T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Washington Büyükelçisi Namık Tan'ın Türkiye'ye çağrılmasıyla ilgili, ''Durumu en geniş anlamda değerlendireceğiz, değerlendirmek durumundayız. O neticeleri de net olarak görmediğimiz sürece biz büyükelçimizi ABD'ye göndermeyiz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Suudi Arabistan'daki temasları çerçevesinde Kraliyet Misafir Sarayı'nda düzenlenen öğle yemeğinde basın mensuplarıyla bir araya geldi ve Türkiye'nin dış politika gündemiyle ilgili önemli mesajlar verdi.
Erdoğan: Büyükelçimizi ABD'ye göndermeyiz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Washington Büyükelçisi Namık Tan'ın Türkiye'ye çağrılması ile ilgili, ''Durumu en geniş anlamda değerlendireceğiz, değerlendirmek durumundayız. O neticeleri de net olarak görmediğimiz sürece biz büyükelçimizi ABD'ye göndermeyiz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Kraliyet Misafir Sarayı'nda düzenlenen öğle yemeğinde yaptığı konuşmanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Erdoğan, ABD-Türkiye ilişkileri, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde kabul edilen Ermeni tasarısı ve Washington Büyükelçisi Namık Tan'ın Türkiye'ye çağrılması ile ilgili sorulan bir soru üzerine, şunları söyledi:
''Sözde Ermeni soykırımıyla alakalı gelişme Türkiye'yi gerçekten üzmüştür. ABD bizim stratejik müttefikimizdir, ortağımızdır. ABD'nin böyle bir süreçte Ermenistan'la Türkiye arasında İsviçre Protokolü'nün imzalandığı süreçte, bu şekilde bir oylamanın yapılmış olması, adeta bir komedi orada icra edildi. Bu komedi icra edilirken de 'oy kullanacak olan kişinin en geç 5 dakika içinde orada olması gerekir, gelmezse oylama biter' kuralından hareketle, bakıyorsunuz Başkan ortadan kayboluyor. Aradan saatler geçiyor. Oylama sırasında kokteyl mi olur? Bunu kime anlatacaksınız?
22-20 ret-kabul... Bu defa 4 eksik var. Tamamı 46. Bu dört kişin 3'ünü apar topar buluyorlar. Son bir kişinin gelmesini beklemeden aniden 'kapattım' diyor, oylamayı kapatıyor. Bu karar bağlayıcı bir karar da değil. Bu bizim için önemli değil ama buradaki tavır önemli. Bunların hiçbiri şık değil. Bu ABD'nin kongresine yakışmıyor. Dış İlişkiler Komitesine yakışmıyor. Böyle şey olmaz. Yani 'ileri demokrasi' diyeceksiniz, ileri demokrasinin kabullenemeyeceği bütün çirkinlikleri orada ortaya koyacaksınız. Bu doğru şey değil. Tabii böyle bir olayı yaptılar.
Anında tepkimizi ortaya koyduk ve gereken ne ise bunların hepsini söyledik ve anında büyükelçimizi istişarelerde bulunmak üzere Türkiye'ye çağırdık. Bundan sonra takınılacak tavır bizim için çok önemli. Biz bu tavrı izliyoruz. Zira Türkiye bu tür konularda hassastır. Onuruyla oynatmaz. ABD'nin de basit siyasi hesaplar uğruna Türkiye gibi stratejik ortağını feda edeceğine ben inanmıyorum. Bunu onlar da göze alıyorlarsa orada bizim diyeceğimiz bir şey yok. Biz de tabii durumu en geniş anlamda değerlendireceğiz, değerlendirmek durumundayız. O neticeleri de net olarak görmediğimiz sürece biz büyükelçimizi ABD'ye göndermeyiz.''
Erdoğan yemekte yaptığı konuşmada, Kral Faysal Vakfı tarafından şahsına verilen ''Kral Faysal İslam'a Hizmet Ödülü'' törenine katılmak amacıyla Suudi Arabistan'ı kısa bir aradan sonra yeniden ziyaret ettiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
''Kral Faysal Vakfı, ülkemizde başlattığımız siyasi ve ekonomik reform süreci, Türkiye'nin bölgede ve uluslararası arenada oynadığı rol, Orta Doğu'da adil ve kalıcı barış ve Filistin halkının hakları için sarf ettiğimiz çabalarımız çerçevesinde, 'İslam'a Hizmet Ödülü'nü şahsıma vereceğini açıklamıştır. Ben de bu ödülü aziz Türk milleti adına kabul edeceğim.''
Bölgesel sinerji
Türkiye'nin, bölgesinde barış, istikrar ve güvenliği tesis etmek için samimi gayret gösterdiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
''Orta Doğu'nun çözümsüz kalmış ihtilaflar, gerginlikler ve çatışmalar bölgesi olarak anılmasını istemiyoruz.
Türkiye tüm Orta Doğu ve Arap ülkelerine tarihten gelen köklü ilişkilerle bağlıdır. Hepimiz bu coğrafyada beraber yaşıyoruz. Birçok konuda benzer görüşlere sahipken, hep birlikte aynı sorunları göğüslemeye çalışıyoruz. Buradaki amacımız, bölgemizi, barış, istikrar, uyum ve refah kuşağına dönüştürmek, gelecek nesillere parlak bir bölge bırakmaktır.
Bu çerçevede, bölge ülkeleri arasında siyasi diyaloğu güçlendirmek, ekonomik karşılıklı bağımlılık ve entegrasyon sağlamak, kültürel etkileşimi yoğunlaştırmak suretiyle bölgesel bir sinerji yaratılmasını hedefliyoruz. Prestij peşinde değiliz. Sadece kendi çıkarımızı gözeten saiklerle de hareket etmiyoruz. Bölgesel sorunların, bölge ülkeleri tarafından sahiplenilerek bütüncül bir yaklaşımla çözülmesi gerektiğine inanıyoruz.''
''Filistin'in meselesine kalıcı çözüm"
Bölgelerinin kritik bir dönemden geçtiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
Irak uluslararası toplumun gündemindeki öncelikli yerini muhafaza etmektedir. Irak'ta 7 Mart günü yapılan seçimler ve bu seçimler uyarınca kurulacak yeni hükümet, gerek bu komşumuzun geleceği, gerek bölgemizin barış ve istikrarı açısından büyük önem taşımaktadır. Önümüzdeki dönemde, tüm uluslararası toplumun, Irak'ın huzur, güvenlik ve istikrara kavuşması için bu ülkeye destek olması gereklidir.
Orta Doğu Barış Süreci'nde yaşanan tıkanıklığın giderilmesi ve barış görüşmelerinin tüm kanallarda yeniden canlandırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunda hepimize önemli sorumluluk ve görevler düşmektedir. Bölgemizin ihtilaf ve çatışmalar bölgesi olmaktan kurtarılarak, barış, istikrar ve refah bölgesi haline dönüştürülebilmesi için Filistin meselesine kalıcı bir çözüm bulunması gerekmektedir.
Bu çerçevede, Filistin'de birlik ve beraberlik sağlanması için her türlü gayret gösterilmelidir. Ayrıca, Gazze'de yaşanan trajedinin yaralarının sarılmasına ve Gazze'nin her açıdan yeniden inşasına vakit kaybetmeden el birliğiyle başlanmalıdır. Bu noktada, uluslararası toplumun Gazze'ye inşaat malzemelerinin girişine izin vermesi, ayrıca, Kudüs'ün demografisini, statüsünü ve karakterini değiştirmeye yönelik uygulamaları dahil, barış sürecini tıkayan tüm faaliyetlerine son vermesi için İsrail'e gerekli baskıyı yapması gerekmektedir. Mescid-i Aksa, Beytüllahim'deki Bilal Camii ve El Halil'deki İbrahim Camii'nin İslami karakteri korunmalı ve gerekli saygı gösterilmelidir.''
İran'ın nükleer programı
İran'ın bölgenin önemli bir parçası olduğuna da işaret eden Erdoğan, bölgede saflaşmanın değil işbirliğinin öne çıkması gerektiğine inandıklarını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
''İran'ın nükleer programıyla ilgili sorunun diyalog ve diplomasi yoluyla çözümlenmesini destekliyoruz. Çözüm sürecinde, İran'ın barışçıl amaçlarla sivil nükleer enerjiye sahip olma hakkı da teslim edilmelidir. Diğer taraftan, tüm Orta Doğu bölgesinin nükleer silahlardan arındırılmış bir bölge haline getirilmesini istiyoruz.''
"Afgan halkı Türk askerlerini kucaklıyor"
Türkiye'nin, Pakistan ve Afganistan'da güvenlik, istikrar ve refahın hakim kılınması için uluslararası toplum tarafından da takdirle karşılanan çok büyük çabalar sarf ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, Afganistan'a yapılan yardımların Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı yardım programını teşkil ettiğini dile getirdi.
Erdoğan, Afganistan'da görev yapan Türk askerlerinin ve sivil yetkililerin Afgan halkı tarafından kucaklandığını ve tüm Batı ülkelerinin Afganistan'da işbirliği talep ettiğini ifade etti.
Darfur'daki durumla da yakından ilgilendiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, ''Buradaki insani durumun iyileştirilmesi için hepimize görev düşüyor. Türkiye, Darfur'da barış ve uzlaşma sağlamaya yönelik çabaları desteklemekte ve bu yöndeki çalışmalara katkıda bulunmaya hazırdır'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin, 23 Mart 2010 tarihinde Kahire'de düzenlenmesi öngörülen, İKÖ Darfur Donörler Konferansı'na Mısır ile birlikte eşbaşkanlık yapacağını da hatırlattı.