Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Sistem düzenli kurulmamış. Düzgün kurulmadığı içindir ki umulmadık yerde, umulmadık şekilde bürokrasi karşımıza çıkıyor. Kuvvetler ayrılığı önümüze engel olarak dikiliyor" dedi.
Dün Konya’ya gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün ilk olarak konakladığı Dedeman Otel’de Konya Ticaret Odası, Sanayi Odası, Ticaret Borsası, Vergi Dairesi Başkanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen ’Konya Ekonomi Ödülleri 2012’ törenine katıldı. Başbakan Erdoğan’a Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Sağlık Bakanı Recep Akdağ da eşlik. Erdoğan, konuşmasından önce işadamlarına ödüllerini verdi.
'Bürokratik oligarşi karşımıza çıkıyor'
Dün açılışını gerçekleştirdiği Konya Ovası Projesi kapsamındaki projelerin daha önce 400 milyon dolara ihale edildiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz ise bunu getirdik 217 milyon dolara bitirdik. İşte bizim farkımız burada. Yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele derken bu işi bitire bitire buralara geldik. Şu anda bile bazı sıkıntıları hala yaşıyoruz. Kendi iktidarımızda bile yaşıyoruz. Ama burada bile maalesef yaşadığımız sıkıntıların ardında sistemin içindeki ne yazık ki yanlışlıklar. Sistem düzenli kurulmamış. Düzgün kurulmadığı içindir ki umulmadık yerde, umulmadık şekilde bakıyorsunuz bürokrasi karşımıza dikiliyor. Bürokratik oligarşi karşınıza çıkıyor.
Umulmadık yerde yargı ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Yasama, yürütme, yargı bu ülkede öncelikle milletin menfaatini düşünmesi lazım. Ardından bu devletin menfaatini düşünmesi lazım. Eğer biz güçlü hale geleceksek böyle güçlü hale geleceğiz. Eğer benim yapacağım yatırımı bir kelimeden dolayı kalkar da 3 ay, 6 ay erteletirsen, bu 1 sene 2 seneye giderse, o zaman bu ülkenin kaybının bedelini, asla ne tarihe hesabını verebilirsiniz ne de bu toprağın altında yatanlara hesabını verebilirsiniz."
'Kuvvetler ayrılığı önümüze engel olarak dikiliyor'
Erdoğan, şehir hastaneleri projesini 6 yıldır bürokratik oligarşi nedeniyle hala hayata geçiremediklerini söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Artık biz sedye üzerinde bir hastanenin kampüsünde dışarıda hastaların taşındığını görmek istemiyoruz. Ama hala bunu aşamadık. En başarılı alanlardan bir tanesi olmasına rağmen hala sağlıkta bunu aşamadık. Niye? Bürokratik oligarşi ve yargı. Ama dışarıdan bakanlar da zannediyor ki ’Yav işte 326 milletvekiliniz var, 326 milletvekiliyle hala mı bahene?’ Ama işte bu kuvvetler ayrılığı denen var ya... O önünüze gelip engel olarak dikiliyor. Senin de bir oynama sahan var. Şimdi ana muhalefet partisi genel başkanının tek sığındığı bu zaten. ’Yapın. Yaptınız da biz mi engel olduk?’ diye. Zaten yasama noktasında engel olabileceğin kadar engel oluyorsun. Bağırıyorlar, çağırıyorlar, 1 saatte bitecekse 2 saatte bitiyor. 1 günde bitecekse, 2 günde bitiyor. Onların zaman kaybının hesabını vermek gibi bir derdi yok. Çünkü onların sırtında küfe yok. Küfe bizim sırtımızda. Sorumluluk bizde, mesuliyet bizde. Onlarda öyle bir dert de yok, onların aşkı da yok. Biz ise dertliyiz ve bu millete de aşığız. Bizim böyle bir farkımız var."
'27 Nisan'da dik durduk'
Bir ülkede ekonomi, demokrasi, dış ve iç politikanın birbirine paralel olarak ilerlemesiyle o ülkenin güçlü olacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, 27 Nisan bildirisinin faiz yoluyla yıllık Türkiye’ye maliyetinin 2 milyar dolar olduğunu söyledi.
Hükümet olarak bu bildiri karşısında dik durup, faturanın daha da artmasını engellediklerini belirten Erdoğan, "Türkiye 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta 12 Eylül’de ve 28 Şubat’ta anti demokratik girişimlere maruz kaldı. Bunların ağırlığını maalesef yıllar boyunca omuzlarında taşıdık" dedi.
28 Şubat sürecine değinen Erdoğan, "28 Şubat ya da o dönemin aktörleri bu Konya’dan, Konyalı sanayisinden, tüccarından ne istediler? Hani o beşli vardı biliyorsunuz. O beşlinin içinde kimler vardı? Güya sizler adına ortada dolaşan STK’lar vardı. Onlar aslında sizlerin haklarını savunmak adına ortada dolaşmıyordu. Onlar kendilerine verilen emirleri yerine getirmek için oradaydılar" diye konuştu.
'Ya Allah Bismillah' suç saydılar'
28 Şubat sürecinde, "Ya Allah Bismillah, "Allah yardımcın olsun" sözlerinin suç sayıldığını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Konya’nın sanayicisi sırtını devlete dayamıyordu. Siz o dönem burada üvey evlat muamelesi gördünüz. Sizler kendilerini öz evlat görenler tarafından kıskanıldınız. Sizler ucuz kredi almadınız. Ucuz kredi alıp bunu batırıp hesabını vermeyenlerden olmadınız. Sizin suçunuz her sabah ’Bismillah’ deyip fabrikanızın, atölyenizin, dükkanınızın kapısını açtınız. Her akşam ’Elhamdülillah’ deyip kanaat içinde o kapıları kapattınız. Hani şimdi komisyonlardan rapor geliyor ya. Şahsım için şunu söylüyor; İşte konuşmalarında ’Allah yardımcınız olsun’ diyor, konuşmalarında ’Ya Allah Bismillah’ dedi. Bunları benim için suç layihası yazıyorlar. Kimler? Artık anlıyorsunuz. Şimdi ben bir kez daha diyorum; Elhamdülillah. Yeter ki suç layihamız bu olsun.
'Krizler, 28 Şubat'ın sonucu'
Erdoğan, 28 Şubat’taki krizin ortaya çıkardığı bedelin de 100 milyar ile 250 milyar arasında olduğunu belirtip, şöyle konuştu:
"2000-2001 krizler sadece o yılların krizleri değildi. Bu krizler 28 Şubat’ta başlatılan cadı avının sonucuydu. 28 Şubat’ın faturası sadece ekonomide 100 milyar ile 250 milyar lira arasında oldu. Yüksek faizle, ağır borç yüküyle bedel ödedik. Biz görevi devraldığımızda işte böyle bir Türkiye vardı. Merkez Bankası’nın döviz rezervi 27.5 milyar dolardan 119 milyar dolara çıktı. İşçi, memur, bunların zorunlu tasarruf adı altında kaynağında parasını kestin. Bugünün rakamıyla 13.5 milyar lira. Bunu da biz ödedik. Konut edindirme yardımı dediler, işçiden memurdan kestiler. 3.5 milyar liraydı bunu da ödedik. Şimdi IMF bizden istiyor. Teknik görüşmeleri yapıyoruz, kendilerine 5 milyar dolar borç vereceğiz. Ana muhalefet bunu da kıskanıyor. Yap senin de olsun. Sizler tarih boyunca bu ülkeye kazandırmadınız, kaybettirdiniz. Demokrasiden asla taviz vermeyeceğiz, yere sağlam basacağız. Biz Konya’mızı artık yüksek teknoloji ile de buluşmaya hazırlıyoruz. Konya ciddi bir çekim alanı haline gelmiş olacak. Aynı şekilde turizmde de bu patlamayı Konya yapacak. İçimize kapanmayacağız, etrafımıza duvarlar örmeyeceğiz."
’HZ. Mevla'nın torunuyuz, o yüzden Gazze ile ilgileniyoruz'
Dış politikada aktif olmayı da sürdüreceklerini söyleyen Erdoğan, Türkiye’nin Gazze’de, Suriye’deki olaylara müdahil olmasını eleştirenlerin olduğunu söyleyerek, "Bize ’Sizin Filistin ile Gazze ile ne işiniz var? Suriye, Afganistan, Irak’la, Somali ile neden bu kadar ilgileniyorsunuz?’ diyorlar. Benim bunu soranlara tek cevabım var; Çünkü biz Hz Mevlana’nın torunlarıyız. Zulüm karşısında, zalimin karşısında dim dik duran cesaretle hakkı söyleyen Hz. Mevlana’nın izindeyiz. Çünkü biz Hint Yarımadası’nda orada zulme uğrayan insan ve insanlar için donanma gönderen Osmanlılar’ın torunuyuz. Onun için ilgileniyoruz. Açe depremine gittiğimizde Açeliler orada söylemişlerdi; ’Bizde hala Sultan Abdülhamit adına hutbe iradı olu’. Böyle bir ecdadının torunu olacaksın, dünyadaki bu zulme sessiz kalacaksın. Ama bunların büyük devlet olma diye ufku yok. Bunlar cüce cüce. Bunlardan bir şey olmaz. Selçuklu Devleti’nin Sultanı Kılıçarslan, Haçlı ordusunun karşısında bana ne Kudüs’ten demeyip kahramanca mücadele verdiyse, biz de aynı şekilde bize ne Kudüs’ten Gazze’den diyemeyiz" diye konuştu.
Erdoğan, son bütçe görüşmelerinde 2023 hedeflerindeki rakamları açıkladıklarını ama bunu ana muhalefet partisinin eleştirdiğini ifade ederek, "2023 rakamlarını açıkladık, bunu eleştiriyorlar. ’Bunu nasıl tutturacak?’ diye. Nasıl tutturacağımıza yönelik katkın varsa, bunu söyle. Çünkü adam ’Tutturmayalım da batalım. Batmış bir Türkiye olsun da ne olursa olsun’ derdinde, dertleri bu bunların. Böyle bir muhalefet anlayışı olur mu?" dedi.