07 Mart 2017 18:17
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1’i firari 37 darbeci askerin aralarında bulunduğu 47 sanığın yargılanmasına Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Duruşmada savunma yapan helikopter 1’inci pilotu Albay Murat Dağlı, "Saat 23.00'te orgeneral ve ordu komutanı beni arayıp, 'Gözlerinizden öpüyorum evladım' diyor. Devletin bu kadar seçkin bir orgenaralinin talimatını uyguluyorsunuz, emir komuta zinciri devam ediyor. Ardından Ege Ordu Komutanı'ndan aldığımız emrin geçerli olmadığı belirtildi, onu bir daha aramamamız söylendi, 'Siz Genelkurmay’a bağlısınız' dendi. Talimatlar arasında çelişkiler vardı, ancak yanımdaki üst düzey komutanlar olduğu için onları aşarak başka yerleri arayamadım. Zaten doğru da olmazdı" dedi. Albay Dağlı, gidecekleri yerin koordinatlarını Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in verdiğini belirtti.
Bugünkü duruşma saat 09.45’te başlandı. Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, CMK (Ceza Muhakemesi Kanunu) kapsamında atanan bazı sanık avukatlarının vekillikten çekildiğini, yerine yeni atamaların yapılacağını bildirdi.
Duruşmanın seri halinde devam edeceğini ve 4 gün süreceğini kaydeden Mahkeme Başkanı Baştoğ, cuma ve pazartesi günü de ara verileceğini açıkladı. Duruşma celselerinin 15 Mart’a kadar sürmesi için uygun zaman ayırdıklarını belirten Mahkeme Başkanı Baştoğ, bir sonraki seri celselerin 24-28 Nisan arası, üçüncüsünün ise 5-9 Haziran tarihleri arasında olmasının planlandığını belirtti. Bu arada sanık yakınlarından birer kişinin duruşmayı izlemesine izin verildiği belirtildi. Daha sonra sanıkların kimlik tespiti yapılıp, yöneltilen suçlar ve hakları hatırlatıldı.
Mahkeme Başkanı Baştoğ, bir numaralı sanık olan Fethullah Gülen için Muğla Barosu’ndan şu ana kadar hiç kimsenin müdafilik yapmak istemediğini söyledi. Bazı sanıkların avukatlarının da çekildiğini tekrar hatırlattı.
Duruşmada sanık avukatlarından Hakan Tunçkol söz alarak yetki hususunda itirazlarını bildirdi. Tunçkol, her ne kadar şehitler ve yaralılar olsa da davanın ana konusunun ve özgül ağırlığını oluşturan suçun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast olduğunu ve kendisinin burada olmayıp, ikametgahının Ankara’da bulunduğunu belirterek, davanın adresinin olduğu yerde yetkili olan ağır ceza mahkemesinde görülmesini talep etti. Bazı sanık avukatları bu itiraza katılırken bazıları katılmadı.
Müşteki avukatları ise itirazda bulunarak suçun işlendiği tarihte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın suikasttan kıl payı kurtulduğunu ve bu olayın mahkemenin yargı alanı sınırları içinde bulunduğunu hatırlatarak bunun davayı uzatmaya yönelik talepler olduğunu kaydedip reddini istedi.
Sanıklar adına sanık Yüzbaşı İsmail Yiğit de söz hakkı isteyerek olayın Muğla’da yaşanmasına rağmen planlandığı ve dolayısıyla gerçekleştiği yerin İstanbul olduğunu belirtti.
Bunun üzerine mahkeme heyeti, savcıdan görüş aldı. Savcı, yetki hususunu daha önce de düşündüklerini, ancak CMK’nın 12’nci ve devamındaki maddeleri uyarınca mahkemenin yetkili olduğunu düşündüğünü belirtip, itirazın reddini talep etti. Mahkeme heyeti de yetkisizlik kararı verilmesi isteğini oybirliği ile reddetti.
Duruşma, Yurtta Sulh Konseyi üyesi oldukları ileri sürülen Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ve Tuğgeneral Ünsal Coşkun’a bu konuda soru yöneltilmesiyle başladı. Coşkun ve Sönmezateş, konsey üyeleri oldukları yönündeki iddiaları kabul etmedi.
Daha sonra savunma yapmaya başlayan helikopter 1’inci pilotu Albay Murat Dağlı (44) da ifadesinde, Ankara Güvercinlik’teki Kara Havacılık Okulu Komutanı Tuğgeneral Ünsal Coşkun’un talimatı üzerine saat 22.00 gibi havalanan 4 helikopterle Çiğli’ye gittiklerini belirtip "Cuma günü yapılacak tüm uçuşların planlamasını bir gün önceden yapardık. Ancak, cuma günü akşamı yapılan uçuşlar bu planda yoktu. Bazı askerler benim kendilerini göreve çağırdığımı iddia etmişler. Alay komutanı askerleri göreve çağırmaz. Talimat verir, emrindeki subaylar görev çağrısı yapar. Eve gidecekken akşam saatlerinde komutan yeni görev emri geldiğini belirterek eve gitmememi istedi. Odama geçtim. Sonra nereye gideceğimizi sorduğumuzda komutan 'Çarli' dedi. Çarli’nin ne olduğunu sordum, söylemedi. Sonradan Çiğli’nin kod adının Çarli olduğunu öğrendim. Saat 23.30’da belirsizlikler çoğalmaya başladı. Bir komutan aradı, 'Sizin orada ne işiniz var' diye sorunca, şaşırdım" dedi.
Albay Dağlı, "Saat 23.00'te orgeneral ve ordu komutanı beni arayıp, 'Gözlerinizden öpüyorum evladım' diyor. Devletin bu kadar seçkin bir orgenaralinin talimatını uyguluyorsunuz, emir komuta zinciri devam ediyor. Ardından Ege Ordusu Komutanı’ndan aldığımız emrin geçerli olmadığı belirtildi, onu bir daha aramamamız söylendi, 'Siz Genelkurmay’a bağlısınız' dendi. Talimatlar arasında çelişkiler vardı, ancak yanımdaki üst düzey komutanlar olduğu için onları aşarak başka yerleri arayamadım. Zaten doğru da olmazdı. Biz Çiğli’deyken kimse bize yardım etmedi, harekat komutanları arayıp gelişmelerden bilgi vermedi. Telefonlarımız açıktı. Kendi personelime de telefonları kapatması talimatı vermedim. Olayları öğrenmeye başladığımızda Gezi olayları gibi bir şeyler başladığını düşündük. Üç sicil amirim de bu ortamda, 'Göreve devam edin' talimatı verdi. Tekrar sorduğumuzda 'Kardeşim, Genelkurmay Başkanı’nın talimatı ile oradasınız' dediler. Hayatın olağan akışına göre verilen talimatı uygulamak durumundaydık. Beklemeye devam ediyorduk. Sonra Gökhan Paşa, 'Bu koordinatlara gideceksiniz' dedi. 3 Sikorsky helikoptere bindik. 2 pilot, 'Uçmak istemiyoruz' diyerek gruptan ayrıldı. Cumhurbaşkanı’nın İstanbul’a indiğini ve açıklama yapacağını öğrendiğimizde çok rahatladım. 3 helikopterle, Cumhurbaşkanı’na suikaste gidildiğini biliyorsunuz, sonra İstanbul’da açıklama yapacağını öğreniyorsunuz ve göreve devam ediyorsunuz. Bu sizce normal mi? Yani uçmaya veya göreve devam ediyorsunuz.
"Bugüne kadar kanunsuz hiç emir almadım. Bir süre sonra ikmal için Dalaman'a gitmeyi düşündük. Ancak Dalaman’daki görevlilerin bizden önce giden Sikorsky'i çevirdiklerini, alanın kırmızı alarma geçtiğini, personelin helikopterden inmesini ve gelen görevlilerin talimatlarına uymasını söylediklerini telsizden duyunca vazgeçtik. lmsık Meydanı’na iniş yaptık. Sikorsky pilotu Albay Ali Aktürk beni arayarak Dalaman’dan yakıt ikmali yapıp tekrar Marmaris’e döndüklerini, çatışma çıktığını, bir personelin yaralı olduğunu söyleyerek ne yapacağını sordu. Gökhan Paşa, lmsık’a gelmesini istedi. Ben de pilota bu şekilde talimat verdim" diye konuştu.
Olanlar karşısında olağanüstü şaşırdıklarını belirten Albay Dağlı, şöyle devam etti:
"Bir süre sonra Sikorsky intikal etti. Gökhan Paşa, yaralının durumuna baktı. Çiğli’ye gitmeye karar verdi. Bu sırada Yarbay Fethi Şahbaz yani lmsık Meydan Komutanı bize Milas Meydan Komutanı’nın kendisini aradığını, radarlarında bizi kontrol ettiğini, kalktığımız anda F-16'ların bizi vuracağını söyleyerek havalanmamızı istedi. Bunu hem bizzat Gökhan Paşa hem de telefonla Ünsal Paşa’ya bildirdim. Gökhan Paşa bir süre sonra yanıma gelerek bir tehlike olmadığını söyledi. Aynı şekilde Ünsal Paşa da telefonla bana dönerek tehlike olmadığını belirtti. Bunun üzerine Çiğli’ye intikal etmek üzere havalandık. Yaralının durumu da ağırdı. Sonra Çiğli’ye geldik. Bu olayda bize dört helikopterle 'Hareket edin' dendi. Suikaste gittiğimizi sonradan öğrendik. Samimiyetimle itiraf edeyim ki yakıt ikmali yapıp Marmaris’e dönseydik kesin düşerdik. Çünkü böyle suikast yapılmazdı. Suikaste gidileceğini bilseydik, kapı zırhı ve taban zırhı taktırırdık, bir kurşun yesek düşerdik. Tamamen tesadüfi ve iyi niyetli olarak verilen görevi yaptık."
"FETÖ ile hiçbir ilgisinin olmadığını" da iddia eden Albay Dağlı, "Öyle bir örgütün içinde yer alabilecek kapasitem yok. Örgüt ile yolum hiçbir yerde kesişmedi. Yozgat'ta bir köyde büyüdüm. Beş çocuklu, çiftçi bir babanın oğluyum. Örgüt oluşumunda 'bereket parası' alsaydım mutlaka saklardım. Bende sadece 4 dolar vardı hiçbiri F serisinden değildi" dedi.
Dağlı, savcının bir pilotun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uçağını gördüğü yönündeki iddiası üzerine, "Hiçbir helikopter pilotunun uçan bir uçağı görme şansı yoktur. Kaldı ki ben onu söyleyen kişinin hocasıyım. Sakın bana kırılmasın. Zaten o gece hep 60-70 metre yükseklikten uçmuştuk. Savcılıkta çelişkili ifadeler vermiş olabilir. Çünkü verdiğimiz ifadeleri bir daha görme şansımız olmadı, çelişkiler bundan kaynaklı olabilir" dedi.
Duruşmanın sonunda sanık avukatının "Ordumuz yıpratılıyor, her gün yeni oyunlar oynanıyor" demesi üzerine, mahkeme başkanı "Siyasi açıklamalar yapmayın" diyerek uyardı.
Duruşma, darbe girişimi gecesi kullanılan helikopterlerden birinin ikinci pilotu olan Yarbay Yücel Ekizoğlu’nun ifadesinin alınmasıyla devam etti.
Yarbay Yücel Ekizoğlu, Gülen cemaatinin hiçbir okulunda okumadığını, dershanesinde kurs almadığını ve bankasında parası bulunmadığını söyledi.
Ekizoğlu, "Örgütün hiçbir dershanesi ve okuluna gitmedim. Örgütün bankasında da hesabım yok. Örgütün yardım derneğine bağışım yok. Bu olaydan önce Nusaybin'de terör operasyonlarına katıldım. Birçok çatışmada yaralı ve şehit taşıdım. Kara Havacılıkta 8 yıl birlik komutanlığı yaptım. Birlik komutanlığı yaptığım hiçbir personel bu olaylara karışmadı. Benim ile ilgili bir soruşturma yapılacak olursa negatif bir yorum yapılmaz. Hazırlanan iddianamede cüzdanımda 1 dolar bulunduğu belirtiliyor. Benim cüzdanımda 2 dolar vardı. Afganistan'da Barış Koruma Birliğinde görev aldım. Buradaki tüm birliklerde alışverişler dolar üzerinden yapılmaktadır. Cüzdanımda bulunan dolarlar kamp bölgesinde yapılan alışverişten kaldı. 5 ve 10 dolarları kızıma ve yeğenime verdim. Kalan 2 doları da cüzdanımda olarak sakladım" dedi.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanın Avukatı Hüseyin Aydın Yücel Ekizoğlu'nu Afganistan'dan ne zaman geldiğini sordu. Sanık Ekizoğlu'nun Mayıs 2014'de Afganistan'dan döndüğünü belirtmesi üzerine Avukat Aydın, "2 yıldır cüzdanınızda muhafaza ettiğiniz bu şekilde para oldu mu?' diye sordu. Ekizoğlu ise, "Cüzdanımdaki dolarlar sembol olsaydı eğer yıpratmadan saklardım. Eğer incelenirse dolarların yıpranmış olduğu görülebilir" dedi.
15 Temmuz gecesi saat 21.15'de karargah binasında Bahattin Akgül'ün yanına gittiğini belirten sanık Ekizoğlu, "Burada Albay Murat Dağlı ekiplerin hazır olup olmadığın sordu. Çiğli'ye gideceğimizi söyledi ve üç ekip halinde Çiğli meydanına devam ettik. İstanbul'dan bir Skorsky helikopter geldi. 10 kamuflajlı personel indi ve aprondan ayrıldılar. Daha sonra saat 11.00'da bir görev olduğu söylendi. Bu arada apronda teçhizatsız olarak ayrılan personel 25-30 kişi teçhizatlı olarak geri döndüler. Gökhan Şahin Sönmezateş koordinatların yazılı olduğu bir kağıt verip bir personel alınacağını söyledi. 25-30 kişilik ekip üç helikoptere bindiler, dördüncü helikopter Arama Kurtarma helikopteri idi. Telsizden 4 numaralı helikopterin pilotu göreve gelmek istemediğini belirtip kalkış yapmadı" dedi.
Bunun üzerine Mahkeme başkanı "Göreve gelmeyeceğinin nedenini açıkladı mı ve pilot istemezse uçmaz mı?" diye sordu. Sanık Ekizoğlu, "Göreve niçin gelmeyeceğini açıklamadı. Ancak pilot istemezse hiçbir zaman uçmaz" diye konuştu. Mahkeme başkanının "Bu olaydan hiç haberiniz olmadı mı? Telefonunuz açıkmış" sorusuna, "Eşim ile ve eşimin kuzeni ile görüştüm. Ancak bu konuda haberim olmadı ve bana bir şey söylenmedi." dedi.
İfadesine devam eden Yücel Ekizoğlu, "Benim telefonum açıktı. Görüşmeler de benim telefonumdan yapıldı. Bu arada Ege Ordu Komutanı'nın emir subayı benim telefonumu aradı. Telefonu helikopterin birinci pilotu Albay Murat Dağlı'ya verdim. Görüştüler. Görüşmeden sonra Murat Dağlı tarafından bize, Ege Ordu Komutanının gözlerimizden öptüğü mesajı iletildi" dedi. Mahkeme Başkanı bunun üzerine "Bu şekilde ifade kullanılıyor mu?" diye sorunca, sanık Ekizoğlu, "Teşkilatta pilotların yeri farklıdır. Bizi bu şekilde sürekli onure ederler'' diye cevap verdi.
Mahkeme Başkanı, darbe girişimiyle ilgili hazırlanan çatı iddianamede geçen "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinden bazılarının sanıklar arasında bulunduğuna işaret ederek, şimdiye kadar ifade vermiş olan eski tuğgeneraller Gökhan Şahin Sözmezateş ve Ünsal Coşkun'a konsey üyesi olup olmadıklarını sordu.
İki sanık da "konsey"in 4-5 kişiden oluştuğunu bildiklerini ve "konsey" üyesi olmadıklarını iddia etti
Bu arada, Mahkeme Başkanı sanıklardan Özel Kuvvetler üyesi eski Yüzbaşı Mehmet Öztürk'e, cezaevinde bulunan ve "15 Temmuz'un bir son değil bir başlangıç olduğuna inanıyoruz. Sürecin bu şekilde devam etmeyeceği ortada. Maç doksan dakika. Henüz bitmedi." yazılı kendisine ait notu sordu.
Öztürk, avukatı salonda bulunmadığı için bu soruya yanıt vermek istemediğini söyledi.
© Tüm hakları saklıdır.