Siyasal İletişim Uzmanı Gülfem Saydan Sanver, CHP’nin 2019'daki seçimler için kampanyaya bir an önce başlaması gerektiğini söyledi. Sanver, muhalefetin Ankara ve İstanbul'da seçimi kazanma şansının çok yüksek olduğunu söyledi.
Sözcü'den Nil Soysal'a konuşan Sanver'in açıklamaları şöyle:
– En son Mart 2015'te konuşmuştuk. “Yolsuzluk iddiaları AKP'ye değil muhalefete oy kaybettiriyor” demiştiniz. Bugün durum ne?
Yolsuzluk, belli şartlar oluşmadıkça seçmenin çok da umursadığı bir konu olmaz. Peki seçmen neye prim veriyor derseniz; birincisi ekonomi. Yani seçmen yolsuzluğu ahlaki değil daha çok ekonomik olarak değerlendiriyor. Bu dönemin en büyük farkı; o döneme göre çok daha bozulmuş bir ekonomiyle karşı karşıya olmamız. İnsanlar kendi hane içi geliri etkilendiğinde yolsuzluğu sorgulamaya başlıyor. Çünkü cezalandırmak istiyorlar. Bu noktada medyanın bu konuları gündeme getirip getirmemesi ve ilişkin yargı sürecinin başlaması da önemli.
– Halk, yargının bağımsızlığını yitirdiği iddialarına nasıl bakıyor?
Seçmen ekonomik olarak zorlanmaya başladığı zaman daha önce görmezlikten geldiği konuları görmeye, duymaya başlar. Hatta bir suçlu arar ve cezalandırır. AKP'nin uzun süre oy yükseltmesinin temel nedeni belli seçmen gruplarına yaşattığı ekonomik refahtı. Muhalefetin burada yapması gereken en temel hamle bu seçmen grubunun değerlerine de dokunarak onlara geleceğe dair bir umut vermesi…
– Peki bu dönemin farkı da net olarak anlaşıldı mı sizce? Yani biz bugüne kadar hep parlamenter sistem üzerinden seçimleri konuşurken, şimdi önümüzde yepyeni bir rejim üzerinden seçimler var.
Seçmen referandum sonrası birtakım şeylerin hemen değişeceğini umdu. Özellikle AKP seçmeni için görüntü şu: Referandumda oy verdiler ama hiçbir şey değişmedi. Büyük bir hayal kırıklığı var.
– AKP ciddi oy kaybı mı yaşıyor?
Ben bu dönemde AKP'nin hiç olmadığı kadar kırılgan olduğunu düşünüyorum. 2002 yılına dönersek; o zaman AKP kurucu kadrolarıyla, teşkilatlarıyla, ürettiği siyasetle Türkiye'de belli bir seçmen grubu için umut veren bir partiydi. Bugün ise sayın Erdoğan dışında o günkü aktörlerin hemen hepsinin değiştiğini görüyoruz. Aslında bu dönem biz tek başına bir Erdoğan görüyoruz.
“Türkiye'de siyasal iletişim konusu hâlâ pek bilinmiyor"
Sorbonne Üniversitesi'nden doktora derecesi olan Gülfem Saydan Sanver, ABD'de siyaset iletişiminin Oscar'ı kabul edilen “Pollie Award” ödülünün de sahibi… Sanver, “Türkiye'de siyasal iletişim konusu hâlâ pek bilinmiyor. Siyasi parti ve liderler arasında sürekli siyasal iletişim yapan tek isim Erdoğan” dedi.
Erdoğan, seçmendeki mutsuzluğun farkında
– 2015'teki röportajda Erdoğan'ın siyaset iletişimi konusunda en başarılı lider olduğunu söylemiştiniz. Peki bugün?
Sayın Erdoğan daha ilk çıkış günlerinden lider olarak seçmende karşılık bulan bir hikaye yazmayı başarmıştı. Dünyadaki başarılı liderlere bakacak olursak hepsinin benzer tekniklerle çalıştığını görüyoruz. Erdoğan çoğu zaman birine cevaben konuşuyor. Şu dönemde de özellikle ana muhalefet partisine ve liderine çok sert eleştiriler yapıyor. Bugünü geçmişle kıyaslarsak sert liderden hırçın bir lidere dönüştüğünü görüyoruz. Bence kendisi de seçmendeki memnuniyetsizliğin farkında…
Adalet Yürüyüşü doğru bir çıkıştı
– Kemal Kılıçdaroğlu'nu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kemal Bey ilk çıktığında sakin güçken, zaman içinde mitinglerinde sürekli bağıran, Erdoğan'la polemiğe giren bir lider görünümüne girmişti. Dolayısıyla çıkış imajıyla ters düşmüştü ve bu ona zarar verdi. Bugün baktığımda; Kemal Bey ikisinin ortasında bir yerde… Bir yanıyla belgelerle konuşmaya çalışan daha sakin bir lider, bir yandan da zaman zaman tansiyonu yükselten bir lider var. Kılıçdaroğlu'na lider olarak doğru bir konumlandırma yapılması gerekiyor. Adalet Yürüyüşü bu anlamda doğru bir çıkıştı ama devamının gelmesi gerekiyor.
– Ana muhalefet cumhurbaşkanı adayını açıklamakta geç mi kaldı?
Geç kalmadı ama bir an önce açıklamak zorunda. Saadet Partisi'nin aday çıkarma ihtimali var ki bu çok önemli. Bağımsız adaylar da çok önemli. Muhalefet, Erdoğan karşısında başarılı olmak için bu seçimin ikinci tura kalmasını sağlamak zorunda… Ne kadar çok aday olursa şans o kadar yükseliyor. CHP için de hem meydan okuma açısından, hem de ikinci turda diğer partilerden oy alabilmeleri açısından kampanyaya bir an önce başlamaları gerekiyor. Çünkü bu seçimler, daha önceki seçimlere benzemiyor. Çok daha karmaşık bir kampanya süreci geçirecek bütün adaylar ve partiler.
Meral Akşener'in hikâyesi yok!
– Meral Akşener'i bir lider olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerek beden dili, gerek hitabeti nasıl?
Güneydoğu'dan başlamasının çok olumlu olduğunu düşünüyorum. Çünkü iktidara oynamak istiyorsa her kesimden oy alabilmeli. Bu anlamda Kürt seçmene ulaşmak için Güneydoğu çok doğru bir strateji. Söylemlerine baktığımızda Meral Hanım iktidara oynadığını, her kesime hitap ettiğini söylüyor ve “Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın karşısındayım. Milletvekilliği istemiyorum” diyor. Bu bir meydan okuma ve çok ciddi bir güç gösterisi ama beden dili ve hitabeti üzerinde çalışması gerekiyor. Ayrıca seçmenle bağ kurabilmesi için bir hikayesi olmalı. Bunu henüz oluşturamadı. Herkesin kafasında bölük pörçük kalıntılar var. Oysa seçmene ulaşabilecek, farklı seçmen gruplarından empati yakalayacak bir Meral Akşener hikayesi yaratmalı…
Muhalefetin İstanbul ve Ankara'da seçimi kazanma şansı çok yüksek
– Cumhurbaşkanı'nın belediye başkanlarını görevden alması oy oranını etkiler mi?
Görevden alınan belediye başkanlarının çoğu AKP'nin kuruluşundan beri gelen ve bu partiyle ciddi gönül bağı olan isimlerdi. Siz bu isimleri görevden aldığınız zaman aslında birçok taşı yerinden oynattığınız gibi çok da kalp kırmış oluyorsunuz. Seçmen olarak da, partili olarak da düşününce oy verdiğiniz belediye başkanı görevden alınıyor ve nedenini bilmiyorsunuz. Dolayısıyla bu seçmende de kırgınlık yaratıyor. Bu, AKP açısından büyük dezavantaj. Yerel seçimlerde adayın önemi çok büyüktür. Bir sonraki yerel seçimde adaylar oy isterken seçmene bu görevden alınmaları açıklamaları gerekecek, yoksa kendi adlarına güven oluşturmakta zorlanacaklar. Gerek referandumdaki trend, gerekse belediye başkanlarının görevden alınmasına birlikte baktığımız zaman bugün artık muhalefetin İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük şehirleri kazanma şansı çok yüksek. Bu da aslında Türkiye'de siyasetin değişmesi anlamına geliyor.
– İYİ Parti'ye baktığınızda ne görüyorsunuz? Hangi seçmen grubuna hitap ediyor? Kimin rakibi olduğunu düşünüyorsunuz?
İYİ Parti'yi ben tam da kuruluş aşamasında bir parti olarak görüyorum şu anda… Birtakım sağ söylemler duyuyoruz kendilerinden ama bu AKP'den seçmen kaydırmaya yetmez. Teşkilatlarını oluşturup, üzerinden biraz zaman geçmesi lazım ciddi kanaat oluşturmak için. Ve tabii çok net, somut söylemleri olmalı. Hükümet olmak istiyorsa AKP seçmeninden oy alması gerekiyor. Bu seçmene ulaşması, bağ kurması gerek. Ciddi bir strateji ve iletişim planı yapması gerekiyor. Bunun henüz net olduğunu düşünmüyorum.