01 Haziran 2011 03:00
T24 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kürt halkına kardeşlik mesajlarıyla başladığı Diyarbakır mitinginde ''Kürt meselesinin patenti CHP'ye aittir, Kürt meselesinin istismarı da BDP'ye aittir. Benim Kürt kardeşim, CHP zulmünden kurtuldu ama maalesef bu sefer de BDP terör örgütün zulmüne maruz kalıyor'' dedi.
Erdoğan, partisince İstasyon Meydanı'nda düzenlenen mitingde halka hitap etti.
''Bunlar hangi yüzle Diyarbakır'a geliyor? Hangi yüzle sizin huzurunuza çıkıyor?'' diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
BDP terör örgütünün zulmü
''Ben size söyleyeyim şimdi CHP'ye kim sahip çıkıyor biliyor musunuz, BDP sahip çıkıyor. Dayanışma içindeler. BDP bunları kullanıyor ve bunlara kucak açıyor, Hakkari'de nasıl kucak açtıysa... Hakkari'de CHP 157 tane oy aldı ama BDP'lilerin eline CHP bayraklarını tutuşturdular ve orada Kılıçdaroğlu konuştu ama Türk Bayrağı yok. Diyarbakır'da da aynı şekilde BDP, CHP'ye kucak açıyor. BDP'nin ilgilerinden bir tanesi açıklama yapıyor. Ses kayıtları öyle zannediyorum ki bugün yarın yayınlanabilir. Ne diyor biliyor musunuz, 'Elazığ'da biz güçlü değiliz dolayısıyla MHP'yi destekleyelim' Kürt meselesinin patenti CHP'ye aittir; Kürt meselesinin istismarı da BDP'ye aittir. Benim Kürt kardeşim, CHP zulmünden kurtuldu ama maalesef bu sefer de BDP zulmüne maruz kalıyor'' diye konuştu.
CHP ile BDP'nin ''sivil faşizmde işbirliği yaptığını'' ifade eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Mem-u Zin'i yasaklayan anlayışla, Şivan Perver'i tehdit eden anlayış arasında ne fark var? İkisi de sivil faşizm değil mi? Başörtüsünü yasaklayan anlayışla, Cizre'de İmam Hatipli çocukların yurduna molotof atıp, yüzlerini yakan anlayış arasında ne fark var soruyorum sizlere? İkisi de sivil faşizm değil mi? Ahmet Kaya'yı linç eden, vatanına hasret şekilde gözlerini yummasına sebep olan anlayışla, Şivan Perver'e Diyarbakır'da konser verdirmeyen anlayış arasında ne fark var soruyorum sizlere? İkisi de sivil faşizm değil mi? Ezanı Türkçe okutan anlayışla, 'Kürtlerin dini Zerdüştlük'tür' diyen. 'Kürtler kılıç zoruyla Müslüman olmuştur' diyen anlayış arasında ne fark var? İkisi de sivil faşizm değil mi? İmam hatiplere düşman kesilen, ikna odaları kuran, Allah'ın ayetine 'sinir bozucu' diyen anlayışla, imam katleden, cuma namazlarına nifak sokan anlayış arasında ne fark var soruyorum sizlere? AK Parti'ye oy verenlere, 'bidon kafalı' diyen, 'göbeğini kaşıyan adam' diyen, 'CHP'ye oy vermeyenlerin yüzde altmışı aptal' diyen, 'beyinsiz' diyen anlayışla; esnafa zorla kepenk kapattıran, insanların mitinge gelmesini, hatta sandığa gitmesini engelleyen, iradesine ipotek koyan anlayış arasında ne fark var? İkisi de sivil faşizm değil mi? Ah benim Kürt kardeşim. Yıllarca CHP zulmünü yaşadın. Yıllarca CHP'nin kurucusu ve müdafi olduğu resmi ideolojinin asimilasyon, inkar, ret baskısını yaşadın. Şimdi de, BDP terör örgütünün zulmünü, baskısını, özellikle de faşizmini yaşıyorsun. Bir zulümden kurtulmaya çalışırken bir başka zulme maruz kalıyorsun.''
Şair Yusuf Hayaloğlu'nun ''Ey fırtınalı bayır, ey mazlum Diyarbakır, dağlarında ateşler, alnında kızıl bakır, çiğdemler solar gibi, anneler yanar gibi, dizlerine döküldüm, ağlama Diyarbakır'' dizelerini aktaran Başbakan Erdoğan, ''Sevgili Kürt kardeşim. Bu meseleyi evelallah biz çözeriz. Böyle dedik ve de çözüyoruz işte. Kardeşlerim biz, samimiyetle, hasbilikle, ihlasla, kardeşlikle yaklaştık. Şiddetin, öfkenin, nefretin diline teslim olmadan, bir olarak, beraber olarak, kardeşlik hukuku içinde yaklaştık ve bu problemi büyük ölçüde çözdük, çözüyoruz. 2005 yılında, burada, Diyarbakır'da ne dediysem, bugün de onu söylüyorum, bugün de o sözün arkasındayım'' diye konuştu.
Sandığa gitmeye korkmayın
Başbakan Erdoğan, AK Parti'nin başlattığı hiçbir işi yarım bırakmadığını ve bırakmayacağını belirterek, şunları söyledi:
''Bu ülkede Kürt sorunu vardır, adına Güneydoğu sorunu deyin, ne derseniz deyin... Ölene kadar Kürt sorunuyla ya da Güneydoğu sorunuyla mı yatıp kalkacağız? Helalleşme sürecini 2005 Ağustos ayında başlattık, 2009 yılında Demokratik Açılımı, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni biz başlattık. Çözüm sürecinin zeminini olgulaştırdık. Siz daha önce geldiğimizde ne dediniz, 'Olağanüstü hali kaldırın' dediniz, kaldırdık, Çekiç Güç'ü gönderdik, Kürtçe üzerindeki zincirleri kırdık, terör zararlarını telafi ediyoruz. Kürtçe üzerindeki zincirleri biz kırdık. Terörden zarar görenlerin zararlarını biz telafi ettik. TRT ŞEŞ'i biz kurduk. Üniversitelerde Kürt Dili ve Edebiyatı enstitülerini biz açtık. Kürtçe kursların, Kürtçe propagandanın önünü yine biz açtık. Kalıcı, barışçı bir çözümün ilk kapısını biz araladık. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Kürt meselesinin tartışılmasını biz sağladık. Bugüne kadar konuşulmayanların, konuşulmasına cesaret dahi edilmeyenlerin, serbestçe, özgürce konuşulmasını, tartışılmasını biz sağladık.
Biz analar ağlamasın dedikçe, CHP, 'Analar ağlamaya devam etsin' dedi. Şu anda Hazro teşkilatında bir kardeşimi PKK kaçırdı. Bu kişi Kürt niye kaçırıyorsun? Partili bir kardeşimizin işyeri basıldı, iş makineleri yakıldı. Esnafın kepenkleri kapattırılıyor. Bunlar Kürt değil mi? Ekonomik bağımsızlıklarına müdahale değil mi? Bunlara haddini sandıkta bildirmemiz lazım. Aksi takdirde yaptıkları zulüm yanlarına kar kalıyor. Bunların Diyarbakır'a, Kürt kardeşlerime verecekleri hiçbir şey yok. Partimde 60'a yakın Kürt kardeşim var. Kabinemde 4 bakanım Kürt.
Biz gençler ölmesin dedikçe, MHP, şehit cenazelerini istismar etmeye devam etti. Biz kardeşlik dedikçe, 'BDP, Kürt sorunu biterse ben ne olacağım' kaygısına düştü. Çünkü bu biterse rantları gidecek. Çözüm sürecini biz başlattık, çözümü biz nihayete erdireceğiz. Bu ülkede, akan kanı da, gözyaşını da, bütün engellemelere rağmen biz durduracağız. 12 Haziran sonrasında, yeni, özgürlükçü, demokratik, sivil, katılımcı bir anayasayı hep birlikte, uzlaşmayla, ittifakla yapacağız. Diyarbakır'ın da, İstanbul'un da, 'Benim anayasam' diyebileceği bir anayasayı birlikte yazacak, birlikte kabul edeceğiz.''
BDP'nin, Kürt sorunun bitmesini, asimilasyon, inkar, reddin sona ermesini istemediğini kaydeden Erdoğan, bu sorunların ortadan kalkması halinde BDP'lilerin işsiz kalacağını söyledi.
Erdoğan, özgürlükleri genişlettikçe, demokrasiyi ileri standartlara kavuşturdukça, BDP'nin bundan rahatsız olduğuna işaret ederek, ''BDP, CHP ile kolkola, omuz omuza, sivil faşizm ilan ediyor. Yapılan, sivil itaatsizlik değil, sivil faşizmdir. Yapılan, benim Kürt kardeşlerime baskıdır, zulümdür. Yapılan, benim Kürt kardeşimin derdi, sıkıntısı, çilesi üzerinden zümrevi ve siyasi çıkar sağlama gayretidir'' dedi.
Diyarbakırlılar'dan sandıkta, BDP'ye en sert cevabı vermelerini isteyen Erdoğan, seçimle ilgili her türlü güvenlik önleminin alındığını, kimsenin sandık başına gitmekten korkmasına gerek olmadığını vurguladı.
Erdoğan, ''Diyarbakır korkmasın. Diyarbakır özgürlüğüne, demokrasiye, milli iradeye, kendi hür iradesine sahip çıksın. 12 Eylül'de nasıl boykota karşı çıktıysanız, ben inanıyorum ki 12 Haziran'da da demokrasiye sahip çıkacaksınız. 12 Eylül'de, CHP-MHP-BDP ittifakına nasıl karşı çıktıysanız, çetelere nasıl karşı çıktıysanız, ben inanıyorum ki, 12 Haziran'da daha güçlü şekilde sandığa sahip çıkacaksınız'' diye konuştu.
Diyarbakır için projeler
Diyarbakır için büyük hayalleri olduğunu belirten Erdoğan, Diyarbakır'a, sadece 80 ilden değil, dünyanın her yerinden akın akın turist gelebileceğini, bu kapsamda kente modern bir havaalanı yaptıklarını söyledi.
Silvan Barajı bitince, GAP tamamlanınca, toprağın suya hasretinin biteceğini, Diyarbakır'ın Türkiye'nin, dünyanın tahıl ambarı haline geleceğini ifade eden Erdoğan, böylece onbinlerce gencin, ailenin, tarlalarda, bahçelerde, alın terinin karşılığını fazlasıyla alacağını kaydetti.
Diyarbakır'a üç, dört üniversite kurulabileceğini, Türkiye'den, dünyadan, on binlerce öğrencinin Diyarbakır'a koşabileceğini dile getiren Erdoğan, Diyarbakır'ın Ortadoğu'nun en büyük üretim, ticaret, sanayi merkezi olabileceğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, Diyarbakır'ın, huzurun, güvenliğin, kardeşliğin örnek şehrine dönüşebileceğini ifade ederek, bunun için ilk adımları attıklarını bildirdi.
5 kilometre uzunluğundaki Diyarbakır'ın tarihi surlarının iki yerinden yıkıldığını, bu iki yerde onarım yapacağını belirten Erdoğan, Suriçi'ne, o eski zamanlarda olduğu gibi bugün de yine tarihi kapılardan girilmesini sağlayacaklarını kaydetti.
Suriçi'ndeki 500 civarında sivil mimari örneği yapıyı aslına uygun şekilde yeniden inşa edeceklerini, Suriçi'ni, çirkin yapılaşmadan ve görüntüden kurtaracaklarını kaydeden Erdoğan, Askeri ve Sivil havaalanını birbirinden ayıracaklarını, yeni ve modern bir terminal binası ile Diyarbakır'a yaraşan sivil bir havaalanını Diyarbakır'a kazandıracaklarını dile getirdi.
Dicle kenarında kuracakları bir yaşam merkezinin günlük yaşamın, ticaretin, eğitimin, sporun tabii bir bütünlük içinde kucaklaştığı çok farklı bir alan olacağını belirten Erdoğan, Dicle Vadisi Projesi'nin Diyarbakır'daki insanların yaşam kalitesini artıracağını, güvenli, rahat, kucaklayıcı, modern bir yaşam alanı inşa edileceğini söyledi.
Demokratik hakkınızı kullanın
Diyarbakır-Şanlıurfa arasına otoyol inşa ettiklerini anlatan Erdoğan, 30 bin kişilik şehir stadını Diyarbakır'a kazandıracaklarını, Diyarbakır'ın Süper Lig'e çıkmasını istediklerini kaydetti.
Silvan Projesi ile 2 milyon 450 bin dekar tarım arazisinin sulanabilmesini sağlayacaklarını, projenin enerji alanındaki faydasının yılda 102 milyon lira olacağını belirten Erdoğan, projeyle 318 bin kişiye iş imkânı oluşturulacağını dile getirdi.
Diyarbakır'a 2 tane şehir hastanesi kazandıracaklarını, Kayapınar şehir hastanesinin, 1 genel ve 7 ihtisas hastanesinden oluşacağını ifade eden Erdoğan, genel hastanenin şu anda 500 yatakla faaliyette olduğunu, buna, 7 ihtisas hastanesi daha ekleyeceklerini, böylece toplam yatak sayısının bin 630'a çıkacağını bildirdi. Şehir Hastanesi'nde, 120 yoğun bakım yatağı, 30 ameliyathane olacağını belirten AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, Kürt sorununun müsebbibinin, Kürtlerin yaşadığı sorunların kaynağının CHP olduğunu belirterek, ''Daha bir kaç gün öncesine kadar 'Kürt' diyemeyen CHP Genel Başkanı, sandığa iki hafta kala Kürt meselesini hatırlayıverdi. Bunlar, zoraki demokrat; bunlar, muvakkat demokrat, geçici demokrat; bunlar, sandık demokratı'' dedi.
Bunlar çete, bunlar eşkıya bunlar terörist
''Biz, bu topraklarda bir somun ekmeği paylaştık, katığımızı paylaştık, sevinci nasıl paylaştıysak hüznü, acıyı, gözyaşını da paylaştık'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Siz Diyarbakır'da ne acı çektiyseniz, biz Ankara'da aynı acıyı çektik. Diyarbakırlı annenin gözünden yaş akarken, Çankırılı annenin gözünden yaş akarken, bizim de gözlerimiz yaşardı. On yıllar boyunca yoksulluğu birlikte yaşadık. On yıllar boyunca, baskıyı, zulmü, statükonun faşizan baskısını birlikte yaşadık. Size yasak olanlar, bize de yasaktı. Ahmedi Hani, sadece size yasaklanmadı, bize de yasaklandı. Necip Fazıl, sadece bize değil size de yasaklandı. Ahıra, depoya çevrilen camiler, CHP'nin eseri oldu bu ülkede.''
Alandakilerin ''Çarkçı Kemal'' diye slogan atmaları üzerine Başbakan Erdoğan, ''Doğrusu yok zaten, doğrusu. Yürüyen yalan, koşan yalan, uçan yalan ne derseniz diyin'' diye konuştu. İlmihal kitaplarının da CHP döneminde yasaklandığını ifade eden Erdoğan, ''Sadece sizin sesiniz değil hepimizin sesi kısıldı'' dedi. Kendisinin okuduğu bir şiirden dolayı hapis yattığını anımsatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bu kardeşiniz, Diyarbakır Cezaevi'nden, beşinci koğuştan yükselen feryadı, İstanbul'da duydu. Statükonun, benim Kürt kardeşlerime neler yaşattığını ben çok iyi biliyorum. Ben, bu mücadelenin içinden geliyorum. Ret politikalarını da bilirim, inkarı da bilirim, asimilasyon politikalarını da bilirim ama dikkat edin artık ret burada uygulanmıyor, artık inkar politikaları bitti, artık asimilasyon sona erdi. Diyarbakır Cezaevi'nde, oğlunu görmeye giden ama oğluyla kendi dilinde konuşamayan ananın içine akıttığı gözyaşını ben iyi biliyorum ama şimdi konuşuyor mu? Şimdi artık anne oğluyla kendi diliyle konuşuyor mu? Buraya durup dururken gelmedik.''
''Bu ülkede zulmü birlikte yaşadık, birlikte mazlum olduk, CHP'nin tek partili döneminin, CHP zulmünün, CHP baskısının faturasını hep birlikte ödedik'' diyen Erdoğan, ''Şu anda, yüzlerine maske takıp, işbirlikçilerinin desteği ile buraya gelenler, aslında burada yaşanan zulmün bizzat mimarlarıdır. Kürt meselesinin patenti, CHP'ye aittir. Kürt sorununun müsebbibi, CHP'dir. Kürt kardeşlerimin yaşadığı acının kaynağı, bizzat CHP'dir'' dedi.
Ahmedi Hani'nin Memu Zin isimli kitabını gösteren Erdoğan, ''Bu, CHP'nin Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından onaylanarak yasaklanmıştı ama bunu biz şimdi ne yaptık, Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak yayınladık. CHP nerede, biz nerede?'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''9 yıl boyunca buraya uğramadılar. Kürt meselesinin çözümü için verdiğimiz mücadelenin önünde aşılmaz bir duvar gibi durdular. Dün Diyarbakır'a gelip sizlere şirin görünmeye çalışıyorlar. CHP'nin Genel Başkanı, 8,5 yıl boyunca CHP'nin Grup Başkanvekili olarak Kürt meselesini parlamentoda bizzat inkar etti, reddetti. Daha bir kaç gün öncesine kadar 'Kürt' diyemeyen CHP Genel Başkanı, sandığa iki hafta kala Kürt meselesini hatırlayıverdi. Böyle birisi. Bunlar, zoraki demokrat; bunlar, muvakkat demokrat, geçici demokrat; bunlar, sandık demokratı. Biz, 'analar ağlamasın' dedikçe bunlar, 'tabii ki analar ağlayacak' dediler; biz, 'Kürt meselesi' dedikçe, bunlar, 'Kürt meselesi yok' dediler; biz, 'milli birlik' dedikçe, 'Kardeşlik' dedikçe, bunlar, 'ulusalcılık' dediler, zulmü savundular. Biz, 'Diyarbakır, Van, Mardin' dedik, onlar illa 'Silivri' dediler.''
CHP'nin, bunu sadece bugün değil tarihleri boyunca yaptığını dile getiren Erdoğan, ''Kürtçe plakları, kasetleri bunlar yasakladı. Kürtçeyi, Kürt kardeşimin kültürünü bunlar inkar ettiler, bunlar reddettiler. Diyarbakır Cezaevi'ndeki işkencelere, faili meçhullere, asit kuyularına, Ergenekon terör örgütüne bunlar sahip çıktılar. Hatta ne dedi; 'bana gösterin' dedi, 'gideyim ben de üye olayım' dedi'' diye konuştu.
Erdoğan, ikinci şehir hastanesinin Yenişehir'de kurulacağını, burada da 200 yataklı bir genel hastane ve 400 yataklı bir Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinin bulunacağını söyledi.
8,5 yılda Diyarbakır'a ciddi yatırımlar yaptıklarını, bugün de 71 ayrı tesisin açılışını gerçekleştirdiklerini, bu tesislerin toplam bedelinin yaklaşık 427 trilyon lira olduğunu kaydeden Erdoğan, ''Bunların arasında 2 etap halinde inşa ettiğimiz tam bin 272 toplu konutumuz ile soyla tesisleri, altyapı ve çevre düzenlemeleri var. Ayrıca, Yenişehir Seyrantepe Köprülü Kavşağı ile 54 kilometrelik Diyarbakır-Siverek ve 32 kilometrelik Diyarbakır-Bismil bölünmüş yollarının resmi açılışını da bugün yapıyoruz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, ''Peki bu BDP ne yapıyor? Belediye ne yapıyor? Şuraların, ara sokakların halini görüyorsunuz değil mi? Alt yapı diye bir şey var mı? Yok. Lütfen Diyarbakır'daki halk ve hakkaniyet sahibi her kardeşim 12 Haziran'da muhakkak sandığa gitsin, demokratik hakkını muhakkak kullansın'' diye konuştu.
Diyarbakır'a, her alanda, tarihinde görmediği kadar çok hizmet kazandırdıklarını belirten Erdoğan, eğitim, sağlık, ulaştırma, KÖYDES, doğalgaz, tarım alanında Diyarbakır'a yaptıkları hizmetler hakkında bilgi verdi.
Başbakan Erdoğan, eğitimde akıllı tahta dönemini başlatacaklarını ifade ederek, sağlık alanında artık helikopter, paletli ambulansların kullanıldığını hatırlatarak, ''Eskiden eşekten ambulans yapmışlardı. Şu son 10 gün televizyon programlarında bunların çekili resimleri var, hastane kapısında bunları hep göstereceğim. CHP bunların hesabını versin, verecek. Bay Kemal de verecek'' dedi.
Başbakan Erdoğan, bağımsız adayların Diyarbakır'a getireceği, vereceği bir şey olmadığını kaydederek, ''Bunlara gerekli dersi sandıkta verelim'' diye konuştu.
Diyarbakır'a doğalgazı getirdiklerini belirten Erdoğan, ''Ne çileler çektik. 8-10 kat binanın bodrumuna in. Sıçanlar cirit atar bodrumda. Oradan kömürü çıkar, koku, kül var. Bir odayı ısıtırsın diğerini ısıtamazsın. Ama şimdi kombinin düğmesine bas sıcak su var, her taraf sıcak'' dedi.
© Tüm hakları saklıdır.