Politika

ERDOĞAN: KURDUKLARI TEZGAH BOZULUYOR, RAHATSIZLIK BURADA İSTANBUL (A.A)

09 Eylül 2010 13:28

-ERDOĞAN: KURDUKLARI TEZGAH BOZULUYOR, RAHATSIZLIK BURADA İSTANBUL (A.A) - 09.09.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin yenilendiğini belirterek, ''11 bin hakim ve savcının 10 tane üye seçmesine razı değiller. Niye razı olmuyorsunuz? Kurdukları tezgah bozuluyor, rahatsızlık burada'' dedi. Erdoğan, Sultanbeyli'deki bayram namazı ve halka hitabının ardından parti otobüsüyle Sancaktepe ve Çekmeköy'e geçti.  Sancaktepe'de parti otobüsü üzerinden halka hitap eden Erdoğan, referandumda ''evet' oyunu, demokrasinin ve özgürlüklerin gelişmesi, Türkiye'de üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünün egemen olması için istediklerini söyledi. ''Bu millete 'göbeğini kaşıyan adam' diyen zihniyetler artık egeme olmayacak. Benim milletime 'bidon kafalı' diyenler bu ülkede egemen olmayacak'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''(Yargı birilerinin arka bahçesi olayacak) dedik, rahatsız oldular. Niye rahatsız oluyorsunuz? Ne dedik 'milletin arka bahçesi olacak'. Neresi yanlış? Türk milleti adına kararı verenler milletin ön bahçesi olmalıdır ifadesinden niye rahatsız oluyorlar? Tabi ki milletin ön bahçesi olacaksınız. Bu ülke, 'bizi buraya getiren irade böyle emrettiği için idam kararını verdik' diyenleri gördü. Merhum Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu böyle idam edilmedi mi? Neydi onların idamının gerekçesi, ne yapmışlardı? Hiç bugüne kadar duydunuz mu? İşte artık bu millete, bu bedeli, bu şekilde ödetmemeleri için 12 Eylül'de 'evet' diyoruz.'' -ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİN GETİRECEKLERİ- Kadın haklarının anayasal teminat altına alındığı bir değişiklik yaptıklarını, çocukların istismarının engellenmesi, önlenmesi için pazar günü sandıklarda ''evet'' diyeceklerini ifade eden Erdoğan, gençliğin geleceğini anayasal teminat altına aldıklarını, işçilerin aynı iki sendikaya üye olabileceğini, memurun toplu sözleşme hakkına kavuşacağını dile getirdi. Emeklilerin maaşlarının artması için sözleşmelerden aynı anda istifade edeceğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: ''Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yapılanmada artık şekil değiştiriyor. HSYK'nın üye sayısı 7'den 22'ye çıkıyor. Anayasa Mahkemesi üye sayısı 11'den 17'ye çıkıyor. TBMM'nin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda en ufak bir dahli yok. Hükümet olarak Adalet Bakanı ve Müsteşar var. Bu bizimle gelmiyor. Bizden önceki dönemlerden itibaren de böyleydi, şimdi de böyle. Değişen bir şey yok. Türkiye'de 11 bin hakim ve savcı var. Rahatsızlık nerede? Rahatsızlık şurada? Türkiye yenileniyor. 11 bin hakim ve savcının 10 tane üye seçmesine razı değiller. Niye razı olmuyorsunuz? Kurdukları tezgah bozuluyor, rahatsızlık burada. Biz atamıyoruz, onlar atıyor. Niye rahatsız oluyorsunuz? Diyorlar ki 'kadrolarda sıkıntı var, biraz kadro alın'. Alalım ama diyorlar ki 'kamerayla alacaksınız'. Soruyorum 'Yargıtay ve Danıştay üyeleri siz kamerayla mı girdiniz? Yargıtay'a, Danıştay'a'. Şimdi niye böyle? Çünkü iktidarda AK Parti var.'' -BAŞÖRTÜSÜ MESELESİ- CHP'nin bugüne kadar tutarlı bir yaklaşım ortaya koymadığını ifade eden Erdoğan, ''Şimdi çıktılar diyorlar ki 'başörtü meselesini ben hallerim'. Keşke halletse. İnanın yollarını gülle döşerim. Parlamentonun yüzde 65'ine sahibiz, hemen seferber oluruz'' diye konuştu. Daha önce Anayasa değişikliği yaptıklarını, 411 oy ile üniversiteye giden kızların eğitim ve inanç özgürlüğünün önünü açmak istediklerini belirten Erdoğan, şunları ifade etti: ''Ne yaptılar? Hemen Anayasa Mahkemesine götürdüler. Kimin imzası vardı altında? CHP'nin imzası vardı. Eski genel başkanın da vardı, şimdiki genel başkanın da vardı, DSP'nin de vardı. Bunların ruh kökü aynı. Anayasa Mahkemesi onların istediği istikamette bir karar verdi. Parti meclisi üyelerine işi havale etmişler. Onlar da tasarımcılarla görüşüyorlarmış. Nasıl bağlasınlar? Boynunun altından mı bağlasın, bone gibi mi bağlasın, şöyle mi bağlasın, böyle mi bağlasın. Ey anamuhalefet, başörtülüler için bunu düşünüyorsun da diğer kızlarımız için acaba böyle bir çalışma yaptırdın mı? Streç mi giysinler, şalvar mı giysinler, askılı mı giysinler, askısız mı giysinler, makaslı mı giysinler, makassız mı giysinler? Onlar için böyle bir çalışma yaptırdın mı? Ama başörtü deyince böyle bir çalışma yaptırıyorsun. Bırak bu işleri, isteyen istediği gibi giyinsin. Yeter ki genel ahlak kuralları içinde bunlar olsun. Bir dejenerasyona uğramayalım, genel ahlak kurallarına uygun yapalım bu işi. Yeter ki böyle olsun. Bu milletin bir tarihi var, gelenekleri, örfü adetini bir kenara atmayalım, taklitçi olmayalım.''