-ERDOĞAN: SİYASETÇİ DÜRÜST OLMALI ANKARA (A.A) - 08.06.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "siyasetçi, milletine, diğer siyasetçilere, en önemlisi de önce kendisine karşı dürüst olmalıdır. İktidar hırsıyla yapamayacağını vadetmek maalesef siyasetimizin çok ciddi bir hastalığıdır. Geçmiş dönemlerde vaatlerde bulunup iktidara gelenler hem millete hayal kırıklığı oluşturdular hem ülke ekonomisine hem de millete çok ağır bedeller ödettiler" dedi. Erdoğan, TRT 1'de yaptığı 12 Haziran Milletvekili Seçimi propaganda konuşmasında, 12 Haziran seçimlerine sayılı günler kaldığını hatırlattı. Erdoğan, 3 Kasım 2002'de vatandaşların desteği ve teveccühüyle başlattıkları hizmet yolculuğunda çok önemli bir dönemece yaklaşıldığını kaydederek, Türk halkının güvenini, desteğini, takdirini bir kez daha alarak 12 Haziran sonrasında da halka en iyi şekilde hizmet üretmeye, Türkiye'yi büyütmeye devam edeceklerini söyledi. Millete hizmet yolunda gurur, kibir, böbürlenme gibi kavramları partilerine, hükümetlerine hiçbir zaman yaklaştırmadıklarını anlatan Erdoğan, ''Zira biz sizlere efendi olmak için değil, hizmetkar olmak için geldik. Sekiz buçuk yıl boyunca da hamdolsun sadece sizlere hizmetkar olduk. Dürüst, seviyeli, laf değil iş üreten, engel değil hizmet üreten bir siyaset anlayışını bu ülkeye hakim kıldık. Belli zümrelere, belli kesimlere çıkar sağlayan değil, 74 milyonun tamamına eşit mesafede duran, 74 milyon vatandaşımızın her birinin derdine çare üreten bir iktidar olduk. biz ayırmadık, biz farklılaştırmadık'' diye konuştu. Erdoğan, hiç kimseye farklı bir gözle bakmadıklarını, Yunus Emre'nin dediği gibi yaratılanı Yaradan'dan ötürü sevdiklerini belirterek, her canı, her insanı kutsal gördüklerini, ayırım yapmadan herkesi kucakladıklarını, her bir vatandaşın yaşam tarzına saygı duyduklarını vurguladı. Belli kesimler için değil, ''herkes için özgürlük, herkes için demokrasi'' dediklerini söyleyen Erdoğan, Çanakkale Savaşı'ndaki o kardeşlik ruhunu, kurtuluş Savaşı'ndaki o dayanışma ruhunu, kalkınma mücadelesinin ilham kaynağı yaptıklarını dile getirdi. ''Tarihimizden, kültürümüzden, medeniyetimizden aldığımız güçle aydınlık bir Türkiye inşa etmek için gece gündüz çalıştık'' diyen Erdoğan, şiddet politikalarına asla teslim olmadıklarını, devletin her bir vatandaşına şefkatle davranmasını, eşit mesafede durmasını savunduklarını ifade etti. Bunun yanında ülkenin huzuru bozmaya çalışanlara, birlik ve bütünlüğe kastedenlere de asla göz yummadıklarını vurgulayan Erdoğan, bin yıllar boyunca bir arada, kardeşçe yaşanılan bu topraklarda daha nice yıllar bir ve beraber yaşayabilmek için özveriyle çalıştıklarını bildirdi. Bu ülke için sadece ve sadece en iyisini istediklerine işaret eden Erdoğan, gelişmiş ülke vatandaşlarının sahip olduğu haklara, imkanlara Türkiye'nin ve vatandaşlarının da sahip olmasını istediklerini anlattı. Erdoğan, ''Bizim, Türkiye'yi büyütmekten başka hiçbir gayemiz, hiçbir amacımız, hiçbir hedefimiz yok. Şahsi çıkarlar, milletin çıkarlarının önüne asla geçemez. Biz, rütbe, paye, makam peşinde hiçbir zaman olmadık. Biz belli kitlelerin, belli etnik grupların, sahillerin, kumsalların, belli inanç gruplarının partisi olmadık. Biz bir emanet taşıyoruz. Biz 74 milyonun emanetini üzerimizde taşıyoruz. Biz beşikteki bebeklere, yaşlı amca ve teyzelerimize, engelli kardeşlerimize, gençlerimize, çocuklarımıza, hanım kardeşlerimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirdik, getirmeye devam ediyoruz'' şeklinde konuştu. -''KİMSEYİ FAİZE, ENFLASYONA EZDİRMEDİK''- Esnafa, çiftçiye, işçiye, memura, köylüye, şehirliye en büyük desteği kendilerinin verdiğini belirten Erdoğan, kimseyi faize, enflasyona ezdirmediklerini, her zaman halka ve Hakka verecekleri hesabın idraki içinde olduklarını ifade etti. Erdoğan, yapmadıkları, yapamadıkları, ihmal ettikleri her meselede önce milletin, ardından Allah'ın huzurunda hesaba çekileceklerini de çok iyi bildiklerini dile getirerek, her akşam yastığa başlarını koyduklarında millet için ne yaptıklarının muhasebesini yaptıklarını, her sabah daha bir gayretle kollarını sıvadıklarını anlattı. İftira, yalan, asılsız itham, hakaret, özellikle de şiddetin asla ve asla siyasetin dili olmaması, siyasetin, gücünü çetelerden, belli zümrelerden değil sadece ve sadece milletten alması gerektiğine işaret eden Erdoğan, siyasetçinin kötüleyen, yaralayan, kırıp döken, yıkan değil, yapan, onaran, gönüller kazanan olması gerektiğini söyledi. Erdoğan, yalanın, siyasetin kapısından dahi girmemesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: ''Siyasetçi, milletine, diğer siyasetçilere, en önemlisi de önce kendisine karşı dürüst olmalıdır. İktidar hırsıyla yapamayacağını vadetmek maalesef siyasetimizin çok ciddi bir hastalığıdır. Geçmiş dönemlerde vaatlerde bulunup iktidara gelenler hem millete hayal kırıklığı oluşturdular hem ülke ekonomisine hem de millete çok ağır bedeller ödettiler. Onun için ne aldanan olacağız ne de aldatan olacağız. Biz daha yola çıktığımız ilk günden itibaren bu ilkeyle çıktık. Sizlere sadece yapabileceklerimizin sözünü verdik. Sizleri kandırmak, aldatmak gibi yanlış bir yolun içinde asla olmadık. Sizin emanetinizi, tüyü bitmedik yetimin hakkını namusumuz bilip hassasiyetle koruduk. Sizin vergilerinizi popülizm uğruna heba etmedik. Unutmayın, toplanan vergilerin faiz ödemelerine yetmediği günlerden hamdolsun bu günlere geldik. Bugün hiçbir konuda hiçbir sorumluluğu olmayanların, sırtında bizim gibi yumurta küfesi taşımayanların Türkiye gerçeklerinden uzak afaki vaatlerini lütfen dikkate almayın. Bugüne kadar Türkiye'ye yokluk, yoksulluk, işsizlikten başka bir şey getirmeyen, ülke genelinde hiçbir eseri olmayanların kışkırtıcı söylemlerine asla aldanmayın. Siyasetin dilini şiddetle özdeş haline getirenlere karşı da lütfen dikkatli olun. Üç beş oy elde etmek için gençleri, çocukları, acıları, hatta ve hatta şehit cenazelerini istismar edenlerle aranıza lütfen mesafe koyun. Tıpkı 12 Eylül halk oylamasında olduğu gibi bugün de, 12 Haziran seçimleri öncesinde de AK Parti karşısında bir statüko ittifakı oluşturuldu. Çetelerden destek alan bu ittifak ne yazık ki şiddeti dahi devreye sokarak, kışkırtarak, huzuru tehdit ederek oy toplama gayreti içine girdi.'' Bu tahriklere, bu kışkırtmalara bugüne kadar boyun eğmediklerini, bundan sonra da eğmeyeceklerini anlatan Erdoğan, ''Hazreti Ali'nin ifadesiyle ecelimiz ömrümüzün kefilidir. Biz sizin huzurunuza bugüne kadar hep alnımız ak çıktık. Bundan sonra da öyle çıkacağız'' dedi. -''AYRIŞTIRICI DİL KULLANANLARA ASLA ALDANMAYIN''- Halka mahcubiyet yaşatmadıklarını, asla da yaşatmayacaklarını kaydeden Erdoğan, kendilerinin rotasını her zaman milletin çizdiğini bildirdi. Erdoğan, halkın yolunda, halkla birlikte yürüdüklerini dile getirerek, gençlere de şöyle seslendi: ''Biz şartları maalesef kötü ve ağır olan bir Türkiye'de büyüdük. Nice gençlerin anlamsız tartışmalar, anlamsız çatışmalar içinde heba olup gittiğini gördük. Biz ekonomisi, demokrasisi arızalı, geleceği puslu bir Türkiye'de yetişme mücadelesi verdik. Sizlerin, bizim yaşadıklarımızı yaşamamanız için inanın çok büyük gayret gösterdik, göstermeye de devam ediyoruz. Sizlerin en iyi eğitim imkanlarına kavuşmanız, en iyi şekilde yetişmeniz, en donanımlı şekilde geleceğe hazırlanmanız için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Türkiye'de milli eğitime bütçeden ayrılan payı ilk sıraya biz yükselttik. Eğitime en büyük bütçeyi biz verdik ve vermeye devam ediyoruz. Sekiz buçuk yılda 163 bin 600 derslik inşa ettik. Okullarımıza 1 milyona yakın bilgisayar gönderdik. 89 yeni üniversite kurarak, gençlerimizin illerinde en kaliteli eğitimi almalarını sağladık. Şunu altını çizerek söylüyorum; tüm yavrularımıza ilk öğretimde, orta öğretimde bir kuruş katılım payı almadan kitaplarını ücretsiz olarak her eğitim öğretim yılının başında sıralarının üstüne koyduk. Yurt imkanlarını, burs ve kredi imkanlarını ciddi oranlarda arttırdık. Sevgili gençler, şiddetin, öfkenin, nefretin, husumetin diline asla prim vermeyin. Ayrıştırıcı dil kullananlara asla aldanmayın. Sizin üzerinizden siyaset yapmaya, sizi istismar etmek isteyenlere fırsat vermeyin. Üniversite sınavını, YGS'yi istismar ederek kara bir kampanyayla sizin zihninizi bulandırmaya, buradan da çıkar sağlamaya çalışanlara hiç boyun eğmeyin. Hiç kimseye ayrıcalık tanınmasına izin vermedik, vermeyiz. Nitekim yargı da zaten gereğini yaptı ve gerçeği de ortaya koydu. Her türlü iddianın ciddiyetle peşine düştük, takip ettik. Lütfen derslerinize, sınavlarınıza iyi çalışın, gönül huzuruyla geleceğe hazırlanın. Sizler şanlı bir tarihin, büyük bir medeniyetin, zengin bir kültürün mensuplarısınız. Unutmayın, sizler kökü mazide olan bir ati olmalısınız. Büyük düşünün. Büyük adımlar atın ve geleceğin bugünden de aydınlık olacağına gönülden inanın.'' -EMEKLİLERE SESLENDİ Türkiye büyüdükçe, Türkiye'nin imkanları çoğaldıkça bunu emeklilere azami derecede yansıtmanın gayreti içinde olduklarını, emeklinin kuyruk çilesine kendilerinin son verdiğini belirten Erdoğan, emeklilere, talep etmesi durumunda evinde ödeme yapıldığını hatırlattı. Başbakan Erdoğan, 74 milyonla birlikte en çok da emeklilerin hayatını kolaylaştırdıklarını ifade ederek, emeklilerin maaşlarında yapılan iyileştirmeyi en düşük ücret üzerinden örneklerle şöyle anlattı: ''SSK işçi emeklisi, 2002 yılında iktidar olduğumuzda 275 lira maaş alıyordu. Bugün ne alıyor biliyor musunuz? 782 lira. Artış oranı sekiz buçuk yılda yüzde 204. Emekli Sandığı emeklisi 377 lira maaş alırken bugün 936 lira alıyor. Artış oranı yüzde 148. BAĞ-KUR esnaf emeklisi 149 lira maaş alırken bugün 634 lira maaş alıyor. Artış oranı yüzde 226. BAĞ-KUR tarım emeklisi ne alıyordu biliyor musunuz? Sadece 66 lira. Bugün 473 lira. Artış oranı yüzde 617. İnşallah Türkiye büyüdükçe, geliştikçe bu imkanları daha da artıracak, iyileşmeyi aynı oranda emekli vatandaşlarımıza yansıtacağız. Bu arada emeklilerin intibakla ilgili sorunlarını da seçim sonrası süratle çözeceğiz.'' Sözleşmeli çalışanlarla ilgili bir çalışma yaptıklarını anımsatan Erdoğan, 4-B kapsamında çalışan sözleşmeli personeli özlemleriyle buluşturduklarını, hepsini 4-A kadrosuna geçirdiklerini belirtti. Türkiye'de sekiz buçuk yılda yaklaşık 290 bin öğretmen alımı gerçekleştirdiklerini söyleyen Erdoğan, en son 30 bin öğretmenin daha atamasını yaptıklarını dile getirdi. Yeni öğretmenlere görevlerinde başarılar dileyen Erdoğan, bundan böyle sözleşmeli öğretmen alımı değil, kadrolu öğretmen alımına geçeceklerini ifade etti. Erdoğan, şu ana kadar Türkiye genelinde 81 vilayette çok büyük projeler başlattıklarını belirterek, Bolu Dağı tünelini bitirip hizmete açtıklarını, Karadeniz Sahil Yolu'nu bitirip hizmete açtıklarını, Marmaray ve Tüp Geçit projelerinin ise devam ettiğini anlattı. İstanbul-İzmir arasında, İzmit Körfezi'ni asma köprüyle geçecek bir otoyol inşa ettiklerini, Ankara-Niğde arasına aynı şekilde bir otoyol inşa ettiklerini, Edirne'yi kesintisiz şekilde Habur'a bağladıklarını belirten Erdoğan, Cumhuriyet döneminde, 79 senede 6 bin 100 kilo metre bölünmüş yol yapıldığını, kendilerinin ise sekiz buçuk yılda buna 13 bin 600 kilo metre bölünmüş yol eklediklerine dikkati çekti. Kendilerinin döneminde Türkiye'nin yüksek hızlı trenle tanıştığını, havayolunu her vatandaşın ulaşabileceği şekilde yaygın ve ekonomik hale getirdiklerini söyleyen Erdoğan, ''Artık her havaalanı bir saatlik mesafede. Şu anda 46 noktadan ülkemizin tüm değişik vilayetlerine ulaşabiliyoruz. Türkiye genelinde 500 bin yeni, modern, sağlam ve sağlıklı konut inşa ettik. Bunların 360 binini sahiplerine teslim ettik. Şimdi yeni bir 500 bin hedefine doğru emin adımlarla ilerliyoruz'' diye konuştu. -''SAVUNMA SEKTÖRÜ TÜRKİYE'NİN NEREDEN NEREYE GELDİĞİNİ NET OLARAK ORTAYA KOYUYOR''- Özellikle bir sektörle ilgili bilgi vermek istediğini belirten Erdoğan, bu sektörün aslında Türkiye'nin nereden nereye geldiğini net olarak ortaya koyduğunu söyledi. Bu sektörün savunma sektörü olduğunu belirten Erdoğan, sektörde ihracatın 2002'de 247 milyon dolarken, 2010 yılında 1 milyar dolara ulaştığına işaret etti. Erdoğan, silahlı kuvvetlerin 2002 yılında modern silah ve teçhizat ihtiyaçlarının sadece yüzde 25'ini, bugün ise yüzde 52'sini Türkiye'den karşıladığına dikkati çekerek, ''Geçen sekiz buçuk yılda askerimizin ihtiyaç duyduğu toplam 24 milyar dolar değerinde modernizasyon gerçekleştirildi. Dikkatinizi çekiyorum; bu projelerin yüzde 90'ı artık ülkemiz yerli sanayisinin katılımıyla gerçekleşiyor. Yurt dışından savunma ürünleri ithalatı yüzde 10'a düştü. Askerimizin piyade tüfeğini ülkemizde tasarladık. Şu anda testlerine başladık. Artık kendi tüfeğimizi kendimiz üretmeye başladık. Milli bir tank imal ediyoruz. Adı; Altay. Tasarım tamamlandı'' diye konuştu. Türkiye'de ilk defa modern bir tankın milli olarak üretimi için bütün altyapının hazır hale geldiğini belirten Erdoğan, obüs toplarını da artık Türkiye'nin kendisinin imal ettiğini, ''Fırtına'' ve ''Panter'' adı verilen obüs tanklarının seri üretimlerinin tamamlandığını, Türk Silahlı Kuvvetlerine teslim edildiğini dile getirdi. Anka isimli, 24 saat havada kalabilen insansız hava aracının deneme uçuşlarının başlatıldığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: ''Yine dikkatinizi çekiyorum; ABD ve İsrail'den sonra stratejik yeteneklere sahip insansız hava aracı üreten üçüncü ülke Türkiye oldu. Şu ana kadar tamamıyla yerli sanayimizin özgün tasarımıyla üretilen 150'ye yakın insansız, mini uçak kullanıcılarına teslim edildi. İlk milli savaş gemimizi, MİLGEM'i inşa ettik. İlk savaş helikopterimiz ATAK'ın tüm yazılımlarını bitirdik. Üretim safhasına getirdik. 2013'ten itibaren artık seri üretime geçiyoruz. Ülkemizde ilk defa jet motoru üretildi ve uçuşları gerçekleştirildi. F-4 uçaklarımızı artık modernizasyon için yurt dışına göndermiyoruz. Burada, Türkiye'de modernize ediyoruz. Malezya'ya, Suudi Arabistan'a, Birleşik Arap Emirlikleri'ne, Ürdün'e, Pakistan'a, Güney Kore'ye, Hollanda'ya artık kendi ürettiğimiz ürünleri satıyor, bilgi ihraç ediyoruz. Onların araçlarını biz modernize ediyoruz. İşte Türkiye buralara geldi. Dikkat edin; sekiz buçuk yılda geldi. Biz çok daha fazlasını yaparız, yapabiliriz. İstikrarla, güvenle, huzurla, barışla, kardeşlikle Türkiye'yi çok daha ileri seviyelere taşıyabiliriz. 2023'te dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri olabiliriz, olacağız. Sizlerin desteği ve hayır dualarıyla istikrar ve güven içinde inşallah bunu da başaracağız. 12 Haziran seçimlerinin ülkemize, milletimize, bölgemize hayırlar getirmesini Allah'tan temenni ediyorum.''