-ERDOĞAN: ÖNCE ÖZÜR DİLENECEK SİVAS (A.A) - 05.12.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Şimdi birileri çıkıyor 'yeni bir dönemi başlatalım' diyor. Önce taleplerimiz yerine getirilecek. Önce Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara'nın, orada şehit edilen 9 kardeşimizin hesabı verilecek. Önce özür dilenecek, önce tazminat verilecek'' dedi. Sivas'ta Nuri Demirağ Havaalanı ve bazı tesislerin toplu açılış töreninde halka hitap eden Erdoğan, 12 Eylül 2010'daki halk oylamasında anayasa değişikliğine ''evet'' diyen Sivaslılara minnet duyduğunu ifade etti. Erdoğan, Sivas'ın Selçuklu ve Osmanlı şehri olduğunu, Kurtuluş Savaşı öncesinde kongreye ev sahipliği ve Kurtuluş Savaşı'na öncülük etmiş cumhuriyet şehri olduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, kentin aynı zamanda birlik, kardeşlik ve dayanışma şehri olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Sivas'ta eli kalem, dili kelam tutan insan kıtlığı yaşanmaz. İşte onun için Sivas bizim ışığımız, Sivas bizim canımız'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, 2002 yılında Sivas Havaalanının kapatıldığını anımsatarak, 2003 yılında, Sivas Kongresi'nin yıl dönümü olan 4 Eylülde Bakanlar Kurulu'nu Sivas'ta topladıklarını ve Sivas Havaalanının yeniden açılmasına karar verdiklerini ifade etti. Eksiklikler tamamlandıktan sonra 2006'da tarifeli seferleri başlattıklarını anımsatan Erdoğan, ''Terminal binası yakışmıyordu. 620 bin yolcuya hizmet verebilecek kapasitedeydi. Terminal binasını Selçuklu mimarisinde yeniden inşa ettik. 3 milyon yolcu kapasiteli bu muhteşem eseri Sivas'a kazandırdık. Pisti, Türkiye'nin en uzun pistlerinden biri. Teknolojisiyle, yan yollarıyla Sivas Nuri Demirağ Havaalanı Türkiye'nin hatta bölgenin en muhteşem havaalanlarından biri oldu'' diye konuştu. -''ANKARA'YA KAPANIP KALANLAR...''- Muhalefeti harekete geçirmek, muhalefeti yollara düşürmek, muhalefet partilerinin Anadolu'yla, Trakya'yla buluşmasını sağlamak için her fırsatta ''Sivas'ın ötesine geçin, Sivas'a gelin, Sivas'ın ötesine geçin ki Türkiye'nin nasıl değiştiğini görün'' dediğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Mesele seçim döneminde gitmek değil, mesele her an, her saniye halkla olmak, halkla bütünleşmek, halkın derdiyle dertlenmek. Ankara'ya kapanıp kalanlar fotoğrafın tamamını göremezler. Ankara'dan başını dışarıya çıkaramayanlar, uzatamayanlar milletin taleplerini duyamazlar. Seçim arifelerinde değil, her fırsatta buraya, Sivas'a gelemeyenler, Sivas'ın ötesine geçemeyenler yapılan hizmetlere gözleriyle, kalpleriyle şahit olamayanlar Türkiye'nin ufkunu, Türkiye'nin vizyonunu sahiplenemezler. Sivaslıların çok güzel bir sözü var, 'Ayakkabı dar olunca dünya geniş olmuş ne fayda'. İnsanın ufku darsa, değil bir adım ötesini, burnunun ucunu dahi göremez. Küresel vizyonla hareket ediyoruz. Türkiye'den bakınca Asya'nın derinliklerini, Afrika'nın sahralarını, Kafkasya'yı, Balkanlar'ı, Ortadoğu'yu, Avrupa'yı görüyoruz. Buradan bakınca atalarımızın Moğolistan'daki eserlerini, Saraybosna'daki hizmetlerini, Kabil'deki izlerini, Yemen'deki hatıralarını, Kosova'daki camilerini, Makedonya'daki köprülerini, üç kıtaya dağılmış hoşgörüsünü, insanlığını, vicdanını, adaletini görüyoruz. Atalarımızdan, tarihimizden, kültürümüzden, medeniyetimizden hem böyle bir vizyon devraldık hem de insani, vicdani bir vazifeyi omuzladık.'' Bağdat, Kabil, Beyrut, Saraybosna, Gazze, Kudüs'le ilgili hassasiyetlerini dile getirdiklerinde farklı şekillerde itham edildiklerini, dış politikalarının sorgulandığını, eksen kayması eleştirisine maruz kaldıklarını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Birileri hayatları boyunca samimiyetten nasiplenmediği için bizim de samimi olacağımıza ihtimal vermediler. 'Uluslararası hukuk' derken, 'adalet, barış' derken bunu samimiyetle söylüyoruz. 'İnsanlık' derken, 'vicdan' derken ne kadar yürekten söylüyorsak 'Gazze' derken de o kadar yürekten söylüyoruz. Önceki gün İsrail Hayfa'daki orman yangınına Türkiye iki yangın söndürme uçağıyla el uzattı. Bu bizim insani ve İslami görevimizdi. Bunun gereği olarak bunu yaptık. Atalarımızdan gördüğümüz, medeniyetimizden devraldığımız tutum, tavır buydu. Dünyanın hiçbir yerinde mazlumların, mağdurların, felakete maruz kalmış insanların rengine, dinine, inancına bakmadık. Arnavutluk'taki felaket bölgesine üç helikopter gönderdik, Bosna ve Karadağ'daki sel bölgelerine Kızılay yardım götürüyor. Artık elhamdülillah Türkiye, yardım alan değil yardım eden bir ülke oldu. Dünyanın neresinde olursa olsun insanların ölmesine, tabiatın yok olmasına seyirci kalmadık. Pakistan'a, Haiti'ye, Şili'ye uzandık, Tiflis'e nasıl elimizi uzattıysak Hayfa'ya da aynı hassasiyetle elimizi uzattık. Bunu kimse farklı yerlere çekmesin. Bunun altında bizim insana ve tabiata bakışımız vardır. Bunun altında sadece ve sadece insanlığımız, vicdanımız ve dayanışma kültürümüz vardır. Şimdi birileri çıkıyor 'yeni bir dönemi başlatalım' diyor. Önce taleplerimiz yerine getirilecek. Önce Gazze'ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara'nın, orada şehit edilen 9 kardeşimizin hesabı verilecek. Önce özür dilenecek, önce tazminat verilecek. Elini uzatanın elini havada bırakmayız, adım atana biz de adım atarız ama elin samimi şekilde uzandığını, olumlu bir adım atıldığını görmek ve buna inanmak istiyoruz. Akdeniz'e dökülen kan temizlenmedikçe, o kan lekesi İsrail'in üzerinden kalkmadıkça kimse bizden susmamızı, hukuktan, adaletten vazgeçmemizi beklemesin.'' -''BİRİLERİ KAFALARI KARIŞTIRMANIN MÜCADELESİNDE''- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Wikileaks belgeleriyle ilgili olarak, ''Bu belgelerin yayınlanış şekli, bu belgelerin seçilme kriterleri arkasında farklı niyetler olabileceğine dair kuşkularımız açıktır. Belli ki; birileri, belli ülkeleri töhmet altında bırakmanın, ülkeler arasındaki ilişkileri bozmanın tamamiyle dedikodu, magazin, iftira niteliğindeki ipe sapa gelmez yorumlarla kafaları karıştırmanın mücadelesi içinde'' dedi. Erdoğan, bir internet sitesi aracılığıyla Amerika Birleşik Devletleri hariciyesinin gizli yazışmalarının ortalığa saçıldığını, çeşitli büyükelçiliklerden, konsolosluklardan Washington'a gönderilen yorumların bu internet sitesi aracılığıyla parça parça açıklandığını anımsattı. Belgeler açıklanmaya başladığında ''Ne yapılmak istendiğini görelim, eteklerindeki taşları döksünler. Amaç, hedef, gaye nedir ortalığa dökülsün'' dediğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, meseleye soğukkanlı bir şekilde baktıklarını söyledi. Kendileri meseleye sağduyuyla yaklaşırken, birilerinin adeta define bulmuş gibi bu belgelerden medet ummaya başladığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle dedi: ''Yabancı bir diplomat senin ülkenin Başbakanına, senin ülkenin seçimle iş başına gelmiş hükümetine, partisine, milletvekillerine iftira atacak, sen de bu iftiradan medet umacak ve hani Sivaslıların çok güzel bir deyimi var ya: 'Akıl elden, fikir emanet'...Bunlar artık aklı yabancı diplomatlardan almaya başladı. Bunlar artık fikri yabancı diplomatların hezeyanlarından emanet almaya başladı. Kendileri üretemiyor, artık ithal ediyorlar. Bunlar 'kılavuzu karga olanın...' derler ya... Bunlar doğru kılavuzu bir türlü bulamadı. Neyi kılavuz edinseler, neyin peşine düşseler, yanlış yollara gidiyorlar.'' Günlerdir kendisinden olmayan bir belgenin istendiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, bu belgeyi isteyenlere Sivas'tan Aşık Veysel'in dizeleri ile seslendiğini belirtti. Erdoğan, Aşık Veysel'in dizelerini şöyle okudu: ''Aldanma cahilin kuru lafına, kültürsüz insanın kulu yalandır. Hükmetse dünyanın her tarafına, arzusu, hedefi yolu yalandır. Kar suyundan süzen çeşme göl olmaz, gül dikende biter diken gül olmaz. Her sineğin balı olmaz, peteksiz arının balı yalandır.'' -''MİLLİ İRADENİN ÜZERİNDE BİR GÜÇ YOKTUR''- Sivas'ta vatanın bölünmezliği, bütünlüğü, bağımsızlığı ifade edilirken, milli iradeye de bir kez daha vurgu yapıldığına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti. ''Ana muhalefet partisi, artık şunu anlamalı ve kabul etmeli; milli iradenin üzerinde bir güç yoktur. Siyaset milletle yapılır, siyaset millet için yapılır. Yabancı diplomatların iftiralarıyla, ithamlarıyla, hezeyanlarıyla siyaset yapılmaz. Düne kadar iktidar olmak için farklı anlayışların, arayışların peşine düşen, farklı yerlerden medet umanlar, bugün de ciddiyeti tartışılır belgelerden medet ummaya başladı. Biz de diyoruz ki: Millete gelin, millete. Gelin siyaseti milletle yapın. Millet için yapın. Başka yerlerde, başka odaklarla çare aramayın, kılavuz aramayın. Millet kılavuz olarak yeter. Gelin milletin arasına gelin.'' Başbakan Erdoğan'ın çocuklara oyuncak dağıttığı açılışta, vatandaşlar da ''Yiğido Başbakan'' sloganları attı.