Başbakan Tayyip Erdoğan, yeni anayasa sürecine ilişkin olarak, "Şimdi BDP ile anayasal değişiklik yapmaya sayımız yetmiyor. Ama referandum noktasında anlaşabilirsek onlarla da müşterek adım atabiliriz" dedi. Erdoğan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın İmralı’ya gitmiş olabileceğini söyledi, “Ondan bilgileri alacağız, nedir, ne değildir. Ona göre temel yaklaşımlarımız var” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Orta Avrupa gezisinin son durağı Slovakya dönüşü Ana uçağında gazetecilere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın, İmralı'yla başlatılan süreç, yeni anayasa, Suriye ve Irak ile ilişkilere dair şunları söyledi:
4. Yargı Paketi: Bu hafta olmazsa bile önümüzdeki hafta arkadaşlar sunum yapacak. Bu sunumu aldıktan sonra artık takvimi belirleyeceğiz. (Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na verilen AK Parti'nin teklifi) Onların tamamı daha önce yaptığımız çalışmanın bir ürünü. Taslakta var. Aksilik olması halinde onlar şüphesiz hazırlığımızın içinde olduğu için onlar aynen gidecek. O zaman tabi grubumuzun teklifi olarak gelecek.
Mart'a kadar süre: O süre tabi başkanın süresi. Ama bizim de düşüncemiz, biz bir tarih belirlemedik ama böyle ilanihaye, sınırsız olmaz. Eğer böyle sınırsız, ilanihaye olursa, o bu işi sulandırmadır. Biz böyle bir şeyi yapmak istemiyoruz anlamına gelir. Yapacaksak takvimi belirleyelim. Uzun vadeli olmaz. Anayasayı değiştirme gücüne sahip olacağımız herhangi bir parti veya partilerle biz bunu parlamentoda yaparız. CHP kabul ederse yapabiliriz, MHP yaparsa kabul edebiliriz. Ama şu andaki görüntü öyle bir sinyal vermiyor.
‘BDP ile adım atabiliriz’
Bu işi yapanlar zaten üçer kişilik heyetler. Her şeye vukufiyeti olanlar onlar. Biz de Meclis Başkanı da böyle bir davet yapacak olsa diyeceğiz ki zaten siz bu arkadaşlarla yaptınız. Bizimle bir şey yapmanın da bir anlamı yok. Şimdi BDP ile anayasal değişiklik yapmaya sayımız yetmiyor. Ama referandum noktasında anlaşabilirsek onlarla da müşterek adım atabiliriz.
'Yaklaşımımız belli'
İmralı'ya gidecek ikinci heyet: Görüşmeye belki MİT Müsteşarım gitmiş olabilir. Ondan bilgileri alacağız, nedir ne değildir. Ona göre de dediğim gibi temel yaklaşımlarımız var. Dağ ile kucaklaşanlara bir kere yol veremeyiz, oraya gidin diyemeyiz. İki, söylemlerinde tabanı kışkırtacak bu tür söylemlere sahip olanlara da sıcak bakmamız mümkün değil. Ama aklı selimin sahip olduğu ve oradan döndükten sonra da verdiği mesajlarla bu çözüm sürecine katkıda bulunabilecek olanlara Adalet Bakanlığımızın bu konuda olumlu yaklaşımı söz konusudur.
'Muaz El Hatip’in açıklaması saptırıldı'
Suriye konusu: Suriye'de Muaz El Hatip'in yapmış olduğu açıklama saptırılmıştır. Muaz El Hatip, Beşşar Esed'in olmadığı bir iktidarla görüşürüz diyor. Onlar bunu saptırıp Esed'le görüşme şekline işi getiriyorlar. Kesinlikle Esed'i, Muaz El Hatip kabul etmiyor, görüşmeyiz diyor. Ama rejimin diğer kalıntılarıyla masaya oturulabilir. Ki bu Cenevre görüşmelerinin de bir tezahürüdür. Cenevre'de Esed'siz isimlerle, muhalefetin sunabileceği isim listesi geçiş dönemini onlarla yönetebiliriz dediler. Hatta buna Ruslar da olumlu baktı. Daha sonra bu saptırıldı. Buna bir kere muhalif güçler evet demiyor. PYD olayına gelince PYD rahatsız. Niye? Çünkü muhalif güçler PYD'yi sıkıştırmaya başladı. Burada özellikle Kamışlı, Haseke'ye doğru PYD'nin çok ciddi bir sıkıntısı var. PYD öyle çok çok rahat değil. O süreci de muhalif güçler gayet iyi sürdürüyorlar. Hava hakimiyeti noktasında rejim zayıflamakta. Tabi bu hava hakimiyetini nereye kadar kullanacak onu bilemeyiz. Hava hakimiyeti nereye kadar geçerli o da ayrı bir konu.
'Destek henüz yok'
Biz müttefikleri ikna için böyle bir tura girerken bizim ta başından beri ilk düşüncemiz BM, Arap Ligi, İKÖ, Rusya, Çin, bunlarla görüşmeler yaptık. Ama arzu edilen neticeyi alamadık. Hala Arap Ligi bile bu işe tam manasıyla gerekli desteği vermiyor. BM Güvenlik Gücü ne yazık ki son Doha toplantısına kadar bir adım bile atmadı. Şimdi Doha toplantısında da kimlerin ne kadar para verdiği ortada. Körfez; Suudi Arabistan, onlardan para çıktı. Ama tüm bunlara rağmen yine söylüyorum Beşşar gidicidir, kalıcı değildir. Şu anda bütün imkanlarıyla muhalif güçler çalışmalarına devam ediyorlar. Doha olayından sonra onlara verilecek katkı, verilecek güç daha da artarak devam edecektir. Biz şu anda insani noktadaki desteğimizi sürdürüyoruz. Açık kapı politikamız devam edecek.
‘Komşuyuz, yardımcı oluyoruz’
Talabani'nin sağlık durumu: Ağır olduğunu sadece biliyoruz. Ağır olduğunu da söylüyorlar olmadığını da söylüyorlar.
Davutoğlu'nun Maliki'ye yönelik açıklamaları: Maliki'den o tür bir mesaj açıklama çıkınca, dedim ona ben karşılık vermeyeyim Ahmet Bey versin. Ahmet Bey'in ona karşılığı oldu.
Irak ile ticaret: Merkezi yönetim orada her şeyi kendi kontrolünde tutmak istiyor. Biz de bu noktada 'eğer K.Irak yerel yönetimi bu işlerden çekilmezse biz her şeyi yapabiliriz' diyoruz. Benzin istiyorsa benzin veririz, mazotsa mazot veririz. Bu noktada bizim bir şeyimiz yok, Amerika'nın dahline rağmen. Amerika yanlış yapıyorsunuz diyor. Biz de diyoruz ki hayır anayasada bu mevcut. Çünkü şu anda K.Irak'ın yüzde 18'lik yapı üzerinden tasarruf yetkisi vardır. Bu tasarruf yetkisini istediği ülke ile kullanır. Biz de komşusuyuz. Böyle bir ihtiyacı var. Bu ihtiyacını gidermede biz de komşusu olarak yardımcı oluyoruz. Biz de bunun karşılığında petrol vesaire bu tür alımı yapıyoruz.
‘CHP her zaman darbelerin arkasında’
Erdoğan, CHP'li vekilin "Eskiden ihtilal olurdu, şimdi yapacak komutan kalmadı" sözü için "Zaten bunların her zamanki beklentileri bu. Onun için yani bu ülkenin tarihinde darbelerin arkasında başka zihniyet aramaya gerek yok. Her zaman CHP zihniyeti bunların arkasında olmuş. Ya hazırlık safhasında veya nokta konulduktan sonra acaba bize ne düşüyor diye destek başlamış" dedi.
‘Macar ve Slovak liderler başarılı’
Orta Avrupa'ya yaptığı ziyaretleri değerlendiren Erdoğan şöyle konuştu:
"Macaristan ve Slovakya Gerek Macaristan gerekse Slovakya'da bir istikrar gördüm. Şu anki başbakanları gelecek vaat ediyor. Zaten Slovakya Başbakanı Robert Fico, üç dönemdir iktidarda. Edindiğim izlenim fevkalade durum olmadığı takdirde uzun süre götürür. Macar Başbakanı Victor Orban'ın da zaten 2002'den önce 4 yıl başbakanlığı vardı. İkinci defa başbakanlık yapıyor. Çok zeki birisi. İki liderin de futbol sevgisi yüksek."