Gündem
Deutsche Welle

'Erdoğan Türkiye'si katlanılacak partner değil'

Türkiye ile AB arasındaki vize muafiyeti tartışması ve Köln’de düzenlenen ‘darbe karşıtı demokrasi mitingi’ sonrası Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutumuna yönelik yorumlar basında geniş yer tutuyor.

02 Ağustos 2016 00:44

Die Welt gazetesi,  Türkiye
ile AB arasındaki vize muafiyeti tartışmasını taşıyor
yorum sütunlarına. Gazete, sığınmacı akınının azalmasında Türkiye'ye borçlu
olunmadığını belirten bir yoruma yer vererek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutumunu
eleştiriyor:
“Brüksel ve Berlin
haklı olarak Türkiye'nin tehditlerine soğukkanlı şekilde tepki
gösteriyor. Sığınmacı akını bugün birkaç ay öncesine oranla çok daha az. Ne var ki
bu gelişmeyi Türkiye ile varılan anlaşmaya borçlu değiliz. Daha ziyade, Makedonya,
Macaristan ve Avusturya gibi ülkeler aracılığıyla Balkon rotasının kapatılması,
Türkiye üzerinden sığınmacıların Avrupa'ya ulaşmasının engellenmesini sağladı.
Almanya ve diğer popüler hedeflere ulaşmak mümkün olmadığından bu yana
Yunanistan da daha az sığınmacı çeker hale geldi. AB, anlaşıldığı üzere Türkiye'nin
sığınmacılara bakabilmesi için bir ton para ödüyor. Bu nedenle Ankara'nın
kaybedecek çok şeyi var. Erdoğan, sonunda vize muafiyeti sağlanmasa dahi tüm bu
tehditlerine rağmen Avrupa ile bir kopuş riski almayacaktır.”
Stuttgarter Zeitung gazetesi de AB-Türkiye
vize muafiyeti tartışmalarına yönelik bir
yoruma yer veriyor. Yorumda Erdoğan'ın tutumunda Merkel'in de payının
olduğu
belirtiliyor:
“Türkiye Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan kendisine
yeni bir ülke
şekillendiriyor. Başbakan Merkel, darbe girişiminin ertesi günü, Erdoğan'ın çoktan
verdiği aşırı tepki gösterilmemesi konusunda uyarmıştı. Şu sıralar, endişeli olduğuna
dair açıklamalar yapıyor. Bu yeterli değil. Gazeteci ve yargılanan Erdoğan muhalifi
Can Dündar'a, ‘endişeli olmak için biraz geç kalındı' dediğinde katılmak zorundayız.
İdam cezasının yeniden geri getirileceği söylendiğinde, AB üyelik müzakerelerinin
sonlandırılacağı tehdidi, yeterli değil. Halihazırdaki tutum yeterince kınanmaya müsait.
Öncelikle Türkiye'de olanlarla ilgili açık şekilde konuşulması gerekiyor. İkincisi,
diplomatik krizde de gerekli sorumluluklar alınmalı. Türkiye'nin yaptığı gibi
Büyükelçi'yi geri çekmek gerçekten de uygun olmazdı. Ancak neden bir yetkili
hakkında rapor tutulmuyor ya da ekonomik bir toplantı iptal edilmiyor? Hiç şüphesiz
Türkiye de AB'den bir şeyler istiyor sadece tersi söz konusu değil. Başka bir dili
anlamayan Erdoğan'ın bunu anlaması sağlanmalı.”
Vize muafiyetine yönelik tartışmalara dair bir yoruma da Westfälische Nachrichten
gazetesi yer veriyor. Gazete yorumunda Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutumunu
eleştiriyor:
“Erdoğan’ın
büyük adam bağımlılığı, normal devletler arası ilişkilere imkan tanımıyor.
Zaten zorlu bir partner olan Türkiye, AB ama aynı zamanda NATO için güvensiz bir
kantona dönüşüyor. Ankara ve Batı arasında şiddetli şekilde gümbürdüyor. Bu
durumda Türk tuhaflık ve küstahlıklarını tehlikesiz olarak göstermek de işe yaramıyor.
Erdoğan Türkiye’si bir partner olarak katlanılabilecek durumda değil artık. Ankara’nın
vize muafiyetine karşılık, mülteci anlaşmasını feshetme tehdidi, bardağı taşıran son
damla oldu. Avrupa şimdi net bir tutum sergilemeli. Erdoğan’ın ne Köln'deki dev
ekranda ne de Brüksel'deki anlaşma masasında yeri var.”
Münchner Merkur
gazetesinin aynı konuya dair yorumu ise şöyle:
“Erdoğan tehdit
ediyor, Erdoğan dava açıyor, Erdoğan kışkırtıyor. Almanya
Başbakanı Merkel'in izniyle Alman komedyenleri sürüklüyor. Alman hükümetinin
demokratik haklarını gasp ettiğini söyleyerek Almanya'da yaşayan yüz binlerce Türkü
milliyetçi bir öfkeye büründürüyor. Avrupa'yı da sığınmacılarla doldurmakla tehdit
ediyor. Acımasız bir güç politikacısının içgüdüleriyle Erdoğan, Avrupa Merkel'in
buyruğuyla dış sınırlarını kendi imkanlarıyla korumak yerine, Avrupa'nın anahtarını
bir sultana, kendisine verdiğinden bu yana Avrupa'nın ne denli çaresiz hale geldiğini
hissetti. Erdoğan sığınmacılarla, yaralı Merkel Almanyasını dışarıdan, Almanya'daki
Türkiye kökenlilerle ise içeriden istikrarsızlaştırabilir. Bunu Berlin'i korkutmak için son
olarak Köln'de etkili şekilde gösterdi.”
Köln'de Pazar günü düzenlenen ‘Darbe karşıtı demokrasi mitingi' ülkede tartışmalara
yol açtı.  Alman siyasiler, Türkiye kökenlilerden öncelikle yaşadıkları ülkenin devletini
tanımalarını istediklerini belirten açıklamalar yaptı. Basında miting haberleri, ‘Erdoğan
mitingi' olarak yorumlandı. Mitingde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dev
ekrandan canlı bağlanmasına izin çıkmamasına da Ankara'dan tepki geldi. Türk
hükümeti, Ankara'daki Alman Maslahatgüzarı'nı Dışişleri Bakanlığı'na çağırdı.
Tartışmaya dair yorumlar basında geniş yer buluyor. Frankfurter Allgemeine
Zeitung, kutuplaşmış Türkiye'nin iç meselelerinin Almanya'ya sirayet etme tehlikesine
dair bir yoruma yer veriyor:
“Türk milliyetçiliği,
camilerde şekillendirilip, aile içinde kuşaklara aktarıldığı haliyle
Almanya'daki uyumu engelleyen bir zehir etkisi yaratıyor. Etkilerinden biri de toplum
içinde kökleşmenin sağlanamaması.  Bu durum da tehlikelere yol açıyor. Zira Türkiye
derinden bölünmüş bir ülke. Tüm ideolojik bölünmeler Almanya’da da temsil ediliyor.
Tek bir düğmeye basarak, Almanya'daki taraftarlarını harekete geçirebilirler.
Bozkurtlar, PKK ya da şimdi de tam da tatil döneminde Erdoğan'ın AKP'si. 
Türkiye
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'da elinde tuttuğu kaldıracın etkisi, Almanya'nın
Türkiye üzerindeki etkisinden daha büyük. Türkiye'yi bugün şekillendiren nefret ve
korku, böylece bize geliyor. Türk çatışma potansiyelini bugüne kadar küçümsemiş
olabiliriz.”

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle