-ERDOĞAN'DAN DAHA FAZLA ÇABA ÇAĞRISI İSTANBUL (A.A) - 29.09.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ülkelerin önünde 2030 projeksiyonu bulunduğunu belirterek, ''Gündelik siyasetle, günü kurtarmaya dönük popülist politikalarla ülkeler kendilerini 2030'a hazırlayamaz. Bir kez daha tüm katılımcılara çağrı yapmak istiyorum; lütfen, birbirimizi doğru anlayalım, bölgemizi daha sağlıklı şekilde analiz edebilmek ve hepimizin barış içinde yaşayacağı bir dünyayı tesis etmek için daha fazla çaba sarfedelim'' dedi. Atlantik Konseyi tarafından düzenlenen ''2. Karadeniz Enerji ve Ekonomi Forumu''nun açılışında konuşan Erdoğan, dünyada 1.5 milyarlık nüfusa henüz elektriğin ulaşmadığını, ulaştırılmadığının görüldüğünü belirterek, uydu fotoğraflarından dünyaya bakıldığında, akşam saatlerinde başta Avrupa ve Kuzey Amerika olmak üzere kuzey yarım kürede büyük ışık demetleri görülürken, Afrika'nın, Asya'nın, güney yarım kürenin karanlıklar içinde olduğunun müşahede edildiğini söyledi. ''Güneş hepimizin güneşi. Güneşten hep beraber istifade ediyoruz. Hepimiz onun aydınlığından istifade ediyoruz ama karanlık çöktüğünde, yeryüzünün kaynaklarının eşit ve adil şekilde dağılmadığını, dağıtılmadığını da çok net olarak görüyoruz'' diyen Erdoğan, son küresel finans krizinin, bu tablonun sürdürülebilir olmadığını somut şekilde gösterdiğini vurguladı. Erdoğan, ''Eğer daha ağır ve daha tahrip edici krizler yaşamak istemiyorsak refahın küreselleşmesi, yoksulluğun giderilmesi ve kaynakların adil bir şekilde dağıtılması konularına da artık daha bir hassasiyetle eğilmek zorundayız'' dedi. -''BİZE DESTEK VERİLMEDİ''- Erdoğan, ''On yıllardır, ülke olarak maruz kaldığımız terör saldırılarının, bizim ülkemize ne kadar zarar verdiğini ve bölge için de tehdit teşkil ettiğini ifade ettik. Ama Filistin meselesinde, Irak, Afganistan, Gürcistan, İran meselesinde, maruz kaldığımız terör meselesinde, ne yazık ki çarpıtmalar, yanlış bilgilendirmeler ve dezenformasyon nedeniyle gerekli desteği bulamadık ve bu destek bize verilmedi'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Önümüzde bir 2030 projeksiyonu, bir 2030 tablosu var. Gündelik siyasetle, günü kurtarmaya dönük popülist politikalarla ülkeler kendilerini 2030'a hazırlayamaz. İşte onun için, bu forum vesilesiyle ben bir kez daha tüm katılımcılara çağrı yapmak istiyorum; lütfen, birbirimizi doğru anlayalım, bölgemizi daha sağlıklı şekilde analiz edebilmek ve hepimizin barış içinde yaşayacağı bir dünyayı tesis etmek için daha fazla çaba sarfedelim. Adaleti başkaları için gözardı edenler, gün gelir adalete ihtiyaç duyarlar. Güvenliği sadece kendileri için isteyip, başkalarının güvenlik kaygılarına duyarsız kalanlar, gün gelir, güvenliğe ihtiyaç duyarlar. Çünkü artık daha iyi biliyoruz ki, herkes güvende değilse hiç kimse güvende değildir. Herkes asgari refah şartlarına sahip değilse kimsenin refahı sürdürülebilir değildir. Enerji noktasında da aynı hassasiyetin gözetilmesi bugün önümüzdeki en önemli ve en acil sorundur. Bu bakış açısıyla hareket edildiğinde 2030 yılına ilişkin tüm risklerin geride kalacağına hiç şüphe yoktur. Enerji, hiç kuşkusuz insan içindir. Öyleyse insan onuruna yakışır bir yolla sorunları aşmak, imkanları geliştirmek durumundayız.'' -''NABUCCO'DA PROJE DESTEK ANLAŞMALARI EKİMDE'' Roma'da Temmuz 2007'de Hükümetlerarası Anlaşmayı imzaladıklarını ve genel prensipleri belirlediklerini belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''Yunanistan-İtalya bağlantısının 2012 yılında tamamlanması ile Hazar gazının Orta Avrupa'ya kadar sevk edilmesini sağlayacağız. Avrupa'ya diğer gaz rotası ise Türkiye-Bulgaristan-Romanya-Macaristan-Avusturya hattı veya bilinen adıyla Nabucco projesidir. Nabucco projesinin Hükümetlerarası Anlaşmasını 13 Temmuz 2009'da imzaladık. Ayrıca, Nabucco projesine ilişkin proje destek anlaşmalarının önümüzdeki ekim ayı içerisinde imzalanması planlanıyor. Yıllık yaklaşık 31 milyar metreküplük kapasiteye sahip olacak boru hattı projesi Avrupa Komisyonu tarafından destekleniyor. Ama uygulama bekliyor. Bu uygulamaya geçilmesi sürecini bekliyoruz. Pek çok aşaması tamamlanan Nabucco projesi, bu konuda ortaya atılmış diğer projeler arasında en önde olanıdır. Nabucco boru hattının Avrupa'nın kaynak ve güzergah çeşitliliğine önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz. Yine son varış yeri Avrupa olmak üzere, Arap Gaz Boru Hattının Türkiye'ye uzatılması için gerekli şartlar üzerinde görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Projede hükümetlerarası görüşmelerle birlikte ilgili ulusal gaz şirketleri arasındaki teknik çalışmalar da eş zamanlı olarak devam ediyor. Irak'ın yeniden yapılanması ve refahı için petrol ile birlikte doğalgazın da önemli bir kaynak olduğuna inanıyoruz. Bu sebeple Irak hükümetinin şartlar elverdiğince, Avrupa'nın artan talebinin karşılanması için bir an önce doğalgazı ihraç ürünü olarak değerlendirmesi gerektiğini düşünüyoruz.'' -''BOĞAZLARIN YÜKÜNÜ HAFİFLETECEK GEÇİŞ PROJELERİ''- Başbakan Erdoğan, Ceyhan bölgesindeki tesislerin Irak gazı için büyük bir potansiyel arz ettiğini, Ceyhan'a ulaşacak Irak gazının LNG'ye dönüştürülerek dünya pazarlarına veyahut boru hatları ile Avrupa pazarlarına taşınabileceğini düşündüklerini, Irak-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı'nın ikili ve bölgesel alanda en umut vaat edici ve en uygun işbirliği alanı olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Bu noktada, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının, Karadeniz'e ulaşan Rus ve Hazar Bölgesi petrollerini daha fazla taşımasının mümkün olmadığını, altını çizerek vurgulamak isterim. Zira bu Türkiye için, İstanbulumuz için çok büyük bir tehdit. Her an her şey olabilir. Geçmişte bunun bedelini biz Boğaz'da ağır yaşadık. Patlamalar neticesinde ağır yaşadık. Ve bunları bir daha yaşatmak ve yaşamak istemiyoruz. Boğazların yükünü hafifletecek geçiş projelerini ve özellikle Samsun-Ceyhan projesini çok çok önemsiyoruz'' dedi. Bu projeler sayesinde Türkiye'nin enerji koridoru olmanın ötesinde, yakın gelecekte dünyanın en önemli enerji merkezleri arasında yerini almış olacağını ifade eden Erdoğan, Samsun-Ceyhan'ın özellikle Rusya-İtalya ve Türkiye arasında başlayan bir süreç olduğunu ve gerekli önemin verilmesini istediğini, Bakü-Tiflis-Ceyhan'ın zaten yürüdüğünü anlattı. Erdoğan, doğu-batı arasındaki adımların da çok önemli olduğunu ifade ederek, ''Türkiye, güçlü ve gelişen ekonomisi, enerji köprüsü niteliğindeki jeostratejik konumu ve enerji merkezi olma hedefiyle küresel ölçekte güçlü bir enerji aktörü olacaktır. Esasen bizim AB vizyonumuz içerisinde, enerji noktasındaki bu stratejik konumumuz da önemli yer tutmaktadır. Türkiye'nin AB üyeliğini tartışma konusu yapanlar, bunu gündelik siyasetin malzemesi olarak kullananlar, yeni şartlar sürüp, engeller çıkaranlar, ne yazık ki gereken vizyon ve ufku sergileyememektedirler. Şu anda enerjiyle ilgili her şeyi halletmiş olan Türkiye'ye enerji faslını açmakta hala tereddüt edenler, aslında bu faslı Türkiye'ye bir tehdit unsuru olarak kullanıyorlar. Bunlar şık değil. Bunları çok iyi biliyoruz. Türkiye'nin üyeliğiyle kazanan sadece Türkiye olmayacak, Avrupa da kazançlı çıkacaktır. Fakat Avrupa bu konuda çok geç kalacak'' diye konuştu.