Meral Tamer
Milliyet/06 Haziran 2012
Başbakan Erdoğan, Davos’ta “one minute” diyerek Dünya Ekonomik Forumu DEF’i terk ettikten 3 yıl 4 ay sonra, dün DEF’in İstanbul’daki toplantısının açılışına damgasını vurdu. Hem de ne vuruş!
Erdoğan Davos toplantılarının hiç değişmez standart formatını hem biçim ve süre, hem de içerik olarak allak bullak etti. Süre derken sanmayın ki kendisi gereğinden uzun konuştu; tam tersine sahneyi Filistin’in lideri Mahmut Abbas’a bıraktı; bırakırken de “Masum insanların fosfor bombalarıyla kitlesel olarak katledildikleri, dünyanın en büyük açık hava hapishanesinin bulunduğu Filistin meselesine sürekli olarak dünyanın dikkatini çekiyoruz” diyerek İsrail’e yine verdi-veriştirdi.
Sahneyi Abbas’a bıraktı
Erdoğan’ın hemen ardından kürsüye gelen Mahmut Abbas da önce işadamlarını Filistin’e yatırıma çağırdı; sonra o da İsrail’e yüklendi; son dönemde Batı Şeria’da 4 caminin yakıldığını, Doğu Kudüs’e enva-i çeşit saldırı ve baskı uygulandığını anlattı. 133 ülke tarafından tanındıkları halde İsrail’in hiçbir uzlaşmaya yanaşmadığından yakındı ve Birleşmiş Milletler’den Filistin’i üyeliğe kabul etmesini istedi. Abbas konuşurken sözleri sık sık alkışlarla kesildi.
Programın akışı dışındaki bu açılışı, DEF’in katı kurallarını bizzat koyan Prof. Dr. Klaus Schwab nasıl içine sindirdi bilemiyorum. Bu arada “one minute”in diğer baş aktörü ve Schwab’ın yakın dostu İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in İstanbul toplantısına katılmadığını da belirtmeliyim.
Türk usulü Davos
DEF toplantılarının bir âdeti vardır: Kitapçık olarak hazırlanmış programda yer alan bütün oturumlar çok dakik başlar ve biter. Süreler 1 dakika bile şaşmaz 14 yıldır aralıksız izlediğim Davos’ta başka türlüsüne hiç rastlamadım. Daha doğrusu düne kadar rastlamamıştım! Programa göre önce DEF’in kurucusu Prof. Dr. Klaus Schwab toplantıyı açacak, ardından Erdoğan 20 dakika konuştuktan sonra Schwab’la 10 dakikalık soru-cevap bölümü olacaktı. Sonra İstanbul toplantısının eşbaşkanı The Coca Cola Company’nin CEO’su Muhtar Kent, Tunus Başbakanı Hammadi Cibali ile sohbet formatında 30 dakika Tunus’un geleceğini konuşacaklardı. Hemen ardından da Mahmut Abbas’a ayrılmış 15 dakikalık bir “özel mesaj” bölümü vardı.
Türk usulü Davos’ta ise dün sabah Kent-Cibali konuşması hiç olmadı; Cibali en sonda 15 dakika konuştu; Kent ise başta 2 dakikacık görünüp tamamen kayboldu. Mahmut Abbas’ın konuşması hem öne alınmış, hem de süre 2 katına çıkarılmıştı. Tunus Başbakanı ise Abbas’tan sonra 30 dakika yerine 15 dakika konuşabildi.
Erdoğan’dan zenginlere...
Bu arada Schwab’la Erdoğan’ın programda yazan soru-cevap bölümü de yapılmadı. Buna karşılık bugüne kadar hiç alışık olmadığımız yeni bir formatla (!) “Açılış oturumunun kapanış konuşması” diye bir şey icat edildi ve Başbakan Erdoğan yeniden kürsüye gelerek “zengin ve vicdansız” diye tanımladığı ülkelere ders niteliğinde mükemmel bir konuşma yaptı. Başbakan’ın konuşmasını, kendi cümleleriyle sizlere özetlemek istiyorum: “Dünya şu anda 3 şeye hasret: Küresel barış, sevgi ve adil paylaşım. Bu toplantının hemen ertesinde Meksika’da G-20 Zirvesi, ardından da Rio’da Sürdürülebilir Kalkınma Forumu toplanacak. Biz bu toplantıdan dünyaya öyle bir mesaj verelim ki, bir el tokalaşmak için uzanırken, diğer el yumrukla karşılık vermesin.
Biz Türkiye olarak 10 yıl önce ‘alan el’dik; şimdi ‘veren el’ olmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz. Somali’de bir deri bir kemik kalmış yavruların yaralarına biraz olsun pansuman olabildiysek ne mutlu bize... Gelişmiş ülkeler, ‘oralara yardım eli uzatıyoruz’ derken, yaptıkları yardımın oraya gönderdikleri raportörlerin harcamalarına gittiğini biliyorlar herhalde. Raportörler yiyor-içiyor, altlarında arabalarla dolaşıyor...
Ben, yardım yapıldığı söylenen ülkelerin yetkililerine ‘Size ayni ya da nakdi yardım geldi mi?’ diye sorduğumda ne yazık ki olumlu cevap alamadım. Dünya Ekonomik Forumu İstanbul toplantısından beklentim, dünyada özellikle adil paylaşıma duyulan hasreti giderecek inisiyatifleri başlatmasıdır.”