Gündem

Erdoğan'ın eski danışmanı: 'Müslümanım' diyen AK Parti'ye oy vermeli, din düşmanları HDP'ye oynuyor!

'Ne yazık ki yeni iktidarı İslam karşıtı güçler ve kişiler belirlemiş olacak'

04 Haziran 2015 15:36

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın AKP Genel Başkanlığı'nda danışmanlığını, Başbakanlık'ta başdanışmanlığını yapan Hüseyin Besli, "Kim kendisini Müslüman olarak tanımlıyorsa 7 Haziran’da AK Parti’ye oy vermelidir" dedi. "Ne yazık ki yeni iktidarı sayıları yüzde 1 mi, yüzde 10 mu bilmem, İslam karşıtı güçler ve kişiler belirlemiş olacak" diyen Besli, "Din düşmanlarının neredeyse tamamının HDP’ye oynamalarının başka hiçbir sebebi ve açıklaması olamaz, yoktur da" ifadesini kullandı. 

AKP milletvekili olarak parlamentoya giren ve Ömer Özbay'la "R. Tayyip Erdoğan - Bir Liiderin Doğuşu" adlı biyografiyi yazan Besli, bu gorüşü, Akşam gazetesindeki yazısında dile getirdi.

Hüseyin BesliBesli'nin Akşam'da "Niçin AK Parti?" başlığıyla yayımlanan (4 Haziran 2015) yazısı şöyle:

Sorulduğunda; 

Kim kendisini Müslüman olarak tanımlıyorsa 7 Haziran’da AK Parti’ye oy vermelidir. 
Kim ki kendisini İslam milletinin bir ferdi, İslam medeniyetinin bir parçası olarak görüyorsa AK Parti’ye oy vermelidir. 
Kim ki kendisine insan onuruna saygıyı şiar edinmişse AK Parti’ye oy vermelidir. 
Kim kendine demokrat diyorsa 7 Haziran’da oyunu AK Parti için kullanmalıdır. 

Doğrusu böyle bir genelleme yapmaktan ve yukarıdaki cümleleri kurmaktan hiç de hoşnut değilim. 
Düşünce özgürlüğüne ve tercihlerin şahsiliğine verdiğim önem nedeniyle; 
Her çeşit tek tipleştirmeye ve üniformaya karşıtlığım nedeniyle genellemeci ve sıradanlaştırıcı her şeyden uzak durmayı ilke edinmiş biri olarak bundan rahatsızım. 
Ancak, öyle anlar gelir ki; zor tedbiri bozar, zaruretler ilkeleri anlamsızlaştırır. 

İMDİ; 
AK Parti’nin bundan önce aldığı ve 7 Haziran’da alacağı oy, çok partili bir sistem için çok yüksek oranda bir oydur. 
Bu açıdan bakıldığında AK Parti’nin 7 Haziran’da alacağı netice parlak ve inkâr edilemeyecek bir başarıya işaret edecektir. 
Ancak, 
Seçim sistemi gereği AK Parti’nin %45 altına düşmesi (HDP’nin barajı geçmesi halinde) kaliteli bir çoğunlukla tek başına iktidarını engelleyebilir. 
Denilebilir ki milli irade ne ortaya koyarsa başımız gözümüz üzere. 
Ama mesele başka. 
Söz konusu sonuç gerçekleştiğinde iktidarı milli irade belirlemiş olmayacak ne yazık ki; 
Ne yazık ki yeni iktidarı sayıları %1 mi, %10 mu bilmem, 
İslam karşıtı güçler ve kişiler belirlemiş olacak. 
Din düşmanlarının neredeyse tamamının HDP’ye oynamalarının başka hiçbir sebebi ve açıklaması olamaz, yoktur da. 
Öyleyse bize düşen her halükarda (HDP barajı geçse de) AK Parti’yi tek başına güçlü bir hükümet kurabilecek desteği vermektir. 
‘Biz’ derken girişte kurduğum cümlelerin içeriğini ve muhataplarını kastettiğimiz ortada. 
‘Biz’ derken kastım, bir hikâyenin peşinden yollara düşüp destan yazanlardır. 
Kemal Öztürk’ün deyimiyle; “bu hikâye yarım kalamaz.” Kalmayacaktır da Allah’ın izniyle. 
Hikâyenin isimsiz kahramanlarına selam olsun… 
Bir adam var 
Hürriyet Gazetesi’nde yazıyor, eskiden yönetmendi. 
Adının Türkiye’de sıkça kullanılan, isimlerden bir isim olduğuna, isminin tarihi referansları bulunduğuna bakmayın; 
O bir “yabancı”dır. 
Amerikancıdır. 
Eric Edelmann’dan ve Abromovitz’den daha Amerikalıdır. 
Sırf bu nedenle, O neyi söylüyorsa bizim için tersi doğrudur.