T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Mardin mitingine katıldı. Burada konuşan Erdoğan, "Kent uzlaşısı diye bir şey uydurdular, kimin eli kimin cebinde belli değil. Belediyeleri, DEM ile beraber yönetilecekler ve DEM'siz yönetilecekler diye ikiye ayırmışlar. Bununla kalmamış, DEM'lilerin kapısında girecekleri ve giremeyecekleri belediyeler diye paylaşmayı ihmal etmemişler. Biri çıkıyor, 'DEM'lileri kaldırımda görsem yolumu değiştiririm' diyor, bir başkası çıkıyor, 'DEM'e oy verenleri belediyeye almam' diyor. Ötekisi çıkıyor, 'Size ne oluyor, biz anlaştık, belediyeleri beraberce yöneteceğiz' diyerek, tutmayın küçük enişteyi edasıyla posta koyuyor. Tüm bu skandallar yaşanırken genel başkanlık koltuğunda oturan şahsı ya kimse takmıyor ya da mikrofonu ele geçiren, kendisine had bildiriyor" dedi. Daha önceki açıklamalarında merkezi ile yerel yönetim iş birliğine vurgu yapan Erdoğan, oy tercihi sebebiyle vatandaşlara ayrımcılık yapılmayacağını ve vatandaşların hizmetten yoksun bırakılmayacağını söyledi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Mardin'e kendimizi tam anlatamadık"
"Mardin'e kendimizi tam anlatamadığımızın farkındayız. Son seçimlerde bunu bir kez daha gördük. 14-28 Mayıs'ta Mardin'de arzu ettiğimiz oranlara maalesef ulaşamadık. Mevcut oy oranlarının Mardin ile aramızdaki muhabbeti yansıtmadığını biliyoruz. İnşallah bunu önümüzdeki seçimlerde hak ettiği seviyeye getireceğiz. Yeni bir başlangıç yapacağız, buna inanıyorum. Mardin Büyükşehir Belediyesi'nde ve ilçelerde sizlerin huzuruna icraat ve hizmetleriyle temayüz etmiş isimlerle çıktık.
"Bu sefer Mardin'in tercihinin istismar ve kimlik siyasetinden olmayacağına inanıyorum"
Çalışma bakanımız Vedat Işıkhan Mardin'in meseleleri, talepleri, projeleriyle zaten çok yakında benim yanımda mesaisini veriyor. Biz de seçilmeleri halinde hepsine en güçlü desteği vereceğiz. Bu sefer Mardin'in tercihinin istismar ve kimlik siyasetinden değil, eser ve hizmet siyasetinden yana olacağına inanıyorum. Karşımızdaki şu heyecan, 31 Mart'ın, önceki seçimlerden çok farklı olacağını söylüyor.
"Tayyip Erdoğan'ın dik ve dirayetli duruşunu mazlum Gazze halkı çok iyi biliyor"
Türkiye'nin Filistin davasına verdiği güçlü desteğin şahidi bizzat Filistinli kardeşlerimizdir. İçimizdeki bazı cahiller bilmeseler de Tayyip Erdoğan'ın dik ve dirayetli duruşunu mazlum Gazze halkı çok iyi biliyor. Biz Filistinli kardeşlerimizin hak ve hukuk mücadelesini 7 Ekim'de keşfetmedik. Gençlik yıllarımızdan beri biz bu mücadelenin içindeyiz. Yarım asırlık siyasi hayatımızın her aşamasında Filistin'i savunduk, Filistin davasına sahip çıktık. Ömrümüzü adadığımız ve ağır bedeller ödediğimiz böyle bir konuda son dönemde kimi çevrelerin mesnetsiz ifadelerine rastlıyoruz.
"Cehape'nin listelerinden Meclis'e girenler bize ders veremez"
Öncelikle şunu ifade etmek isterim; her kim bu milletin Gazze ve Filistin davasındaki gayretini sorguluyorsa açıkça kendi insanına hakaret ediyor demektir. Her kim 'Hiçbir şey yapmadılar' diyorsa alenen iftira atıyor demektir. Bu tür asılsız ithamların AK Parti ve Cumhur İttifakı'ndan oy koparmak amacıyla dillendirilmesi ise tam manasıyla utanç vericidir. Hamas terör örgütüdür diyen Cehape'nin listelerinden Meclis'e girenler, bilerek ya da bilmeyerek Cehape'nin seçim stratejisine hizmet edenler kusura bakmasınlar ama Filistin konusunda bize ders veremezler.
"AK Parti'nin gölgesinde yürüyüp de verdiğimiz mücadeleleri değersizleştirme peşinde koşanlara veyl olsun"
Hem Filistin ve Gazze'ye hiç yardım etmediler diyeceksiniz hem de AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın oylarını bölerek Filistinli direnişçilere terörist iftirası atanlara seçim kazandıracaksınız... Bunun adı tutarsızlık, basiretsizlik, hırsını aklının önüne geçirmektir. Böyle bir vebalin altına hiçbir kardeşimin AK Parti'ye ve Cumhur İttifakı'na gönül vermiş hiçbir vatandaşımın gireceğini düşünmüyorum. Bir dönem AK Parti'nin ve şahsımızın gölgesinde yürüyüp de verdiğimiz mücadeleleri değersizleştirme peşinde koşanlara veyl olsun diyoruz.
"Gizli saklı işimiz yok; nerede ittifak yaptığımızı, nerede kendi adaylarımızla seçime girdiğimizi herkes biliyor"
Tüm vatandaşlarımın sadece siyaseten değil, vicdanen de doğru karar vereceğine inanıyorum, Mardin'den örnek bir duruş bekliyorum. Dış politikada nasılsa iç siyasette de duruşumuz, tavrımız bellidir. Kırmızı çizgimiz ve hassasiyetlerimiz bellidir. Buraya gelirken Emniyet'ten şu rakamı alayım, katılım nedir öğrenin bakalım dedim. Verilen 50 rakam bin. 21 yıldır emanetini taşıdığımız milletimize asla yalan söylemedik. Vatandaşlarımızdan gizli saklı iş çevirmedik. İnsanımıza karşı daima dürüst olduk. 15 Temmuz gecesi Fetö'cü darbecilere karşı Cumhur İttifakı'nda da bu ilkemiz değişmedi. Nerede ittifak olarak hareket ettiğimizi, nerede kendi adaylarımızla seçime girdiğimizi herkes biliyor, görüyor. Yani vatandaşın gözünden kaçırmaya çalıştığımız hiçbir gizli saklı işimiz yok. Adeta cam gibi şeffafız. Bir de karşı tarafa bakıyorsunuz, aman Allah'ım... Ortada ne ne dürüstlük ne şeffaflık ne de milli iradeye saygı var...
"Belediyeleri, DEM ile beraber yönetilecekler ve DEM'siz yönetilecekler diye ikiye ayırmışlar"
Kent uzlaşısı diye bir şey uydurdular, kimin eli kimin cebinde belli değil. Belediyeleri, DEM ile beraber yönetilecekler ve DEM'siz yönetilecekler diye ikiye ayırmışlar. Bununla kalmamış, DEM'lilerin kapısında girecekleri ve giremeyecekleri belediyeler diye paylaşmayı ihmal etmemişler. Biri çıkıyor, 'DEM'lileri kaldırımda görsem yolumu değiştiririm' diyor, bir başkası çıkıyor, 'DEM'e oy verenleri belediyeye almam' diyor. Ötekisi çıkıyor, 'Size ne oluyor, biz anlaştık, belediyeleri beraberce yöneteceğiz' diyerek, tutmayın küçük enişteyi edasıyla posta koyuyor. Tüm bu skandallar yaşanırken genel başkanlık koltuğunda oturan şahsı ya kimse takmıyor ya da mikrofonu ele geçiren, kendisine had bildiriyor. Yani ortada siyasi ahlak, dürüstlük, şeffaflık namına hiçbir şey yok. İnsanların aklına bunları görünce nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça diyen o meşhur şarkının sözleri geliyor. İlkesizlik ve siyasi ahlaksızlık bunların adeta paçalarından akıyor.
"Söz konusu Cehape olunca kuyruklarını kıstırıp olay yerinden uzaklaşmayı seçtiler"
Madalyanın öbür tarafında da durum çok vahim. Lafa geldiğinde Kürtler hakkında çıkıp onları istismar edenler bu dalavere karşısında tek bir cümle kurmuyor. Seçmenlerin haysiyetini bile savunmayacak kadar acziyet içindeler. Türkiye son bir haftadır artık geride kaldığını düşündüğümüz tek parti faşizminin en ilkel hallerine şahit oluyor. Kendilerince Kürt kardeşlerimizin iradesin ipotek koyanlar, sadece havaya bakıp ıslık çalıyor. Söz konusu Cehape olunca kuyruklarını kıstırıp olay yerinden uzaklaşmayı seçtiler.
Son 21 yılında attığımız her demokratikleşme adımına karşı çıkanlar bunlar değil miydi? Her türlü engele rağmen hak ve özgürlükler konusunda sessiz devrim gerçekleştiren bize demediklerini bırakmayanlar bunlar değil miydi? Yasakçı zihniyete verdiğimiz mücadeleye rağmen sizinle aramızı bozmaya çalışanlar bunlar değil miydi? Şimdi aynı kesimler 2024 yılında tek partinin faşist ruhunu hortlatan Cehape karşısında üç maymunu oynuyor. Bunun takdirini sırf kimlik siyaseti sebebiyle DEM'e oy vermeyi düşünen vatandaşlarımın en iyi şekilde yapacağına inanıyorum.
"Bizde oy tercihinden dolayı vatandaşa ayrımcılık yapmak yok"
Burada bir hakikati tekrar ifade etmek istiyorum. Bizim ne 30 yıllık belediyecilik ne de 21 yıllık iktidarlarımız döneminde oy tercihinden dolayı vatandaşa ayrımcılık yapmak yoktur. Seçim döneminde elbette rekabet olur, eleştiriler yapılır ancak sandıklar kapanıp sonuç açıklanınca rekabet biter, hizmet başlar. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkese hizmet etmek görevimizdir.
"Sırf oy tercihinden dolayı vatandaşı hizmetten yoksun bırakmayız"
Biz herkesin, 85 milyonun tamamının hizmetkarıyız. Bize efendilik yakışmaz, hizmetkarlık yakışır. Terörü öven, hukukun dışına çıkan olursa yasal zeminde gerekli tedbirler alınır. Ama bu sırf oy tercihinden dolayı vatandaşı hizmetten yoksun bırakmak şeklinde asla olmaz."