Politika

ERDOĞAN'DAN GENÇLERE TERÖR VURGUSU ERZURUM (A.A)

27 Ocak 2011 20:15

-ERDOĞAN'DAN GENÇLERE TERÖR VURGUSU ERZURUM (A.A) - 27.01.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörle topyekun bir mücadele gerektiğini belirterek, "Terörle mücadele yapıldığı kadar, terörü doğuran istismar zeminlerinin de ortadan kaldırılması gerekiyor. İşsizliği, yoksulluğu, dışlanmışlığı çözmediğiniz sürece, insanlara insanca bir yaşam imkanı sunmadığınız müddetçe, demokratik standartları en modern, en ileri seviyelere ulaştırmadığınız müddetçe, terörün beslendiği bataklığı kurutmanız da mümkün olmayacaktır" dedi. Başbakan Erdoğan, gençlik temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin en önemli sorunlarından birinin terör sorunu olduğuna işaret etti. Hükümet olarak, bu kronik meseleyi çözüm yoluna koymak, Türkiye'nin kalkınmasına, ilerlemesine, özellikle de birlik ve bütünlüğüne tehdit teşkil eden bu meseleyi gündemden çıkarmak için yoğun bir gayret içine girdiklerini ifade eden, şunları söyledi: "Terörle mücadele, tek başına güvenlik tedbirleriyle başarıya ulaşacak bir mücadele değildir. Bunun diplomatik, sosyo-ekonomik, psikolojik, eğitim boyutu vardır. Terörle topyekun bir mücadele gerekiyor. Terörle mücadele yapıldığı kadar, terörü doğuran istismar zeminlerinin de ortadan kaldırılması gerekiyor. İşsizliği, yoksulluğu, dışlanmışlığı çözmediğiniz sürece, insanlara insanca bir yaşam imkanı sunmadığınız müddetçe, demokratik standartları en modern, en ileri seviyelere ulaştırmadığınız müddetçe, terörün beslendiği bataklığı kurutmanız da mümkün olmayacaktır. Bu bakımdan, 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' adını verdiğimiz süreç, işte bu gerçeklerden yola çıkmıştır. Biz yola çıkarken 'önce insan' ve 'her şey Türkiye' için dedik. Bu iki başlık çok önemliydi. Devlet öncelikli değil, insan öncelikli bir siyaset dedik. Bunu Afyonkarahisar'daki AK Parti'nin kuruluş çalışmalarında söyledik. Çünkü insanı güçlü olmayan bir milletin, toplumun devleti de güçlü olamaz. Türkiye'yi dört temel taş üzerinde kuracağız dedik; eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik... Adımlarımızı buna göre attık.  Türkiye'de gelir dağılımındaki dengesizliği gidermek, bölgeler arasındaki kalkınmışlık uçurumunu azaltmak, yok etmek için, 8 yılda her alanda büyük reformlarımız oldu, büyük yatırımlarımız oldu." -"BİRİLERİ KURUSIKI ATIYOR"- "Yolsuzlukları ve hortumları önleyerek paranın halkın cebine gitmesini sağladıklarını" vurgulayan Başbakan Erdoğan, tüm alanlarda bunun görülebileceğini söyledi. 130 adalet sarayı yaptıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, "Eskiden merdiven altında yargı vardı. Ufacık, 7-8 metrekare odalarda adeta hakim efendi, mübaşiriyle, savcısıyla beraber çalışma yapıyordu. Ama şimdi tam adı üzerinde, saray... Çok enteresandır. İstanbul Çağlayan ve Kartal'daki adalet saraylarının toplam kapalı alanı metrekare olarak, Cumhuriyet tarihinde yapılan adliye saraylarının tamamından fazla. Bu bizim fiziki mekanlar noktasında adalete de ne denli önem verdiğimizi gösteriyor. Birileri kurusıkı atıyor. Marifet iltifata tabidir" dedi. Şu anda, başvuran her öğrencinin, durumuna göre burs ya da kredi alabildiğini belirten Başbakan Erdoğan, " Burs ve kredi alan öğrenci sayımız da, 2002'de 451 bin kişi iken, bugün 1 milyon kişiye ulaştı. Kimseyi geri çevirmeyeceğiz. Herkese burs ve kredi vereceğiz. Gençlerimiz ekonomik imkansızlıklar nedeniyle üniversite kapısından dönmesin istiyoruz" dedi. -"DEFALARCA BADİRELERDEN ÇIKTIK"- Türkiye'nin yapılan yatırımların etkisini göstermesiyle birlikte yarın çok daha farklı, çok daha ileri bir konumda olacağını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gençlerimiz 17-18 yaşlarına geliyor, o ana kadar zaten iyi eğitim alamamış, üniversiteye girememiş, iş bulamamış. Şehrinde iş yok, ekmek yok, umut yok... İşte yıllar boyunca gençlerimiz bu şekilde kaybedildi, bu şekilde suçun, kötü alışkanlıkların, terörün ve mutsuzluğun pençelerine itildi. Biz şu anda bunu durdurmanın mücadelesini veriyoruz. Kaldı ki Anayasa'nın 58. maddesi zaten bize gençliğin korunması noktasında da böyle bir yükü yüklüyor.  İstiyoruz ki, anneler, babalar, evlerinde oturup, biricik yavrularının ölüm haberini, şehadet haberini beklemesinler. İstiyoruz ki, anneler sabah çocuklarına kahvaltı hazırlasın, hayır dualarıyla çocuklarını okula göndersin, akşam da sofrayı hazırlayıp çocuklarının okuldan gelmesini beklesin. İstiyoruz ki, anne-babalar çocuklarının cesetlerini değil, düğünlerde coşkuyu, sevinci, gururu kucaklasın. İstiyoruz ki anne babalar çocuklarının mürüvvetini görsün, mutluluğuna şahit olsun, torunlarını sevebilsin."