Politika

Erdoğan'dan Gültan Kışanak ve Aysel Tuğluk'a İmralı vetosu

Başbakan Erdoğan, İmralı sürecinin tıkanması gibi bir durumunun söz konusu olmayacağını söyledi

06 Şubat 2013 12:08

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk'un İmralı'ya gitmeyeceklerini söyledi.

Abdullah Öcalan ile görüşmek için başvuruda bulunan ve henüz yanıt alamayan BDP ve DTK eşbaşkanlarına Erdoğan'ın cevabı sert oldu. Başbakan, BDP  Eşbaşkanı Kışanak ve DTK Eşbaşkanı Tuğluk'u kastederek " PKK'lılarla kucaklaşanlar İmralı'ya gidemez. İlla eşbaşkanlar gidecek diye bir mecburiyet söz konusu olamaz" dedi.

İmralı sürecindeki gelişmeler hakkında konuşan Başbakan Erdoğan şunları söyledi:


Başlattığımız süreci gelişen şartlara göre devam ettiriyoruz. Sürecin tıkanması söz konusu değil. MİT, devletin şu anda süreci yönetmekle görevlendirdiği birimidir. Ve İmralı’nın belli yerlere mesajını ulaştırması bakımından kendisinin güvenebileceği siyasi (isim) talepleri vardır. Ama bu siyasi talepte de bizim özellikle koyduğumuz bazı şerhler vardır. Nedir bu? Bir, biz dağdaki ile kucaklaşanı bir defa İmralı’ya göndermeyiz. İki, şu ana kadar verdikleri mesajla bu ülkenin hassasiyetlerine darbe vuranları bu noktada aracı olarak kabul edemeyiz. Çünkü onların, oradan aldıkları mesajı farklı şekilde götürme ihtimalleri olabilir. Dolayısıyla biz hassasiyetlerimizi koruyoruz. Adalet Bakanlığımız ve MİT tüm hassasiyetleri göz önünde bulunduruyor. Ve bu şekilde bir sürecin içindeyiz. Mesela illa eşbaşkanlar diye bir mecburiyet söz konusu olamaz. Adalet Bakanlığımız, bu konuda yapılan müracaatları alıyor. Bunlar değerlendirme akabinde karara bağlanıyor. Yani her isteyenin oraya gönderilmesi söz konusu olamaz. Kendi akrabaları, ağabeyi, kardeşi, annesi, babası, eşi gidebilir tabii ki. Ama siyasilerin gidişi izne tabi bir konudur. Uygun görülene izin verilir, görülmeyene de izin verilmez.”

‘Hassasiyetimizi koruruz’

“Geçenlerde iki siyasetçi gönderildi nitekim. Kardeşi belli aralıklarla gidiyor. Biz gerilim olmaması için olumlu yaklaşımın önemli olduğunu düşünüyoruz. Mesela (Paris’teki hadisenin akabinde) o gün üç cenazeyi Diyarbakır’a getirmek zorunda değildik. Ama gerek ailelerin, gerek siyasilerin talebine, bir gerilim olmasın anlayışıyla olumlu yaklaştık. Olması gereken neydi? Defnedileceği yere direkt gitmeleriydi. Bununla birlikte gösterdiğimiz anlayışı dillendirenler olduğu gibi hiç dillendirmeyenler de oldu. Kimileri cenaze üzerinden rant sağlama derdine düştü. Bunları umursamadık. Biz, sadece herhangi bir eyleme fırsat vermeden mesele hallolsun istedik. Bu da başarıldı. Güvenlik güçlerinin olayı kontrol altında iyi tutuşu, karşı tarafın da bu anlayışa aynı şekilde mukabele edişi sayesinde o süreç atlatılmış oldu. Bunun anlayışla karşılanması gerekirken, takdir edilmesi gerekirken, biri orada yaptığı konuşmada, “Barışı isteyen Başbakan, Kürt kardeşlerimizi bombalıyor” diyebiliyor! Biz Kürt kardeşlerimizi niye bombalayayım, biz teröristi bombalıyoruz. Zira o terörist benim vatandaşlarımı, güvenlik güçlerimi öldürüyor, arkadan vuruyor. Onlara karşı eli kolu bağlı mı duracağız. Bu sorumluğumuz bize bu görevi yerine getirmeyi emrediyor. Dolayısıyla, bu tür konuşmalar karşısında, ister istemez hassasiyetimizi korumaya mecburuz. O tür bir konuşmayla bir yerlere mesaj verme gayretine girilmesi elbette son derece yanlış. Tüm bunlara karşılık biz doğru olan neyse onu yapmak durumundayız.”

Fevkalade bir durum olmazsa süreç sürer

Fransa İçişleri Bakanı’nın hemen bu olayın ardından Almanya’ya gitmesi, Alman İçişleri ile bu işleri görüşmeleri, bunlar tabii manidar gelişmeler. Bu olayın içinde teröristin önce Almanya’da olması, bizim iadesini istememiz, ondan sonra Fransa’ya gelmesi, aynı şekilde teşkilatlarımızın duyarlı olmaları, hep göz ardı edildiği için bu noktaya gelindi. Müşterek çalışmalar var.

ABD Büyükelçiliği’ne saldırı?..

Geçmişine yönelik uyarılar var, talepler var. Burada da yine Batı’nın başta Almanya’nın bir duyarsızlığı söz konusu. Bu hassasiyetler olmadığı için de sürekli olarak ortaya bu tür şeyler çıkıyor.

Fransa, DHKP-C, saldırılar vs. İmralı sürecine dinamitleme olabilir mi?

Kısmen olabilir tabii. Her ne kadar bunların bölücü terör örgütü ile aynı değilse de stepnesi. İktidarımızı çok fazla etkilemez ama bu konuda ürkek, korkak bir yapıda olursanız, ya bu işi bırakalım havasına girenler de olabilir. Girdiğimiz yolda fevkalade bir durum olmazsa süreci planladığımız gibi sürdürme konusunda kararlıyız.

Öte yandan Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarına yanıt veren BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, İmralı'ya gidecek heyette herhangi bir değişiklik yapılmayacağını söyledi. İmralı'ya gidecek isimler arasında BDP eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ile Gültan Kışanak ve DTK eşbaşkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk'un yer aldığını  bu isimler dışında da kimsenin başvuruda bulunmayacağını dile getirdi.