Politika

ERDOĞAN'DAN OMLET ÖNERİSİ ANKARA (A.A)

10 Aralık 2010 15:46

-ERDOĞAN'DAN OMLET ÖNERİSİ ANKARA (A.A) - 10.12.2010 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, öğrenci eylemlerine ilişkin olarak, bazı köşe yazarlarının ''taşla yumurtanın tanımını'' yaptığını belirterek, ''Önemli olan fiildir. 'Neymiş taş atmamış, yumurta atmış' Burada fiil, eylem önemli. Yani ben bunlara aslında fırsat olsa tavsiye ederdim, bu kadar hakikaten bol paranız var, şöyle güzel bir omlet yapın da akşama omlet yiyin derdim. Bunları, bunu tavsiye ederdim'' dedi.  Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, polisin öğrencilere müdahalesine de değinerek, şunları söyledi: ''Şimdi yeni bir ifade daha çıktı. Bunu zaten uluslararasında biliyoruz. 'Orantısız güç kullanım'. Polisin, güvenlik teşkilatımızın bir görevi vardır. Bu görevi kendileri bilir. Nedir bu? Can, mal güvenliğini sağlayacak, asayişi temin edecek. Bu güvenlik güçlerinin görevidir. İstanbul'da iki hafta önce üniversite rektörleriyle toplantı yaptık. Bu yaptığım toplantı, davetli toplantıydı. Benim bu yaptığım toplantılarda rektörlerin yanında YÖK var, yaklaşık 8 bakanım var. Biz rektörlerimizle, üniversitelerin sorunlarını, üniversitelerde yapılması gerekenleri konuşuyoruz ve daha ideal bir eğitimi, öğretimi nasıl yapacağız, bunları konuşuyoruz. Davetsiz herhangi bir toplantıya icabet, katılım diye bir şey söz konusu olabilir mi? Ona ne derler? Baskın, saldırı derler. Şimdi bu gelenler gerek ilk yaptığımız toplantıda, gerek ikinci yaptığımız toplantıda, neymiş, 'Biz gençliğiz, bizimle ilgili toplantıyı bizsiz yapma hakkına sahip değiller, dolayısıyla biz oraya girmek durumundayız.' Ne alakası var.'' -''HANGİ ÖZGÜRLÜK PROJESİNİN İÇİNDE BÖYLE BİR ŞEY OLABİLİR?''-    Gençlikle de bir araya geleceklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''İfade şu, 'Bayraklarla geliyoruz' diyor. Bu nasıl bayrak ki onunla orada kalkıp emniyet müdürüne vurabiliyorsun? Çünkü bayrağın geçirildiği bir sopadır. Onunla emniyet müdürüne vuruyorsun. Emniyet müdürünün kendisini korumasını kimse savunmuyor. Ama o illegal örgüt mensubunu herkes savunuyor. Bunların hepsi resimlerle, bugüne kadar yaptıkları faaliyetlerle... Toplandıkları, buluştukları yerler de enteresan. Bunların hepsi kayıtlarda mevcut. Ve siyasi partilerin bazıları da 'Efendim burada orantısız güç kullanıldı.' Ne olacaktı? Dolmabahçe ofisine gelsinler, bassınlar. Orada çok arzu ettiğiniz tablo mu ortaya çıksın? Dünyanın neresinde böyle bir şey var? Hangi özgürlük projesinin içinde böyle bir şey olabilir? Her yerde belli bir mesafeye kadar müsaade edilir. Ve oraya gelirler, bağırırlar, çağırırlar, pankartlarını açarlar, eyvallah. Bunlar tamam, normaldir. Protesto haklarıdır, bunları yaparlar. Neyi protesto ettiklerini de bilmiyorum doğrusu.'' -''BÖYLE BİR ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ OLMAZ''- Erdoğan,  göreve geldiğinde 45 lira burs alan üniversite gencine,  bu yılbaşı itibarıyla yaklaşık 240-250 lira vereceklerini vurgulayarak, şöyle devam etti: ''Lisansüstü eğitimde şu anda 400 lira, master öğrencilerine. Onu en az yüzde 20 civarında artıracağız. Hiçbir dönemde görülmemiş biçimde yurt kapasitelerini daha modern bir şekilde, bir kişilik, üç kişilik odalar olmak suretiyle, banyosu ile tuvaleti ile bütün bunları yapacağız. Tüm bunların yanında üniversitelerimizi 81 vilayete yayacağız. Bu ülkede batı ağırlıklı olan üniversitelerimizi ülkemizin her köşesine yayacağız. Harç noktasında, zaten devlet harcı öğrenciye tekrar ödüyor. Bütün bunları yapacağız. Neyin eylemini yapıyor bunlar? Soruyorum... Öyle köşe yazarları çıkıyor ki taşla, yumurtanın tanımını yapıyor. Önemli olan fiildir. 'Neymiş taş atmamış, yumurta atmış.' Burada fiil, eylem önemli. Yani ben bunlara aslında fırsat olsa tavsiye ederdim, bu kadar hakikaten bol paranız var, şöyle güzel bir omlet yapın da akşama yiyin derdim. Bunları, bunu tavsiye ederdim. Orada kalkıyorsunuz, sizin öğretmeniniz durumunda olan kişilere yumurta atıyorsunuz. Bu nasıl bir özgürlük? Eğer özgürlük buysa, kusura bakmayın, ben böyle bir özgürlükten yana değilim. Ben, özgürlük mücadelesini entelektüel ortamda düşünceleri ortaya koymak suretiyle vermekten yanayım, o zemini hazırlamaktan yanayım. Bizim düşüncemiz bu. Bağırarak, çağırarak, kırıp dökerek, bütün üniversitede koltuklar, moltuklar, bunları sağa sola atarak, kusura bakmayın, böyle bir özgürlük mücadelesi olmaz.''  -''DEMOKRASİ PERDESİ ALTINDA FAŞİZM YAPMAKTADIRLAR''-  ''Adeta okulun içini, o mekanını savaş meydanına dönüştürüyorlar. Böyle şey olur mu?'' diye soran Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Aynı şeyi İstanbul'daki olaylarda yaptılar. Bizler bu işi nasıl ileriye taşıyacağız, üniversiteyi modern imkanlara nasıl kavuşturacağız, bunun gayreti içindeyiz. İnsanların konuşmalarına, düşüncelerini açıklamalarına izin vermeyenler, varlığına dahi tahammül edemeyenler, çıkıp özgürlükten bahsedemezler. Üniversitelerde baskı ve şiddet uygulamayı özgürlük arayışı gibi gösterenler, demokrasi perdesi altında faşizm yapmaktadırlar. Anamuhalefet partisinden destek ve teşvik gören eylemciler, faşizm özentilerini daha fazla sergiler hale geliyorlar. Önce anamuhalefetin temsilcisi, iktidarı faşistlikle orada damgalarken, biraz sonra, 'Sizin bu yaptıklarınız faşizan baskıdır' diyerek oradaki öğrencilere hitap ediyor. Ne oldu? Arapların bir atasözü var. 'Men Dakka Dukka.' Vurursa veya dak ederse, ona da vururlar, dak ederler. Olay bu. Bugün sırf hükümete karşılar diye bu illegal eylemleri, bu faşizan eylemleri teşvik edenler, okşayanlar yarın değil, hemen anında o kitlenin hedefi oldular. Ankara SBF'de bizim arkadaşlarımızla birlikte kendi arkadaşları da şiddet eylemine maruz kaldı. Sonunda eylemi faşizan olarak niteledi. Ama ne oldu ertesi gün çıkıp, genel başkanı ile birlikte eylemi mazur göstermenin saldırganlığı, mazur göstermenin gayretine girdiler.'' -''BİZİ ÇEKMEK İSTEDİKLERİ TUZAKLARA GELMEYECEĞİZ''- Erdoğan, bu ilkesiz siyaset tarzı ile meşgul olmayacaklarını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bizi çekmek istedikleri tuzaklara gelmeyeceğiz. Bakın onlar programı, yatırımı konuşmazlar, siyaset konuşmazlar. Zira o alanlarda kurabilecekleri tek bir cümle yok. Onların dış politika ile ilgili hiçbir vizyonu yoktur, terörle mücadele konusunda, milli birlik ve kardeşlik projesi konusunda ezberleri tekrar etmenin, kendilerini yalanlamanın ötesine bile bugüne kadar geçemediler. Türkiye'nin hiçbir sorunu için ortaya reçete sunmuş değiller. Türkiye, millet adına, tek bir projelerini, çözüm önerilerini, 10-20 sonrasına ilişkin tek bir projelerini, projeksiyonlarını göremezsiniz. Biz, şu anda 2023'ün projesini yapıyoruz. Çünkü Cumhuriyetin 100 yılında, Türkiye'yi dünyanın en ileri 10 ülkesi arasına yerleştireceğiz. Bunun projelerini yaptık, yapıyoruz. Zira AK Parti farklı. Allah'ın izniyle bu farkı her geçen gün daha da açacağız. Onlar her yolu mübah görecekler. Biz ise ilkeli siyaset yapacağız. Onlar iftira atacaklar, biz milletin her bir kuruşunu büyük bir hassasiyetle muhafaza edeceğiz.''