-Erdoğan: ''Kılıçdaroğlu, fırsatçılık içinde'' ANKARA (A.A) - 20.10.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Hepimiz gerçekten büyük hüzün içindeyken, siyasi parti yöneticilerinin çıkıp aynı ezberleri tekrar etmeleri dünkü acı hadiseyi bir siyasi maksada çevirme gayretine girmeleri son derece vahimdir'' dedi. Başbakan Erdoğan, Başbakanlık Resmi Konutu'nda basın yayın kuruluşlarının sahipleri ve genel yayın yönetmenleriyle bir araya geldi. Toplantının ardından yaptığı açıklamada terörle mücadele konusunda son durumu aktardıklarını, ayrıca terör-medya ilişkisi üzerine değerlendirmelerin paylaşıldığın belirten Erdoğan, medya mensuplarının sorularını, yorumlarını, önerilerini ve eleştirilerini ilettiklerinin anlattı. Erdoğan, not ettikleri bu görüşler ile yeni bir süreci bu dönemde başlatmak istediklerini bildirdi. Terörle mücadelenin millet olarak topyekün uyum ve koordinasyon içerisinde yürütülmesi gereken bir mücadele olduğunun altını çizen Erdoğan, terörün milli ve siyaset üstü bir mesele olduğunu, çözümün de aynı şekilde milli ve siyaset üzeri olması gerektiğini söyledi. Terörle mücadele eden ve başarı sağlayan ülkelerde siyasetin, devlet kurumlarının, üniversitelerin, medyanın, sivil toplum örgütlerinin ve ilgili tüm kesimlerin bir uzlaşı içerisinde hareket ettiğinin görülebileceğini anlatan Erdoğan, ortak mücadele için her fırsatta çağrı yaptıklarını kaydetti, Erdoğan, şunları söyledi: ''Burada rekabet olmaz, istismar olmaz. Burada 'nasıl fırsat acaba yakalarız' böyle bir düşünce olmaz. Ne var ki muhalefet partilerinin farklı, alternatif, yapıcı ve makul çözüm önerileri getirmek samimi destek vermek yerine terör eylemlerini hükümete saldırı için bir fırsat olarak kullandıklarına şahit oluyoruz. Dün ortaya çıkan manzarayı ben sizlerin ve azizi milletimin takdirine havale ediyorum. Hepimiz gerçekten büyük bir üzüntü içerisindeyken siyasi parti yöneticilerinin çıkıp aynı ezberleri tekrar etmeleri, dünkü acı hadiseyi bir siyasi fırsata çevirme gayretine girmeleri son derece vahimdir. CHP Genel Başkanı, saldırıdan dolayı doğrudan hükümeti sorumlu tutmak gibi bir kolaycılığın içerisine girmiştir. Dahası Hükümeti istifaya çağırarak adeta terör örgütüne paye vermek, cesaretlendirmek, yüreklendirmek gibi son derece yanlış bir yola girmiştir. 12 Eylül halk oylamasının sonuçları ortadayken, 12 Haziran seçimlerinin üzerinden henüz dört ay geçmişken Hükümeti istifaya davet etmek, en hafif değimiyle fırsatçılıktır. Kaldı ki şurada 12 Haziran seçimleri ile demokrasinin olmazsa olmazı millet bir karar vermiştir ve egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ilkesine inanan bir anlayışın, inanan bir siyasi yapının kalkıp da böyle bir teklifle milletin karşısına çıkması ne ile izah edilebilir bunu anlamak mümkün değildir. MHP, aynı şekilde bildik söylemini, tahrik edici ve istismarcı üslubunu bir kez daha sergilemiş, yangına körükle gitme politikasını tekrar etmiştir. BDP de hükümeti suçlamayı tercih etmiş, terör örgütünü kınamak, bu kanlı eylemi şiddetle lanetlemek cesaretini bugüne kadar gösteremediği gibi bugün de göstermemiştir. Üzüntü duyuyoruz, hüzünlüyüz, bu ifadeler... Kimi aldatıyorsunuz? PKK'ya terör örgütü diyemeyen bir anlayışın kalkıp da bu tür ifadelerle kimi aldatması mümkün? BDP, özgür, demokratik, barış eksenli bir siyaset değil vesayet altında siyaset yürüttüğünü dün bir kez daha sergilemiştir. BDP'nin açıklaması, samimiyetten uzak olduğu kadar ölmeye ve öldürmeye programlanmış canileri teşvik eder mahiyettedir ve kalkıp şu açık net ifadesi ile durumun bir savaş olduğunu ifade etmesinin ne denli farklı bir kabule, farklı bir kulvara girdiğinin de açık ve net tespitidir.'' -''BDP, terör örgütü ile arasına mesafe koymalı''- Başbakan Erdoğan, gençlerin kanı, annelerin gözyaşı üzerinden siyaset yapanların, gençlerin ölümü karşısında avuçlarını ovuşturanların er ya da genç kaybedeceklerini, kaybetmeye mahkum olduklarını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: ''BDP, artık gözünü kan bürümüş terör örgütü ile arasına mesafe koymalı, terörü açık ve net şekilde lanetlemeli ve barış için huzur için kardeşlik için siyasi mücadele vermelidir. Yıllardır 'faili meçhul' diyorlar, buyursunlar terör örgütünün infaz ettiği militanların faillerinin peşine düşsünler. Yıllardır 'demokrasi' diyorlar terör örgütü tarafından susturulan, sindirilen sanatçılara, yazarlara, aydınlara bunu izah etsinler. Yıllardır 'barış' diyorlar, buyursunlar o barışı annesinin karnındaki bebeğe, dört yaşındaki çocuğa ekmek parası kazanmak için ter döken işçiye, sabah namazı öncesi öldürülen imama ve yakınlarına, bir arabanın içerisinde onlarca kurşunla katledilen dört kızımızın annesine anlatsınlar. Kanla arasına mesafe koyamayanlar, ellerindeki yüzlerindeki o kan lekesini ebediyen temizleyemezler, temizleyemeyeceklerdir.''