Başbakan Erdoğan, yeni kurulan üniversitelerin öğretim görevlisi ihtiyacını karşılamak için 5 bin master ve doktora öğrencisini yurtdışına göndermeye hazırlandıklarını belirtti.
Marmara Üniversitesi'nin 2008-2009 açılış törenine katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, törende bir konuşma yaptı. "Eğitim ve sağlıkla ilgili hiçbir mazereti kabul etmiyorum" diyen Erdoğan şunları söyledi:
"Ülkemin hangi köşesinde olursa olsun 'Okul yoktu da okuyamadım', mazeretini kabul etmiyorum. İlk ve ortaöğretimde zengin fakir ayırt etmeden herkese kitabını verdik. Çocuklarımız özgüvenle yarınlara hazırlansın diye kuşe kağıttan basılmış kitaplar veriyoruz. Eğitimle ilgili mazeretleri ortadan kaldırmak için kampanyalar yaptık."
Öğrencilerden başbakana protesto 'Öğretim görevlileri yurtdışında eğitim alacak'Son 6 yıl içinde 53 yeni üniversite kurulduğunu bu durumun eleştirildiğini hatırlatan Erdoğan, Üniversite olmayan il kalmadığını vurguladı ve şöyle devam etti:
"Öğretim elemanlarını nereden bulacaksınız dediler. Milli eğitim bakanlığımız her yıl bin öğrenciyi yurtdışına gönderme kararı aldı. En son 650 master ve doktora öğrencisi dünyanın dört bir tarafına gönderildi. Döndükten sonra bu gençleri öğretim elemanı olarak kullanacağız. İlk hedefimiz 5 yılda 5 bin öğrenci."
1029'dan beri yurtdışına öğrenci gönderildiğini ancak son 10 yılın ortalamasının 30 olduğunu söyleyen Erdoğan, "Biz bir yılda 650 gönderdik. 5 yılda toplam 5 bin kişiye ulaşmak için bu yıl 1400 öğrenciyi daha yurtdışına göndermeyi hedefliyoruz" dedi.
Okullaşma oranı Bugün öğrencilerin yüzde 95'inin bilişim sınıflarından, bilgisayarlardan ve hızlı internetten yararlanır duruma geldiğini anlatan Erdoğan, şöyle
konuştu:
''Biz iktidara geldiğimizde okullaşma oranı yüzde 27 idi. Bugün ise yüzde 36... İddia ediyorum, Cumhuriyet kurulduğu dönemden sonra eğitime en büyük yatırım son 6 yıl içinde yapıldı. Bunu bizden öncekileri eleştirmek için söylemiyorum. Ancak istiyoruz ki bizden sonra bu koltuklara oturacak olanlar bizi bu şekilde anmasınlar. Bugünün öğrencileri yarın bu koltuklara geldiklerinde bizi hayırla ansınlar. Bizim reformlarımızı, yatırımlarımızı, hedeflerimizi daha ileri noktalara taşısınlar. Hükümet olarak da başbakan olarak da bu sorumluluğun bilincinde eğitim ve öğretimi süratle yarınlara taşımanın gayretiyle bu süreci işleteceğiz. Çok yoğun bir şekilde bu konuda çalışıyoruz.''
Devletin görevi Başbakan Erdoğan, törende yapılan konuşmalarda dile getirilen tespitlere katılmamanın mümkün olmadığını, ama Türkiye'de her şeyi devletten bekleme anlayışının en büyük yanlış olduğunu söyledi.
Erdoğan, devletin düzenleyen, denetleyen, koordine eden bir anlayışla bu işe el atmış olması halinde bugün çok daha ileri mesafelerde olunacağını vurguladı.
Bunu eğitimde ve sağlıkta devreye soktuklarını dile getiren Erdoğan, sağlıkta bu işin sadece devletle yürümeyeceğini ve devlet olarak bu işi koordine edeceklerini söylediklerini kaydetti.
Erdoğan, hizmet alımıyla hem kalitenin yakalanacağını hem de kuyruklardan kurtulunacağını dile getirerek, şöyle dedi:
''Peki bu adımı attık. Bu yasaları çıkardık. İş bitti mi? Hayır, bitmedi. Çünkü bu geçiş henüz daha sağlıklı bir durum arz etmiş değil. Daha eksikler var, ama inanıyorum ki zaman içinde bu eksiklerimizi de gidereceğiz. Şu anda devlet sağlıkta yatırımlardan birçok yerde kurtulmuş vaziyette.''
Başbakan Erdoğan, devletin yatırımlarını özel sektörün ya da vakıfların yatırım yapmadığı yerde yaptığını, dolayısıyla oradaki vatandaşların sorunlarını artık ilkel sağlık ocaklarında değil, bir kaç il atlayarak farklı illere gitmeden kendi ilinde kurulan modern hastanelerde çözebildiğini kaydetti.
Doktor, hemşire açığı
Bunların kolay olmadığını dile getiren Erdoğan, bu arada doktor, hemşire ve ebe açıklarının oluştuğunu ve bu konuda da üniversitelerden bu ihtiyaçların giderilmesi talebinde bulunduklarını kaydetti.
Erdoğan, şunları söyledi:
''Bize ne yazık ki bugüne kadar şu cevap verildi; 'Doktor yetiştirmek kolay değil'.... Tabii 'bir inceleyelim' dedik. Nasıl bir iş bu? İnceledik, baktık ki, Almanya'da bir öğretim üyesine düşen öğrenci sayısı 23,7 veya 27,3 ama bize baktık ki 3,7. Bu Allah aşkına iş mi? Bu bahane mi? Bir taraftan 'batı batı' diyeceksin. Ama batı ne yapıyor, biz ne yapıyoruz? Tabii ondan sonra doktor olmuyor. Niye doktor yetiştirilmiyor? 'Hastane yok' diyemezsin. Niye? Çünkü, biz 'bütün devlet hastanelerini, Sağlık Bakanlığının eğitim hastanelerinin hepsini üniversitelerin emrine vermeye hazırız' dedik.''
Yeni açılan üniversiteler içinde tıp fakültesi bulunanlara Sağlık Bakanlığının hastanelerini eğitim için verdiklerini anlatan Erdoğan, ''Diyoruz ki 'alın, yeter ki buralardan yarınların doktorlarını yetiştirelim'. Hepimiz 780 bin kilometre karelik, 70 milyon Türkiye için değil miyiz? Ne gerekiyorsa bunu yapacağız. Hep beraber yapacağız. Birbirimizin önüne duvar çekmenin, set çekmenin ne anlamı var? Birbirimizle dayanışma içinde olmalıyız'' dedi.
Ar-ge yatırımları teşvik edildi Hükümetleri döneminde bilimsel çalışmaları teşvik ettiklerini ve desteklediğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, bilimsel yayınlarda yüzde 83 artış olduğunu kaydetti ve şöyle devam etti:
"Sadece kamu değil özel sektörde de araştırma elemanında çok hızlı bir artış oldu. 2002'de Ar-Ge için 1.2 milyar dolar ayrılmış. Bu rakam 2006'da 3.5 milyar doları bulmuştur. Bu artışta araştırma kuruluşları ve özel sektöre verilen desteğin etkisi var. Ar-Ge çalışmalarına verdiğimiz destekleri artırarak devam edeceğiz. 2.5 milyar üniversite ödeneği vardı. Şimdi 6 milyar doları aşmış durumda. 78 bin kadro tahsis ettik üniversite kadrosuna."
'Türkiye eğitim merkezi olacak' Türkiye'deki üniversitelerin çoğrafi konumlarına göre uzmanlaşması gerektiğinin de altını çizen Erdoğan, "İstiyoruz ki fındık denildiğinde Ordu, Giresun, mermer denildiğinde Kütahya, çay denildiğinde Rize'deki okullarımız akla gelsin. Türkiye Asya ile Avrupa arasında köprüdür diyoruz. Ama bunu yerine getirme konusunda eksik kalmışız. Sadece köprü değil, merkez ve kilit ülkeyiz. Türkiye'nin Ortadoğu, Asya, hatta Avrupa'nın eğitim üssü olma potansiyeli var. Bunu aktif hale getirmeliyiz. Bunun için üniversite şehirleri kurmaya çalışıyoruz. Hedefimiz en iyiyi örnek almak. Küçük hedeflerle büyük işler başarılmaz" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin, iktidarları döneminde komşu ülkelerle ilişkilerini geliştirdiğini söyleyen Erdoğan, bu sayede Rusya'nın bir numaralı ticari partner haline geldiğini hatırlattı.
Tekstilcilerin teşvik beklentileri hakkında da konuşan Erdoğan, "Tekstilcilerle konuşuyorum, şu anda 2 milyon 800 bin kişi çalıştırıyoruz diyorlar. Ama arkasından bunun ne kadarı kayıtlı diye sorduğumuzda, 700 bin diyorlar. 4 kişinin 1'i kayıtlı, 3'ü kayıt dışı. Sıkıştıkları zaman da vergiyi indirin, teşvik verin, sübvanse edin diyorlar" dedi.