Politika

Erdoğan: Hilton arazisine rezidans izni verilseydi keyfin yerinde olacaktı ey Doğan!

"Sana müsaadeyi vermedik diye çılgına döndün"

22 Ekim 2015 16:17

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hilton arazisiyle ilgili tartışmalara ilişkin olarak, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan'a seslenerek, "Hilton Oteli’nin arkasındaki o araziye otel müsaadesi, rezidans müsaadesi verilseydi ey Doğan, o zaman keyfin yerinde olacaktı. Sana müsaadeyi vermedik diye çılgına döndün. Orası da doğal SİT alanı ilan edildi. Bundan sonra da alamazsın" dedi.

Erdoğan, "Şimdi televizyonlara çıkıp pervasızca edepsizce diktatör kavramını kullananlar var. Allah aşkına soruyorum. Bunlara sormak lazım siz 28 Şubat’ta neredeydiniz?" ifadesini kullandı.

Erdoğan, Hak-İş Genel Kurulu’ndan konuştu.

Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

Şimdi televizyonlara çıkıp pervasızca edepsizce diktatör kavramını kullananlar var. Allah aşkına soruyorum. Bunlara sormak lazım siz 28 Şubat’ta neredeydiniz? 12 Eylül’de neredeydiniz? 12 Eylül’ün paşası cumhurbaşkanlığı yaparken bir kez olsun bu kelimeyi kullanabildiniz mi? 28 Şubat’ta o brifinglere gittiğinizde kullanacaktınız. Kullandınız mı? Gerçek diktatörlere bir kez olsun diktatör diyebildiniz mi? Diyemezler, diyemediler. Çünkü bunlar cennet mekan Sultan Abdülhamit Han’a diktatör diyenlerin adeta neslidir, onların devamıdır. Bunlar merhum Özal’a diktatör diyenlerin neslidir. Hiç değişmez, aynı şablon, aynı slogan devam ediyor. 

Bu tür sıfatlar kullanan kişiler iki yüzlüdürler. Milletim kimin ne olduğunu biliyor. Bunlar hiçbir zaman millete konuşmadılar. Bugün de millete konuşmuyorlar. Bunlar başka yerlerde iş tutuyorlar. Mesajlarını başka yerlere veriyorlar. Kendi hesaplarınca, uluslararası çevrelerle, oralardaki bir takım kuruluşlarla söylem birliğine girip güya burada operasyon yapacaklar, algı operasyonu yapacaklar. Onların kimlerle yürüdüklerini biz çok iyi biliyoruz. 
Biz akşam olduğunda çevremize bakıp bize şu neyi bu neyi demiş diye soranlardan değiliz. 

Biz kendisine, bugün Allah için ne yaptın, bugün milletin için ne yaptın diye soranlardanız. Eğer bu saldırılar karşısında boyun eğersek, korkarsak, Allah korusun geri adım atarsak şu 40 yıllık emeğe haksızlık ederiz, onlara karşı çok büyük mahcubiyet yaşarız. Biz elbette onların metotlarını, araçlarını, edep yoksunu dillerini kullanamayız. Onlar her gün yalan söyleyecek, biz her gün doğruyu savunacağız. Onlar sırtlarını, burası çok önemli… Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olan paralel yapılara dayayacaklar. Bir takım medya kuruluşlarına, manşetlere, silahlı terör örgütlerine dayayacaklar. Biz sırtımızı önce hakka sonra halka dayayıp öyle yürüyeceğiz.

 

"Ankara saldırısında IŞİD de var PKK da var El Muhaberat da var PYD de var"

 

Şurada garın önünde yaşanan olay terörün nasıl kollektif bir yapı olduğunu gösteiyor. Bu tamamen kollektif bir saldırıdır. Burada IŞİD de var PKK da var El Muhaberat da var PYD de var... Benim Kürt kardeşimin bu oyunu iyi tespit etmelidir. Bunlar için insan canının önemi yoktur. Daha eylemin olduğu anda bunu saray yaptı diyenlerin ne mantıklarda olduğunu anlamak lazım. 

Bunlar işine başlarken Bismillah diyen alın teri akıtan kardeşlerimizden rahatsızlar. Millet diyen bayrak diyen vatandaşlarımızdan rahatsızlar. Hayatım boyunca milletin dertlerine çare üretmeye çalıştım. Kürt kardeşlerimizin maruz kaldığı tüm olumsuzlukları tüm iliklerime kadar ben de yaşadım. Tek unsuru konuşmanın art niyetli olduğunu söylemem lazım. Kürt kardeşlerimizin sorunlarını hep ön planda tuttuk. Bu ülkede ret sorununu inkar sorununu ortadan kaldırdık asimilasyon sorununu ortadan kaldırdık. Tüm kardeşlerimizi bağrımıza bastık. Kardeş kardeşe nasıl bakarsa biz de Kürt kardeşlerimize öyle baktık öyle bakıyoruz ve bakacağız. Bizim ülke olarak fiziki sınırlarımız misak ı milli sınırlarından itibaren olabilir ama bizim manevi sınırlarımızın sonu yoktur. Myanmardaki Ace'deki insanlar benim kardeşim mi ? Kardeşim. Türki devlettekilerle kardeş miyiz? Kardeşiz. Her zaman bağrımıza bastık bağrımıza basacağız. Sadece sınırlarımızdaki Kürt Arap ve Türkmen kardeşlerimze değil sınırlarımızın dışındaki kardeşlerimizi de bağrımıza bastık.

Çok güzel gelişmeler oluyor. Sadece geçen hafta, yerli otomobil tanıtımı yapıldı, Türksat uydusu fırlatıldı, üçüncü havalimanı için kredi finansman anlaşması yaptık. Dünyanın ilk üç havalimanından bir tanesi olacak.

Malum medya saldırıyor şimdi. Bu medyanın hangi grup olduğunu biliyorsunuz. Paralel medyayla malum medya beraber iş tuttular. Bunlar birinci köprüye, ikinci köprüye hayır diyenlerin ta kendisidir. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne hayır diyenlerin ta kendisidir.

Kıbrıs’a su götürdük, “Bu su ilk defa gitmiyor ki; daha önce de gitti” diyorlar. Doğru. Balonla gitti ve balon patladı. Bunların her yaptıkları zaten balon. Biz ise 252 metre derinde 1453 metre boruyu döşedik. Yılda 75 milyon metreküp su gidecek. Biz bunu yaptık. Hiç sahifesinin kenarında bile bunu zikir etmedi. Neden, bunlar hayırlı işte yoklar.

 

"Hilton arazisine rezidans izni verilseydi keyfin yerinde olacaktı ey Doğan!"

 

Ama Hilton Oteli’nin arkasındaki o araziye otel müsaadesi, rezidans müsaadesi verilseydi ey Doğan, o zaman keyfin yerinde olacaktı. Sana müsaadeyi vermedik diye çılgına döndün. Orası da doğal SİT alanı ilan edildi. Bundan sonra da alamazsın. Bunlar, hükümet devirip, hükümet kuran zihniyetlerdir ve iktidarımız bunlara bu imkanı vermediği, bu yolu açmadığı için hiçbir zaman bizimle uyumlu olmadılar, olamadılar.

Ben Kasımpaşalıyım deyince, Kelkitliyim diyor. Kelkitli seninle yürümüyor, bizimle yürüyor bizimle. Onun için Kelkit’e ve Kelkitli kardeşlerime en kalbi selamlarımı gönderiyorumç.

“Bu ülkeye nice işçi, emekçi dostuyum” diyen başbakanlar geldi. Hepsi de sırtlarını yükü yükleyip gittiler. Hatırlayın, zorunlu tasarruf adı altında memur ve emekli kardeşlerimden 4,5 milyon hak sahibine 15 katrilyon ödemeyi biz yaptık.

 

"2016 itibariyle asgari ücret 1,300 lira başlamış olacak"

 

Asgari ücreti de yanlış anlatıyorlar. Bir tabandır, yani bunun altında ücret ödeyemezsin. İstersen 5 bin öde, sana kimse niye 5 bin verdin diyemezsin. Bugün bakıyoruz, 1000 lira. 2016 başından itibaren, hükümetin vaadini söylüyorum, 1300 lira olması öngörülüyor ve asgari ücretin görüşmeleri bu yılın aralık ayında ve 2016 itibariyle 1,300 başlamış olacak. Yani 5 kattan fazla artış görünüyor. Dolar olarak bakalım ki şu anda kurda bir dengesizlik var, buna rağmen bakalım. 2002’de 125 dolardı, bugün 346 dolar. Dolara da ezdirmedik, enflasyona da ezdirmedik. Çok daha fazlasının yapılmasının gereğine inandık ve böyle çalıştık. Tabii ki bunlar yeterli değil ama bu ülkede imkansızın mümkün olduğunu hep birlikte yaşadık, inşallah yine birlikte yaşayacağız. Yeter ki huzur, güven olsun.

1 Kasım’da oy bizim namusumuzdur, şerefimizdir diyerek gitmelisiniz. Telefonla arayarak, bütün akrabalarımızı sandığa götürmeliyiz. Çünkü bu ülkede 7 Haziran’da yaşanan sıkıntıları yaşamak istemiyoruz ve ben inanıyorum ki Hak-İş ailesi de buna izin vermeyecektir.