Başbakan Erdoğan'ın 'İran eğer kitle imha silahı olarak yapıyorsa, ona 'bunu yapma' diyenlerin de nükleer silahlarının olmaması gerekir' şeklindeki sözlerini bir dönem Türk dış politikasına yön veren isimler yanlış bulduklarını açıkladı.
Nükleer enerjinin kitle imha silahı olarak kullanılmasını savunmanın mümkün olmadığını belirten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "İran eğer kitle imha silahı olarak yapıyorsa, ona 'bunu yapma' diyenlerin de nükleer silahlarının olmaması gerekir" değerlendirmesi, bir dönem Türk dış politikasına yön vermiş emekli büyükelçilerin tepkisine neden oldu.
Nükleer silah üretimini mazur göstermek yanlış
Onur Öymen (CHP Genel Başkan Yardımcısı, emekli büyükelçi): Erdoğan'ın hiçbir söylediğinde tutarlılık olmadığı için, bizi şaşırtmıyor. Şimdi dünyaya nizam vermeye çalışıyor. Aslında nükleer silahların olmasına gayet tabii biz de karşıyız. Her halükarda buna engel olmak lazım. Türkiye'nin politikası, hiçbir ülkenin nükleer silah üretimini mazur göreceğimiz şeklinde yorumlanmamalı.
Beş ülkenin zaten öteden beri buna sahip olduğu biliniyor. Ama bunların yayılmasına kesinlikle karşıyız. Başka ülkelerin bunlara sahip olmasını mazur göstermek son derece yanlış.
NATO’nun savunma doktrinine tezat açıklama
Türkiye'nin eski NATO Daimi Büyükelçisi Ümit Pamir, Erdoğan'ın kastettiği ülkenin büyük bir olasılıkla İsrail olduğunu söyledi.
İsrail'in, İran'ı nükleer silah üretmekle en sık suçlayan ülkelerin başında geldiğini anımsatan Pamir, aynı zamanda Başbakan’ın sözlerinin netleşmesinin de bir ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Pamir, "Kanımca Başbakan bir açıklama yaparak, hangi ülkeyi kastettiğini söylemeli. Çünkü eğer ABD'yi de işin içine katarak söylediyse o zaman gerçekten Türkiye’nin de üyesi bulunduğu NATO’nun savunma doktrinine tezat bir politika dile getirmiş olur ki, bu da sorun yaratır" dedi.
Ülkelere eşit mesafede kalmayı bilmek gerek
Nüzhet Kandemir (emekli büyükelçi): İran ile ABD arasında onların tabiri ile arabulucu, benim tabirimle "kolaylaştırıcı" rolü oynamak isteyen bir ülkenin, özellikle başbakan düzeyinde bu ülkeler hakkında sarf edeceği her sözü tartarak ve seçerek kullanması gerekir. Bunun ötesine geçen her laf Türkiye'nin oynamak istediği rolün tersine etki yapar.
Onun için İran'ı kolluyormuşçasına bir izlenim yaratmak belki İranlıları memnun eder, ama ABD'nin kuşkularını artırır. Türkiye'nin bölgede İran'la baş başa kalmasından başka sonuç vermez. Onun için aktif tarafsızlık politikası güden her ülkenin, tıpkı İran-Irak savaşı sırasında Turgut Özal'ın yaptığı gibi ilgili ülkelere eşit mesafede kalmayı bilmesi gerekir. Bu sözlerin zamansız ve yersiz olduğu kanaatindeyim.
İran'ı çok sorumlu devlet mi görüyoruz?
İlter Türkmen (eski Dışişleri Bakanı): Antlaşma uyarınca zaten beş ülkeye nükleer hakkı tanınmış. İsrail, Hindistan ve Pakistan'ın da nükleer silahları var, ama bunlar bu antlaşmayı imzalamamış. İran ise antlaşmaya imza koymuş.
Bırakalım bu hukuki çerçeveyi, siyasi bakımdan da nükleer silahlara sahip ülkelere yenilerinin eklenmesini istiyor muyuz? İran'ı çok sorumlu bir devlet olarak mı görüyoruz? İran, Hamas'ı, Hizbullah'ı desteklemiyor mu? Birden bire İran'a karşı bu büyük dayanışma hissi nereden çıktı? Ayrıca Başbakan olanı biteni takip etmiyor galiba.
Obama açıkça söyledi; "Nükleer silahları olan ülkelerin de bunlardan vazgeçmesini incelemek gerekir" dedi.
İlk defa nükleer dışı politika açıkladı. Bu olur mu olmaz mı bilmiyoruz, ama böyle bir tutumu var.
Başbakan'ın niçin böyle söylediğini anlamakta güçlük çekiyorum.
Ama son zamanlarda bir hayli şey söylüyor ve zaten pek şaşıramıyor insan. Üstelik kendisi Obama'ya, "Dik dur, ama kavga etme" tavsiyesinde bulunmuştu.