Başbakan Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Ehud Olmert’in Gazze’ye yönelik saldırılarla ilgili son açıklamalarına, cevap vermeyi doğrusu uygun bulmadığını, çünkü bütün gerçeklerin ortada olduğunu söyledi. Erdoğan, "(Ben bununla ilgili niçin şuraya buraya haber vereyim. Yok işte gerek Bush’a, Gerek Sarkozy’ye...) diyor. Bunun neresine inanacaksınız. Yani bunlar geleceğe yönelik güven sorunlarını da doğurmaktadır" dedi.
Başbakan Erdoğan, Hırvatistan Başbakanı İvo Sanader ile düzenledikleri ortak basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladılar. "İsrail’den bir açıklama geldi. İsrail Gilad Şarid bırakılmadan Gazze’de kapılar açılmayacağını ifade etti. Bu konuda Türkiye’nin girişimlerine ilişkin bir gelişme var mı?" sorusuna Erdoğan, şu karşılığı verdi:
"Şu anda ateşkes ile ilgili süreç yani iki günde bu iş biter denildi ama ne yazık ki burada esir İsrail askeri ile ilgili, onun bu ateşkes anlaşmasının içerisine dahil edilmesi sebebiyle bunu Hamas kabul etmiyor. ’Bunun buraya dahil edilmemesi gerekir, bu ayrı bir konu’ diyor, ve bunu ayrıca karşılıklı esir mübadelesinde görüşelim, onu ayrı bir anlaşma olarak yapalım.... Çünkü Filistinli binlerce şu anda çocuk, kadın, yaşlı İsrail’in elinde esir bulunuyor. Burada Hamas’ın verdiği rakam var, İsrail’in verdiği rakamlar var. bunu ortası da bulunamadığı için şu anda bu süreç devam ediyor. Bundan dolayı bir tıkanma var. Fakat aşıldı, aşılacak gibi bazı gelişmeler de zaman zaman bize geliyor... Ve biz kendilerine şunu söyledik; eğer bu süreç içinde bize bir görev düşerse Türkiye olarak devreye gireriz ama herhangi bir davet bize gelmedikçe biz devrede olmayı şu ana kadar düşünmedik."
'Bütün gerçekler ortada'
Başbakan Erdoğan, "İsrail Başbakanı Olmert, Gazze’ye yönelik askeri müdahalesi konusunda, "Niye herhangi bir başbakana İsrail’in askeri planlarından bahsedeyim’. Bunu Bush’a da Sarkozy ve Merkel’i de aramadım’ şeklinde açıklama yaptı. Buna yorumunuz ne olacak?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Bu konuda cevap vermeyi doğrusu uygun bulmuyorum. Çünkü bütün gerçekler ortada. Siz bir ülkeyi arabulucu olarak isteyeceksiniz, arabulucu olarak istediğiniz bir ülke ile gelip burada 5. raundun görüşmelerini yapacaksınız, çünkü herhangi ülkelerden bir tanesi ile görüşmüyorsunuz, çok farklı bir ülke ile görüşüyorsunuz. Bölgede çok farklı ilişkiler içerisinde olduğunuz bir ülke ile görüşüyorsunuz ve çok, çok da enteresanı; önce ’haberim yoktu’ diyorsunuz, daha sonra da diyorsunuz, ’ben bununla ilgili niçin şuraya buraya haber vereyim’. Yok işte, gerek Bush’a, gerek Sarkozy’ye... Bunun neresine inanacaksınız? Yani bunlar geleceğe yönelik güven sorunlarını da doğurmaktadır. Liderler güven sorunu yaratamaz. Siyaset güven sorunu doğuran bir kurum değildir. Eğer güven sorunu başladığı anda herkes birbirine karşı çok daha farlı davranışlar içine girer ki barış burada büyük darbe yer. Biz uluslararası asla barışa darbe vurmanın gayreti içinde olmadık, olmayız ve bu bölgedeki davranışlarımızı da buna görev tespit ediyoruz ve adımlarımızı da buna göre atıyoruz."