Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Kurulu kararıyla 1987 yılında 'turizm merkezi olarak ilan edilen Rize'nin Çamlıhemşin ilçesinde bulunan Ayder Yaylası için "Allah'ın bize verdiği Ayder bambaşka, ama biz Ayder'i kirlettik, rezil ettik" dedi. Erdoğan'ın sözlerinin ardından Ayder Yaylası’nda TOKİ tarafından uygulanacak Kentsel Dönüşüm Projesi için ihale yapıldı. Erdoğan'ın Ayder Yaylası için söylediği sözlerini samimi bulmadığını belirten Karadeniz İsyandadır Platformu'ndan (KİP) Eren Dağıstanlı "Burada amaç Ayder'i koruma ve çarpık yapılaşmaya engel olmak değil. Eğer öyle olsaydı, koruma alanı olan yaylaya yapılaşmanın önü açılmazdı. Kaçak yapılara göz yumuldu. Çıkar, ihale ve rant ilişkileriyle Ayder bu hale getirildi. Şimdi ise ‘rezil ettik’ deniliyor. TOKİ ihalesinden ve planından bahsediliyor" dedi.
Evrensel'den Görkem Kınacı'nın haberine göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Ayder’i kirlettik, rezil ettik’ sözlerinden bir gün sonra Ayder Yaylası’nda TOKİ tarafından uygulanacak Kentsel Dönüşüm Projesi için ihale yapıldı. Erdoğan’ın açıklamasının hemen ardından yapılan ihaleyi değerlendiren yaşam savunucuları ve hukukçular, yaylaların ranta açılacağı uyarısında bulundu.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün Rize’de Ayder’in kirletilerek rezil edildiğini söylemişti. Erdoğan “Şu andaki Ayder bizim temsilimiz olamaz. Allah’ın bize verdiği Ayder bambaşka, ama biz Ayder’i kirlettik rezil ettik. Başkan öyle olur mu, olmaz değil mi? Buralar üzerinde devlet olarak da özellikle duracağız ve özellikle durmak suretiyle Ayder’i bu yapılanmayla değil, kentsel dönüşümle inşallah şanına yakışır bir
hale getireceğiz” demişti.
5 ayrı koruma kararına rağmen kaçak yapıların yükseldiği Ayder Yaylası'nda TOKİ tarafından uygulanacak Kentsel Dönüşüm Projesi için 5 farklı yayla modeli hazırlanıyor. Uygulanacak modelde dikey yerine en fazla 2 katlı yatay yapıların yer alması öngörülüyor.
Devlet 30 yıldır korumadı
Çamlıhemşin ilçesinde bulunan Ayder Yaylası, 1987 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile 'Turizm Merkezi' ilan edildi. Aynı zamanda belediye mücavir alanı olan ve doğal güzelliği ile öne çıkan yaylada bu tarihten sonra gelişigüzel yapılaşma başladı. 1994 yılında Milli Park, 1998 yılında ise doğal sit alanı ilan edilerek koruma altına alınan Ayder, 2006 yılında da Bakanlar Kurulu Kararıyla, “Kültür ve Turizm Koruma Gelişim Bölgesi” ilan edildi. Doğal sit alanı ilan edilen yayla için yasaya göre valilik tarafından 2 yıl içerisinde Koruma Amaçlı İmar Planı oluşturulması gerekiyordu. Ancak, aradan 19 yıl geçmesine rağmen yayla için imar planları hazırlanmadı.
Amaçları korumak değil
Yıllardır Karadeniz’deki ekolojik yıkıma karşı mücadele eden Karadeniz İsyandadır Platformu'ndan (KİP) Eren Dağıstanlı, Erdoğan’ın açıklamalarının samimi olmadığını dile getirdi. “Burada amaç Ayder'i koruma ve çarpık yapılaşmaya engel olmak değil. Eğer öyle olsaydı, koruma alanı olan yaylaya yapılaşmanın önü açılmazdı. Kaçak yapılara göz yumuldu. Çıkar, ihale ve rant ilişkileriyle Ayder bu hale getirildi. Şimdi ise ‘rezil ettik’ deniliyor. TOKİ ihalesinden ve planından bahsediliyor” diyen Dağıstanlı, tüm bu olanlardan yöre halkının haberi olmadığını ifade etti. Ayder’in ‘Ben yaptım oldu’ zihniyeti nedeniyle bu hale geldiğine dikkat çeken Dağıstanlı, “Şimdi yine aynı zihniyetle yaylanın korunması veya düzenlenmesi mümkün değil. Zaten amaç Ayder'in doğal olarak korunmasını sağlamak, oranın düzenlenmesi değil. Buradaki amaç Ayder'in merkezi ve kitlesel bir turizm tesisine dönüştürülmesi. Yani beterin beteri düşünülüyor şuan. Bunların yanına Katar Emiri’nin yaylalara göz diktiğini, Ayder yaylasının yukarısında bulunan Kavrun yaylasında halka rağmen Yeşil Yol çalışmalarının başladığını da eklememiz gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Evleri yıkıp yeni ev yapılınca korumuş olmuyorsun
Karadeniz’deki birçok ekoloji davasında yaşam savunucularının avukatlığını yapan Yakup Okumuşoğlu da Ayder’i kirletenin devletin kendisi olduğunu dile getirdi. Ayder’in de içinde olduğu Fırtına Vadisi’nin sit ve milli park olduğunu, devletin 30 yıldır koruma amaçlı imar planı yapmadığını hatırlatan Okumuşoğlu, “Böyle olunca insanlar kendilerince yörenin özelliklerine uygun yapılar yaptı. Bundan dolayı ceza alanlar oldu. Devlet kendi görevini yapmadığı için kaçak yapılar yapıldı. Görevini yapsaydı Fırtına Vadisi halkı, buna göre evlerini yapardı” dedi. Kentsel dönüşüm adı altında bu evlerin yıkılıp TOKİ eliyle yenilerinin yapılmasının yasalara aykırı olacağına vurgu yapan Okumuşoğlu, “Burası sit alanı, her ne yaparsanız yapın yasalara aykırı davranmış olacaksınız. Yenisini yapınca Ayder’i korumuş olmuyorsunuz” diye konuştu.
Asıl amaç doğayı korumak olmalı
Ayder Yaylası’ndaki evlerin büyük çoğunluğunun 2 ya da 3 katlı olduğunu söyleyen Yakup Okumuşoğlu, “Çok katlı bina sayısı az. Aşağı kısmında 50 yıl önce yapılmış çok katlı binalar var. Onlar da koruma kararı alınmadan önce yapılan evler. İdare, Yeşil Yol’la birlikte Ayder’i turizm merkezi haline getirmek istiyor. Sonra diğer yaylalara da aynısını yapacaklar. Buralar turizme açılmalı ama doğanın korunması amaçlanmalı. Bunun bir politikası, planı olması lazım. Burada 150-200 yıllık evler korunmalı. Yenileri yapılmamalı. Hukuki sorunların çözülmesi lazım. Asıl amaç buranın doğasının korunması olmalı. Her isteyen gelip istediğini yaparsa buralar korunmaz” dedi.