Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 16 Nisan referandumu sonrası Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) genel başkanlığına gelmesinin ardından ilk kez partisinin Meclis grup toplantısında konuştu.
Konuşmasında AKP'yi 'devrimci bir parti' olarak tanımlayan Erdoğan, partinin il, ilçe ve belde yönetimlerinde değişikliğe gidileceğini belirtti.
AKP'nin 2001'deki kuruluşundan itibaren genel başkanı olan Erdoğan, 2014'te Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından bu görevi eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'na devretmişti.
16 Nisan'da düzenlenen referandumda yüzde 51.4 ile kabul edilen anayasa değişikliği ile "Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesileceğine" dair hüküm anayasadan çıkarıldı.
Bu değişiklik ardından, 21 Mayıs'ta gerçekleştirilen AKP 3. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde partinin yeni genel başkanı tekrar Erdoğan oldu.
Erdoğan grup toplantısındaki konuşmasında MYK ve grup toplantılarına katılmaya devam edeceğini, gelemediği durumlarda ise bu görevi genel başkan vekili olarak Binali Yıldırım'ın gerçekleştireceğini bellirtti.
Erdoğan partisinin tanımlarken devrimci kavramını da kullandı:
"Açık söylemek lazım AK Parti, devrimci bir partidir. Batı ne diyordu, 'AK Parti bir sessiz devrim gerçekleştirdi' diyordu. Türkiye'nin en etkili değişimleri AK Parti dönemlerinde yaşanmıştır. Hak ve özgürlükler konusunda atılamayan adımlar, bizim dönemimizde atılmıştır. Devrimciyiz diyenlere söylüyorum, AK Parti'nin attığı adımları AK Parti'den önce hanginiz attınız? Siyasi partilere yaşam hakkı vermediniz. Bizi bile kapatmaya yeltendiniz."
2019'da seçimlerde yüzde 50 oyun üstüne çıkmalarını gerektiğini belirten Erdoğan, partinin yerel örgütlerinde değişikliğe gidileceğini belirtti:
"Bu yılsonuna kadar bir defa il teşkilatlarımız, ilçe teşkilatlarımız kesinlikle tamamını güncelleyeceğiz. Yeniden gözden geçireceğiz. Ortada bir metal yorgunluğu var. Onun için çok daha dinamik, çok daha gayretkeş ekiplerle 2019'a hazırlanmamız gerekiyor".
Erdoğan, 'bazı ülkelerin FETÖ şüphelilerini ülkelerine kabul etmesine' tepkisini de sürdürdü:
"Ben buradan dünyaya sesleniyorum. Sizler iade-i itibara yardımcı olmazsanız, bilesiniz ki yarın öbür gün sizlerin de, bizlerin eline düşenleriniz olduğunda, istediğinizde bunları alamayacaksınız.
"Biz sizden bizim ülkemize ait, ki inşallah bunları vatandaşlıktan çıkacağız, bunları süratle bize iade etmenizi istiyoruz. Ettiniz ettiniz, etmediniz men dakka dukka."