakkımız yok. Yapılacak bir şey varsa yapmıyorsak bunun hesabını veririz. Hesap vermekten kaçmayız. Ana muhalefete sesleniyorum, biz hazırız, siz de hazırsanız oturup konuşalım. Samimiyetiniz varsa adımı beraber atalım. Tüm milletim buna şahit olsun.


'Teröristle değil, sizinle kucaklaşanla çözelim'


Böyle 3-5 tane teröriste bu vatan topraklarında hizmeti ertelemeyeceğiz. Değerli kardeşlerim, bütün muhalefet tarafından yalnız bırakılmamıza rağmen yolculuk devam edecek. Kürtlere bu kadar ağır bedeller ödeten zorla dağa kaçıran bir örgüt. Dikkat edin, kaçırılanlar kimler AK Parti’nin ilçe başkanları. Çünkü örgütün uzantısı karşısında bölgede tek güç AK Parti. Bu bizi yıldıramaz. Benim Kürt kardeşim Selahaddin Eyyübi’nin torunudur, bunların değil. Benim Kürt kardeşimin bu eli kanlı terör örgütüyle hiçbir ortak yanı yoktur. Burada özellikle Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Bize oy versin ya da vermesin, elini vicdanına koymasını istiyorum.

Kürt kardeşim terör örgütünün propagandası altında kalmadan düşünmeli; kim, hangi hükümet bu kadar cesur adımlar attı? AK Parti bölgenin çehresini değiştirdi. Kürtçenin önündeki engeller kaldırıldı.

Kürt kardeşlerimizin bir atım atmasını bekliyoruz. ‘Yeter artık’ diyerek teröre karşı seslerini yükseltmesini bekliyoruz. Kürt kardeşlerimle yol haritasını yeniden çizmek istiyoruz. Gelin bu sorunları birlikte çözelim. Şiddete teslim olarak değil, siyasetle çözelim. Gelin bu sorunu teröristle değil, sizinle kucaklaşanlarla çözelim.

Türkiye dünya genelinde ihtiyaç duyan her ülkeye yardım götürmenin gayreti içindedir.

9 Türk'ü şehit eden İsrail bizden özür dilemedikçe, şehitlerimize tazminat ödemedikçe, Filistin üzerindeki ablukayı kaldırmadıkça ilişkilerimizi asla gözden geçirmeyeceğiz.


'İslamafobi insanlık suçudur'


Nefret suçları ile ırkçılıkla, en etkili şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. İslamofobi bir insanlık suçudur. Müslümanlara Müslümanların değerlerine yapılan alçakça saldırıları nefretle kınıyoruz.


'Zalimin yanında olanları tarih affetmeyecek'


Suriye’de zalim bir iktidar var. 30 bin aşkın insan bu zalim rejim tarafından öldürüldü. Rusya, İran ve Çin’e sesleniyorum; Suriye’de zalim rejimin yanında onları tarih affetmeyecektir.

Kendi başbakanına ‘hain’ damgası vuranlarla daha nereye gidebiliriz? Ben bunu tazminata mahkum etmekten bıkmadım, bıkmayacağım.


'IMF'ye 5 milyar dolar borç vereceğiz'


Büyüme oranlarında hedefi vuracağız. Faizle zulmeden onlar, şimdi bu zulüm yok. IMF’ye borcu Nisan’da sıfırlıyoruz. IMF’ye 5 milyar dolar borç vereceğiz.

Türkiye ekonomisini güven ve istikrar ile bu noktaya getirdik.

Kadro tahsisinde en fazla sayıyı öğretmenlere veriyoruz, vermeye devam edeceğiz.

Artık Yassıada’yı yaslı ada olmaktan çıkarıp, demokrasi ve özgürlük adası yapacağız.

Yepyeni bir anayasa şiddetle ihtiyacımız var. Hangi parti bu işi halletmeye varsa, biz onlarla buluşur, azami müşterekleri belirleriz. Biz masadan çekilen olmayacağız.

16 büyükşehir sayısını 29’a çıkarmak için düzenleme yapacağız.


'Bu bir veda değil'


13 yıl önce cezaevine girerken evimin önünde yaptığım konuşmada bunun veda olmadığını söyledim. Bunun bir es olduğunu söyledim. Cezaevindeki molanın ardından barış, hürriyet için mücadele verdik. Biz, ‘Koltuğa yapışanlardan olmayacağız' dedik.

Bu bir veda değil, bir estir, duraktır. Yorgunluğun, dinlenmenin molası değil. Bu bir sözün, bir vaadin yerine getirilmesidir. Bu molada yine milletin hizmetinde olacağız. Partim bana ve arkadaşlarıma hangi görevi verirse yerine getirmeye çalışacağız.


'Ailem beni affetsin, onları ihmal ettim'


Ailem, eşim ve çocuklarım beni affetsin. En önce anlardan helallik istiyorum. Millete hizmet uğruna onları ihmal ettiğim dönemler oldu. Annem geceleri bizi bekler, biz duvarlara afişler asardık.


'Manşetlere şerbetliyiz'


Bu dönem de millete hizmete devam edeceğim, ardından kenara çekilip başka görevler üstleneceğiz. Kimse endişe etmesin, bu dava yerde kalmaz. Bu harekete kendini adayacak birçok arkadaşımız var. Bu davada nifak olmaz, olmamalıdır. Biz manşetlere karşı şerbetliyiz, manşetlere çarpışarak bugünlere geldik. Benim için ‘Muhtar bile olamaz’ dediler. Onların nasıl bir hesabı varsa, milletin de Allah’ın da bir hesabı vardır.

Şahıslar gelip geçicidir, kalıcı olan geride bırakılan eserlerdir. Omurga korunuyor, hücreler tazeleniyor. Son kez genel başkanlığa aday oluyorum.


Partililerden helallik istedi


Partim ne derse onu yapacağım. Sonra başka görevlerde başka alanlarda inşallah yine birlikte olacağız. Tüm teşkilatımdan helallik istiyorum. Bu hareket içinde üzdüğüm, kırdığım, zülfü yaresine dokunduğum kardeşlerim varsa haklarını lütfen bana helal etsinler. Hakkımı helal ediyorum. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun."

İlgili Haberler