05 Mart 2020 19:41
Moskova'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in baş başa ve heyetler arasında 5 saat 40 dakika süren zirve maratonundan "İdlib'de ateşkes" uzlaşması çıktı. Türkiye ve Rusya arasında varılan mutabakat uyarınca, bu gece (6 Mart 2020 Perşembe) saat 00.01'de yürürlüğe girecek ateşkesin ardından bir hafta içerisinde İdlib'deki M4 karayolunun kuzeyi ve güneyinde 6'şar kilometre uzunluğunda bir güvenlik koridoru oluşturulacak.
İdlib'de 27 Şubat'tan itibaren Türkiye'nin çok sayıda şehit vermesiyle doruğa tırmanan krizin ve savaş hâlinin ardından Moskova'da Erdoğan ve Putin arasında baş başa yapılan, daha sonra heyetler arasında devam eden zirve maratonu 5 saat 40 dakika sürdü. Zirvenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında ilk açıklamayı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yaptı. İdlib'de "ateşkese ve çatışmaların durdurulmasına yardımcı olacak, diyaloğu sağlayacak ortak bir belge hazırlandığını" duyuran Putin'in açıklaması özetle şöyle:
"Bugün, Suriye'nin İdlib bölgesinde oluşmuş oldukça hassas durumu ele aldık. Yılbaşından itibaren faaliyet gösteren terör unsurları aktivitelerini ciddi oranda arttırmışlardır. Düzenli olarak hem Suriye hükümet güçleri hem de sivil yerleşim alanları ateş altında tutulmaktadır. Rus üssüne yönelik radikallerin saldırıları devam etti. 1 Mart tarihinde çok namlulu roket atar sistemiyle bir saldırı girişimi daha yaşandı. Yılbaşından itibaren saldırı sayısı 15 olarak kaydedildi ve her seferinde biz Türk meslektaşlarımıza bilgi vermekten kaçınmadık. Fiilen militanlar yeni çatışmaları tetikleyebildiler. Hâli hazırda Türk askerler arasında da kayıplar vardır. Bu münasebetle Sayın Cumhurbaşkanı'na ve vatandaşların aile fertlerine yönelik taziyelerimizi yenilemek istiyorum. Türk partnerlerimizle bazen görüş ayrılıklarımız oluyor Suriye meselesinde, fakat kritik durumlarda her zaman elde edilen mutabakatlarla ve ikili ilişkilerimizin yüksek seviyesine bakarak uzlaşabilmeyi başarıyorduk, ortak noktalar bulabilmeyi başarıyorduk, çözümler üretiyorduk. Bugün de öyle oldu.
Bugün, ülkelerimizin Astana formatı çerçevesindeki çalışmaları devam ettirmeye niyetli olduğunu bir kez daha teyit etmek istiyoruz. Astana süreci meselenin çözümüne ciddi bir ivme kazandırdı. Bugün görüşmemizde birkaç kurumlar arası istişare yapıldı. Heyetler İdlib'deki kriz konusunda detaylı görüşmeler yaptılar. Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğünün korunmasından yanayız. Uluslararası terör örgütleriyle mücadelemizi de azaltmayacağız bu konuda da kararlıyız. Görüşmelerimizin neticesinde ortak bir belge hazırladık. Bu belgeyi dışişleri bakanları beyan edecekler. Sayın Erdoğan'la bugün 6 saat boyunca yapmış olduğumuz görüşmelerin sonucu olarak bu belgeyi hazırlamış olduk ve İdlib bölgesinde ateşkesin ve çatışmaların durdurulmasına vesile olacağını ve nihayet sivillerin ızdıraplarına son verileceğini, insani yardım konusunda ilerleyebileceğimize karar verdik. Diyalog kurulmasına yardımcı olacak. Türkiye Cumhurbaşkanı'na geldiği için ve ilişkilerimizin seviyesini teyit ettiği için teşekkür ediyorum. Bu yapıcı çalışmadan dolayı herkese teşekkür etmek istiyorum"
Putin'in açıklamalarının ardından Türkiye-Rusya iş birliğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib'de tırmanan gerilimin ardından yeni bir statü inşa edilmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Türkiye'nin Soçi mutabakatı dahil bölgedeki insiyatifleri sürdüreceğini söyleyen Erdoğan'ın açıklamaları özetle şöyle:
"Ben de çok çok teşekkür ediyorum. Sayın Devlet Başkanı, saygı değer bakanlar, kıymetli bakanlar, hanımefendiler beyefendiler kalbi duygularımla sizleri selamlıyorum. Öncelikle sayın Putin'e nazik daveti için teşekkür ediyorum. Kritik gelişmelerin cereyan ettiği dönemde yeniden bir araya gelmekten memnuniyet duyuyorum. Özellikle Suriye'deki durumu ve İdlib'deki son gelişmeleri ele aldık. Yaklaşık 6 saat süren bir çalışma yapıldı ve bu arada tesis ettiğimiz samimi diyalog kapsamında benzer veya farklı görüşte olduğumuz tüm konuları ayrıntılarıyla görüştük. Türk- Rus münasebetlerinin bildiğiniz gibi derin tarihi kökleri vardır. Beş asrı aşan bu tarih güçlü geleneğe sahip iki devletin ve halkın karşılıklı etkileşiminin de tarihidir. Bu köklü ilişkilerimizi karşılıklı saygı ve ortak çabayla ilerletmek en büyük arzumuzdur. Bu sene Üst Düzeyli İş birliği Konseyi'nin toplantısı için Sayın Putin'i ülkemize bekliyoruz.
Kıymetli basın mensupları, malum olduğu üzere 2018 Eylül ayında Soçi'de vardığımız mutabakatla İdlib'de nispi istikrarı sağlamıştık. Soçi mutabakatına göre, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi muhâfaza edilecek, bölgeye yönelik saldırıların önlenmesi dahil olmak üzere statükonun korunmasını gerekli tüm tebdirleri bunun için alacaktık. Rejimin geçen mayıstan beri yoğunlaşan ve doğrudan sivilleri hedef alan saldırıları İdlib'de tesis ettiğimiz sükuneti bozmuştur. İdlib mutabakatının bozulmasına yol açan gelişmelerin birinci derecede sorumlusu saldırganlığıyla bölgenin istikrarını da hedef alan rejimdir. Bu bölgede yaşayan 4 milyon insanın tamamının terörist olarak ilan edilip havadan ve karadan ağır bombardımana maruz bırakılmasını kabul etmemiz mümkün değildir.
Rejimin zulmünden kaçan ve Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Ofisi verilerine göre sayıları 1 buçuk milyonu bulan bölge halkı bizim sınırlarımıza yığılmıştır. Rejimin buradaki esas amacının İdlib'i belirli bir kesim açısından insansız hale getirmek ve göç baskısıyla Türkiye'yi zora sokmak olduğu açıktır. Türkiye elbette böyle bir tehdit karşısında eli kolu bağlı kalacak değildir. Gözlem noktaları sahadaki durumu kontrol etme değil, sadece ateşkesi takip etme vesilesiyle yüklüdür. Bir süre önce bölgede Rusya ile tesisi konusunda uzlaştığımız istikrarı sağlamak üzere İdlib'e ilave askeri birlikler gönderdik. Artık hem rejimin saldırganlığının önüne geçmek hem de ateşkese riayet etmeyen grupları dizginlemek üzere sahada çok daha aktif bir şekilde yer aldık. Bu süreçte bölgede bulunan Rus güçleriyle koordinasyonu sıkı tutmaya özen gösterdik.
Rejimin doğrudan askerlerimizi hedef alan saldırganlığı sebebiyle yaşanan üzüntü veren hadiselerin ardından İdlib'de yeni bir statünün oluşturulması kaçınılmaz hâle gelmiştir. Bugün Moskova'da Rus mevkidaşım ve ekiplerimizle bu konuyu enine boyuna konuştuk. Rusya'yla aramızdaki iş birliği ruhu, bugüne kadar Suriye'deki ihtilafa son verilmesine yönelik uluslararası çabalara emsalsiz bir katkı sağlamıştır. Siyasi süreç ve Fırat'ın doğusu gibi boyutları da bulunan çalışma ilişkimizi geliştirerek sürdürmeyi arzu ediyoruz. Bu hususta bizimle hemfikir olduğuna inandığımız Rusya'nın, rejimin iş birliğimizi zedeleyecek eylemlerine göz yummayacağına inanıyorum.
Bugünki görüşmelerimiz İdlib sahasında attığımız adımları masadaki çabalarımızla pekiştirerek bölgedeki soruna kalıcı çözüm bulma hedefimizin tezahürüdür. En kısa sürede ateşkesi gerçekleştirecek ardından birlikte gerçekleştireceğimiz diğer adımları süratle atacağız. Bu gece 00.01, yani tam gece yarısı itibariyle ateşkes yürürlüğe girecektir.
Ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi için gereken çalışmalar hızla ve etkin bir şekilde yürütülecektir. Amacımız bölgedeki insani krizin daha da kötüye gitmesini önlemektir. İhtiyaç sahibi tüm Suriyelilere ön şartsız ve ayrım gözetilmeksizin yardım sağlanması için birlikte çalışacağız. Ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin güvenli ve gönüllü olarak ikamet yerlerine dönüşlerinin kolaylaştırmasını temin edeceğiz. Mutabık kaldığımız ortak metni biraz sonra dışişleri bakanlarımız size açıklayacaktır. Türkiye bu süreçte rejimin her türlü saldırganlığına cevap verme hakkı saklı tutacaktır ve bu süreç içerisinde karşılıklı olarak değerli mevkidaşım ile irtibat halinde olacağız, ilgili bakanlarımız birbirleriyle irtibat halinde olacaklar. Suriye krizine bu ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği temelinde bir çözüm bulunana kadar, Türkiye Soçi mutabakatı dâhil bölgedeki insiyatiflerini sürdürmede kararlıdır. Bir kez daha Cenevre'de kurulan müzakere masasının kalıcı barış ve istikrarın yegâne anahtarı olduğunu belirtmek istiyorum. Bugünki toplantımızın Suriye'deki ihtilafa kalıcı çözüm bulunması çabalarına katkı vermesini temenni ediyorum."
Açıklamaların ardından dışişleri bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ve Sergey Lavrov ateşkes kararının detaylarını paylaştı.
TIKLAYIN - İşte İdlib'de ateşkes anlaşmasının tam metni
Lavrov'un ardından Mevlüt Çavuşoğlu, İdlib için kararlaştırılan mutabakat metnini duyurdu:
"İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki durumun istikrarlaştırılmasına ilişkin muhtıraya ek protokol
Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu, ateşkesin uygulanmasına garantör olarak,
Suriye Arap Cumhuriyeti'nde Gerginliği Azaltma Bölgeleri Oluşturulmasına İlişkin 4 Mayıs 2017 tarihli Muhtıra ve İdlip Gerginliği Azaltma Bölgesindeki Durumun İstikrarlaştırılmasına İlişkin 17 Eylül 2018 tarihli Muhtıra'yı hatırda tutarak,
Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliğine, bağımsızlığına, birliğine ve toprak bütünlüğüne olan kuvvetli taahhütlerini yineleyerek,
Terörizmin tüm tezahürleriyle mücadele ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından terörist olarak tanımlanan tüm grupların ortadan kaldırılması yönündeki kararlılıklarını yinelerken, sivillerin ve sivil altyapının hedef alınmasının hiçbir şekilde mazur görülemeyeceğini kabul ederek,
Suriye ihtilafının askeri çözümünün olamayacağının ve ihtilafın yalnızca Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde, Birleşmiş Milletler'in kolaylaştırıcılığında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğinin altını çizerek,
İnsani krizin daha da kötüleşmesinin önlenmesinin, sivillerin korunmasının, ihtiyaç sahibi tüm Suriyelilere önkoşulsuz ve ayrım gözetmeksizin koruma ve insani yardım sağlanmasının, keza ülke içinden yerinden edilmelerin önlenmesi ile mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilen kişilerin güvenli ve gönüllü olarak Suriye'deki asıl ikamet yerlerine geri dönüşlerinin kolaylaştırılmasının önemini vurgulayarak,
Aşağıdaki hususlarda mutabık kalmışlardır:
1-İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki temas hattı boyunca tüm askeri faaliyetler 6 Mart 2020 tarihinde saat 00:01'den itibaren durdurulacaktır.
2-M4 karayolunun kuzeyinde 6 km ve güneyinde 6 km derinliğinde bir güvenli koridor tesis edilecektir. Güvenli koridorun işleyişine dair ayrıntılı esas ve usuller, Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu Savunma Bakanlıkları arasında 7 gün içinde kararlaştırılacaktır.
3-Türk-Rus ortak devriyeleri, 15 Mart 2020 tarihinde M4 karayolunun Trumba'dan (Serakib'in 2 km batısı) Ain-Al-Havr'a kadar olan kesimi boyunca başlatılacaktır.
İşbu Protokol, imzalandığı anda yürürlüğe girer.
Türkçe, Rusça ve İngilizce üç örnek olarak ve eşit yasal geçerliliği olacak şekilde 5 Mart 2020 tarihinde Moskova'da imzalanmıştır."
© Tüm hakları saklıdır.