Politika

Erdoğan: Yüksek yargı sadece 'biz' diyor

Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında Anayasa paketine yönelik eleştirilere yanıt verdi

23 Mart 2010 02:00

T24- Başbakan Tayyip Erdoğan, referanduma gitmeyi de içeren Anayasa paketini hazırlamadan önce kamuoyu araştırmaları yaptırdıklarını ve çıkan sonuca göre hareket ettiklerini açıkladı. Erdoğan, TBMM'nin Anayasa değişikliğinde referanduma gerek bırakmamasını umut ettiğini, ancak bu olmazsa “Karar milletindir” diyeceklerini kaydetti. Yüksek yargının “sadece ben” dediğini ve birinci derecede hâkim ve savcıları bile hazmedemediğini öne süren Erdoğan, “kuvvetler ayrılığı” ilkesinin yasama ve yürütme organına karşı yargı tarafından ihlal edildiğini öne sürdü. AB ve batıdaki uygulamalara paralel bir teklifte bulunduklarını belirten Erdoğan, "Hep batı, batı, batı diyorsunuz, batı böyle" dedi. AKP TBMM Grubu'nda konuşan Erdoğan, açıkladıkları taslağın değişebileceğini, muhalefetin tutumuna karşın uzlaşma arayışını sürdüreceklerini söyledi.

Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmaya, 21 Mart 1973 tarihinde yaşama veda eden Aşık Veysel Şatıroğlu'nu anarak başladı. Veysel'i bir kez daha rahmetle andığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: 
    
''Aşık Veysel, 'Ben giderim adım kalır/dostlar beni hatırlasın...' demişti. gerçekten arkasında değer biçilemeyecek bir miras ve unutulmayacak bir isim bırakarak gitti. AK Parti olarak, Anadolu'nun tüm erenlerinin, tüm gönül mimarlarının olduğu gibi Aşık Veysel'in de gönül dilini kendimize ilham edindik. Yola öyle çıktık ve o ilhamla o ışıkla yolumuzda yürümeye devam ediyoruz. 
    
Her zaman söylüyorum; bizim dilimiz gönül dilidir. Biz, milletimizle aracılar vasıtasıyla değil, doğrudan iletişim kuruyor, milletimizle göz göze, kalp kalbe bağlantı sağlıyoruz. AK Parti'nin siyasetinde milletle araya mesafe koymak, milletle aracılar üzerinden konuşmak yoktur. Biz, hiçbir zaman kendimizi birilerine beğendirmenin, birilerine kabul ettirmenin mücadelesi, gayreti içinde olmadık. Millet bizi beğensin, takdir etsin o bize yeter dedik. Siyaset milletle yapılır dedik. Millet için yapılır dedik ve o ilkeden hiç sapmamanın gayreti içinde olduk. Halkı, vatandaşı seçimden seçime hatırlayanlardan olmadık. An be an kendimizi millet huzurunda muhasebeye çektik ve milletin nazarı doğrultusunda kendimize gerektiğinde çeki düzen verdik. Kibir, böbürlenme, gurur bizim kapımızdan içeriye girmedi. Bundan sonra da Allah'ın izniyle girmeyecek. 7,5 yıl boyunca ülkemiz için milletimiz için tarihi nitelikte başarılar elde ederken bir an olsun kibir ve gurur batağına saplanmadık. Önemli olan, değerli olan milletin teveccühü ve takdiridir. Asıl ölçü, millettir dedik ve yönümüz her zaman millete dönük oldu. 
    
Şunu altını çizerek ifade etmek istiyorum: Bizim için önemli olan aziz milletimizin, 73 milyon vatandaşımızın topyekûn düşüncesidir. Umumi efkârıdır ki dış politikayı sırça köşklerden değil, dünyanın dört bir köşesinden ülkemizin artan itibarından ve öneminden takip ediyorsak, aynı şekilde başarı ve başarısızlıklarımızı da manşetlerden, ekranlardan, köşe yazılarından değil, milletimizin hissiyatından takip ediyoruz.'' 


     
'Eleştirilere dikkat kesiliyorum' 

     
    
Erdoğan, kendilerinden farklı beklentileri olanların hayal kırıklığı yaşayabileceklerini ifade ederek, ''Bizi anlamayanlar, bizim milletle nasıl bir gönül bağı kurduğumuzu anlamayanlar hayal kırıklığı yaşayabilir. Kendi şahsi çıkarları milletle örtüşmeyenler, hayal kırıklığı yaşayabilir. Yeter ki milletimiz hayal kırıklığı yaşamasın'' diye konuştu. 

    
Hep bu hassasiyetle yürüdüklerini dile getiren Erdoğan, bundan sonra da aynı hassasiyetle yollarına devam edeceklerini bildirdi. 
    
Eleştirileri önemsediklerini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: 
    
''Elbette eleştirilere dikkat kesiliyor, kimin ne dediğini, kimin ne demek istediğini, ne söylemek istediğini, neye dikkat çekmek istediğini pürdikkat dinliyoruz. Ama herkesle her konuda birebir aynı düşünmek zorunda değiliz. Bu doğru da değildir, mümkün de değildir. Biz, nasıl bizim gibi düşünmeyenlerin düşüncelerine önem veriyor, saygı duyuyorsak, bizim gibi düşünmeyenlerden de aynı hassasiyeti bekliyoruz. Biz, nasıl herkesin bizimle aynı düşünmesini, bizimle her konuda ortak hareket etmesini istemiyorsak, böyle bir hakka sahip değilsek, bize kendileri gibi düşünmediğimiz için veryansın edenler de böyle bir hakka sahip değildir.'' 

'Türkiye'yi coşturacak, şaha kaldıracak adımın arifesindeyiz'
 
Türkiye'yi her alanda geleceğe taşıyacak, coşturacak, atılıma geçirecek, şaha kaldıracak bir adımın arifesinde bulunduklarını belirten Erdoğan, şunları söyledi: 
    
''Şu hususta toplumun hemen her kesiminin ittifak halinde olduğunu biliyoruz. Türkiye, mevcut Anayasa ile çağdaş uygarlık yolunda layık olduğu noktalara ulaşamıyor. Birçok alanda gereken gelişme ve ilerlemeyi ortaya koyamıyor. Gereken anayasal değişiklikleri yapmadan demokrasisine, ekonomisine, dış ve iç politikasına, sosyal yaşamına, yeni kazanımlar katamaz. Eğer daha yükseği hedefliyorsak, elimizde olanları yeterli görmüyorsak, daha üst seviyeleri gözümüze kestirmişsek, toplumumuzun ihtiyacı olan düzenlemeleri yapmak durumundayız.'' 
   
'İhtiyacı kamuoyu araştırmasıyla tespit ettik'

Başbakan Erdoğan, bunların toplumun genel kanaati olduğunu kaydetti. ''Ne zamana kadar?'' diye soran Erdoğan, şöyle devam etti: 
    
''Bizim taslağımızı dün muhalefet partilerine teslim ettiğimiz ana kadar. Şimdi biz kendilerinden bu taslağa katkı bekliyoruz. Şunu çok iyi biliyoruz; Anayasa'ya yönelik beklentilerin mahiyeti, kapsamı farklı olabilir. Ancak yaygın bir şikâyetin olması, değişim konusunda güçlü bir toplumsal irade olduğunu yaptığımız bu araştırmalar ortaya koydu. Biz bunları sıradan değil, kamuoyu araştırmalarını da yapmak suretiyle tespit ettik ve adımı da buna göre attık. İşte bu taslak, gelişen ve büyüyen Türkiye'nin, artık kabına sığmayan bir Türkiye'nin ihtiyaçlarını içeren bir taslaktır.'' 

Paketin içeriği hakkında bilgi veren Erdoğan, taslağın, 3'ü geçici madde olmak üzere toplam 26 maddeden oluştuğunu hatırlattı. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: 

''Kanun önünde eşitlik ilkesi güçleniyor. Çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunması gerekenler için pozitif ayrımcılık getiriyoruz. Özel hayatın gizliliği, yerleşme ve seyahat hürriyeti, ailenin korunması ve çocuk hakları alanlarında son derece çağdaş ve demokratik düzenlemeler taslakta yer alıyor. Memurlarımızın uzun yıllardır mücadelesini verdiği toplu sözleşme hakkı nihayet taslak bir metinle somut bir karşılık buluyor. Siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin düzenleme, yine evrensel hukuk normları çerçevesinde, yeniden şekilleniyor. Yüksek Askeri Şura kararları ile ilgili, kamuoyunun talep ve ihtiyaçları doğrultusunda yargı yolu açılıyor. Askeri mahkemelerin sadece askerlikle ilgili suçlara ait davalara bakmaları getiriliyor."

Anayasa Mahkemesi ve HSYK'ya evrensel norm geliyor

"Anayasa Mahkemesi ile HSYK'nın üye yapısı da evrensel normlar çerçevesinde değişiyor" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Fakat ben bazı şeylere şaşıyorum. Metni mi okumadılar, taslaktan mı haberleri yok? 'Parlamento HSYK'yı düzenleyemez veya HSYK'nın içine parlamento üye veremez.' HSYK'nın içinde parlamentonun onayı ile oraya gelecek bir tane üye yok. Kim var? Sadece, bugüne kadar ve AB normlarında olduğu gibi, Adalet Bakanı ve müsteşarı var. Bu dünde vardı, bugünde var, AB normlarında da var."

Yüksek yargı 'sadece biz' diyor

Yargıtay ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndan paket için yapılan eleştirilere tepki gösteren Erdoğan, şu görüşleri dile getirdi:

"Yapılan yeni düzenlemede ne var? Yeni yapılan düzenlemede ise birinci derecedeki, yani ilk derece mahkemelerinden de yine onların seçtiği, parlamento ile yakından uzaktan alakası yok... Türkiye genelinde bunun seçimi yapılacak ve onlar kendi içlerinden, savcısı, hâkimi neyse, oradan bu seçimi adaylar arasından yapacak ve belirleyecek, onlar yapacak. Burada yüksek yargının rahatsız olduğu bir konu var. Nedir? Sadece 'ben' diyorlar, 'biz' diyorlar. 'Nereden çıktı diyorlar şimdi bu ilk mahkeme? Olmaz böyle bir şey. Bunu ancak biz belirleriz' diyorlar. Birinci derecedeki hâkim ve savcılar kim? Bunların sizden farkı ne? Onlardan da oraya rahatlıkla gelebilir. Dünya bunu zaten böyle yapıyor. Bak AB'deki üye ülkelere, çoğunda bu uygulamaları göreceksin. İlginç olan şey budur. Oralarda aslında bunun belirlemesini parlamento yapar. Bak biz burada parlamentoyu devreye sokmuyoruz, oralarda parlamento yapıyor bunu. Bunu halkıma özellikle duyurmak istiyorum. Bunu kendileri de çok iyi biliyorlar aslında. Ama bildikleri halde, 'hayır parlamento bu işe karışamaz' diyorlar. Batı yapıyor bunu işte. Hep 'batı batı batı' diyorsunuz, batı böyle. Böyle yapıyor bunu. AB üyesi ülkelerin hepsini masaya yatırdık, hepsinde de durum bu.''

'Hiç beklemediğim kişilerden gelen sözler şaşırtıcı'

Kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal edenin yargı olduğunu, yasama ve yürütme organının yetkilerine karışıldığını savunan Erdoğan, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan Vekili Kadir Özbek'in "Yüksek yargıyla dalga geçiyor" sözlerinin de "talihsizlik" olarak nitelendirdi. Erdoğan, hiç beklemediği kimselerden gelen tepkilere şaşırdığını da sözlerine ekledi.


    
Galatasaray'a başsağlığı

    
Başbakan Erdoğan, konuşmasında hayatını kaybeden Özhan Canaydın'a da yer verdi. Canaydın'ı çok sevdiğini ve saygı duyduğunu ifade eden Erdoğan, ''Değerli dostum, kardeşim, Galatasaray Kulübü'nün üç dönem başkanlığını yapmış olan Özhan Canaydın'ı kaybettik. Gerçekten, spor dünyasında bir beyefendiydi. Örnek bir insandı. Kendisini tanıdığım andan itibaren karşılıklı dostluğumuz, karşılıklı görüşmelerdeki hakikaten beyefendilik, kelimeleri, cümleleri seçerken oradaki tarzı her türlü takdirin üstündeydi'' dedi. 
    
Canaydın'ın geçirdiği rahatsızlık döneminde evinde ve telefonla konuştuklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Takdiri ilahi neyse, ilahi tecelli neyse hepimiz bunu tadacağız, göreceğiz ve bu tecellinin neticesi olarak dün akşam kendisini kaybettik. Ben kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Tüm ailesine, eşine, çocuklarına ve özellikle Galatasaray Kulübü camiasına ve milletimize başımız sağolsun diyorum.''
 
Sanatçılarla buluşma
   
    
Erdoğan, geçen ay İstanbul'da ses sanatçılarıyla bir araya geldiğini hatırlatarak, "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi"ni onlarla etraflıca konuştuklarını anlattı. Hafta sonunda sineme ve tiyatro sanatçılarıyla gösteri dünyasının tanınmış simalarıyla, ardından da radyocularla bir araya geldiğini anımsatan Erdoğan, bu tür görüşmelerin Türkiye'de ilk kez yaşandığını savundu. 
    
İlk kez bir hükümetin toplumun farklı kesimleriyle düzenli olarak bir araya geldiğini, onlarla samimi bir atmosferde fikir teatisinde bulunduğunu, politikalarına yön verirken bunları dikkate aldıklarını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 
    
''Sanatın ve sanatçının görülemeyeni gördüğüne, söylenilemeyeni söylediğine inanıyor ve ülkenin geleceği için ülkenin can yakıcı meseleleri için bunların fikirlerinin desteklerinin, katkılarının hayati derecede önemli olduğuna inanıyoruz. Çünkü, biliyoruz ki demokrasinin temeli diyalogdur, uzlaşı arayışıdır. Farklı düşüncelere saygı göstermektir. Politikaların benimsenmesinde katılımcılığı esas almaktır. Sanatçılar son toplantımızda da katılımcılar son derece samimi ve son derece özgür bir atmosferde eleştirilerini cesaretle dile getirme fırsatını buldular. Biz onlara derdimizi etraflıca anlatırken onların görüş, eleştiri ve tavsiyelerini de hiç bir kompleks duymadan not ettik. 
    
Bu ülkede terör sorunu üzerine, yoksulluk, işsizlik, göç üzerine, töre adı altındaki insanlık dışı uygulamalar üzerine, azınlıklar üzerine, farklı inanç gruplarının sorunları üzerine, Romanlar üzerine nice filmler, nice diziler çekildi, nice oyunlar sahnelendi. Yaşanan acılar, yaşanan dramlar sinema, televizyon, tiyatro diliyle son derece açık ve net bir şekilde ortaya konuldu. Ülkenin yakıcı sorunları, sinema ve tiyatro salonlarının duvarlarını aşamadı. Ülkenin yoksul, itilmiş, ötelenmiş kesimleri, film kadrajından çıkıp devletin kadrajında kendisine yer bulamadı. Bugün bizim çabamız, mücadelemiz işte budur. Biz artık tüm bu kesimlerin, sorunların ciddiyetle ele alınmasını istiyor ve bunun için gayret ediyoruz.''